KOMİSYON KONUŞMASI

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, değerli bürokrat arkadaşlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Önümüzdeki teklifin bence en sorunlu olan maddelerinin başında 10'uncu madde geliyor çünkü personele ilişkin olarak getirilen bir düzenleme. Birçok hatalı tarafı var ama buradaki amacın bir kadrolaşma amacı olduğunu görmemek mümkün değil. Buradaki hedef, YSK'da bir kadrolaşma yaratmak. Ama Yüksek Seçim Kurulu, kadrolaşması düşünülen en son yer olmalıdır çünkü demokrasilerde en önemli şey seçim güvenliğidir ve bu seçim güvenliğini de tarafsız ve bağımsız bir seçim organizasyonu ancak sağlayabilir. Bunu öncelikle söylemek istiyorum.

Baktığımız zaman maddelerdeki sorunlu olan kısımlardan birisi de sözlü sınav. Seçim Kurulu gibi bir yerde sözlü sınavın getirilmiş olması, aynı adalet mekanizmasında olduğu gibi, yargıda olduğu gibi son derece sorunlu. Burada liyakat yerine ayrımcılığı ve adam kayırmayı ortaya koyan bir niteliğe sahip olur. Onun için, bu sözlü sınavın kaldırılarak yazılı sınavın yeterli olacağını özellikle belirtmek istiyorum.

(3)'üncü fıkradaki sözlü sınavın getirilmiş olması, zaten kurum personelinin burada yazılı sınava tabi olması düşünüldüğünde, son derece gereksiz bir durum, zaten kuruma alınmış bir personeldir.

(5)'inci fıkrada ilk defa atanacak olan personelle ilgili yine sözlü ve uygulamalı sınav var. Burada yazılı sınav yok, genel bir kamu personeliyle ilgili sınava ilişkin olarak bir hüküm içeriyor. Bu, aslında bir çelişki. Özellikle uygulamalı sınavın seçim personeliyle ilgili getirilmiş olması son derece saçma bir şey çünkü burada teorik bilgiler ön plana çıkar. Seçimin uygulanmasıyla ilgili, hem seçim öncesi hazırlıklar hem seçim aşaması hem de seçimden sonraki çalışmaların tamamı teoriyle ilgilidir yani uygulama sınavına tabi olabilecek bir nokta hiçbir yerde yoktur. Biz buraya, Yüksek Seçim Kuruluna ressam almıyoruz, müzisyen almıyoruz, uygulamayla ilgili olan herhangi bir durum söz konusu değil, görevin niteliğine uygulamalı sınavın getirilmesi uygun değil. Onun yerine yazılı sınav sonrasında... Yani seçim görevlilerinin görevine, niteliğine uygun bir uygulamalı sınav olmayacaktır, bunu görmek lazım. Onun yerine, bu arkadaşlarımızın bir hizmet içi eğitime tabi tutulması, uygulamaya yönelik teorinin nasıl uygulanacağına ilişkin çeşitli eğitimlerle olmasının daha uygun olacağını ben özellikle düşünüyorum.

Bir de burada çok enteresan bir kelime var: "Gerektiğinde uygulamalı sınav." Bu da anlaşılır bir şey değil. Yani gerektiğine kim karar verecek? Böyle bir gerekliliğe yazılı sınavın yetersizliğinden dolayı mı ihtiyaç duyacak yoksa çok başarılı olanların arasında ayrı bir kriter mi koymuş olacak? Yani burada enteresan bir şey, ben bunu anlayamadım, bunun bir açıklanması özellikle gerekiyor. Burada sadece yazılı sınavın uygulanmış olması -dediğim gibi- yeterli olacaktır.

(6)'ncı fıkrada: "...Adalet Bakanlığınca, Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı kadrolarına atanabilir." Bu, kurum personeli açısından son derece baskılara, tehditlere yol açabilecek bir durum yani seçimdeki yaptığı faaliyete göre de kayırmayı da ortaya çıkarabilecek bir durum. Cezalandırmayı ön plana çıkarabilir, sürgün olma ihtimali olabilir çünkü sadece görevli olduğu yerde değil, Bakanlığın merkez teşkilatında ve taşra teşkilatlarında, bu seçim görevlilerinin geçici olarak değil, kalıcı olarak atanması söz konusu. Bu, korku ve endişe içerisinde çalışan bir seçim teşkilatı, seçim personeli anlamına gelir ki bu da son derece çalışma barışına uygun olmayan ve yapılan faaliyetin bir seçim faaliyeti olmasından dolayı da seçime yönelik, seçim işlerine yönelik uygun olmayan, herhangi bir faydası olmayan bir durum.

Seçim güvenliği açısından olan kısımları arkadaşlarım zaten anlattı.

Şimdi, (9)'uncu fıkraya geldiğimizde, burada da bir çelişkiyi ben gördüm. Çelişki şu: Seçimle ilgili faaliyetin çok yoğun olmasından veya personel ihtiyacı ve aynı zamanda da bir teşkilat kanununa ihtiyaç olduğundan bahsediliyor ama personelin göreviyle alakası olmayan işlerde çalıştırılması söz konusu. Bu bir çelişki. Bence, YSK personeli tamamen seçim işiyle ilgilenmeli, başka bir işle iştigal etmemelidir. Biz bunu uygulamada çok gördük. Ben de yirmi yıla yakın avukatlık yapan bir arkadaşınızım, birçok sakıncalarını da uygulamada gördük, mübaşirlerin ve zabıt kâtiplerinin nelerle uğraştığını da zaman içerisinde görmüş olduk. Yani burada bu madde, "...adalet hizmetlerinde kadrolarına uygun görevlerde geçici olarak çalıştırılmasına müsaade edebilir." maddesi yine bir ayrımcılığı ve kayırmayı ortaya çıkarabilir. Burada buna karar verecek olanlara karşı kurum personelinin hiçbir korunaklı bir şeyi yoktur, istediği yerde görev verebilir. Yani Bodrum'daki bir seçim görevlisinin Antalya sınırındaki Seydikemer'deki bir adliyeye görevlendirmesi yapılabilir. Yani burada yine yaptığı görevle ilgisi olmayan, onun bağımsız ve tarafsız olarak görev yapmasını ve rahat görev yapmasını engelleyen bir madde, bu da son derece tehlikeli bir maddedir. Bu maddenin bu anlamda tamamen ortadan kaldırılması gerekir.

(11)'inci fıkraya baktığımızda, kamu görevlisi dışında eleman çalıştırılması... Yani bunun uygulamada nelere, hangi keyfîliğe yol açabileceğini görmemek mümkün değil. Seçimle alakası olmayan birçok insan... Çeşitli il başkanlarının, ilçe başkanlarının, gerektiğinde kaymakamların, valilerin baskısıyla işçi bulma kurumu gibi bir niteliği haiz olabileceğini görmemek mümkün değil. Mesela, ben bunu anlayamadım, neler çalıştırılabilir? Muhtarlar mesela bu maddeye göre çalıştırılabilir, seçim işlerinde çalıştırılan muhtarları görebiliriz bu madde geçerse; manavı, bakkalı da görebiliriz. Yani seçim işlerinde görevli herhangi bir partinin militanı, hangi parti iktidardaysa -yani bugüne göre konuşmamak lazım- onun bir seçim ordusu hâline gelebilir. Yani -burada hakikaten ajite etmek de istemiyorum ama- Sayın Başkanım, bunu uygulamada görmemek için herhangi bir garanti var mı? Yok. Yani bunu özellikle siz üyelerin ben takdirine sunmak istiyorum. Bu nedenle, bu konularda ciddi anlamda bir değerlendirme yapma ihtiyacının olduğunu ben görüyorum.

Burada genel olarak söz almadım ama genele ilişkin kısa bir şey soracağım. 298 sayılı Yasa dururken ve onun içindeki Yüksek Seçim Kuruluyla ilgili maddeler dururken ayrı bir... Ben bunu anlayabiliyorum, doğru da buluyorum; ayrı bir teşkilat kanununun olması gerekiyor. Dağınık dağınık seçim kanunlarında, düzenlemelerinde ve mevzuatında olmaması gerekiyor, toplanması gerekiyor ama toplanmamış. 298'deki birçok madde duruyor. 298'in maddelerinin hepsi duruyor. Burada hiç iptalle ilgili bir şey ben göremedim, geçici maddelerde de göremedim. Yani burada bunu ötelemenin ben doğru bir yaklaşım olmadığını düşünüyorum. Gerçek anlamda ülkenin ihtiyaç duyduğu bir seçim yapılanmasına, seçim altyapısının hazırlanmasına ihtiyaç olduğu düşünülse böyle günü kurtarmaya yönelik olarak bir kanun teklifi ortaya çıkarılmaz. Yani burada bu ihtiyacı tamamen ortadan kaldırmadan özellikle ben söylemek istedim.

Ben teşekkür ederim sizlere. Sağ olun.