KOMİSYON KONUŞMASI

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, kamu kurum ve kuruluşlarının saygıdeğer çalışanları, değerli yöneticiler, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

20'nci ve 21'inci Dönem milletvekili ve 54'üncü Hükûmetin Sayın Devlet Bakanı Sayın Bakan, görevinizde başarılar dilerim. Ayrıca, 24'üncü Dönemde Plan ve Bütçe Komisyonunda birlikte görev yaptığımız Bakan Yardımcınız çok değerli dostumuz, arkadaşımız Ahmet Baha Öğütken'e de başarılar dilerim.

2018 yılı bütçemizin ülkemize, Bakanlığımıza, vatandaşlarımıza, yurttaşlarımıza sağlık, esenlik, mutluluk ve başarı getirmesini diliyorum.

Sayın Bakan, 8 Eylül 2017 tarihinde Sayın Başbakan ve bazı bakanların da katıldığı İzmir Torbalı Devlet Hastanesinin açılışına katıldınız. Bu açılış konuşmasında Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım "2002'de AK PARTİ iktidara gelmeden önce, vatandaş hastaneye gidip muayene ve tedavi parasını ödemediği zaman rehin alınırdı, şimdiyse parası olmasa da otel gibi hastanelerde hizmet almaktadır. Kışın zor arazilerde insanlar kızaklarla hastaneye gitmek için hayatını tehlikeye sokarken bazıları Hakk'ın rahmetine kavuşurdu. İlaç işi rezaletti, bir tane bulursan üç tane bulamazsın. Her şey iflas etmişti. Artık, bu çileler bitti.

Özel hastanelere kanser, yeni doğan, kalp ameliyatları, organ nakli işlemlerinden ilave ücret alınmaması sağlandı. Hastanede yatan hastalar için ilaç, tıbbi malzeme tamamen ücretsiz oldu. Yapılmakta olan yedi yıldızlı otel gibi dev şehir hastanelerinde herkes sağlık hizmetlerine ücretsiz ve mutlu, mesut ulaşmaktadır." diye bir konuşma yaptı ve siz de oradaydınız. Oysa, Başbakan Binali Yıldırım da çok iyi bilmektedir ki Sosyal Güvenlik Kurumunca sağlanacak sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, finansmanının sağlanmasına ve ödenmesine ilişkin usul ve esaslarını Sosyal Güvenlik Kurumunun yayımladığı Sağlık Uygulama Tebliği belirlemektedir. Hastaneler ve eczaneler işlemlerini, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanların beyanlarına göre değil, 5510 sayılı Kanun ve Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulamaları Tebliği üzerinden yapmaktadırlar. Peki, Başbakanın belirttiği hususlar Sosyal Güvenlik Kurumu resmî verilerine göre ne kadar gerçeği yansıtmaktadır, buna bir bakmamız gerekir. Paran var sağlık hizmeti var, paran yok borç senedi imzalamak var Sayın Bakan.

Sağlık hizmetlerine rahat ve mutlu ulaşabilmek için sadece Genel Sağlık Sigortası primi ödemek yeterli olmayıp ek olarak cepten Sosyal Güvenlik Kurumuna on dört kalem katılım payı ve özel sağlık kuruluşlarına SUT'taki bedelin yüzde 200'ü kadarını ilave ücret olarak ödemek zorunludur. Bu, sağlık sisteminin gerçek yüzüdür. Bunu görmemiz gerekiyor.

Sosyal Güvenlik Kurumuna ödenen katılım payları: İkinci basamak kamu hastaneleri 6 TL, üçüncü basamak eğitim ve araştırma hastaneleri için 7 TL, üniversite hastaneleri için 8 TL, özel hastaneler için 15 TL, on gün içerisinde tekrar bir daha müracaat ettiğinizde muayene ücreti artı 5 TL, ilaç bedelinin yüzde 10-20'si, her bir reçete için 3 TL, üç kutuya ilave her bir kutu için ayrıca 1 TL, vücut dışı protez ve ortez bedelinin yüzde 10, yüzde 20'si, her bir ortez ve protez için katılım payı tutarı brüt asgari ücretin yüzde 75'ini geçemeyen tutarları vatandaş cebinden ödemektedir.

Sağlık kuruluşlarına ödenen ilave ücretler: Kurumla sözleşmeli vakıf üniversite ile özel sağlık kurum ve kuruluşlarında SUT'taki bedelin yüzde 200'ü, üniversitelerde -vakıf üniversiteleri hariç- öğretim üyelerinin mesai saati sonrası poliklinik muayenesinde muayene bedelinin iki katı, her bir girişimsel işlem için sağlık hizmeti bedelinin bir defada asgari ücretin iki katına kadarlık kısmı, otelcilik hizmetlerinde çift yataklı odalarda standart yatak tarifesinin bir buçuk katı, tek yataklı odalarda ise üç katı, eş değer ilacın en ucuzunun yüzde 10'u, istisnai sağlık hizmetleri için işlem bedellerinin üç katı ilave ücreti vatandaşlar cebinden ödemektedir.

Dün olduğu gibi bugün de çocuklar açlıktan, yoksulluktan ve sağlık hizmetine ulaşamadığından ölmeye devam etmektedir. 2011 yılında Samsun'da 2,5 aylık Kübra bebek açlıktan, 2013 yılında Konya'da 40 günlük Ayaz bebek soğuktan, 2014 yılında Van'da 1,5 yaşındaki Muharrem bebek acil sağlık hizmetlerine ulaşamadığı için, babasının sırtında, hayatını bu Hükûmet döneminde kaybetmiştir.

İlaçların bedeli ödenmeyen spinal müsküler atrofi yani sizin söylemiş olduğunuz tabirle SMA hastası 42 çocuk hayatını kaybetti.

Özellikle kronik hastalıkların ve kanser gibi ağır hastalıkların tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar, sabit döviz kuru, fiyat ve iskonto uygulamaları türünden gerekçelerle ilaç firmaları tarafından Türkiye'ye getirilmemekte ve bu ilaçlara erişimde sıkıntılar yaşanmaktadır. Bulunamayan ilaçlar karaborsaya düşmüş ve sahte ürünler piyasaya sürülmüştür. İlaca ulaşamayan SMA hastası çocuklar hayatlarını kaybetmeye devam etmektedir.

Ayrıca, Sağlık Bakanlığı kontrolsüz ilaç kullanımının önüne geçmeye, akılcı ilaç kullanımını teşvik etmeye çalışsa da sağlık hizmetleri karşılığında alınan katkı, katılım payı ve ilave ücretin ilaç fiyatlarını aşmaya başlaması sonucu hekime muayene olmadan reçetesiz ilaç talep eden vatandaş sayısı gün geçtikçe artmaktadır.

Kanser hastalarına boş umut verilmemelidir. SUT'a göre kanser cerrahisinden değil, sadece radyoterapi ve kemoterapi uygulamalarından ilave ücret alınmamaktadır. Tıbbi cihaz ve malzeme üreticileri finansal kriz yaşıyor! Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçileri Derneğinin "Özellikle küçük ve orta ölçekli sektör firmaları maddi bakımdan çıkmazda olup meslektaşlarımız günü kurtarmaya çalışırken, bankalara muhtaç duruma gelmiş, borç batağına sürüklenmiştir." açıklamasıyla, kamu ve üniversite hastaneleri ile tıbbi cihaz ve malzeme tedarikçileri arasında finansal olarak sürdürülebilirliğin olmadığını ve sürekli sorunların ortaya çıkacağını tahmin etmek güç değildir.

Otoyollarda yüzde 70 geçiş, hastanelerde yüzde 70 yatış garantisi. Tanıtımlarda 7 yıldızlı otel olarak sunulan, hastaların hosteslerle karşılandığı söylenen şehir hastaneleri aslında, halk için kendi evinde kiracı olması, sürekli hastalanması ve cebinden para çıkmasıyla geleceğinin ipotek altına alınmasıdır.

Kamu-özel ortaklığıyla yapımcı şirketlere sağlanan haklara baktığımızda, bedelsiz hazine arazisi, KDV, damga vergisi, harçlardan, Kamu İhale Kanunu'ndan muafiyet, alacakları kredilere tam hazine garantisi, mevcut devlet hastanelerinin kapatılması, kapatılan hastanelerin taşınmazlarının şirketlere verilmesi, yirmi beş, otuz yıl süreyle döviz kuru garantili kira bedeli, bu hastanelerdeki tıbbi destek hizmetleri ve diğer destek hizmetlerinin şirketlere imtiyaz olarak verilmesi ve bedelinin hastane döner sermayesinden karşılanması, bunun için de otoyollarda yapımcı şirketlere verilen araç geçiş garantisine benzer şekilde, bu hastanelerde yüzde 70 yatak doluluk oranının vaat edilmesi yani halkın sürekli hastalanacağı ve hastaneye yatacağı garantisi verilmesi söz konusudur.

Şehir hastanelerinin aslında kimin için yapıldığını bu tablo açıkça ortaya koymaktadır. Sermayeye vatandaşın cebinden rant aktarımı yapılmaktadır. Kısacası "yağma Hasan'ın böreği"dir bu.

7 yıldızlı hastane reklamlarıyla borç batağındaki üniversite hastanelerinin üzeri örtülmeye çalışılıyor. 2015 yılındaki Sayıştay raporunda "kamu hastanelerinin mali gücünün yetersizliği, çok ciddi bir borç yükü altında ve kısa vadeli borçlarını karşılayamaz durumda olduğu" tespiti ve Sağlık Bakanlığı Müsteşarının borç batağındaki üniversite hastaneleri için kurtarma l paketi hazırladıklarını ifade etmesi kamu ve üniversite hastanelerinin borç batağında olduğunu göstermektedir. Birçok kamu ve üniversite hastanesi temin ettikleri ilaç, tıbbi cihaz ve malzeme ücretini ödeyemez duruma gelmiştir.

Özetleyecek olursak: İddianız neydi?

Hastanelere müracaat ederken para sorun olmayacaktı. İlaçta sorun yaşanmamaktaydı. Özel hastanelerin kanser, organ nakli ve kalp ameliyatlarında aldıkları ilave ücret kaldırılmıştı. Yatan hastalarda kullanılan ilaç ve tıbbi malzemeler artık ücretsizdi. 7 yıldızlı otel gibi olan şehir hastanelerinde herkes mutlu mesut muayene olacaktı ve bunun için ek para ödemeyecekti.

Oysa gerçek bu değil. Muayene ve tedavi olabilmek için cepten 14 kalem katkı, katılım payı ve özel sağlık kuruluşlarına SUT'taki bedelin yüzde 200 kadarını ilave ücret olarak ödeme zorunluluğu devam etmektedir. Pratik yaşanmışlıklardan bilinmektedir ki riskli ve komplike operasyon gereken hastalar (kanser, kardiyovasküler, omurga yaralısı) özel hastane aramaktadır. Hastane ücretini denkleştirmek için evini, arabasını satan hastaları görmek pek zor olmasa gerek. Hekime muayene olmadan reçetesiz ilaç alan vatandaş sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Kronik ve zor hastalar ise bazı ithal ilaçlarını karaborsa ve merdiven altından temin etmeye çalışmaktadır.

Yatan hastalardan sadece SUT ve eki listelerinde yer alan ilaç ve tıbbi malzemelerden ücret alınmamaktadır. Bunun kapsamını Sosyal Güvenlik Kurumu belirlemektedir.

Sağlanacak sağlık hizmetlerinin türleri, miktarları ve kullanım süreleri ile kurumca finansmanının sağlanmasına ve ödenmesine ilişkin usul ve esaslarını, Sosyal Güvenlik Kurumunun yayımladığı Sağlık Uygulama Tebliği belirlemektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çam, lütfen tamamlar mısınız.

MUSA ÇAM (İzmir) - Toparlıyorum.

Başbakanın açıkladığı konularda ise SUT ve eki listesinde herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Borç batağına düşmüş kamu ve üniversite hastanelerinin yaşadıkları sorunların üzeri 7 yıldızlı otel hastane reklamlarıyla örtülmeye çalışılmaktadır.

"Kamu Hastane Birlikleri" modelinden geri dönülmesi tabii ki AKP'nin yıllardır propagandasını yaptığı sağlık reformundan tamamen vazgeçtiği anlamına gelmemektedir ama öyle basitçe geçiştirilecek bir mesele de değildir bu. Geriye dönüş, tekrar tek çatı altında toplanması doğru bir karardır. Biz, altı, yedi yıldır, bu sistemin yanlış bir sistem olduğunu, tekrar tek çatı altında toplanmanın doğru bir iş olduğunu söylemek istiyoruz.

Son sözüm. Sayın Bakan, Torbalı'da açtığınız devlet hastanesi için çok teşekkür ederiz. Orası daha önceki Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkanımız İsmail Uygur'un Sağlık Bakanlığına bilaücret vermiş olduğu bir arazidir. Oraya güzel bir bina yapıldı, çok teşekkür ederiz. Ama eksikleri var, özellikle fizik tedavi hizmeti verilmiyor, bununla ilgili eksiklikler var. Yine diyaliz cihazlarıyla ilgili eksiklikler var. Bunların giderilmesi konusunda katkı ve desteklerinizi istiyorum.

Son sözüm. Sayın Bakan, Güzelbahçe ilçemizde 15 dönem arazi imar planlarında sağlık tesisi olması için ayrılmış. Güzelbahçe'nin başarılı Belediye Başkanı Mustafa İnce diyor ki: "Hemen yarın gidelim, protokol yapalım." Güzelbahçe Belediye Başkanı o araziyi Sağlık Bakanlığına bilaücret devredecek, hastane yapılması koşuluyla Sayın Bakanım. Hemen derhâl bunu yapalım ve Güzelbahçe ilçemizi sizin katkı ve destelerinizle bir hastaneye de kavuşturalım. Belediye Başkanımız elinden gelen her şeyi yapmaya hazırdır.

Son söz olarak bir şey daha söyleyeceğim. Çok deneyimli bir siyasetçisiniz, başarılı bir cerrahsınız. Üzülerek söylüyorum, farklı siyasi partilerin elemanları olabiliriz, çeşitli kadrolara kendi partimizden adamları da getirebiliriz, hiçbir sorun yok. Ama bunlarda temel aranması gereken şey, liyakat, bilgi, beceri, yetenek ve karakterdir. Şimdi bakanlıkların kimi cemaat ve tarikatlar tarafından paylaşıldığını ve özellikle Sağlık Bakanlığı tarafından bu konunun çok kullanıldığını duyuyoruz, biliyoruz. Hatta cemaatler ve tarikatlar arasında bir yarış ve rekabetin de olduğunu biliyoruz. Biz bunlardan bu Bakanlığın kurtulmasını, Bakanlığın herkesin kendi özgür iradesiyle siyaset... İstediği partiye oy versin ama orasının Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir bakanlığı olduğunu hepimizin bilmesi gerekiyor.

2018 yılı bütçenizin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyoruz, tekrar başarılar diliyoruz.

Çok teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

BAŞKAN - Sayın Çam, sağ olun, çok teşekkür ediyoruz.