KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) - Çok değerli Komisyon Başkanım, Komisyon üyesi arkadaşlarım, değerli Bakanım, Bakan Yardımcımız, Bakanlığımızın değerli temsilcileri, sektörümüzün değerli temsilcileri, basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, bu sektörde, bu konuda yasal bir boşluğun olduğunu herkes kabul ediyor. Hükûmetimize, Başbakanımız başta olmak üzere Bakanlar Kuruluna, Bakanımıza, Bakanlığımıza ben teşekkür ediyorum ki bu boşluğu doldurmak üzere bir yasa tasarısı geldi. Onu da tek tek inceledik. Yine, grubumuza teşekkür ediyorum; uzun yıllar çalıştığımız ve hazırladığımız bir yasa teklifine arkadaşlarımız da destek vererek bugün Komisyonda görüşülmesine olanak sağladılar. Bu olumlu bir gelişmedir, çok güzel bir gelişmedir. İnanıyorum ki bu görüşmeler sonucunda çok da güzel sonuçlar ortaya çıkacak.

Öncelikle, bizim hazırladığımız teklifin amacı, kanunun amacı, büyük mağazaların, zincir mağazalar ile alışveriş merkezlerinin kuruluşlarına, faaliyetlerine ve denetlenmelerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek -biraz önce bahsettim- bu yasal boşluğu doldurmaktı. Bu konuda aslında bizim hükûmetlerimiz gerçekten toplumun ihtiyacı olan alanda çok hızlı ve çok önemli kanunlar da çıkardı ama bazı konularda da, işte, Sayın Bakanımız da bahsetti, belki zamanlaması açısından geç kalmış olabiliriz. Bugün bu eksikliği de gideriyoruz. Nitekim, eğer zamanında biz kanunları çıkaramazsak, kuralları belirleyemezsek orada düzenden bahsedemeyiz, kaliteden bahsedemeyiz.

Nitekim, ben mesela iletişim sektöründen gelen bir arkadaşınızım. Yıllardır ara bağlantılı rumik anlaşması imzalanmadığından dolayı, yani sektördeki tekelden dolayı çok büyük bedellerle haberleşme ücretlerini ödediğimizi biliyorum, 1990'lı yıllarda başladı biliyorsunuz GSM sektörü. Yine, hakeza hâlâ daha mesela görsel yayıncıların, televizyoncuların bu manada frekans tahsisleri falan da olmadı. Neden? Yani, önce kurulmayı sonra kurallar getirmeyi bırakmamız lazım. Bu yönden de bu kanun tasarısının veya bizim tekliflerimizin Meclis gündemine gelmesini, Komisyon gündemine gelmesini olumlu görüyorum.

Nitekim, bununla bağlantılı olarak aslında bu kanunu kimler bekliyordu? Hemen hemen bütün taraflar bekliyor; küçük esnaf ve sanatkarlarımız, üretici ve tedarikçi firmalar, pazarcılar, yine, çalışanlar, gerek bu büyük mağazalarda, alışveriş merkezleri veya zincir mağazalarda çalışanlar, vatandaşlarımız bu kanunun çıkmasını bekliyorlardı. Biz de siyasetçi olarak sahaya çıktığımız zaman bizden beklentilerini söylüyorlar, biz de bütün bu tarafları dinleyerek, araştırarak, sahada gezerek; bütün tasarıları, bütün teklifleri inceleyerek; bunun yanında, uluslararası anlamda, özellikle gelişmiş ülkelerdeki uygulamaları da inceleyerek bir çalışma yaptık ve bugün bu yaptığımız çalışma Komisyona geldi, Komisyonda görüşülecek, yine tarafları dinleyeceğiz, milletvekillerimiz katkılarını sunacak, umut ediyorum ki bunun sonucunda da çok güzel bir şey ortaya çıkacak.

Benim ve benzeri teklifleri, tasarıyı sadece bir pazar günü çalışma gününe ve saatlerine hapsetmek, odaklamak doğru sonuç değil. Yani, tekliflerde de, Hükûmetimizin gönderdiği tasarıda da küçük esnafımızı koruyacak, ki bizim AK PARTİ hükûmetlerimizin çok önemli meselelerinden bir tanesi de -vekillerimiz de bahsetti- küçük esnafı, pazarcıları, çalışanları korumak, onlara yol göstermek, desteklemek ve teşvik etmektir. Dolayısıyla, sadece bir pazar gününe hapsetmek ve bunun üzerinden tartışmanın ben çok doğru olmayacağını düşünüyorum ama yine de herkes görüşünü söyleyecek ve sonuçta bu görüşleri biz burada irdeleyeceğiz.

Kamuoyunun çok önemli gördüğü hususları öne çıkaran bir teklif hazırladık, sonuçta da 18 maddelik bir kanun teklifi ortaya çıktı. Bizim teklifimizde de bazı kavramlar tanımlanıyor, Bakanlığımızın tasarısında olduğu gibi. Bu sektörün, özellikle bu yapıların; alışveriş merkezlerinin, zincir mağazaların, büyük mağazaların -biraz önce bahsettiğim gibi- kuruluşlarını, faaliyetlerini ve denetimlerini sağlıyor. Amacı da sektörün belli kurallar çerçevesinde işleyişine olanak tanımak. Avrupa Birliği gibi birçok ülkede, biliyorsunuz, bununla ilgili birtakım düzenlemeler var. Ben, mesela, çok tartışılan "pazar günü" -veya "çalışma günleri" diyebilirsiniz veya "çalışma saatleri" diyebilirsiniz- konusunda ülkelerde inceleme yaptım. Çok farklı uygulamalar var. Avrupa Birliğinde birçok ülkede çalışma günleri ve saatlerinin merkezî bir yapı tarafından belirlendiğini, bazı yerlerde yöresel belirlendiğini, bazı ülkelerde de tamamen serbest olduğunu gördüm. Mesela, daha önce yaptığım bir çalışma vardı ama dün tekrar baktım; 14 Avrupa ülkesinin 10'unda pazar günü kapalı, bir kısmında yarım gün, bir kısmında mesela, bölgesel izin veriyorlar çalışma şeylerine. Olabilir mi? Olabilir. Yani, sonuçta burada tartışacağız sektöre getirdiklerini, götürdüklerini; ülkemize getirdiklerini götürdüklerini hep beraber tartışacağız ama buradaki amaç da tamamen küçük esnafı korumak, onları teşvik etmek, desteklemek, bunun yaparken de kurulu bir düzene zarar vermeden bunu yapabilmek. Yani, keşke yirmi yıl önce bu tasarı hazırlansaydı veya teklifler gelseydi de sistem belirlenseydi ve herkes bu kurallara göre oyununu oynasaydı ama bu olmadı, olmadığına göre demek ki bunları yapacağız.

Yine, Avrupa ülkelerinin uygulamalarında çok farklı konseptler var. Yani, gerek otopark sorunu, ulaşım sorunu, küçük esnafların yoğunluğu ki kriterlerde de bu var, benim sunduğum teklifte de. Bunlara bakarak, yani ülkelerin, şehirlerin dışında yapılanmalarına izin verilen örnekler var, var bu örnekler, şehir içinde olan örnekler de var çalışma saatleri ve günlerinde olduğu gibi. Ama dünyada da alışveriş konseptinin değiştiğini de görüyoruz. Mesela, geçen Amerika'ya gittiğimizde, şehrin dışında, tek katlı, tabiatla buluşan alışveriş merkezlerinin de oluştuğunu görüyoruz yani bu da güzel bir gelişme aslında.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Bizde de öyle(!)

MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) - Yani, toplumumuzun daha çok sosyalleşmesi anlamında bir katkı yapabilir. Ben, mesela, bunun sadece ticari bir alanda değil de psikolojik ve sosyolojik olarak da analiz edilip kattıklarının ve kaybettiklerinin değerlendirilmesi taraftarı bir insanım. Bu, tabii, bizim bakış açımızı da bir miktar değiştirecek, değiştirecek.

Alışveriş marketleri, büyük mağazalar, tedarik ve üreticilerden farklı ürünlerin... Neleri getiriyor? Farklı isimler altında bedel alınıyordu biliyorsunuz. Yani, açılış bedelleri, organizasyon bedeli, raf bedeli, anons bedeli, reklam bedeli... Bu bedellere bir sınırlama getiriliyor. Hükûmetimizin gönderdiği tasarıda da bu var, bizim tekliflerimizde de var. Bu, olumlu bir gelişmedir. Dolayısıyla, burada hem küçük esnafı hem de tedarikçi firmaları koruyacak bir yapıdır, özellikle tedarikçi firmaları tabii.

Yine, esnaf ve sanatkârlarımızın bir miktar önü açılıyor. Her şey demiyoruz, Sayın Bakanım da bahsetti zaten, yani bütün taraflara yüzde 100 cevap veriyor anlamında söylemiyoruz ama Hükûmetimizin gönderdiği tasarının da bizim tekliflerimizin bir kısmıyla uyuştuğuna, epey büyük kısmıyla uyuştuğunu ama birkaç maddede farklılıklar veya somut kriterlerin değerlendirilmesinde farklılıklar olduğunu ben görüyorum. Burada da hem alışveriş merkezlerinde hem mağazalarda onların temsiline yönelik çalışmalar var, bunu da olumlu görüyorum.

Yani, yine sanatkârlarımızın, ki özellikle kaybolmaya yüz tutmuş, mesela, ahşap işleme, filografi, benzer... Yani, çok farklı alanlarda sanatkârlarımız var, bunlar çok zor şartlarda hizmetlerini yapıyorlar, bunların bu merkezlerde daha fazla temsil edilmesi; bunların yaygınlaşması, desteklenmesi, belki de uluslararası açılması için bir fırsat tanınmasıyla ilgili bizim teklifimizde de var, Hükûmetimizin gönderdiği tasarıda da var.

Yine, sosyal alanların oluşturulmasıyla ilgili çalışmalar var. Yani bu, bizim tekliflerimizde de var, Hükûmetimizin gönderdiği tasarılarda da var, burada örtüşüyor. Mesela şöyle tartışmalar var: Olabilir, tartışacağız işte, yani boyutlarını alacağız; çalışan sayısına bakacağız, cirolara bakacağız, şuna bakacağız ama yani istihdam ve gelir kaybına neden olacağı noktasında birtakım eleştiriler var, görüşler var, araştırmalar var, olabilir. Yani ben şahsen bunların kayba neden olmayacağını düşünüyorum, belli kuralların getirilmesinin. Neden? Alışveriş bir ihtiyaçtır, bir insanın bir ihtiyacı varsa bu alışverişi zaten yapacak. Yani, önemli olan, insanların dengeli bir şekilde alışverişini yapmasını, ihtiyaç duymasını sağlamaktır. Mesela, şu iki gündür, üç gündür yaptığım veya bana gelen telefonlarda, hazırladığımız teklifin çok olumlu bulunduğunu; özellikle sanatkârların, küçük işletmelerin, bizim "çarşı" dediğimiz, "pasaj" dediğimiz yerlerden çok güzel tepkiler geldiğini, bunu desteklediklerini, güzel bir çalışma olduğunu söylüyorlar. Sadece oradan değil, bakın, öyle enteresan yapılar var ki... Biz bunu, tabii, bir noktada düzenlemek zorundayız, çalışma koşulları da var, çalışma saatleri var, orada da düzenleniyor ama alışveriş merkezinde çalışan insanları bile -ki bu teklifi çalışmaya başladığım andan itibaren görüşüyorum, öncesinde de görüştüğüm, ziyaret ettiğimiz de milletvekili olduğumuz zaman ileten arkadaşlar var- yani çalışma sürelerinin çok uzunluğundan ve sosyal hayatı kaybettiklerinden bahsediyorlar, dolayısıyla, çalışma sürelerinin de düzenlenmesinin doğru olacağını söylüyorlar. Bu da ayrı bir şey.

Tabii, burada, özellikle rekabet karşısında bizim küçük esnafımızı korumamız gerekiyor. Hükûmetimizin tasarısında da buna uygun maddeler var, yani küçük esnafımızı koruyacak maddeler var, maddelerde tekrar görüşeceğiz.

Kartelleşmeye hepimiz karşıyız, dünya da buna karşı ama dünyanın bir piyasa koşulları var, bu piyasa koşulları da bazen acımasız. Yani, ne diyelim ona, orantısız rekabetten dolayı zarar verdiğimiz insanlar oluyor, işte bunları engellemeye çalışıyoruz. Amacımız sektörün durağanlaşması değil, sektörün geriye gitmesi değil, düzenlemeyle sektörün genişlemesidir. Nitekim, bakın, eğer bu düzenlemeleri yapmazsak... Nerede farklılıklarımız var, şimdi onları da söyleyeceğim, iki yeri de söyleyeyim, Hükûmetimizin tasarısıyla teklifler arasındaki farkı.

Bir: Mesela, benim teklifimde büyük mağazalar değerlendirme kurulu ortaya getiriyoruz. Burada kriterlere göre... Nedir o kriterler mesela? Baktığımız zaman, şimdi, nüfus yoğunluğuna, trafik yoğunluğuna bakıyor, yerleşim yerlerinin birbirine uzaklıklarına bakıyor, ulaşım-otopark-altyapı sorunlarına bakıyor. Yani, benzer sorunlara bakıp bu değerlendirme kurulu bir rapor hazırlıyor. Hükûmetimizin gönderdiği tasarıda da bu yetkiyi Bakanlar Kuruluna bırakıyoruz. Bakanlar Kurulu muhakkak bu kriterleri belirleyecek, bundan sonra bu tip büyük mağaza ve alışveriş merkezleri bu kriterlere göre oluşacak. Bu da bir aşamadır, güzel bir aşamadır. Yani, bugün, Ankara'da da başka illerde de görüyoruz ki yan yana 3 tane alışveriş merkezinin, büyük mağazaların olduğunu. Dolayısıyla, hem trafiğe hem nüfus yoğunluğuna sıkıntı oluşturduğunu görüyoruz, bunların önüne geçecek bir yapı olduğunu düşünüyorum.

Çalışma saatleriyle ilgili de Hükûmetimizin gönderdiği tasarıda -tek tek maddelerini inceledim ben, benim teklifimle karşılaştırdım- mevsimin şartlarına göre, bölgesel şartlara göre valiliklere veya büyükşehir belediye başkanlarına bu yetkiyi bırakıyor. Dolayısıyla, onlar tarafından düzenlenmesinin doğru olacağını söylüyor. Bizim teklifimizde, bu sürelerin bir kanun teklifiyle düzenlenmesinin daha uygun olduğunu görüyoruz, bunu valiliklere veya belediyelere bırakmayalım yani daha belirleyici olalım diyoruz, bunun da ben doğru olduğunu düşünüyorum. Yani, benim teklifimde mesela, sabah saat on buçukla akşam 20.30 arasında bir şey var, bu, tartışmaya açıktır. Yine, söylüyorum, pazar günü çalışma da tartışmaya açıktır. Geçen hafta Hollanda'daydım, Hollanda'da mesela, pazar günü öğlene kadar kapalı, on ikiden sonra açılıyor. İşte, orada çalışma saati 6 veya 8 -bilmiyorum şu anda, Hollanda'ya bakmadım ama- o saate kadar çalışıp kapanıyor. Dolayısıyla, yani şunu ifade etmek isterim: Bizim amacımız -arkadaşlar biraz önce bahsetti- AK PARTİ iktidarlarının amacı her alanda Türkiye'nin gelişmesine, büyümesine katkı yapmaktır. AR-GE'de de bu vardır, teknolojide bu vardır. Üretimi destekliyoruz, yatırımları destekliyoruz ama bunun yanında da sektörün düzenlenmesine de katkı yapıyoruz. Bu getirilen tasarı veya bizim tekliflerimiz de çok güzel maddeler içeriyor. Ben de umut ediyorum ki, bizim tekliflerimizden de istifade edilerek bu kanun tasarısının Komisyonumuzda milletvekillerimizin katkılarıyla düzenlenerek Genel Kurula gelmesi, Genel Kurulda da bütün tarafların memnun olacağı, Türkiye'nin memnun olacağı bir kanun hâline dönüşmesidir.

Maddelerde belki tek tek görüşeceğiz, konuşacağız. İşte tanımlardan tutun, izin durumlarına, şehir içinde olup olmamasına, imarı olup olmamasına dair, sosyal alanlarının metrekaresine göre nasıl değiştiğine, denetimlerinin nasıl yapılacağına ve cezalarının nasıl olacağına dair, teklifimizde maddeler var.

Ben tekrar... Bunu çok samimiyetle söylüyorum: Burada bir boşluk vardı. Bu boşluğu gidermek üzere bu kanun tasarısını Meclise gönderen, Komisyonda görüşülmesini sağlayan Hükûmetimize, Bakanlığımıza, yine bu teklifleriyle bu kanunun çıkmasına katkı sağlayan, bir vizyon ortaya koyan milletvekillerimize teşekkür ediyorum, Komisyon Başkanımıza teşekkür ediyorum.

Bu kanunun inşallah bu dönem bitmeden ben yasalaşmasını arzu ediyorum. Çünkü, sektör temsilcileri, yani bütün taraflarıyla, pazarcılarıyla, küçük esnafıyla, çalışanlarıyla veya işte AVM işletmecileriyle, yatırımcılarıyla bütün sektör bu kanunu bekliyor diyorum.

Tasarının hayırlı olmasını, görüşmelerinin hayırlı olmasını diliyorum.