| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı b) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu c) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü ç) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu d) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 20 .11.2017 |
SALİH CORA (Trabzon) - Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değişen dünya düzeni içerisinde ülkemiz, Orta Doğu, Balkanlar, Rusya ve Hazar ülkeleri arasında gerçekleştirilen, inşa hâlinde olan ve planlanan boru hatlarıyla merkezî bir konuma gelmiştir.
Petrol ve doğal gazda Akdeniz'e gelen Irak petrolleri, boğazlarımızdan geçen Rus ve Kazak petrolleri, TANAP, Türk Akımı, Azerbaycan ve Yunanistan gaz boru hatları ve planlanan İran, Irak ve İsrail gazlarıyla Türkiye, global enerji yaşam döngüsünde kritik önemde bir sorumluluğa sahip ve güvenlik açısından risk düzeyi hassas seviyededir.
Türkiye'ye çevre ülkelerin petrol ve gaz yönünden dünya rezervlerinin yüzde 75'ine sahip olmaları ile bu kaynakların dünya tüketimine sunulma yollarındaki belirsizlikler bölgemizdeki temel istikrarsızlıkların kaynağı konumundadır. Ülkemizin eşsiz coğrafi konumu, doğu-batı arasında kurulacak entegrasyon hatları ve sağlanacak pik yük dağılımı, elektrik üretim yatırımları ve fiyatlandırmada noktasında ülkemize büyük fırsatlar sağlayacaktır.
Ülkemiz, üzerinde bulunduğu jeolojik yapının bir sonucu olarak dünyada kendi ham madde gereksiniminin önemli bir bölümünü karşılayabilen maden çeşitliliğine sahip nadir ülkelerden birisidir. Karadeniz'in altındaki gaz yatakları, bor madeni, toryum, uranyum, endüstriyel ham maddeler, mermer gibi bazı madenlerde dünya ölçeğinde rezerve sahip olmamızın yanı sıra, başta krom, manyezit, kil, kömür, bentonit, altın ve gümüş rezervleri olmak üzere, sanayi sektörü için gerekli ham maddeleri karşılayabilecek büyüklükte rezervlere sahip bir ülkedir.
Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre petrol ve doğal gaz rezervleri dünya talebini karşılayacak seviyede olmakla beraber, dünya enerji talebinin sürekli artış göstermesi, petrol, doğal gaz ve kömür kaynaklarının ağırlıklarını koruyacak olması enerji fiyatlandırmasının yüksek bir şekilde seyredeceğine işarettir.
Sayın Bakanım, sizin de sunumunuzda belirtmiş olduğunuz üzere hidrojen, güneş ve rüzgâr teknolojilerindeki gelişim ile yatırımlardaki hareketlilik kendi kendine yeterlilik açısından ümit vericidir. Artan enerji talebi, ticaret yollarındaki kilit noktalardaki güvenlik problemleri, petrol ve doğal gaza olan bağımlılığın giderek artması, politik ve ekonomik istikrarsızlıklar, üretici ülkeler üzerindeki politik çıkar çatışmaları, terörizm ve bölgesel çatışmalar, güneş ve hidrojen gibi yeni teknolojilerin ticari olarak kısmen kullanılmaya başlanmış olması, hızla büyüyen ekonomilerin artan enerji talebi ve bunun global enerji arzının üzerinde yaratacağı istikrarsızlık etkileri, enerji projeleri için gerekli finansman ihtiyacının teminindeki güçlükler, ticaret yolları üzerindeki kritik noktalardaki yoğunlaşmanın sebep olacağı arz kesintileri, petrol fiyatlarındaki istikrarsızlık ve kalıcı olan fiyat artışlarının ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri, çevresel etkilerin en aza indirilmesi için üstlenilen sorumluluk ve Kyoto Protokolü gibi anlaşmaların getirdiği kısıtlar, ülkelerin kendilerine özgü enerji güvenliği politikalarını ön plana çıkarmaktadır. Bu kapsamda ülkemiz enerjinin ekonomik büyümeyi gerçekleştirecek ve sosyal gelişme hamlelerini destekleyecek şekilde zamanında, yeterli, güvenilir ve rekabet edilebilir fiyatlardan, çevresel etkileri de göz önünde tutularak kendine özgü enerji politikaları geliştirmektedir.
Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri; ülkemizin enerji güvenliğine ilişkin ana politikaları, stratejik petrol ve doğal gaz depolama kapasitesinin arttırılması, kaynak ve ülke çeşitlendirilmesi, enerji koridoru olma potansiyelinden en iyi şekilde yararlanılması, Orta Doğu ve Hazar petrol ve doğal gazının dünya piyasasına ulaştırılması sürecine her aşamada katılım sağlanması -rezervden pay, nakil, rafinaj, pazarlama- yerli kaynakların kullanımı ve geliştirilmesine öncelik verilmesi, enerjiye dayalı farklı teknolojilerin kullanımı ve geliştirilmesi ile yerli üretimin artırılması, bölgesel iş birliği projelerine katılım ve entegrasyon şeklinde özetlenebilir. Talep yönetiminin etkinleştirilmesi ve verimliliğin artırılması, yakıt esnekliğinin artırılması, özellikle üretimde alternatif enerji kaynağı kullanımına olanak sağlanması, enerji sektörünün işleyen bir piyasa olarak şeffaflığı ve rekabeti esas alacak şekilde yapılandırılması, kişi başına elektrik tüketiminin en azından Avrupa Birliği seviyesine yükseltilmesi hedeflenebilir. İthalat bağımlılığımızı azaltacak şekilde yerli kaynaklarımız, uygulanabilirliği olan finansman modelleriyle hayata geçirilmelidir. Cari açığımızın en büyük kalemini oluşturan enerji ithalatını azaltmaya yönelik atılacak her adım aynı zamanda ülke ekonomimizi iç ve dış şoklara karşı daha dayanıklı hâle getirecektir.
Türkiye toplam enerji talebinin nüfus ve şehirleşmeye paralel olarak sürekli artması, yerli kaynaklarımızla enerji talebimizi karşılayamayacağımız göz önünde bulundurulduğunda, enerji güvenliği politikalarımız çerçevesinde nükleer enerjiden yararlanmak başta olmak üzere kaynak çeşitlendirmesine gitme mecburiyetimiz bulunmaktadır. Dolayısıyla, nükleer enerji, kaynak çeşitlendirilmesi politikaları çerçevesinde enerji planlamalarımızda en ön sıralarda yer almalıdır. Tuz Gölü yer altı depolama kapasitesinin artırılması ve diğer depolama alanlarındaki kapasitesinin artırılma çalışmalarını önemli görüyoruz. Elektrik ve doğal gaz iletim hatlarındaki yükün, rahat ve alternatifli taşınmasını sağlayan şekilde iletim hatları, ilave bağlantılar ve baypas hatlarıyla desteklenmeli ve doğudaki yoğun üretimin batıdaki tüketimle dengelenmesi sağlanmalıdır.
Rüzgâr, güneş, jeotermal haritalara ilave yer altı maden haritalarının çıkartılacak olması sektörde büyük bir ihtiyacı karşılamakla kalmayacak yerli kaynak kullanım oranlarını da yükseltecektir. Yerli teknolojilerin kurulması ve üretime yönelik gerçekleştirilen 1000 megavatlık GES ve RES projeleri yerli kaynakların yaygınlaşması yönünden çok değerlidir. Madenlerimizin ham olarak değil, işlendikten sonra piyasa değerinde satılmasına özen gösterilmeli ve ham olarak satılması sınırlandırılmalıdır. Enerjiyi üretmek kadar değerli olan enerji verimliliği kapsamında yapılan düzenlemeler durmaksızın devam etmelidir. Bu kapsamda yeni geliştirilmekte olan izolasyon seramikleri inşaat sektöründe hızla kullanıma sokulmalıdır. TÜBİTAK ve Bor Enstitüsü enerjiye yönelik bor ve Karadeniz'in altında çok büyük kapasitede olan hidrojen sülfür (H2S) kullanımına yönelik destek süreçleri başlatmalıdır. Enerji sektöründe Avrupa Birliği normları olmak üzere küresel ekonomiyle bütünleşme ve ekonomik gelişmenin gereği olarak enerji sektöründe rekabeti öngören yapısal düzenlemeler artarak devam etmelidir. Elektrik fiyatlarındaki piyasa modelinin bölgesel enerji fiyatlandırmalarında baz etkisi oluşturması sevindiricidir, benzer uygulamanın doğalgaz piyasası için de başlatılması beklenmektedir. Ayrıca yenilenebilir kaynakların ekonomik olarak kullanılmasını sağlamak için AR-GE faaliyetlerinin desteklenmesini önemli görüyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle bütçenizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum, saygılar sunuyorum.