| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b) Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu c) Türkiye Adalet Akademisi ç) Anayasa Mahkemesi d) Yargıtay e) Danıştay f)Hâkimler ve Savcılar Kurulu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 23 .11.2017 |
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, saygıdeğer milletvekilleri, değerli bürokratlar ve basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım sunumunuz için teşekkür ediyorum. Türkiye, karmaşık olayların, kaotik gelişmelerin, ekonomik ve sosyal sıkıntıların yaşanmakta olduğu, bölgesel gelişmelerin Türkiye'nin güvenliğini tehdit ettiği bir süreçten geçmektedir. Böylesi bir ortamda hukukun sağlıklı işlemesi, adaletin doğru tecelli etmesi şüphesiz ki hepimiz için hayati önemdedir. Bilge Kağan devletin, adalet üzerine var olacağına işaret etmiştir. Konfüçyüs "Adalet Kutup Yıldızı gibi yerinde durur ve geri kalan her şey onun etrafında döner." demiştir. Düşmanlarının bile adaletine güvendiği Hazreti Ömer'in "Adalet mülkün temelidir." sözü, ilahi emrin adalete yüklediği manayı da içinde barındırmaktadır.
Türk milletinin ve Türk devletinin tarih boyunca birçok farklılığı birlik içerisinde yaşatabilmesinin sırrını adaletle kuşatılmış kamu düzeninde görmek gerekir. İslam'ın doğuşundan kısa süre sonra, hızla tüm dünyaya yayılmasındaki en büyük sır da Allah'ın adalet konusundaki hükümleri ile Peygamberimiz'in adalet timsali söz ve davranışlarıdır.
Türk hâkimiyet anlayışında adalet önemli bir yere sahiptir. "Kutadgu Bilig"e göre Türk hükümdarlarına yüklenen görevlerin başında, iyi kanunlar koymak ve kanunları adaletle uygulamak vardır. "Kutadgu Bilig"de adaletle ilgili şu beyitler dikkat çekicidir: "Beylik çok iyi bir şeydir fakat daha iyi olan kanundur ve onu doğru tatbik etmek lazımdır." "Ben işleri doğrulukla hallederim, insanları bey veya kul olarak ayırmam." "Zulüm yanar, ateştir, yaklaşanı yakar; kanun sudur, akarsa nimet yetişir."
Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; son yıllarda Türkiye'de hukuk ve yargı sisteminin büyüyen sorunları birçok alanda kendini göstermektedir. 15 Temmuz hain kalkışması yargıyı da olumsuz etkilemiş, aklını ve vicdanını teröristlere kiralayanlar birçok insanın yargı eliyle mağdur edilmesine sebep olmuştur. Toplumda oluşan bu güven travmasının onarılması kuşkusuz zaman alacaktır. Bu noktada, Bakanlığınıza ve yargı kurumlarına önemli görevler düşmektedir.
Bununla birlikte, karşılaşılan en önemli sorunlardan biri, var olan hukuk kurallarının uygulanmaması ya da kişiye veya duruma göre uygulanıyor algısıdır. Demokratik hukuk devletinin en önemli unsuru olan eşitlik ilkesine aykırılık ve hukuk güvenliği hakkıyla ilgili olarak ortaya çıkan sorunlar, vatandaşın da adalete olan güvenini sarsmaktadır. Halkın adalete olan güveninin kaybolması ise milletimizin ve devletimizin bekası için önemli bir sorun, ciddi bir tehdittir. Konuşmanızın ilk paragrafı da bu manada oldukça önemli bir tespittir. Bunun toplumsal yaşamda yol açtığı en büyük tehlikelerden biri, kişilerin uyuşmazlıklarını yargıda görmekten çok, başka yol ve yöntemlere tevessül etmesi yargı birliğinin tehdit edilmesidir. Özellikle hızlı ve adil yargılamanın gerçekleşmemesi durumunda yasa dışı gruplar, yol ve yöntemler ortaya çıkmakta, devreye girmektedir. Adil yargılanma hakkının en önemli unsuru, makul süre içerisinde yargılanma hakkıdır. Toplumun yargı organlarına olan güveninin korunabilmesi ve hakkın gerçek sahibine bir an önce teslimi açısından yargılamanın makul süre içerisinde bitirilmesi ilkesi son derece önemlidir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak adaleti, temel hak ve özgürlüklerin güvencesi ve devletin temeli olarak görüyoruz. Bu nedenle, yargının insanların tereddütsüz güvenebileceği, adalet duygusunun zihinlerde ve kalplerde yer ettiği bir yapıda olmasını istiyoruz. Yargı siyasi iktidarların veya belirli kişi ya da grupların güdümünde hareket etmeyen, bir kısım aidiyetlerin adalet duygusunun önüne geçmesine imkân vermeyen, daima ve her şartta hakkı savunan bir yapıda olmalıdır. Bize göre, hâkim ve savcıların liyakat ve vicdan sahibi olması, her şartta "Önce Türkiye, önce Türk devleti." diyebilecek vasıflarda bulunması, sistemin etkin, erişilebilir ve adil bir şekilde işlemesi yargıya olan güvenin teminatı olacaktır.
İnsanlarımızın adaletli ve hakkaniyetli bir sosyal düzen içerisinde yaşaması hukukun üstünlüğü prensibinin hâkim kılınması, hak ve özgürlüklerin uygulamada da güvence altına alınması şarttır. Çeşitli güç unsurlarının hukuk devleti kurallarına göre sınırlandırılması suretiyle güçlünün değil, haklının korunması, toplumsal ahengin ve huzurun tesis edilmesi devletin kuşkusuz en temel görevlerindendir. Suçun oluşmadan önlenmesine ilişkin tedbirlerin alınması, suçun işlenmesinden sonra olaya ait delil ve bilgilerin sağlıklı bir şekilde mahkemelere intikali, mahkemelerin bağımsız, hızlı ve doğru karar vermesi için bu süreci etkin kılacak bilgi teknolojilerinin kullanılması son derece önemlidir.
Yargı alanında yapılacak her türlü değişikliğin toplumun adalete güven duygusunu artıracak şekilde olması gerekmektedir; aksi durum, toplumsal huzursuzluğa sebep olacak, adalet duygusunu zedeleyecektir. Mağdur yerine suçluyu koruyan, bir kişi veya grubun hukukunu toplum yararının önünde tutan yaklaşımları adalet anlayışıyla bağdaştırmak mümkün olmayacaktır.
Bir ülkede toplumsal barışın, huzurun, ekonomik kalkınmanın, refahın hatta sosyal ve kültürel gelişmenin sağlanması adaletin ve etkin bir yargı erkinin tesis edilmesiyle doğru orantılıdır. Çağdaş normlara uygun bir hukuk ve adalet sistemi olmayan ülkeler ekonomik ve sosyal krizlere de mahkûm bulunmaktadır.
Türkiye'nin ekonomik olarak büyümesi ve kalkınması için yatırıma ve üretime ihtiyacı vardır. Bu amaçla yatırımcılara cazip gelecek teşvik tedbirleri bu Komisyonda görüşülen düzenlemelerle yapılmaktadır. Ancak hangi düzenlemeyi yaparsanız yapın, hukuk güvenliği bulunmayan, öngörülebilir yargı düzeni olmayan ülkelere yatırımcının gelmesi, gelse de kalıcı olması mümkün olmamaktadır. Bu nedenle, adalet-ekonomi ilişkisi de 2023 hedeflerine ulaşmak, Türkiye'yi 21'inci yüzyılda lider ülke yapmak için son derece önemlidir.
Adalet, bir toplumu mutluluk ve refaha götürecek gelişmelerin sırtını dayayacağı mülkün olmazsa olmazıdır. Bir ülkenin hukuk devleti
olduğundan bahsedilebilmesi için o ülkede bağımsız bir yargı teşkilatının varlığının tartışmasız olarak kabul edilmesi gerekir. Bağımsız yargı ise yargıçların bağımsızlıkları ile mesleki geleceklerinin ve özlük haklarının yasama ve özellikle yürütme organının baskı ve müdahalelerine göre şekillenmemesi ve yargıçların kendilerini güvencede hissetmeleriyle gerçekleşir. Bağımsız yargı, vatandaşların yasama ve yürütme organları karşısında en önemli teminatıdır. Bu teminat sayesinde hukuk devleti varlık bulur. Hukuk kurallarıyla yönetilen bir ülkede, toplum, genel hukuk ilkelerinin, adil yargılanma hakkının ve diğer temel hakların uygulanabilirliğinin garanti edilmesini ister. Bu nedenle, günlük gelişmelere bağlı işler yanında, mutlaka hukuk ve adalet alanında evrensel normları da dikkate alan kısa, orta ve uzun vadeli devlet politikaları oluşturulmalıdır. Hiçbir organ, makam, merci, kişi ve baskı grubuna ayrıcalık tanınmayacak biçimde yargı bağımsızlığı tesis edilmeli, hiçbir kimse ya da organ yargı denetimi dışında bırakılmayarak hukukun herkes için eşit ve adil bir şekilde tecelli etmesi sağlanmalıdır. Hâkim, savcı atamaları objektif kriterlere dayandırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de 19 Ekim 2017 itibarıyla hâkim ve cumhuriyet savcısı sayısı 16.140, adli hizmetlerde çalışan adalet personeli sayısı ceza infaz kurumları hariç 58.247'dir. Hâkim sayısı ile mahkemelere bağlı olarak çalışan adalet personeli sayısı genel olarak Avrupa Birliği üyesi ülkelerdeki ortalamanın altında kalmaktadır. 2018 yıllık programında yer alan Avrupa Adaletin Etkinliği Komisyonunun Yargının Etkinliği ve Kalitesi 2016 Raporu'na göre 100 bin kişiye düşen hâkim sayısı Almanya'da 23,9; Portekiz'de 19,2; İsviçre'de 15,7; Türkiye'de ise İtalya'yla beraber 11,4'tür. Mahkemede çalışan adalet personeli sayısı ise Almanya'da 66, Portekiz'de 54, İsviçre'de 55,7; İtalya'da 36 ve Türkiye'de 38,7'dir. Kamu bütçesinden kişi başına ayrılan adli yardım miktarı 2014 yılı verilerine göre, avro olarak İngiltere ve Galler'de 38,1; Hollanda'da 26,9; Fransa'da 5,4; İtalya'da 2,3; Türkiye'de ise 1,3'tür.
17 Mayıs 2017'de yayımlanan 2016 yılı Adalet Bakanlığı adli sicil istatistiklerine göre, bir hâkime düşen yıllık dava sayısı 2007 yılında 1.010 iken 2016 yılında yüzde 28,2'lik azalış oranıyla 725 olmuştur. Ceza mahkemelerinde son on yılda gelen dava sayısı yüzde 21,3 azalmış, hukuk mahkemelerinde yüzde 47, idari yargı mahkemelerinde ise yüzde 64,5 artmıştır.
Avrupa Konseyi üyesi devletlerin ekonomik krize rağmen 2010 yılından bu yana adalet sistemine ayırdıkları bütçede bize nazaran artış olmuştur. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün 2004-2014 yıllarını kapsayan verilerine göre, bu dönem içerisinde davaların ortalama görülme süresi iki yüz yedi gün olarak hesaplanmıştır. Yaklaşık altı buçuk aya karşılık gelen bu sürenin, doğası gereği kısa süreli çekişmesiz yargı işleri ayrı tutulduğunda aslında çok daha uzun olduğu görülmektedir. Bu verilere göre, belli iyileşmeler görülse de Türkiye'de hâkim ve savcı sayılarında ve bütçeden adalet için ayrılan payda hâlâ Avrupa standartlarına yaklaşılamamıştır. Bu ve benzeri problemleri çözmeden adaletin hızlı, doğru ve adil karar vermesi yolundaki engeller şüphesiz ki devam edecektir.
Dünya çapında hukukun üstünlüğünün geliştirilmesi yönünde çalışmalar yapan Dünya Adalet Projesi tarafından her yıl açıklanan Hukukun Üstünlüğü Küresel Endeksi'nde Türkiye, geçen yıla göre 8 basamak gerileyerek 113 ülke arasında 99'uncu sırada yer almıştır.
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; bu noktada beyannamemizde de yer verdiğimiz bazı önerilerimizi paylaşacağım:
Adalet hizmetlerinin etkili ve verimli olarak sunulabilmesi için modern adliye binalarının yapılması ve yenilenmesi önemlidir.
Evrensel hukuk normları, kişisel verilerin mahremiyetinin korunması, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğünün gerekleri çerçevesinde yargılama sürecinin hızlı, adil, etkin, güvenli ve isabetli şekilde işlemesi, adalet sisteminin temel amacı olmalıdır.
Yargıya ulaşılabilirliği kolaylaştırmak amacıyla savunma hakkı ve adli yardım güçlendirilmelidir.
Yargıda hedef süre uygulaması tüm adliyelerde uygulanmalıdır.
Adalet Bakanlığı farklı dava türleri ile ceza soruşturmasının ideal yargılama ve soruşturma sürelerini belirleyerek bu sürelere yargılama ve soruşturma süreçlerinde uyulması sağlanmalıdır.
Mağdur haklarını korumaya yönelik bir düzenleme yapılmalıdır.
Koruyucu ve önleyici hukuk yaklaşımı yaygınlaştırılmalıdır.
Yıllardır çıkarılamayan idari yargılama usulü kanunu bir an evvel çıkarılmalıdır.
Mahkemelerin iş yükünü azaltacak kurumlar güçlendirilmelidir.
Hak arama özgürlüğünün tam olarak kullanılması amacıyla adli yardım sistemi sadeleştirilerek etkinleştirilmeli ve sisteme erişim kolaylaştırılmalıdır.
Bu çerçevede, Milliyetçi Hareket Partisi olarak beyannamemizde de vurguladığımız, tüm vatandaşlarımızı kapsayacak bir aile avukatlığı sistemi oluşturulmasını öneriyoruz. Bu şekilde, vatandaşlarımızın muhatap olduğu hukuki sorunlar karşısında destek almasını, hukuki problemlerin ortaya çıkmadan önlenmesini ve uyuşmazlıkların azaltılarak yargının yükünün hafifletilmesini, ayrıca hukuki koruma sigorta sisteminin yaygınlaştırılmasını öngörüyoruz. Konuşmanızda bundan bahsetmeniz bizim açımızdan memnuniyet verici olmuştur.
Adalet hizmetlerinin etkinleştirilmesi için, devlet erk ve işlevlerinde yargıya yük getiren, verimliliği ve
etkinliği azaltan unsurlar ortadan kaldırılmalıdır.
Kadın, çocuk, engelli ve yaşlılara yönelik şiddet olaylarında dava zaman aşımı kaldırılmalı, harç ve benzeri mahkeme masrafları tümden alınmamalıdır.
Adliye ve ceza infaz kurumlarında engellilere yönelik iyileştirici tedbirler artırılmalıdır.
Yargının insan gücü yapısı etkinleştirilerek hâkim, savcı ve yardımcı personel ihtiyacı giderilmelidir.
Hâkim ve savcıların mesleki gelişmeleri takip edebilmeleri ve niteliklerinin artırılması için hizmet içi eğitim faaliyetlerinde devamlılık sağlanmalıdır. Bu konuda Adalet Akademisine önemli görevler düştüğünü değerlendiriyoruz. Adalet Akademisinin müfredatı nedir bilemiyorum ama 15 Temmuz sürecinden sonra müfredatının da vatandaşlık bilgisi, jeopolitik ve benzeri gibi hususları da içine katacak şekilde güncellenmesi ve yenilenmesi gerektiğini değerlendiriyoruz.
Mübaşir, zabıt kâtibi ve diğer adalet hizmetlerinde çalışanların mali ve sosyal haklarının iyileştirilmesini, mübaşirlerin genel idare hizmetleri sınıfından memur kadrolarına geçirilmesini öneriyoruz.
Değerli milletvekilleri, yargı sisteminin işleyişine bakıldığında, temelde mevzuat, mahkemeler, insan gücü, fiziki ve teknik donanım ve kurumsal kapasite akla gelmektedir. Sistemin verimli ve sağlıklı işlemesi için ise etkili bir hedef belirlenmesi ve buna uygun planlama yapılması, yeni mevzuat hazırlanması ve meri mevzuatın güncellenmesi; görev ve yetkilerle uyumlu idari teşkilatların ve mahkemelerin kurulması; hâkim, savcı ve adliye personelinin nitelik ve nicelik olarak yeterli hâle getirilmesi ve hizmet içi eğitime önem verilmesi; adliye, infaz ve tutukevi gibi sağlıklı fiziki mekânlar oluşturulması; teknolojik kapasitenin güçlendirilmesi; araştırma, geliştirme faaliyetlerine önem verilmesi; uluslararası gelişmelerin takip edilmesi; infaz hizmetlerinin sağlıklı hâle getirilmesi; önleyici tedbirlerin geliştirilmesi ve uygulanması; suç delillerinin toplanmasında teknolojiden yararlanılması ve usul hatalarının asgariye indirilmesi; hâkim, savcı alımında liyakatin ve her şartta önce "Türkiye" ve önce "Türk devleti" diyebilme iradesinin esas alınması, yetiştirilmelerinde de bu anlayışın hâkim olması gerekmektedir.
Sayın Bakanım, bu noktada FETÖ'yle ilgili bir hususa değinmek istiyorum. FETÖ'yle mücadelede Sayın Canikli, Başbakan Yardımcılığının son günlerinde Meclis Genel Kurulunda yaptığı bir konuşmada "Kamudan ihraç edilen 110 bin civarındaki çalışanın dışında, onun en az 2 katı kadar çalışanın FETÖ'den talimat alarak hareket etmekte olduğunu biliyoruz." demişti. Bu doğru ise ki Başbakan Yardımcısı söylediğine göre doğrudur, sıkıntının ne kadar büyük olduğu ortadadır. Bununla birlikte, bir yandan da özellikle yargılama süreçlerinin uzaması, şüpheli sıfatıyla ilgililerin açıkta kaldıkları sürelerin bir yılı geçmesi, aile bütünlüğünü ve sosyal barışı tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Kurumlar ve meslekler -eğitim, sağlık, güvenlik gibi- arasında hala uygulama birliği yoktur. OHAL Komisyonunun ne şekilde bir değerIendirme yapacağı konusu da belli değildir. OHAL Komisyonundan beklentiler çok yükselmiştir. Komisyonun bazı ilke kararları alması beklenmektedir. Eğer bu ilke kararlarını almazsa yaklaşık 150-200 bin civarında dosyanın sonuçlanmasının çok uzun yıllar alacağı izahtan varestedir. Hâlâ, garibanla uğraşılırken makam sahiplerine dokunulmadığı yolunda iddialar vardır. Yani FETÖ'cülerin hâlâ iş başında ve etkin olduğu iddiasında bulunulmaktadır. Bu iddiaları Sayın Canikli'nin ifadeleri karşısında ciddiye almak gerektiği anlaşılıyor. Bu duruma bir açıklık getirirseniz memnun oluruz.
Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan halk oylamasıyla Anayasa'nın ilgili hükümlerinde köklü bir değişikliğe gidilmiş, hükûmet etme sistemi değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi kabul edilmiştir. Bakanlığınız öncülüğünde yapılması gereken en önemli işlerimizden birisi de bu çerçevede sistemin sağlıklı işleyebilmesini temin edecek uyum yasalarının bir an evvel çıkarılması gereğidir. Bu kapsamda henüz Komisyona gelen bir düzenleme olmamıştır. Esasen Türkiye'nin ekonomik ve sosyal ihtiyaçtan kaynaklı olarak, bölgesel ve küresel gelişmelere uyum zaruretiyle, Anayasa değişikliğine uyum amacıyla ve 15 Temmuz hain darbe girişiminin tortularının temizlenmesi maksadıyla önemli yasal düzenlemeler yapması gerekmektedir. Bunların yapılabilmesi için Bakanlığınıza büyük yük düşmekte olduğunu biliyoruz. Konuşmanızda çalışmaların devam etmekte olduğunu söylediniz ancak bu manada kurumunuzda beşerî, teknik ve benzeri bir kapasite sorunu var mıdır, bunu da öğrenmek istiyorum.
Bu düşüncelerle Bakanlık bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.