KOMİSYON KONUŞMASI

SALİH CORA (Trabzon) - Sayın Bakanım, Değerli Başkanım, çok kıymetli Komisyon üyelerimiz, değerli bürokratlar ve basınımızın güzide temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, bugün terör örgütüyle yapılan çatışmada şehit olan askerlerimize, şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.

Sayın Bakanım, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız, bitkisel üretimi teşvik ve destekleme kapsamında, ürünlerin bölgelerdeki yetişme durumlarına göre bölgeleri tarımsal havzalara ayırarak hangi ürünleri destekleyeceklerini geçtiğimiz dönemde belirlemişti. Trabzon ilinde de organik tarım ürünlerinin üretiminde bu kapsamda dane mısır, kuru fasulye, fındık ve yem bitkileri destekleme kapsamına alınmıştı. Ancak dane mısır ve kuru fasulye aile içerisinde tüketilip satışı bulunmadığından bu destekten yararlanamamıştır.

Karadeniz Bölgesi, özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi için çayırlık alanların da yem bitkileri kapsamında değerlendirilmesini talep etmiştik. Çayırlık alanlarımız yılda 3 defa biçilerek hasat yapılmaktadır. Sonbaharda da dördüncü sürgünde hayvanlara otlak şeklinde değerlendirilmektedir. Çayırlık alanların erken ilkbaharda hayvan gübresi ve azotlu gübre; birinci, ikinci ve üçüncü hasattan sonra da azotlu gübreyle gübreleme yapılarak bakımları yapılmaktadır. Dekara 1 ton kuru ot alınmaktadır yaklaşık olarak.

İlimizde fındığın az olduğu, hayvancılığın yapıldığı ilçelerde özellikle Tonya, Şalpazarı, Düzköy, Maçka, Çaykara ve Köprübaşı ilçelerimizde çayırlık alanlarda üretim bu şekilde yapılmaktadır. Çayırlık alanlarda üretim faaliyetlerinin bu şekilde yapılmasından dolayı çayırlık alanlarımızın yapay çayır kapsamında değerlendirilmesi ve desteklenmesi gerektiği kanaatimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu kapsamda, 2015 tarihli 8294 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı, yine 2016 yılında 2016/8791 sayılı Karar'da Bakanlar Kurulunun aldığı karar sonrası bitkisel üretimi desteklemeye yönelik ödeme yapılmasına dair bir tebliğ yayınlandı. 29 sayılı bu tebliğin "Yem Bitkileri Desteği" başlığı altındaki 14'üncü maddesinde yapay çayır desteklemesinin dekar durumunu, proje durumunu belli ettikten sonra bir kereye mahsus olmak üzere 150 TL destek öngörülmüştü. Bu tebliğ kapsamında yapay çayır iş ve işlemlerinde çiftçinin, faaliyetleri için -ilk ve bir yılı kapsayacak şekilde- araziyi dört yıl sabitlemesi desteği almasına yeterli olarak görülmekteydi.

İlimizde ve özellikle Doğu Karadeniz'de ise çayırlık alanlarda çiftçi faaliyetleri için emek ve maliyet her yıl aynı şekilde yapılmakta ve hayvancılık için ciddi anlamda değerli olan dekara 1 ton kuru ot alınmaktadır. Her ailenin çayırlık alanı sabit olup her yıl aynı faaliyeti sürdürmekte, hayvancılık yapmaktadır.

Bu sebeple ilimizde ve bölgemizde çayırlık alanların yapay çayır kapsamına alınarak desteklenmesi yöremiz açısından çok önemli bir gelişme olarak kabul edilecektir. Ayrıca, ilimizde arazi miktarı sınırlı olduğundan destekleme için arazi sınırlandırmasının kaldırılmasını, Çiftçi Kayıt Sistemi'nde kayıtlı mevcut çiftçilerimizi bu çayırlık alanlar kapsamında her yıl desteklemenin hayvancılık açısından olumlu sonuçlar doğuracağını öngörmekteyiz.

Bu kapsamda geçen yıl Sayın Bakan Yardımcımızla çok mücadele ettik, gayret ettik ancak son anda tebliğden çıkarıldığını öğrendik. Bu konudan üzüntülü olduğumuzu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sayın Bakanım, bir diğer husus da sizin sunumunuzda da belirttiğiniz et açığıyla ilgili. Ülkemizdeki et açığının en büyük ve temel sorunu kaba yem sorunudur. Bu sebeple, kaba yem üretimi için yem bitkilerine verilen destekleme miktarlarının artırılmasının faydalı sonuçlar doğuracağını düşünmekteyiz. Tek yıllık yem bitkilerinde -silajlık mısır, fiğ ve benzeri- kuru şartlarda üretilen silajlık mısıra 40 TL, sulu şartlarda üretilen silajlık mısıra 90 TL, çok yıllık yem bitkilerine yani kuru şartlarda üretilen yonca bitkisine 40 TL, sulu şartlarda yonca bitkisine 60 TL gibi desteklemeler öngörülmektedir. Doğu Karadeniz Bölgesi'nin yararlanmadığı yapay çayır, mera için de 60 TL ödenmektedir. Bu ödemeler yetersizdir.

Ayrıca, meralardaki ot kalitesi ve niteliğinin de yetersiz olduğunu düşünmekteyiz. Mera ıslahı çalışmalarına ağırlık verilmeli, ot kalitesi ve niteliği artırılmalıdır. Bu konuda bizim kendi bölgemizde bir mera ıslah çalışması yapıldı, çok faydalı sonuçlar gözlemledik. Birçok ziyaretimizde bu mera ıslah çalışmalarının artırılması gerektiği yönünde taleplerle karşılaşmaktayız. Meradaki kalite ve niteliği artırmak için sadece gübreleme yapılmamalıdır. Otu olmayan, ot kalitesi kötü olan meraların boşuna ve amaçsız bir şekilde gübrelenmesinin bir fayda getirmeyeceğini düşünüyoruz. Meraların yöreye uygun ot çeşitliliğiyle ıslah edilmesi ve sonrasında gübreleme ve periyodik bakım yapılarak devamlılığının takibinin sağlanması gerekmektedir. Bu sebeple, et açığındaki temel sorun olan kaba yem üretimi için ve mera ıslahı için daha fazla kaynak ayrılması gerektiğini düşünüyoruz.

Sayın Bakanım, yine, ülkemizde küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapan yetiştiricilerimiz sosyal güvence kapsamındaki belirsizlikleri ve gelecek kaygısı sebebiyle bu mesleği yapmaktan vazgeçmekte ya da sürülerindeki hayvan sayısını azaltmaktadır. Bayburt Milletvekilimiz Şahap Bey bu konuda ayrıntılı açıklamalar yaptı. Bu, gerçekten hem kırsalda göçü hem de ülkemizde bulunan et açığını artıran nedenlerden birisidir.

Bakanlığın mevcut destekleme uygulamasında 250 baş anaç koyun/keçisi olup sürü yönetimi elemanı kursu belgesi olan yetiştiricilere 5 bin TL destekleme verilmektedir. Bunun yerine, küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapan çiftçilerin yapılacak bir düzenlemeyle asgari ücret seviyesinde SGK primleri en azından ödenmelidir. Sosyal güvenlik ve gelecek kaygılarının ortadan kaldırılması hâlinde, küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde hem üretim hem de istihdam artacak, et açığı da azalacaktır.

Yine, efendim, geçimini tarım ve hayvancılık faaliyetleri üzerinden temin eden bir yörenin evladı olarak, hâlen de tarım ve hayvancılık yapan bir ailenin ferdi olarak bir hususu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Doğu Karadeniz'de özellikle tarım teşviklerinin büyük kısmından istifade eden mandıra hayvancılığının gelişmesi maalesef mümkün değildir. Daha ziyade bireysel aile hayvancılığı yapılan yöremizde ortalama 3 ila 10 arasında değişen büyükbaş hayvancılığı yapılmaktadır. Herhangi bir şekilde toplu hayvancılık yapma imkânları bulunmayan vatandaşlarımız Bakanlığımızın sağladığı bu imkanlardan, özellikle teşviklerden maalesef yararlanamamaktadır. Burada önerimiz, aile hayvancılığının, aile işletmeciliğinin teşvik kapsamına alınmasıdır. Peki, bu nasıl mümkün olacak? Örneğin, kendi çevremden, kendi memleketimden örnek vermek istiyorum: En az 5 hayvan bulunduran ailenin bir üyesi -ki bu çoğu zaman annedir- devlet teşvikiyle sigortalandırılabilir. Bir başka yol da -yine Şahap Bey bahsetti- İŞKUR'la yapılacak protokolle, karşılıklı iş birliğiyle, belirli aralıklarla kontrolü de yapılmak suretiyle, beslediği hayvan sayısına göre ya da üretim miktarına göre geçici İŞKUR işçisi statüsünde çalıştırılabilir. Bu şekilde hem toplum yararına çalışma sağlanmış olur hem de bir mesleğin ölmesi engellenmiş olur, bu mesleğin de gelecek nesillere aktarılması kolaylaştırılmış, teşvik edilmiş olur. Örneğin, kendi ilçem olan Tonya ilçesinden yola çıktık ancak ülkemizin her yerinde coğrafi koşulları ve maddi koşulları mandıra hayvancılığına elverişli olmayan yerlerde bir ihtiyaç hâlini almıştır.

Sayın Bakanım, biz süt parasıyla okul ihtiyaçlarımızı giderirdik. Sütün kuru madde yani randıman oranına kulak kesilirdik. Verdiğimiz sütler acaba karşılığında yine hayvanlarımızı besleyecek yem, kepek parasını karşılamaya yetecek mi diye düşünürdük. Yılın on iki ayı, bir ömür boyu, sabah ezanında kalkıp, kendi karnını doyurmadan ineklerinin karnını doyuran, tatilsiz yaşayan köy kadınlarımızın, analarımızın hayatlarını bu vesileyle de bir nevi güvence altına almış oluruz diye düşünüyorum. İnanıyorum ki 4 inek 5'e çıkaracaktır, 50 kilo süt veren üretici 70'e çıkaracaktır. Gözle görülür bir fark kısa zamanda meydana geleceği gibi, çok ciddi bir sosyal fayda da sağlanmış olacaktır.

Seçim bölgemi son günlerde yakından ilgilendiren bir konuyu da sizlerle paylaşmak istiyorum, meralık alanların korunmasıyla alakalı. Yine, sunumuzda, ovaların koruma alanı kapsamında değerlendirilmesiyle ilgili çok güzel bir çalışma başlatacağınızı öğrendik. Mera vasfını taşıyan bilhassa yaylalarımızda çarpık yapılaşma almış başını gitmiştir, durdurulamayacak derecededir. Tabiata bu acımasızca kıyıma asla müsaade etmemeliyiz. Ancak bunu yaparken vatandaşa da -bilhassa tarım ve hayvancılıkla geçinenlere- bir metot önermeliyiz. Yani hangi yapıyı nasıl yapabileceğine dair alternatifler sunmalıyız. Her ne kadar Mera Kanunu meraların korunmasına yönelik muhtarlarımıza sorumluluk veriyor olsa da yeterince yaptırım uygulanamadığını bizzat gözlemlemiş bulunmaktayız. Komşusu, köylüsü, seçmeniyle münakaşaya girmek istemeyen muhtarlarımız genelde de aynı hataları kendileri bizzat yapmaktadır. Bu şekilde de yaylalarımız âdeta talan edilmektedir. Burada öneri olarak şunu ifade etmek istiyorum: Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız tarafından kurulacak mera koruma teşkilatı ile mera muhafaza memuru veya buna benzer, ihbar eden, zabıt tutan, ceza yazan bir otoritenin oluşmasının faydalı olacağını düşünmekteyim. Nasıl ki Orman ve Su İşleri Bakanlığımıza bağlı orman muhafaza memurlarımız varsa ve düzenli bir şekilde kontrollerini yapıyor, cezai işlem uygulayabiliyor ve caydırıcılıkta bulunabiliyorsa benzer bir teşkilatın da mera alanları için kurulmasını önermekteyiz. Meraların korumasının çarpık yapılaşmayı önlemesinin yanında yeni bir istihdam alanı oluşturacağı da bir başka boyutudur.

BAŞKAN - Sayın Cora, lütfen toparlar mısınız.

SALİH CORA (Trabzon) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, son olarak bir hususu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakanlığınızca, 1-5 dekar arasında arazisi olan; meyve, sebze ve tıbbi aromatik bitki yetiştiren -fındık hariç- küçük aile işletmelerine dekar başına 100 TL destekleme ödemesi yapılmaktadır. Son aldığım bilgilere göre söylüyorum, belki rakamlarda yanlışlık olabilir. Doğu Karadeniz Bölgesi'nde çiftçilerin arazi varlığının büyük çoğunluğu 1-5 dekar arasında bulunmaktadır ancak bu destekleme ödemesinden yararlanamamaktadırlar. Ayrıca, arazi varlığı az olduğundan Bakanlığın diğer bitkisel üretime verilen desteklemelerden de bu bölge çiftçisi yeterince yararlanamamaktadır. Bakanlığın küçük aile işletmesine verilen bu desteklemede bulunan meyve, sebze ve tıbbi aromatik bitki üretimi şartlarının kaldırılarak Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıtlı 1-5 dekar arazi varlığı bulunan çiftçilerin belli ürünlerin üretimi şartının kaldırılarak küçük aile işletmelerinin de bu kapsamda desteklenmesi ve yararlanmasını umuyorum.

Bu düşüncelerle, bütçenizin hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum. Sayın Bakanım, sizlere de görevinizde üstün başarılar diliyorum. Sizlere güveniyoruz, başaracağınıza da inanıyoruz. Allah yardımcınız olsun. Hayırlı, uğurlu olsun bütçeniz.