| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı b) Mesleki Yeterlilik Kurumu c) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü ç) Devlet Personel Başkanlığı d) Türkiye İş Kurumu e) Sosyal Güvenlik Kurumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 17 .11.2017 |
MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, Komisyonumuzun saygı değer üyeleri, kamu kurum ve kuruluşlarının çok değerli temsilcileri, basınımızın değerli emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Jülide Sarıeroğlu, Gazi Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Mezunu; HAK-İŞ, ÖZ SAĞLIK-İŞ Sendikası Genel Başkanı, HAK-İŞ Kadın Komitesi Başkanı, HAK-İŞ Genel Başkan Danışmanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı. Görevinizde başarılar dileriz, hayırlı ve uğurlu olmasını diliyoruz. Önemli bir Bakanlıktasınız, Bakanlığa yabancı değilsiniz, meseleleri ve sorunları biliyorsunuz. Benden önce konuşan arkadaşlarım, ben ve benden sonraki konuşacak arkadaşlarım sizin bu kısa süredeki Bakanlığınızla ilgili konuları tartışmayacağız ve eleştiri getirmeyeceğiz ama AKP'nin on beş yılda bu ülkede yarattığı çalışma alanındaki tahribatın altını çizeceğiz ve bunları söyleyeceğiz. Sizin de önümüzdeki yıl kasım ayında yapılacak olan bütçe görüşmelerinde bir yıllık icraatınızı masaya yatıracağız ve karnenizi vereceğiz Sayın Bakan.
Burada şunu da söylemek isterim: Bir sendikadan geliyorsunuz, bir emek hareketinden geliyorsunuz, ümit ederiz ki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı herhangi bir sendikanın arka bahçesi olmaz, hem işçi sendikaları arasında hem de kamu çalışanları sendikaları arasında tarafsızlığınızı sonuna kadar sürdüreceğinizden eminiz, emin olmak isteriz.
Sayın Bakan, en önemli mesele bizim için, insan hayatı ve iş cinayeti ve kazalardır. Özellikle, 2002 yılından 2017 yılına kadar hayatını kaybeden emekçi kardeşlerimizin sayısı 20 bini aşmış durumdadır. Sadece 2017 yılının Ekim ayına kadarki olan süreçte hayatını kaybeden işçi kardeşlerimizin sayısı 1.700'ü geçmiş durumdadır. Bunlar istatistiklere yansıyanlar ama biz de biliyoruz ki özellikle iş kazalarında, iş cinayetlerinde istatistiklere yansımayan, hayatını kaybeden onlarca, yüzlerce kardeşimiz var.
Taşeronlaşma önemli bir sorun, benden önceki arkadaşlarım da dile getirdiler. Hükûmetinizin, özellikle Ahmet Davutoğlu'nun, daha geçmiş günlerde Sayın Binali Yıldırım'ın taşeronda çalışan kardeşlerimizin kadroya alınacağıyla ilgili sözleri ve taahhütleri var. Sizin kapanış konuşmasında inanıyorum ki bu konuda taşeronda çalışan arkadaşlarımızın kadroya alınmasıyla ilgili önemli mesajları vereceğinizi ve bu arkadaşlarımızın bu kölelik düzeninden kurtarılarak kadroya alınacağını ümit ediyoruz.
Sayın Bakan -sizin dönemiz de- yine karnenizin çok zayıf olduğu bir alan, AKP dönemindeki grev ertelemeleri. 2003 yılından 2017 yılına kadar toplam 13 grev ertelenmiş arkadaşlar. Şimdi, merak ediyorum, Petlasta, PETROL-İŞ Sendikasının örgütlü olduğu yerde, petrokimyada nasıl bir millî güvenlik olabilir de burada grev ertelenmiş olabilir? Metal iş kolunda, kristal iş kolunda, cam, seramik iş kolunda, lastik iş kolunda neden grevler erteleniyor, hangi gerekçeyle, hangi millî güvenlik gerekçesiyle bu grevler erteleniyor? Gerçekten bunlara nasıl bir cevap vereceksiniz, bunları merak ediyorum. İnanıyoruz ki bundan sonraki süreçlerde grev ertelemeleriyle karşı karşıya kalmayız ama geçtiğimiz günlerde yine Reisinizin OHAL'le birlikte grev ertelemelerinin önemli bir nimet olduğunu bazı iş adamlarının kulaklarına fısıldadığını gazetelerde okuduk ve duyduk.
Sayın Bakan, gene geçtiğimiz günlerde, 2-5 Ekim tarihleri arasında bir talihsizlik yaşadık, ILO'nun toplantısı vardı ülkemizde. Bence talihsiz bir süreç yaşanmıştır. Yaklaşık olarak 91 ülkeden katılım sağlanması gerekirken maalesef sadece buraya Azerbaycan, Belarus, Rusya ve Kazakistan'ın dışında katılan olmadı. Her dört yılda bir yapılıyor fakat bu konuda özellikle Uluslararası Sendikalar Federasyonunun (ITUC) ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonunun (ETUC) bu konuda itirazları vardı. Neydi itirazları bunların? Özellikle, 15 Temmuz darbesi olduktan sonra ITUC ve ETUC 15 Temmuz darbe girişimini lanetleyerek Türkiye halkının yanında olduklarını ifade ettiler. Ancak ITUC ve ETUC OHAL ilanının sonrasında işçi hakları ve sendikal haklara yönelik yoğun ihlaller üzerine kaygılarını da dile getirmiş ve bu çerçevede Türkiye'ye delegasyonunu yollamıştı. Hükûmet yetkilileriyle görüşen ITUC ve ETUC heyetleri, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK ve KESK'le ortak bir açıklamaya yayınlayarak çalışma hayatında yaşanan hak ihlallerine dikkat çektiler. ITUC ve ETUC Hükûmetten çalışma hayatında yaşanan ihlalleri gidermesini istemiş ve bu çerçevede ILO Genel Müdürü Guy Ryder'den İstanbul'da yapılacak olan ILO toplanmasının ertelenmesini istemişti. Ancak çalışma hayatında yaşanan hak ihlallerinin artarak devam etmesi ve iyileşme sağlanmaması üzerine ITUC ve ETUC İstanbul toplantısını boykot etme kararı aldı. ITUC ve ETUC 29 Eylül 2017'de ILO İstanbul toplantısına katılacak delegelere hitaben bir açık mektup yayımlayarak boykot gerekçesini bir kez daha hatırlattı. Mektupta özetle şu görüşlere yer verdi: "Örgütlenme özgürlüğü temelinde haklara adanarak kurulan ILO'nun işçilerin çok ağır insan hakları ve çalışma hakları ihlallerine uğradığı bir ülkede konferans düzenleyecek olmasından dolayı hayal kırıklığına uğramış durumdayız. Bu ihlaller ve baskılar arasında 125 bin kamu çalışanının, akademisyenin, öğretmenin ve gazetecinin olağanüstü hâl kararnamesiyle ihraç edilmesi ve binlercesinin hapsedilmesi var. Hukukun üstünlüğüne, demokratik hak ve özgürlüklere dönülerek ve keyfî bir şekilde ihraç edilen ve tutuklanan işçilere adalet sağlanarak sendikal ve işçi haklarına yönelik süregiden ve koordineli saldırılara son verilerek ülkede bir değişiklik olabileceğini ümit etmiştik ancak işçi ve işveren haklarına yönelik son derece ağır ihlallerin devam etmesi nedeniyle ITUC ve ETUC üye sendikaları Avrupa bölge toplantısına katılmıyoruz." diyor. Şimdi, dolayısıyla, bu yapılan toplantı Türkiye açısından çok itibar sarsıcı bir toplantı olmuştur. Sizin bu konuda daha dikkatli olmanız gerektiğini düşünüyorum.
Sayın Bakan, Sosyal Güvenlik Kurumu açığı var. Sayıştayın bu konularda tespit etmiş olduğu önemli rakamlar var. Dolayısıyla, bu konularda özellikle Sayıştayımızın yine burada Sosyal Güvenlik Kurumuyla ilgili toplam 40 bulgusu var. Bu bulguların içerisinde çok önemli maddeler var. Özellikle toplam gelir ve gider, finans dengesi sürekli açık veren Sosyal Güvenlik Kurumu alacakları neden muhasebeleştirilmiyor, kimler korunup kollanıyor, Sayın Bakandan bu konuda tatmin edici bir cevap bekliyoruz.
Kurum kayıtlarına göre mali sistemin dışında takibi tutulan diğer sistemler kayıt altına alınmamış. Yine 4/1-a kapsamında 25 milyar, 4/1-b kapsamında 13 milyar, bazı alacakların yeniden yapılandırılmasına ilişkin 6136 sayılı Kanun ile yine 4/1/b-c kapsamında 36 milyar, 30/11/2016 tarihi itibarıyla icra takibinde 45 milyar olmak üzere toplam olarak rapora göre 120 milyar yani eski parayla 120,9 katrilyon lira bir paradan bahsediliyor. Özellikle kurum alacaklarıyla ilgili yürütülen icra işlemi muhasebe sistemine intikal ettirilmemiş deniliyor. Yapılan incelemede icra takibinde bulunan kurum alacaklarına ilişkin izleme ve takip işlemlerinin diğer sistemler üzerinden yürütülerek muhasebe sistemine intikal ettirilmemesi nedeniyle icra takibinin toplam 45 milyar lira tutarındaki kurum alacağının mali tablolarda raporlanmadığı görülmüştür. Dolayısıyla hem Sosyal Güvenlik Kurumunda hem de işsizlik sigortasında ciddi sıkıntıların olduğu söyleniyor.
Özellikle işsizlik sigortasında yaklaşık olarak 553 milyon liranın nereye gittiğinin çok ciddi bir şekilde incelenmesi gerekiyor çünkü Sayıştay bunların tamamını tespit etmiş ve bunu rapor hâline getirmiş. Özellikle Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olduğuna işaret eden raporda uygulamanın da Sosyal Güvenlik Kurumu ve Türkiye İş Kurumu arasında düzenlenen protokolle sağlanacağı belirtilmiş. Rapora göre Sosyal Güvenlik Kurumu muhasebe ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı tarafından en son 2007 yılında işsizlik sigortası primi alacakları tutarının 31 Aralık 2016 tarihi itibarıyla 553 milyon lira olduğu bildirilmiş ancak bu tarihten sonra bilgi akışı kesildi denilmektedir. Dolayısıyla İşsizlik Fonu'ndaki bu biriken paraların nerede ve nasıl, ne şekilde kullanıldığını da sizden duymak isteriz.
Sayın Başkan, emeklilerin ciddi sıkıntıları ve sorunları var. 11 milyona yaklaşan emeklimiz var. Özellikle SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinin düşük emekli ücretlerinden dolayı emeklilerimizin intibak yasası talepleri ve ihtiyaçları var. Gerçekten Türkiye'de özellikle BAĞ-KUR ve SSK emeklilerinin maaşları çok düşük. Bunlarla ilgili bir iyileştirme yapmayı düşünüyor musunuz? Bununla ilgili bir intibak yasasını çıkarmayı düşünüyor musunuz? Bunları sizlerden duymak isteriz.
Yine, Sayın Tamaylıgil'in söylediği Ekonomik ve Sosyal Konsey -5 Şubat 2009'da son toplantısını yapmış- anayasal bir kurum ve bunu gerçekleştiren sizin iktidarınız döneminde bir yasal hâle dönüştürüldü ama 5 Şubat 2019'dan beri toplanmıyor. Neden toplanmıyor, niçin toplanmıyor? Burada toplanıp da tarafların burada çalışma hayatıyla ilgili kararlarda söz sahibi olması çok önemlidir. O nedenle bununla ilgili bir cevap bekliyoruz.
Son nokta, emeklilikte yaşa takılanlar ve burada, Türkiye'nin dört bir tarafında sokaklarda haklarını arıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
MUSA ÇAM (İzmir) - Ve şu sloganı atıyorlar: "Edirne'den Mars'a, Jüpiter'den Kars'a, çıksın artık bu yasa!" diye binlerce emekli sokaklarda ve bu yasanın çıkmasını bekliyorlar. O nedenle sizden emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili bir çözümü de burada duymak istiyoruz.
2018 yılı bütçesinin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.