| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı b) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu c) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü ç) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu d) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 20 .11.2017 |
GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, iyi haftalar.
Sayın Bakan, değerli bürokratlar, basın emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Enerji Bakanlığının bütçesini görüşüyoruz ve Enerji Bakanlığında da kadının adı yok, öncelikle onu söyleyeyim. Sayın Bakan, tek bir kadın bürokrat arkadaşınızı dahi buraya getirmemişsiniz. Öncelikle o konuda sizi eleştirelim. Arkaya dönüp bir baktığınızda...
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Burada bayan arkadaşlar var.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Arkanızda yok yani hiç, tek bir...
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Arkama mı alayım?
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bilmiyorum yani yakın, üst düzeyde herhâlde...
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Siz, şuraya oturursanız Garo Bey daha mutlu olacak.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Evet, evet, lütfen, iyi olur. Tabii, kadının adı olsun bu anlamda, bunun görünür olması da önemli Sayın Bakan, solunuzda, sağınızda hatta sizin koltuğunuzda umalım ki kadın bakanlar daha çok otursunlar.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - İnşallah.
BAŞKAN - Hemen yine, koltuğa göz diktiniz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Olsun, 2 bakan yeterli değil, Kabinenin en az yarısının kadın olması gerekir, bürokrasinin de tabii öyle.
Sayın Bakan, sunumunuzu dikkatle dinledim. Sunumunuzda olanlarla ilgili önce bir şeyler söyleyeceğim ama daha çok olmayanlarla ilgili konuşacağım. Öncelikle, olanlar; tabii ki enerji üretimiyle ilgili daha çok konuştunuz, tüketimi ve verimli tüketimiyle ilgili çok fazla şey söylemediniz ve doğayla uyumu, ekolojiyle uyumu konusunda çok fazla şey söylemediniz, onları eleştireceğim.
Öncelikle üretiminde hangi araçlarla üretiyoruz; doğayla, ekolojiyle barışık olup olmadığı esas olarak bizi temel olarak ilgilendiriyor, bence 80 milyon insanı hatta bütün dünyayı bu konu ilgilendiriyor. Çünkü enerji üretirken yalnızca ülkemizi değil, bütün bölgemizi, her yeri, insanlığı, doğayı etkiliyoruz. Ve bu konudaki tabii ki dışa bağımlılık önemli, buna vurgu yaptınız. Bakın, "Yüzde 28 kömür." dediniz, yüzde 28 doğal gaz, yüzde 31 petrol, toplamı yüzde 87 fosil yakıtlara bağımlı bir enerji durumumuz var; bunlar korkunç rakamlar. Gerçekten az gelişmiş ülkelerde büyük oranda bu gözüküyor. Gelişmiş ülkeler artık trendi on yıl önceden çok daha...
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Bu dünya rakamı yalnız. O oranlar dünyadaki birincil enerji yakıtlarının oranı.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Evet, evet, bizde yüzde 82 şu anda.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Birincil enerji yakıtları.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Evet, bizde de yüzde 82 Sayın Bakanım.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Yok, bizde elektrik enerjisi üretiminde yenilenebilir kaynaklar yüzde 45 civarı.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, toplamda, toplam enerji tüketimimiz içinde yüzde 82'de fosil yakıtlar.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Dünyanın biraz daha aşağısında, evet.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Evet, biraz altındayız yalnızca.
Yani gelişmiş ülkelerin çok daha önce bir atak yapıp bu anlamda yenilenebilir enerjiye geçme yönündeki iradesinde biz geç kaldık. Geç kalmamızın sebebi, bu anlamda rantabl bulunmamasıydı ve aynı zamanda maliyet baskısıydı, maliyet konusunda yeterli olmamasıydı ama Sayın Bakan, artık geç kalmamızın belki de bir avantaja dönüşebileceği bir noktadayız. En son, güneş enerjisi ihalesinde gördüğümüz gibi, maliyetler artık düştü, ciddi anlamda düştü, hatta kömürün ve nükleerin altına gelmiş durumda bu maliyetler ve bu yönde çok hızlı adım atabileceğimiz bir döneme girmiş durumdayız ama bu yönde çok hızlı adımlar atılabileceği yönünde yeterli işaretler vermediniz son bir yıldır, özellikle kömürü çok fazla dillendiriyorsunuz. Yani açıklamalarınıza baktığımızda 10 kere "kömür" diyorsanız, 3 kere, 2 kere "yenilenebilir enerji" diyorsunuz. Ya, bu anlamda kömürden çok, artık dünyanın terk ettiği kömür ve nükleerden çok sizden rüzgâr ve güneşi duymak istiyoruz ama bunu duyarken de tabii ki hassasiyetlerimiz var; kuşların göç yolları olmayan rüzgâr enerjisi veya verimli tarım arazilerinde olmayan güneş enerjisi santrallerinin olmasını ve bunları daha fazla duymak istiyoruz sizden, bu hassasiyetleri.
Sayın Bakan, mesela Almanya'nın 2050 hedefi var, biliyorsunuz, yüzde 80 yenilenebilir enerji. Mesela sizden böyle bir şey duymayı hayal ederdik, böyle bir şey duymadık yani sunumunuzda yoktu, bilmiyorum geniş sunumunuzda var mı böyle bir hedef, hedefler anlamında duymadık. Yani bu hedefler ekolojiyle, doğayla uyumlu, sürdürülebilir... Hani son dönemde bakıyorsunuz, şehirlerimiz betona ve asfalta gömülmüş durumda ve bu anlamda evet, enerji tüketimi sürekli artıyor çünkü beton ve asfalta gömülmüş şehirler daha fazla klimayı zorluyor. Sürekli bir enerji, fosil yakıt yakımı, bu bir kısır döngü, bu anlamda sürdürülebilir, yani doğa anlamında, ekoloji anlamında sürdürülebilir enerji politikası konusunda sizden bir şeyler duymayı hayal ederdik.
Enerjinin tüketiminde ise Sayın Bakan, şunları duymadık mesela: Enerji tüketiminde ne durumdayız, nasıl tüketiyoruz? Mesela size hemen bir örnek vereyim. İlk gençliğimde, ilk kez Avrupa'ya çıktığımda, Hollanda'ya gittiğimde...
Sayın Başkan, bir uğultu var salonda ama, bir yardımcı olursanız...
BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, "Uğultu var." diyor, sizden...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yok, yok, arkalarda uğultu var efendim, Bekaroğlu değil.
BAŞKAN - Öyle mi? Ben onu duydum.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Bekaroğlu değil, ben ona bir şey söylüyordum, yanlış bir algı oldu herhâlde.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Günah keçisi yaptın bizi Sayın Başkan.
GARO PAYLAN (İstanbul) - İlk Hollanda'ya gittiğimde, bizi bir evde ağırladırlar, evde sürekli hepimiz üşüyoruz, donuyoruz hatta çünkü evin ısısı 18 dereceye ayarlanmış, hepimiz donuyoruz o evde ama öyle bir alışkanlık var; Avrupa'da evlere gittiğinizde, iş yerlerine gittiğinizde ısısı belli bir derecededir. Bakın, şu Mecliste dahi -ben sürekli Başkanı uyarıyorum- odalarımız öyle, aşırı ısıtılır, yazın da aşırı soğutulur mesela, böyle bir alışkanlığımız var ne hikmetse. Oysa bunun tersine alışkanlıklar enerji tüketiminde yüzde 50'ye varan tasarruflar getirebilir. Ya, evlerde insanlar fanilayla gezerler bilirsiniz, kışın en soğuk günlerinde. Niye? 27 dereceye ayarlanmıştır o kombiler, yazın da minimum dereceye ayarlanan klimalarla karşı karşıya kalırız. Ama Sayın Bakan, bakın, bununla ilgili bir kamu spotu hiç görmedik Enerji Bakanlığınızdan, bilmiyorum ben mi denk gelmedim. Acil eğitime ihtiyaç var ve alışkanlıklarımızı değiştirmeye ihtiyacımız var. Yani 20 derecede, 19 derecede evler, yazın da aşırı soğutulmayan veya her odada klima olmayan veya evleri inşa ederken klimaya ihtiyaç olmayacak evler yani o ısı güvenliğiyle, ısı tasarrufuyla... Bu konuda herhangi bir şey sizden duymadık, çok önemli olduğunu düşünüyorum. Her ekranlara çıktığınızda bunu dillendirmelisiniz ve bununla ilgili alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz.
Veya ulaşımda Sayın Bakan, neye biniyoruz ya? Avrupa'da görüyoruz insanlar bisiklete binip işine gidiyorlar, yürüyorlar veya, evlerini işlerine yakın yerlere kuruyorlar ama bizde ne alışkanlığı vardır? Herkes binek arabaya binecek, o trafiklerde saatlerce işte, fosil yakıtları yakarak, havamızı kirleterek iş yerine ulaşacak alışkanlığı var. Maalesef bu alışkanlığı kıramıyoruz özellikle orta ve üst gelirde.
Veya taşımada, kamyon alışkanlığı yani trenle ulaştırmak imkânı varken kamyon alışkanlığına 1950'lerden beri gömülmüş bir durumumuz var.
Ya, evlerde çarşafları ütületiyor musunuz mesela Sayın Bakan siz, merak ediyorum; bütün arkadaşlara soruyorum. Ya, çok önemli, bir Enerji Bakanı olarak diyebilirsiniz ki: "Evde, bizde çarşaf ütülenmiyor arkadaş." Ben ütületmiyorum mesela ama bizde 100 evden 90'ında çarşaf ütülenir evlerde, ne gerek var hâlbuki, ütülenmeyen çarşaflar var, gerek de zaten yok yani. Bu anlamda, alışkanlıkları yönlendirmemiz gereken bir durum var. Fazla yatak odasına girdim galiba, çıkalım hemen; tamam.
Avrupa'nın en kirli 10 şehrinin yani havası en kirli 10 şehrinin 8'i bizde Sayın Bakan. Bakın, şimdi Pursaklar'a gidelim, geçen arkadaşlara örnek verdim, ben gene gittim Pursaklar'a. Ya, Pursaklar'da hep kömür yakılıyor Sayın Bakan, bazı yerlere doğal gaz ulaşmasına rağmen kömür yakılıyor. Ve bu kömür kirli kömür. Çünkü, o insanların doğal gaz yakmaya cesaretleri yok. Bin lira geliri olan bir evin 300 lira, 400 lira doğal gaz fatura ödeme olasılığı yoktur Sayın Bakan.
Bu anlamda, sosyal politikalar konusunda da sizden bir şey duymadık; iki yıl önceki eleştirimde de bunu söylemiştim. İnsanların enerjiye ihtiyacı var ısınmak için, aydınlatma için, buzdolabını çalıştırması için. Ama, eğer ki gelirinin o enerji ihtiyacı yüzde 40'ına varıyorsa o insan o enerjiyi o şekilde kullanamaz yani temiz enerji noktasında kullanamaz. Bu anlamda, size bir önerim olmuştu, bakın, bazı ülkelerde bu uygulamalar var. Mesela, elektrik konusunda belli bir kilovatsaate kadar özellikle dar gelirlilere bir imkân sunulursa ısınması için, buzdolabını çalıştırması için ve aydınlanması için; kış aylarında başka bir kilovat, yaz ayında başka bir kilovat. Kömür yakmayabilir insanlarımız, oysa sosyal politikalar çerçevesinde kömür dağıtıyorsunuz. Milyonlarca büyükşehirdeki ev kömür yakıyor, bu, şehirlerin havasını kirletiyor, hep beraber zehirleniyoruz, sonunda da Sağlık Bakanlığı bütçesinden belki milyarlarca lira hastalanan insanlara para harcıyoruz. Bu yönde bir sosyal politikanız yok. Oysa, ihtiyacımız olan şey -parti programımızda da var, HDP'nin parti programında- asgari enerji güvenliğini sağlamak, belki bunu ücretsiz sağlamak belli kesimlere, en dar gelirli yüzde 20'ye, yüzde 10'a, yüzde 15'e, belirlenebilir, ücretsiz sağlamak ve sonrasında artan oranlı bir enerji rakamı belirleyip... Bu anlamda farklılaşan servet ve gelir adaletsizliğini gidermek için bir araç olarak da kullanılabilir bu. Yani, sosyal politikalara madem kaynak ayrılacak, Enerji Bakanlığının da böyle bir vizyonu olmalı, olabilmeli.
Sayın Bakan, petrol fiyatları 120 dolardan 27 dolara düştü geçen sene. Ve genelde hükûmetler düşerken çok fazla bunun lafını etmezler ve gerçekten bu anlamda fiyatları...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir dakikanızı rica ediyorum.
Buyurun Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (İstanbul) - ...bizler hissetmedik. Ama, 27'den 60'a çıktığında bir yanda siz ve diğer bakanlar "Ya, 60 dolara çıktı arkadaş, zam yapmak zorundayız." dediniz, diyebildiniz. Ve son bir ayda özellikle 3 kez sanıyorum, mazota, benzine zam geldi.
Sayın Bakan, geçen sene BOTAŞ kâr rekoru kırdı, ilk başta ismi de gizlendi, sonra araştırdık ki BOTAŞ'mış kâr rekoru kıran. Oysa, doğal gaz biliyorsunuz, ciddi bir maliyet kalemi özellikle dar gelirlilerde. Ve bu anlamda, sosyal devlet anlayışı çerçevesinde fiyatı düşürülmesi gereken bir ürünken siz o düşüşü BOTAŞ adına bir fırsata çevirip "Ya, BOTAŞ yıllardır zarar ediyordu, bu yılda kâr etsin arkadaş." deyip geçmiş yılların zararlarını mahsup etmek anlamında bu fiyatı düşürmediniz ve maalesef ucuz doğal gaza insanlarımız erişemediler. Ve bu yıl da bilmiyorum, hani petrol yükseldi diye, doğal gaz fiyatı yükseldi diye zam yapacak mısınız?
Aynı zamanda, Rusya'yla olan ilişkilerimizde, Rusya'dan hâlâ bakın, beş yıldır Sayın Cumhurbaşkanı dillendiriyor, bir indirim beklentimiz var, hâlâ bununla ilgili bir açıklama gelmedi. İran'la yürüyen bir tahkim meselesi vardı, nihayetlendiğini biliyorum ama o nihayetlenince bir fiyat indirimi olabileceğini iki yıl önce dillendirmiştiniz, tahkim sonucuna göre bir fiyat indirimi olabileceğini de dillendirmiştiniz. Ama, daha o fiyat indirimini biz görmedik.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Siz hangi ülkede yaşıyorsunuz bilmiyorum, geçen seneki indirim neydi?
GARO PAYLAN (İstanbul) - Son derece sınırlı bir indirimdi. Yani, fiyat düşüşüne göre, 120 dolardan 27 dolara düşen petrol fiyatı ve doğal gaz fiyatlarına baktığımızda orantısal olarak o kadar düşük bir indirimle karşı karşıya kaldık ki tahkime bağlantılı indirim yaptığınızı en azından söylemediniz o anlamda.
Sayın Bakan, diğer sosyal politikalar boyutuyla da Plan ve Bütçe Komisyonu iki yılda 4 kez tarımsal elektriklerle ilgili yapılandırma yaptı ve hâlâ bu yara devam ediyor. Ve her seferinde, çiftçilerimiz şöyle bakıyorlar: Nasıl olsa bir daha bir yapılanma gelecek. Oysa, bu da bir sosyal devlet anlayışının bir parçasıdır. Ve tarımsal politikalarla ilgili biliyorsunuz, devletin yüzde 1 bir destekleme zorunluluğu var gayrisafi yurt içi hasılaya göre ve bu yönde çiftçimize borçluyuz. Sosyal devlet anlayışı bakımından, Bakanlığınızın çiftçilere özellikle küçük çiftçilere belli bir kilovatsaate kadar ücretsiz elektrik verebilmesi gerekir; bu da sosyal devlet anlayışı anlamında bir önerimizdir.
Sayın Bakan, Rusya'yla bağımlılıktan bahsettim, geçen yıl da bunu Meclis konuşmamda dillendirmiştim. Türk Akımı hattıyla beraber doğal gazdaki bağımlılığımız sanıyorum yüzde 60 ve üzerine çıkmış olacak eğer ki devreye geçerse ve çok büyük bir bağımlılık noktasında kalacağız yani Mavi Akım'la beraber Türk Akımı olduğunda. Siz yüzde 50 üzerinde diyeceksiniz sanıyorum, biraz şey yaptınız, yüzde 50 ve üzerinde, diyelim peki, bir bağımlığa sahip olacağız; bu, çok büyük bir bağımlılıktır. Ve Rusya'yla bugünlerde iyiyiz ama iki yıl önce çok kötü duruma geldik siyasi anlamda. Ve tarih olarak da baktığımızda hep iniş çıkış olmuştur Rusya'yla ilişkilerimizde. Yani, on yıl iyiyizdir, yirmi yıl kötüyüzdür; hep böyle olmuştur tarih olarak baktığımızda, bu bir gerçekliktir. Çünkü yani Putin'le olan ilişkilerde kişisel meseleler devreye geçebiliyor. Rusya da sonuç olarak bir Putin ülkesi, o günkü ruh hâline göre değişebilecek siyasi ilişkiler söz konusu olabiliyor. Ve Ukrayna'nın durumu belli, bu kadar enerjide bağımlı olan, siyasi olarak bağımlı olan Ukrayna'nın son durumuna baktığımızda... Hani "Batı'dan uzaklaşalım da Rusya'ya doğru yönelelim." hikâyesinde ciddi risklerle karşı karşıya tekrar kalabiliriz, bu bahar dönemi geçip tekrar bir güze dönebilir. O anlamda, bu kadar bağımlı olmayı gerçekten doğru buluyor musunuz orta vadeli olarak yani bugün iyiyiz, yarın kötü olabilir anlamında? Ve nükleer santral boyutuyla da hani ilişkiler kötüye döndüğünde, tekrar bu anlamda nükleer santral durdu. Nükleer santral karşıtı tez yazmış bir Bakan olarak soruyum size, gerçekten 2010'da belki bunu tartışabilirdiniz, 2005'te hani rüzgâr ve güneş enerjisi bu kadar maliyetliyken ama bugün gerçekten nükleer santrale ihtiyacımız var mı enerji üretiminde? Siz tabii, yanında başka şeyler söylüyorsunuz, işte "Nükleer teknolojiye sahip olmamız lazım, nükleer anlamda gelişmemiz lazım." Ya, bunların ardında ben gerçekten... Atom Enerjisi Kurumumuz var nükleer anlamda çalışmalar yapıyor. Ama, nükleer santral olduğunda niye bizim nükleer teknolojiye ulaşmamız daha kolay olacak ki? Bununla ilgili Rusya da tek ülke değil, dünyada pek çok nükleer teknolojisi olan ülke var. Acaba aklımızda başka bir şey mi var? Bir gün bir nükleer silaha ulaşmak gibi hayal mi var, hedef mi var? Yani mesela, İran bu konularda çok ciddi çabalar dahlinde ve buna karşı da dünyanın aldığı pozisyonlar var. Biz, nükleer karşıtı, nükleer enerji karşıtı ve nükleer silah karşıtı bir siyasi parti olarak bu yoldan behemehâl dönmeniz gerektiğini düşünüyoruz. Ve nükleer santrale de ihtiyacımız yok ve nükleer anlamda başka teknolojiler gerekiyorsa bunu zaten Atom Enerjisi Kurumumuz, sağlık alanında Sağlık Bakanlığımız çalışıyor.
Sayın Bakan, HES'ler Sayın Zekeriya Bey de, Sayın Bakanımız da bahsetti, ben de bir Malatyalı olarak söyleyeyim yani kayısımızı mahvetti, iklimleri değiştirdi. Benim çocukluğumda Malatya'da 1,5 metre kar vardı, şimdi 5 santim kar tutmuyor. Niye? Çünkü her yer HES'lerle dolduruldu ve maalesef nemli bir iklime dönüştü Malatya, Elâzığ ve doğu, diğer şehirlere baktığımızda iklim, ekoloji değişti. Ve Ilısu Barajı'nı maalesef yaşattınız bizlere ve Ilısu'da dinamitlenen Hasankeyf'i yaşattınız maalesef 2017 Türkiyesi'nde. Bütün bunlardan behemehâl dönüp bir an önce -bir an önce ama- daha fazla HES'e ihtiyacımız yok. Malatya'ya da kayısısı için ve inciri için de, bütün doğal kaynakları için de ekolojik boyutuyla bakmanız gerekiyor.
Sayın Bakan, her yerde seller söz konusu bakın. Karadeniz'de HES'ler oldu ve bu seller konusunda baktığımızda her gün daha fazla sel ve doğal felaket yaşıyoruz. Bütün bunları bu ekoloji anlamında attığımız yanlış adımların sonuçları olarak değerlendirmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.
Sayın Bakan, gelişmiş ülkeler kömürü terk ediyor, büyük oranda terk ediyorlar. Ve geçen torbada buraya "Üç ayda sonuç alınamayan ÇED'ler olumlu sayılır." diye bir madde gönderdi Enerji Bakanlığı buraya. Ve bakın, işçi cinayetlerinde, madenlerde dünyada biz 3'üncüyüz, Avrupa'da da 1'inciyiz. Oysa, sunumunuzda buna karşı tek kelime duymadık, iş ve işçi güvenliği anlamında tek kelime duymadık. Oysa, birinci gündemimiz olması gereken bir adımdır. Kömür üretimi dediğinizde, üretimden önce işçi güvenliğini sizlerden duymak isterdik.
Ülkemizde, evet, kömür üretimi var. Kirli kömürümüz var büyük oranda ve bunlar şehirlerde yakıt olarak kullanılıyor ve termik santrallerde kullanılıyor. İthal kömür de alıyoruz, ithal kömür alıp termik santralde yakıyoruz. Bütün bunlar terk etmemiz gereken politikalardır Sayın Bakan. İvedilikle termik santralleri azaltıp, yenilerini eklemeyip RES ve HES'lere yönelmemiz gereken yılları yaşıyoruz.
Sayın Bakan, bir de kamu madenciliğinde, kamu madenciliğini tamamen terk etmek üzerine politikalarınız var. Oysa dünyada kamu madenciliğiyle verimli üretim yapan ülkeler var, işçi güvenliğiyle, işçi kazası olmadan bunu yapanlar var. Bunu sizden duymak isteriz. Zonguldak'la ilgili bir madde gönderdiniz torba yasada tekrar. İşte "Zonguldak'ta biz bunları ihaleye vereceğiz, uzun dönemli ihaleler vereceğiz ve yatırımlar olacak." Bakın, Zonguldak itiraz ediyor. Zonguldak'la ilgili merkezden ferman yazıyoruz. Sayın Çoturoğlu burada yok ama niye kamu madenciliğine tekrar dönmüyoruz Sayın Bakan. Türkiye kamu madenciliği yapamaz mı? Bal gibi de yapar. 1990'ların hatalarını... Evet, çok fazla işçi alındı, verimsiz üretim yapıldı, kimi insanlar madene dahi inmeden maaş aldılar, bunlar oldu, yaşadık ama bu, kamu madenciliğinin yanlış olduğu anlamına gelmiyor. Kamuda verimli bir şekilde, aynı zamanda iş, işçi güvenliği noktasında duyarlı ve işçi cinayeti olmayan bir ülke olabilir. Ama özel sektöre terk ettiğiniz anda, emin olun, işçi cinayetlerinin, o hırsla, özel sektörün kâr hırsıyla devam edeceği ülkeyi yaşarız. Daha Soma'yı yeni yaşamışken, bunun acısını yaşamışken ve sürekli işçi cinayetleri yaşarken bu yoldan dönmeniz ve kamu madenciliği yönünde bir vizyon ortaya koymanızı hassaten sizlere öneriyorum.
Sayın Bakan, son olarak, elektrikli arabalar meselesi yani yerli araba konusunda elektrikli araba öne konuldu. İçten yanmalıdan vazgeçildi, bu konuda mesuduz. Ama elektrikli araba konusunda, şimdiden bunun nasıl Türkiye'ye yayılacağı ve elektrikli arabalar konusunda, otobüs konusunda, kamyon konusunda bir vizyon ortaya koymanız gerekliliği var. Fosil yakıtlarda, büyük oranda arabalarda ve kamyonlarda bu mazotu yakıyoruz ve Sayın Bakan, iklim değişikliği konusunda, performans endeksinde 56 ülke içinde 47'nci sıradayız, çok kötü ülkeler arasındayız. Bir an önce elektrikli arabalar konusunda bir vizyon ortaya koyup, bunun Türkiye'deki dağıtım istasyonları, o pil teknolojisi, bütün bunlarla ilgili bir vizyon ortaya koymanız gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen toparlayın, son cümlenizi alayım.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bu fosil yakıtlarından kurtulmamızın yolu budur. Rüzgâr enerjisiyle, güneş enerjisiyle enerji üretip bunları evlere ulaştırıp, arabaları elektrikli arabalara dönüştürüp bir an önce bu fosil yakıtları yüzde 50 ve altına, daha sonra da orta vadeli olarak yüzde 10 ve altına düşürebiliriz Sayın Bakan. Böylece de Paris İklim Anlaşması'ndaki çekincelerimizi ortadan kaldırabiliriz.
Sayın Cumhurbaşkanı da sizin de bununla ilgili çekinceleriniz olduğunu dillendirdiniz. Oysa, biz böyle bir vizyon koyarsak, orta vadeli bir hedef, on yıllık, on beş yıllık bir hedef ve aynı zamanda... Bakın, Avrupa'da pek çok ülkede yasalar çıkarmaya başladılar. Almanya, sanıyorum, 2030'dan sonra içten patlamalı arabaları yasaklayacağını söyledi, İsveç'te yasalar çıktı, diğer ülkelerde yasa hazırlıkları var. Biz de mesela, 2030 yılı itibarıyla artık içten yanmalı arabaları yasaklayacağımızla ilgili bir yasa çıkarıp bütün araba sanayisinin buna dönüşmesini sağlayabiliriz. 2030 yılını hedef koyalım ve bu yasayı çıkaralım. O zaman, Paris İklim Anlaşması'ndaki çekincelerimizi de çok rahatlıkla çekebiliriz.
Ben, size ekolojiyle barışık ve sosyal boyutunu esas alan bir Enerji Bakanlığı konusundaki vizyonunuzu bitimde sunmanız için bir çağrı yapıyorum.
Teşekkür ederim.