| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı b) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu c) Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 02 .11.2017 |
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli kamu görevlileri ve değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de Hakkâri'de şehit olan askerlerimize ve korucularımıza Allah'tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Sayın Bakanım, sabahleyin çok güzel bir sunum yaptınız. Gerçekten, ben bu sunumunuzdan istifade ederek -bazı konular tekrar olacak ama- tadat etmek istiyorum. İnsanoğlunun varlığını sürdürmesini sağlayan tarım ve gıda üretiminin artık sadece günümüzün değil geleceğin de bir meselesi hâline geldiğini ve sanayi devriminden sonra dünyada şehirlerin büyüdüğünü, endüstrinin geliştiğini, nüfusun hızla arttığını, küresel ısınmanın olumsuz etkilerini iyiden iyiye göstermeye başladığını ve buna mukabil, su ve toprak kaynaklarının öneminin ve korunması gerekliliğinin giderek artmaya başladığını söyledikten sonra; maalesef, insanoğlunun modernleşmenin peşine düşerken gıdasını sağlayan toprağı ihmal ettiğini söylediniz. 5 milyar hektarlık kısmı tarıma uygun olan toprakların ancak 1,5 milyar hektarlık bölümünün işlenebildiği, tarıma elverişli olan arazilerin hızla azaldığı tespitini yaparak gıda üretebilmenin ve karnımızı doyurabilmenin her geçen gün zorlaştığını, geleceğin dünyasında gıda ve tarımın bugünkünden çok daha önemli ve kritik bir noktada olacağını, bu sebepten, tarımı çok önemsediğinizi ifade ettiniz ve dediniz ki: "Gıdayı kontrol eden, dünyayı da kontrol eder." 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyara ulaşacağını, oluşacak bu nüfusu besleyebilmek için ise tarımsal üretimin yüzde 60 civarında artması gerektiğini, bugün 39 ülkede gıdaya, 80 ülkede de suya erişimde sorun yaşandığını, 800 milyon insanın açlıkla mücadele ettiğini ve dünyada her yirmi beş dakikada 1 kişinin açlık sınırının altına düştüğünü, gelecekte ise kuraklık nedeniyle 2030 yılına kadar 700 milyon insanın yaşadığı yeri terk edeceğini tahmin ettiğinizi belirttiniz. Devamında da dünyada her yıl 1,3 milyar ton gıdanın israf edildiğini ve bunun da sizi çok üzdüğünü söylediniz.
Sayın Bakanım, bu tespitleriniz son derece yerinde ve size teşekkür ediyoruz. Sonunda da dediniz ki: "İsraf eden, iflas eder." Ve gelecek yüzyılın en önemli meselesinin de tarım ve gıda olduğunu söylediniz.
Sizden sonra söz alan, Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekilimiz, çok değerli Bakanımız Zekeriya Temizel Bey de -kendisi burada yok ama- çok güzel bir konuşma yaptı, tespitler yaptı ki o tespitlerin hemen hemen hepsine şahsen ben katılıyorum, eminim burada dinleyenlerin hepsi de katıldı. Zaten Sayın Bakanımız da gerek diğer kanunların Plan Bütçede görüşülmesi sırasında gerekse de bütçe sırasında çok değerli, olumlu katkılar yapıyor.
Sayın Bakanım, tabii, süre yetersiz olduğu için, ben bunları söyledikten sonra, çok kapsamlı olan tarımın bütün alanlarını değil, kendi uzmanlık alanım ve kendi bölgemi ilgilendiren özellikle fındık ve çay konusuna değineceğim. Nitekim biraz önce İstanbul Milletvekili olmakla beraber Rize asıllı -kendisi burada yok- Sayın Bekaroğlu, çaydan bahsetti, ben de önce fındıktan, daha sonra çaydan söz edeceğim çünkü her iki konuda da oldukça emek vermiş bir kardeşinizim. ÇAYKUR'da yöneticilik yaptım, fındıkta da FİSKOBİRLİK'te Genel Müdürlük yaptım, hâlen hem çay müstahsiliyim hem de fındık müstahsiliyim.
Komisyonumuzun bu geç vakitte, yaklaşık sekiz saattir süren toplantısında affınıza sığınarak bu konuyla ilgili de birkaç tespitimi, önerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Her şeyden önce, dokuz yıl aradan sonra Toprak Mahsulleri Ofisi kanalıyla fındığa müdahale etmeniz, regülasyon amacıyla, fındıktaki fiyatın aşırı düşmesini önleme amacıyla bir müdahale alımında bulunmanız takdire şayandır. Bakanlığınızı, şahsınızı, bütün ekibinizi ve şahsınızda Toprak Mahsulleri Ofisimizi ve Hükûmetimizi tebrik ediyor, teşekkür ediyorum. Çünkü fındık, evet, bizim millî ürünümüz, tarımsal üretimimizde en önemli ürünümüz, tarımsal ihracatımızın tek başına yüzde 15'ini sağlayan bir ürünümüz, yaklaşık 400 bin üretici aileyi ilgilendiren bir ürünümüz -bunu saymakla bitiremeyiz- ve millî bir ürünümüz.
Fındıkta sorunlarımız çok, bunları sizinle de defaatle bir araya gelerek konuştuk, bölge milletvekillerimizle, uzmanlarla da konuşuyoruz. Bu yeni değil, uzun süreden beri devam ediyor ama 2009'dan sonra Türkiye fındıkta alan bazlı destek şeklinde desteklemeye girerek fiyat yollu desteği bir kenara bırakmıştı. Bu sene, 2017 yılında üretimin çok olması nedeniyle, rekoltenin yüksek olması nedeniyle yeniden müdahale alımına başladı ki eğer siz ve ekibiniz müdahale alımı yapmasaydınız fındık fiyatları sanıyorum bugünkü olduğu fiyatların oldukça aşağısında teşekkül edecekti. O bakımdan size tekrar fındık müstahsili adına teşekkür ediyor ve tebrik ediyorum Sayın Bakanım.
Tabii, alan bazlı desteğin devam etmesi -o da çok önemli- yaklaşık dokuz yıldır devam ediyordu, bu sene de yine bütçemize alan bazlı destekle ilgili ödenek konuyor, Maliye Bakanımızın sunumunda bunu dinledik ve dekar başına 170 lira, mazot ve diğer desteklerle -gübre desteği, işte sigorta desteğiyle beraber- yaklaşık bu dekara 183 lira gibi bir desteğe çıkıyor ama her hâlükârda son dokuz yılda 6,1 milyar TL'lik fındık desteğinin verilmesi de yine fındık üreticileri olarak bizleri memnun ediyor. Fakat Sayın Bakanım, fındıkta en önemli sorunumuz, üretimimizi ve ihracatımızı -yaklaşık yirmi yıllık ortalamayı aldım ben- bir türlü artıramıyoruz yani -sizin kayıtlarınızda da var- 2002 yılındaki fındık üretimi 600 bin ton, bu geçen sene 420 bin tondu, bu sene de 675 bin ton tahminî rekolte bekleniyor. İhracatımız da 220 bin ton ile 250 bin ton iç fındık -ki bunun karşılığını 2'yle çarptığımızda yaklaşık 500 bin ton kabuklu gibi bir ürüne tekabül ediyor- ortalama 230-235 bin tonlar civarında. Bu demektir ki biz ne üretimi artırabiliyoruz Türkiye'de ne de ihracatı artırabiliyoruz. Sevindirici olan bir şey var, 2013 yılında -ben 2003 yılında FİSKOBİRLİK Genel Müdürüydüm, o yılki rakamı dikkate almak istiyorum- 580 milyon dolarlık ihracatımız oldu Türkiye olarak ama bu 2015 yılında 2 milyar 828 milyon dolara kadar çıktı. 580 milyon dolardan neredeyse 4,5 katlık bir tutar ama miktar olarak hemen hemen aynı. Neticede fındıkla ilgili mevzuyu sizinle ve ekibinizle oturup ayrı bir bahis olarak konuşmak ve Türkiye'nin fındık politikasını sabit bir hâle getirmek zorundayız çünkü bu bizim çok önemli bir ürünümüz, bütçe konuşmasında bu konuyla ilgili birçok tespit yapsak bile zamanımız yetmeyecek.
Ben süreme bakıyorum, şimdi Başkan beni ikaz edecek çünkü çaya da değinmem lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Doğru söylüyorsunuz.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Çayla ilgili bir iki dakika verin bana.
BAŞKAN - İki dakikanız var, buyurun.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Tamam.
Sizin bu bütçe sunumunuzda da ÇAYKUR'un yeni projeleriyle ilgili bir bölüm var. Sayın Bakanım, bu gidişle Türkiye önümüzdeki yıllarda çay açığı verecek çünkü çay sudan sonra en çok tükettiğimiz içecek maddesi. Bizim çay alanlarımız Rize, Artvin, Trabzon, Giresun, kısmen Ordu da var ama yeni çaylıklar açmak zorundayız. Bilhassa Giresun'un doğu ilçelerinde -ben de Göreleliyim- Görele ilçemizde son derece verimli çaylıklarımız var. Mesela Tirebolu çay markası, "Tirebolu" diye özel bir markası var ÇAYKUR'un ki aranan bir marka. Bu sunumuzda ÇAYKUR'un yeni projeleriyle ilgili "Organik siyah ve yeşil çay fabrikaları yapımı" diye bir başlık var, "Çamlıhemşin, Tirebolu, Güneysu ve İkizdere ilçelerinde bu amaçla fabrika kurmak için arsa temin etme çalışmaları yapılmaktadır." diyor. Sayın Bakanım, Tirebolu'da biz arsayı bulduk, ben Genel Müdür Beyle de görüştüm, hem yeni çaylık alanları açılması lazım, ruhsatlar verilmesi lazım o bölgeye, fındığa alternatif ürün de olabilir bu hem de organik çay için... Gerçekten Tirebolu markası Türkiye'de aranan bir marka, bu kaliteli üretimi bizim orada yapabilmemiz için her şey müsait, sadece bir karar gerekiyor. Zatıaliniz de, sizin delaletinizle de bu Tirebolu çay fabrikasının bir an önce... İkinci fabrikanın, orada bir fabrikamız var zaten... Ayrıca gelecekte de çay açığı vermemek için çay politikamızın da yeniden gözden geçirilmesi lazım. Mesela şu kesim politikası, ben 1996 yılında bu projeye başladık -o zaman Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu üyesiydim orada- o gün dedim ki: Arkadaşlar, Hazineyle de görüştük, bunu kesim değil söküm olarak yapalım ve yerine çelikleme usulüyle, daha kaliteli cinsten, daha özel cinsler yetiştirelim çünkü geçmişte çaylıklarımız bizim tohumlamayla yapıldı ve verimliliği düşük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Öztürk, teşekkür ediyorum.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Bir dakika daha istiyorum efendim, cümlemi bitireyim, çok özür dileyerek.
Dolayısıyla ÇAYKUR'daki bu kesim yerine, bizim sökülerek yerine çelikleme usulüyle daha güzel cinslerle çay üretimine devam etmemiz lazım.
Ben tekrar bütçenizin ülkemize hayırlı uğurlu olması dileğiyle, hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.