KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Eyvallah, tamam.

Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Değerli Bakanım, şahsınızda bütün heyeti saygıyla selamlıyorum.

YAKUP AKKAYA (İstanbul) - Ara sıra misafirlere de dönmek lazım.

BAŞKAN - Hemen döneceğim misafirlere, Sayın Akkaya sizden başlayacağım.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, Bedia Hanım işi oraya nasıl getirdi, bağladı, ben hayret ettim ama hakikaten bir maharet lazım, Bedia Hanımı tebrik ediyorum. Yani olayı ta oraya kadar getirdiniz ya, hakikaten çok ciddi bir maharet lazım, tebrik ediyorum.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Neyi, anlayamadım?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Neyi getirdi?

BAŞKAN - Ben de kaçırdım, bir daha baştan alalım.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Çalışma hayatıyla, Kürtler ve boşaltılan köyler filan... Yani oraya bağlamanız hakikaten bir özel maharet gerektiriyor.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hiç alakası yok.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Eğer müsaade ederseniz anlatabilirim.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, arkadaşlar, "çalışma", "ma" eki bir olumsuzluk ifade ediyor.

Bedia Hanım, bir şey söylemedim, ben maharetinizi tebrik ettim, "Helal olsun." dedim yani bir şey söylemedim.

Çalışma derken sanki bir olumsuzluk ifade ediyor.

Değerli Bakanım, bir defa Bakanlığımızın ismini bir tebeddülata, bir değişime tabi tutsak nasıl olur? Mesela iş ve sosyal...

BAŞKAN - Sizin söylediğiniz "çalışmama."

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Beğendiremedik sana bakanlık. Sağlık Bakanlığını değiştiriyorsun, bunu değiştiriyorsun, beğendiremedik.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ama Sağlık Bakanlığında haksız mıydım? Benim süremden alacaksınız oradan.

BAŞKAN - Süre müre yok, on dakikanız var. Ha, Sayın Çaturoğlu veriyorsa bilmem.

Buyurun.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bir filozof öyle güzel tarif ediyor ki. "Çalışma hayatını seviyorum." diyor yani "İş hayatını seviyorum." diyor Selim Bey ve ekliyor: "Çünkü burada rekabet var, kelimeler yerine yapılanlar var, bu yüzden çok seviyorum." Ve devam ediyor: "İş hayatını seviyorum çünkü ciddiyet ister ve bugünün işiyle uğraşırken yarını düşünmeme fırsat vermez. Çalışma hayatını seviyorum çünkü düzeltmeye değil yapmaya çalışır, çünkü başarıya endekslidir, ikiyüzlülüğe ve duygusallığa yer yoktur."

Biz de bu notlardan mülhem çalışma hayatını hakikaten çok seviyoruz, ak kadro adına söylüyorum bunu. Zira, hatayı, uyuşukluğu, verimsizliği reddedip elinden gelen her şeyi ortaya koyanları fazlasıyla ödüllendirir tıpkı hakşinas milletimiz gibi, milletimizin ak kadroyu çalışmalarından dolayı ödüllendirdiği gibi.

Tabii, daha gün doğmadan rızka yönelme düşleri kurdurur ve günü yeni bir heyecan ve macerayla kuşatır. Hasılı mübarek bir eylem, bereket yayan bir kavramdır. Bu yüzdendir ki biz insanı yaratılmışların en şereflisi, emeğini de kutsal biliriz. "Çalışanın emeğinin karşılığı alın teri kurumadan verilmeli." anlayışına sahibiz ve çalışmayı, millet yolunda çalışmayı ibadet kabul ederiz. Bir sühendanın, söz ustasının "Bekayı hak tanıyan sayi bir vazife bilir / Çalış, çalış ki beka say olursa hakkedilir." tarifine tabiyiz. Onun "Çalışmak! Başka yol yok, hem nasıl? Canlarla, başlarla / Alınlar terlesin, derhâl iner mevut olan rahmet" kaydına teslimiz. Her sahada bize ait olana dönmek, bizi bizim değerlerimizle kıymetlendirmek, kendi ufkumuzu kendimiz belirlemek, küresel vizyonda yerli ve millî olanla var olmak...

Bugün bütçesini görüştüğümüz Çalışma ve Sosyal Bakanlığımız kapsamında on beş yıldır geliştirilen reformların, hayata geçirilen yatırımların sırrı budur: Meselelere kendi gözümüz ve kendi özümüzle bakmak.

Değerli Başkanım, değerli arkadaşlarım; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız kapsamında ufuk olan ak anlayışın üç temel ilkesi var: İnsanımıza gelecek korkusu yaşatmamak, insanımıza yaşama arzusu katmak, bilgi çağ ve ekonomisi ekseninde değişimleri denetleyerek, çağın gereği ışığında insanımıza layık hizmet üretmek.

Türkiye'de daha ziyade "Şok" ve "Üçüncü Dalga" eserleriyle tanıdığımız fütürist Alvin Toffler küresel boyutta kabul gören bir tespitinde "Değişimi yok edemeyiz çünkü bunu kontrolümüz dışındaki yerler oluşturur ama bu değişimi idare edebiliriz." diyor ve ekliyor, uyarı sadedinde ekliyor arkadaşlar: "Değişimin hızı başlı başına temel bir güçtür. Bu hızlanan itme, sosyolojik olduğu kadar kişisel ve psikolojik sonuçlar da doğurmaktadır. İnsanoğlu, kendinde olduğu gibi toplum içinde de değişimin hızını denetlemeyi öğrenemezse uyum sağlayamamanın kötü sonuçlarıyla karşılaşacak demektir." Bu tespitler, bilgi çağında ayakta kalma ve bilgi ekonomisinde var olmanın da reçeteleri gibi çünkü değişim durdurulamayan bir hakikat. Türkiye'de 2002'den bugüne kadar her alanda bir değişim ve dönüşüm yaşanıyor, yine her alanda değişim hızına eş reformlar ve yatırımlar kayda geçiriyor. Bu sahalardan ve belki en önemlilerinden birisi de çalışma hayatımız ve sosyal güvenliğimizdir. Çalışma hayatımızda çağdaş değişimleri yöneterek ülkemize bu manada ufuk kazandıranlara müteşekkiriz.

Değerli arkadaşlarım, inkârı kabil olmayan birkaç not düşüyorum: AK PARTİ dönemiyle birlikte çalışma ve sosyal güvenlik alanında gerçekleştirilen en büyük reformun adı Sosyal Güvenlik Kurumudur. Yine, çalışma hayatımızı düzenlemek, istihdam alanları belirlemek ve insanımızın emeğini katma değere dönüştürmek, insan kaynaklarımızı layık olduğu düzeye taşımak adına hayata geçirilen en kapsamlı yatırım Türkiye İş Kurumudur. Nitelikli iş gücü hedefi doğrultusunda işlevimizi ifadede en büyük hizmetlerden birisi Mesleki Yeterlilik Kurumudur. Bu kurumlarla iftihar ediyoruz, ihdas edenlere de bir büyük muhabbet besliyoruz.

Ve ilave birkaç ferahlatan not daha düşüyorum: AK PARTİ iktidarlarıyla birlikte bu alana yeni kavramlar kazandırılmış, Türkiye bu alanda dünyanın örnek aldığı ülkelerin başına geçmiştir. Sürdürülebilir İş Sağlığı ve Güvenliği projesi bunlardan birisi. İşsizlik sigortası hayal edilemezdi, akıllara gelmezdi; elhamdülillah, bizimle beraber hayat buldu. Kısa çalışma ödeneği uygulaması, Ücret Garanti Fonu, iş kaybı tazminatı, aktifin yanı sıra pasif istihdam programları, toplum yararına çalışma programı, çalışan annelere yönelik yarım çalışma ödeneği uygulaması, işlerin geleceğine yönelik planlaması... Uzun uzun anlatılabilir, vaktim yok, bu kısmı kesiyorum. Bunların kahir ekseriyeti bir ilki ifade ediyor değerli arkadaşlarım. Hayata geçirilmiş bir ilk, bu çok değerli bir şey.

Artık köy muhtarlarından koruculara dek hemen herkesin sosyal güvenliğe kavuştuğu bir Türkiye'den söz ediyoruz ve böyle bir Türkiye'yle de hakşinas, ehlivicdan herkes gurur duyuyor, biz gurur duyuyoruz.

Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; AK Parti dönemi aynı zamanda sosyal hukuk devleti anlayışının hâkim kılındığı dönemdir. Bunun en net ifadesi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın atılım, yatırım ve reformlarıdır.

Ak iktidar anlayışından önce herkesin, her kesimin genel sağlık sigortası kapsamı içinde olmasını hayal dahi edemezdik. Şimdi hayat buldu, Allah razı olsun bulduranlardan. Sayın Cumhurbaşkanımızın vurgusuyla, sosyal refah ve sosyal güvenlik alanında artık Türkiye modeli konuşuluyor, ta Amerika'da bile. Bu noktaya geldik, inceleniyor, örnek alınıyor.

BAŞKAN - Son iki dakikanız.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Çünkü biz -yine Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle- insanı eşrefimahlûkat ve küçük evren olarak gören ve devlet felsefesini "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." anlayışı üzerine kuran bir medeniyetin mensuplarıyız. Biz, geçtiğimiz on dört-on beş yılda sağlıkla birlikte sosyal güvenliğin bütün alanlarında, üstelik de tüm tarafların uzlaşmasıyla çok büyük reformları hayata geçirmiş bir ülkeyiz. Çünkü arkadaşlar biz Türkiye'ye sevdalıyız. Ak liderin tespiti ve tasviriyle...

BAŞKAN - Son bir dakika.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bir dakika ama o başlarken olan ilaveyi yapmak lazım.

BAŞKAN - Yok.

Buyurun.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Peki, öyle olsun Sayın Başkanım. Size saygım büyük, sizi zora sokmayacağım.

Nihayet şöyle söyleyeyim: Artık, çalışma hayatımızda ve sosyal güvenlik alanında kararlı ve sürdürülebilir bir denge var. Türkiye her sahada olduğu gibi çalışma hayatında ve sosyal güvenlik alanında da zirveye yürüyor. Hedef 2023, ufuk 2071; millî iradeyle birlikte, milli iradeye teslimiyetle.

Müsaade ederseniz sözlerimi, çağlarüstü tefekkür mimarımızın "Mazideki hicranları susturmaya başla / Evladına sağlam bir emel mayesi aşla / Allah'a dayan, saye sarıl, hikmete ram ol / Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol." dizeleriyle tamamlıyorum.

Bütçemiz Allah'ın izniyle hayırlı olacak Sayın Bakanım, bereket diliyorum ve hepinize saygılar sunuyorum.