KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, değerli arkadaşlar; Orman Bakanlığının 2018 yılı bütçesi hayırlı olsun.

Şimdi, Sayın Bakan, birkaç konuda küçük bir düzeltme, uyarı, nasıl kabul ederseniz bilmiyorum... Konuşmanızda şöyle bir cümle geçti Sayın Bakanım, çok üzüldüm: "STK'lar başka ülkelerin etkisiyle Türkiye'de zeytinliklerin gelişmesini istemiyorlar." Bir defa, bir STK dava açmış -o davanın içeriğini filan da biz bilmiyoruz, her neyse- zeytinliklerle ilgili, orman sayılmaması filan... Yani buradan hareketle bir ezberi, Hükûmetinizin bir ezberini burada hemen refleks bir şekilde ortaya çıkardınız. STK'lar sanki bu milletin, bu ülkenin, insanımızın, bu vatanın düşmanıymış gibi bir yaklaşım tarzı; bu son derece üzücü, bunu düzeltmeniz gerekiyor. Yani bu konuyla ilgili, herkesin hata yaptığı gibi bir STK da hata yapmış olabilir ama onlarca, yüzlerce, binlerce STK var, çevreye duyarlı, bu konularla ilgili çalışmalar yapan insanlar var ve bunlar vatansever insanlar. Bunlar vatanı seviyor, en az bizim kadar, en az sizin kadar vatansever insanlardan oluşuyor. Dolayısıyla bu talihsiz bir açıklama oldu Sayın Bakanım.

Şimdi, sunumunuzda, geçen sene olduğu gibi güzel bir sunum yaptınız, iç açıcı fotoğraflar gösterdiniz ve bunların hepsinin doğru olduğunu biliyorum yani böyle kırlarda, dağlarda gezen birisi olarak hepsini biliyorum. Ama Sayın Bakanım, hep güzel tarafından çektiniz yani objektifi, işte, kamerayı oraya tuttunuz, zumladınız, çektiniz. Başka fotoğraflar da var Sayın Bakan ve o fotoğraflardan bir tanesini buraya getirmediniz. Muhalefet de ister istemez oraları zumlayarak fotoğrafları sizinle paylaşacak. Bizi o kötü STK'lara koyma, iyi niyetle düşüncelerimizi aktarıyoruz.

Şimdi, sizin verdiğiniz ormanla, ağaçlandırmayla ilgili, işte, kazanım, kayıplarla ilgili rakamlar ile başka kuruluşların verdiği rakamlar çok örtüşmüyor. Mesela siz çok iyi bilirsiniz bu Küresel Orman Takip ve Uyarı Sistemi, işte, Dünya Doğal Kaynaklar Enstitüsü liderliğinde Google var, Birleşmiş Milletler Çevre Programı ve 40'tan fazla kuruluş var; bunların oluşturduğu bir konsorsiyum var. Uydu verileri ve diğer bilgileri toplayarak Küresel Orman Takip ve Uyarı Sistemi kapsamında araştırmalar yapmışlar, raporlar yayınlıyorlar. Bunun, Ocak 2000 ile Aralık 2012 tarihlerine ilişkin raporu var. Burada bildirilen rakam Türkiye için 2001 ile 2016 yılları arasında Türkiye'de net orman kaybı 391.273 hektar, yüzde 13'lük bir azalma gözüküyor. Sadece 2016 yılında 25.633 hektar. Tabii, yaptığınızı da göstermişler, tarihler farklı, 2001-2012 yılları arasında da 178.368 hektar kazanılan alan var yani bunu da bildirmişler. Dolayısıyla sizin rakamlarla ilgili insanların içine böyle bir şüphe düşürüp konuşmama devam edeyim.

Sayın Bakanım, sizin Hükûmetinizin zamanında... Aslında Türkiye'nin çevreyle ilgili çok iyi hazırlıkları var, mevzuat var, Çevre Kanunu güzel, o kanunla ilgili çıkan yönetmelikler var. Yani biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, muhalefet olarak, ben kişisel olarak Türkiye'nin enerji ihtiyacı olduğunu biliyoruz, madenlerin çıkarılması gerektiğini biliyoruz, Türkiye'nin dünya kadar yatırıma ihtiyacı olduğunu, istihdamın artırılması gerektiğini biliyoruz. Bütün bunlara karşı değiliz. Bizim söylediğimiz şey, yapılan bu işlerin tamamı bu mevzuat içinde, bu yasal... Dünyada da bu böyle, Sayın Bakanımızın gösterdiği film de bunu, çok açık ve dramatik bir şekilde bir kere daha burada bize, Komisyon üyelerine gösterdi. Bu çerçevede bu işlerin yapılmasını istiyoruz. Ama sizin Hükûmetinizin ta baştan beri nasıl Kamu İhale Kanunu'yla problemi varsa, Kamu İhale Kanunu'nu sürekli şekilde değiştiriyorsanız çevreyle ilgili de sürekli, işte, torbayla, başka şekillerde bu kanun ve yönetmelik çerçevesini, buraların sınırlarını delmek için girişimlerde bulunuyorsunuz. İşte, çok değişik kanun ve kanun hükmünde kararnamelerle bunu defalarca yapmaya çalıştınız. En son bu torba yasada -dün söyledim "Geri çekildi, niye tekrar gündeme getiriyorsunuz?" diye- işte, "Üç ay içinde Çevre Bakanlığına ilgili kuruluşlardan yazıları gelmezse ÇED olumlu sayılacak." diye, gerçekten yüz kızartıcı bir teklifle Hükûmetiniz geldi, sonra çekti. Daha önce işte, ormanlık alanlarla ilgili, tarım alanlarıyla ilgili, meralarla ilgili en son bu yılın başında -ayını hatırlamıyorum- çıkardığımız bir teşvik şeyinde ÇED raporları, ruhsatlar, her konuda istisna getiriyorsunuz, "Şu, şu, şu yatırımlar..." Bu yatırımlar da öyle genel bir şekilde tanımlanıyor ki hangisi stratejik, hangisi değil yani basit bir çöp şeyinden çay fabrikasına kadar her şey stratejik ürün, stratejik bir yatırım kabul edilebilir ve sürekli olarak bu şeyleri delmeye çalışıyorsunuz; böyle bir yasa da çıktı.

Sayın Bakanım, niye böyle? Yani özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, sizin Bakanlığınızın temel görevi... Yani sizin Enerji Bakanlığıyla karşı karşıya gelmeniz gerekiyor yani onların derdi Türkiye'nin şu kadar... Onlar da çok abartılı ihtiyaçlar koyuyorlar, müthiş yatırımlar filan, gerekli mi, değil mi ayrı bir konu ama yatırım yapıyorlar onlar, onların işi bu; sizin de buna karşı çıkmanız gerekiyor. Yani "Bu orman, vatan gelecek kuşaklara miras, bizim bütün bunları korumamız lazım." demeniz lazım.

Sayın Bakanım, sizin verdiğiniz rakamların bir tanesi de başka kuruluşların verdiği rakamlarla çok fazla örtüşmüyor. Yani dediniz ki: "Türkiye hidroelektrikle üretilen enerjide çok öne çıktı." Hayır, Türkiye hâlâ doğal gaz ve diğer karbon içeren yakıtlarla üretilen enerjide önde. Mesela burada TMMOB'un, Elektrik Mühendisleri Odasının yayınlamış olduğu rapordaki rakamlar ile sizin rakamlarınız uyuşmuyor. İnanın ki bunlar kanunla kurulmuş kuruluşlar yani böyle şey STK'lar değil Sayın Bakanım, her şeye karşı çıkan STK'lar değil yani bunlar bu ülkenin kuruluşları.

Sayın Bakanım, sizin verdiğiniz rakamların yanında genel olarak muhalefetin, diğer kuruluşların tespit ettikleri rakamlar var. Bu rakamların da bazıları ürkütücü. Mesela Avrupa'da kişi başına düşen yeşil alan 20 metrekare, Türkiye'de 5 metrekare Sayın Bakanım. En fazla orman alanına sahip ülkeler sıralamasında Türkiye 190 ülkede 139'uncu. Doğayı koruma kriterlerine göre Türkiye 180 ülke arasında 177'nci. Ülkemizde madencilik, ulaşım ve enerji sektörü projelerine alan açmak amacıyla kesilen ağaç sayısı 10 milyonla ifade ediliyor, siz "Bunun 3 mislini diktik." diyorsunuz; tabii, yani dikilen ağacın ne zaman orman olduğu konusu sizin ilginizde, ben bir şey söylemek istemiyorum, siz bunu benden daha iyi bilirsiniz.

Şimdi, üçüncü havaalanını çok konuştuk, tartıştık; yani ille de orada yapılması gerekiyor idiyse çok farklı şekilde de davranılabilirdi ama o şekilde davranılmıyor, sanki işte "Türkiye'nin şuna ihtiyacı var, bunu hemen yapmamız gerekiyor, önümüzdeki bütün engelleri de kaldıracağız, hangi engeller..." Engeller değil onlar Sayın Bakanım. "Engeller kaldırılır." diyorsunuz, Türkiye'nin önündeki engeller, işte, "Elektrik enerjisinin üretiminin önündeki engeller kaldırılır." dediğimiz zaman, engeller, hemen ÇED kaldırılacak, şu kaldırılacak, bu kaldırılacak, engeller... Tam tersi bir şekilde bakmamız gerekiyor. Şu kurallar çerçevesinde bu yatırımlar yapılacaksa bunu takip etme sorumluluğu da en başta Orman ve Su İşleri Bakanlığının görevi olması gerekiyor, Çevre Bakanlığının görevi olması gerekiyor. Yani Sayın Bakanım, sizin verdiğiniz güzel rakamların yanında böyle rakamlar da var. Bu rakamları da vermeniz gerekiyor, bu rakamları da herkesin bilmesi gerekiyor.

Sayın Bakanım, Sayın Zekeriya Temizel'in sunduğu şeyde de suyla ilgili önemli şeyler söylendi, siz de söylediniz. Türkiye su zengini bir ülke değil Sayın Bakanım ve "Su mu, elektrik enerjisi mi?" filan diye böyle düşündüğümüz zaman, "stratejik" filan diyorsunuz ya, stratejik açıdan su çok daha önemli bir şey çünkü hayat yani su eşittir... Tamam, elektriksiz yaşayamıyoruz, modern insanın elektriksiz yaşaması mümkün değil yani Allah cezasını versin, bunu şarj etmek zorundayız; doğru, bütün bunları biliyoruz. Zaten bütün dünya bunları bildiği için çevreye daha az zarar verecek...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Beş dakika mı verdiniz bana?

BAŞKAN - On dakika verdim. Bitti normal süreniz.

Toparlarsanız memnun olacağım.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Tamam, toparlayacağım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - ...dünya kadar kural koyuyor ve bu kurallara uymamız gerekiyor.

Sayın Bakanım, madem öyle atlayayım bazı yerleri, bakın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED raporu veriyor ya, ÇED için 59 bin proje gitmiş, 54 binine ÇED gerek yoktur kararı vermiş, 54 bine ÇED gerek yoktur; 4.457 projeye de ÇED olumlu kararı vermiş. Olumsuz görüş verdiği proje sayısı 46 Sayın Bakanım. Yani bu nasıl bir rakam? Bu rakamlar çok açık bir şekilde şeyi ortaya koyuyor.

Madem sürem az, fazla uzatmayayım, ben hemen Karadeniz'e atlayıp birkaç cümle de Karadeniz ve HES'lerle ilgili söyleyeyim. HES'lerden önce Sayın Bakanım, siz fidanlama yapıyorsunuz, ağaç filan dikiyorsunuz ya -geçen bütçede de söylemiştim- ben oraları bu yaz da gezdim. Fidanlama yapılmış, beş yıllık da bakımı ihale edilmiş, beş yıl bakmışlar. Ondan sonra, Karadeniz'de -biliyorsunuz- taşlarda bile ağaç çıkıyor, dikenler sarmış, ağaçlarınız o şeyde kalmışlar, kırk yıl daha kalsa orada büyüme şansları yok. Dolayısıyla bunlara bakın Sayın Bakanım yani beş yılla olmuyor.

Başka bir şey daha söyleyeyim. Sayın Bakanım, Cumhurbaşkanı geldi bölgeye ve yanına Mehmet Cengiz'i aldı ve onunla beraber helikopterle tur attı. Sayın Bakanım, öyle yapmayın, siz oradaki çevrecileri alın. Mesela, Rize'de vatandaş Kazım var, Kazım Delal, çok bilinen, ineğini satarak davalar açan arkadaşımız, işte çevredeki ünleri Türkiye'yi aşan Hüseyin Acar, fındıkta Mehmet Görhan; bunları alın yanınıza ve bunlarla beraber gezin, inanın ki gösterecekler. Sizin yaptığınız dere ıslahının bölge için ne büyük bir tehlike oluşturduğunu göreceksiniz. Sayın Bakan, alıyorsunuz beton kanalları... O derelere ta su kaynağına gidene kadar onlarca küçük ırmak -ırmak diyoruz biz artık- küçük dere katılıyor, su katılıyor oraya. Taştığı zaman o su normalde büyük derenin aktığı kadar akıyor, dere yatağına giremiyor, hepsi geriye dönüyor ve o çayırlıklar şimdi ev oldu, oraları her seferinde su basıyor. Her sene bir kere, iki kere yani bekliyoruz, ağustos sonu, eylül başı oldu mu Karadeniz'in bütün ilçeleri bunları bekliyor. Mehmet Cengiz'le değil de o bölgedeki insanlarla beraber gezilirse bunları görürseniz yani bir çevre düşmanıyla değil, çevre dostlarıyla gezmek gerekiyor.

HES'lerle ilgili bir şey daha söyleyeyim. Sayın Bakanım, verdiğiniz rakamlara katılmıyorum. Türkiye, Doğu Karadeniz Bölgesi'ndeki özellikle ırmak tipi dediğimiz, kanal tipi dediğimiz HES'lerin hiçbirini yapmasa, bütün mevcut projelerin hepsini iptal etse elektrik şeyini yüzde 1,5 şey yapıyor. Ama şimdi rakamlara bakalım -son cümlelerim- Türkiye'de kayıp kaçak oranı yüzde 16,67 Sayın Bakanım, OECD'nin ortalaması yüzde 6,65. Demek ki bunlar, iletim hatlarını yenileyerek, birtakım yatırımlar yaparak yüzde 10 elektrik kazanıyorlar bizden farklı olarak. Biz ise o güzelim...

Bir de "Karadeniz'in geleceği likapa." filan diyorsunuz ama likapa değil. Likapa güzel bir şey, ben de yaptım, yapıyoruz; o değil yani, turizmdir. Turizmin olabilmesi için o vadilerin olması gerekiyor. Elektrik ihtiyacımızın yüzde 1,5'unu karşılayacak projelerden dolayı o vadileri ortadan kaldırmayalım. Bakın, İzlanda bunu yüzde 2,06'ya, Almanya 3,9'a kadar düşürmüş, bunları rahat bir şekilde yapabiliriz.

Bir de gerçekten, bu HES'le ilgili yapılan ÇED çalışmalarında devlet o bölgeyi koruyan insanları sanki düşman gibi, terörist gibi kabul ediyor. Üçüncü kere anlatıyorum bu şeyde. Bu yazın bir bilgilendirme toplantısına girdim. 3 kilometre ileride, 3 kilometre aşağıda yolu acayip dozerlerle, panzerlerle, bilmem nelerle kesmişler, kimse giremiyor, ben milletvekili olduğum için geçtim gittim, içeriye girdim zor bela, başlamıştı toplantı. Şöyle baktım, o köy benim köyüm, hiçbirini tanımıyorum. Gelmişler, insanları doldurmuşlar oraya ve terör estiriyorlar; böyle olmaz.

BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yaptığınız işleri -yanlış bir sürü işler yapıyorsunuz ama- o bölge insanlarına anlatmanız gerekiyor. O bölge insanı kadar siz o bölgeyi sevemezsiniz. Hiçbiri de cep telefonuna, elektriğe filan karşı değil, istedikleri şey çevreye en az zarar vererek bütün bunları yapmak Sayın Bakanım.

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum Sayın Bekaroğlu, sağ olun.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Maalesef süreler bu kadar.

Bütçeniz hayırlı olsun efendim.