KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Değerli Bakanım, şahsınızda bütün heyeti saygıyla selamlıyorum.

Başlarken Sayın Temizel Bakanımız bir hassasiyet koydu konuşmasında, ondan dolayı çok çok teşekkür ediyorum. Hatıralara verdiği değer hakikaten yüksek bir düşüncenin ürünüdür, binanın yıkılmasına gösterdiği tepkiden dolayı ama Sayın Bakanımız da ifade etti arada, bir ihtiyaca mebni bir yıkım söz konusu.

Bir de değerli Bakanım, bir görkeme de ihtiyacımız var diye düşünüyorum, ben bunu böyle bir not düşüyorum burada.

GARO PAYLAN (İstanbul) - İtibarda tasarruf olmaz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Evet.

Başlarken bir ecnebi bilge isim bir ifade kullanmış, onu ben kayda geçmek istiyorum, diyor ki: "Bir politikacının amacı sürekli iktidarda kalmaktır. Bu amacı gerçekleştirebilmek için de sorunları çözme yeteneğini kaybeder." Bu tarif tam da ak iktidar anlayışından önceki hâli izah ediyor, bizden önceki hâl tam da böyleydi Sayın Başkanım. Elhamdülillah, şimdi, çözen, sorunların üzerine sürekli giden bir yaklaşımdayız. Bu hâli siyasi zemin olarak önümüze koyan liderlik anlayışına medyunuşükranız, teşekkür ediyoruz.

Türkiye temsil ettiği değerlere uygun bir üslup, kıymet hükümlerimize yaraşan bir vakar, millî iradeyi tarif eden bir haysiyet; mazlumların, mağdurların ahlarını dindirmeye amade bir vicdan örgüsü içinde seçkin bir dış politika takip ediyor. Dış dünyada omurgasız ve etekleyen bir Türkiye artık yok, eziklik yok, siliklik yok. Hakikaten bunu anlatırken bir inşirah, bir gönül ferahlığı duymamak mümkün değil. Küresel güçlerin her dediğine baş eğen, onların izleri üzerinde yürüyerek mağdur, mazlum dinlemeden insanlık değerlerini hiçe sayanların ortağı olan bir Türkiye artık yok. İçine kapanmış, dış dünyayla bağlarını koparmış, kendini başkalarının politikalarına terk etmiş bir Türkiye yok. "Dünya 5'ten büyüktür." gerçeğini en yüksek perdeden vurgulayarak 72 milletin sesi olan bir Türkiye var dış politikada. Elhamdülillah diyoruz, çok şükür diyoruz. "Birleşmiş Milletlerin değişen şartlara ayak uydurmak için reforme edilmesi şart." diyen bir Türkiye... Dış ilişkilerde ak iktidarla kazanılan ufuk tarihî bir çizgidir. Türkiye Arakan'dadır, Türkiye Somali'dedir, Irak'tadır, Venezuela'dadır. Türkiye yer kürenin her yerinde artık vardır ve lider ülke konumundadır. D8 gibi dünyadaki mevcut statükoya karşı koyan bir gücün merkezidir ve Sayın Cumhurbaşkanımızın kaydıyla "D8 belli ülkeleri, belli kesimleri, belli gelir gruplarını kollayan statükoya karşı bir itirazın eseridir, böyle kuruldu. D8 adaletsizliği, haksızlığı, hukuksuzluğu sistemleştiren mevcut düzene karşı aynı zamanda önemli bir teklif, kuvvetli bir tezdir." Evet arkadaşlar, aynen böyledir. Türkiye böyle bir tezin yazılabildiği cesamet ve heybette bir ülkedir.

Türkiye kendisine inanan, güvenen ve yatırım yapan hiç kimsenin ve hiçbir ülkenin pişman olmadığı bir ülkedir. Ülkenin son on beş yıllık gelişme, kalkınma ve küresel boyutta lider ülke olma konumuna inadına muhalif duranlar olsa da ülkemiz dış dünyada mazlum ve mağdurların sesi, güçsüz ülkelerin destekçisi, dosta müşfik, düşmana çelik bir irade sergileyen ülke olarak tarif bulmaktadır. Bakınız, daha birkaç hafta önce yaşanan bir olay var. Türkiye'nin dış dünyada kazandığı itibar ve heybeti biz değil, Amerika kıtasındaki bir ülkenin devlet başkanı söylüyor, diyor ki Venezuela Devlet Başkanı Maduro: "Dünya birkaç ülkeden çok daha büyük. Biz çok merkezli ve çok kutuplu bir dünyanın kurulacağından eminiz. Dünya iş birliğine, barışa ve eşitliğe dayanan bir denge üzerinde yeni güç odaklarının ve kutuplarının doğacağını, böylece dünyanın yeni bir dengeye kavuşacağını düşünüyorum. Bu dünya için mücadele edilmeli, o yüzden Türkiye'ye geldik çünkü Türkiye'ye güveniyoruz, inanıyoruz. Yeni bir gücün doğduğunu biliyoruz, tarihine ve kültürüne inanıyoruz." Türkiye'nin dış dünyada oluşturduğu algı bu Emin Hocam, elhamdülillah şükrediyoruz bu hâle. Güven ve istikrar, samimiyet ve itimat, dik duran bir ülke, emin bir coğrafya... "Emin" ifadesi geçtiği için bunu kullandım yani bu "emin" ifadesini Emin Hocama oradan dolayı kullandım.

Avrupa Birliği adaylığı sürecine ilişkin tespitinde ak önderimizin dediği gibi Türkiye sıradan bir ülke değil, biz kapı kulu değiliz; bizim bir onurumuz var, bir haysiyetimiz var. Bizim bu onurumuzla, bu haysiyetimizle oynanmasına asla müsaade etmeyeceğiz ve beliğ, net bir not ak önderden: "Avrupa pazarı bizim için ne kadar önemliyse biz de Avrupa için o kadar, belki çok daha fazla önemliyiz." Başka söze hacet yok, o kadar yani net, çok net, çok açık, çok berrak.

Değerli Başkanım, çok değerli arkadaşlarım; Türkiye'nin olanca iyi niyetli, barışçıl çaba ve yaklaşımlarına karşılık ülkeyi dar bir kalıpta ve silik bir üslupta görmek isteyen bazı ülkeler bizim millî birliğimizi, bizi tarif eden dirliğimizi tehdit etmeye çalışan şer güçleri içlerinde barındırmaya ve beslemeye devam ediyorlar. Bölücü terör örgütü hainlerinin bazı Avrupa ülkelerinde yuvalandığı aşikârdır. FETÖ iblislerine yuva olan ülkeler var, bu hepimizin bildiği bir hakikat. Bu tavır ve politikaların altında yatan tek gerçek var: Türkiye dünyada söz sahibi ülkeler arasında olmasın, Türkiye kendi iç meseleleriyle uğraşıp içine kapansın, tek amaç bu. Bizi dış dünyada silik görmek istiyorlar, özetin özeti bu, hâlin özeti, hâlin hülasası.

Diğer yandan, bizi de tarif eden İslam'a karşı bir düşmanlık yaydırılıyor Avrupa'da, Amerika'da, islamofobi salgını var. Bizim yüce inancımızı terör olaylarıyla ilişkilendirip küçük düşürmek niyeti bu. Bu bapta biz tüm siyasi partilerimize de çağrıda bulunuyor ve diyoruz ki: "Bölücü terör örgüt ve örgütlerine, FETÖ iblislerine kucak açanlara, islamofobi salgını başlatarak değerlerimizi yok etmeye uğraşanlara karşı aynı millî irade duruşunu gösterelim; bir olalım, birlik olalım ve diri olalım. Hiçbir siyasi çıkar ülkemizin ali menfaatlerinin önüne konulmasın çünkü başka Türkiye yok ve bizim uğruna can vereceğimiz başka kutsal vatan toprağı yok. Gelin, ak önderin dünya önündeki dik duruşunu destekleyin, gelin, dış dünyada yazılan bu tarihe siz de ortak olun. Burada bir sual açıyorum: "Var mısınız?" diyorum.

Değerli arkadaşlarım, ben hayatının tamamını Erzurum'da geçirmiş bir arkadaşınızım. Oradan projekte olmak, oradan hayatı okumak, dünyaya bakmak çok daha geniş bir ufuk açıyormuş, buraya geldikten sonra bu hâli çok daha net gördüm. Başlarken, silik bir dış politikamız yok demiştim. Hakikaten beyinler beyinleri etkiliyor. Bu bir ilahi hakikat, sünnetullah gereği böyle bir yansıma var. Erzurum'da daha önce edilgen politikaların yansımasını insanlarımızın üzerinde görmüş, aynelyakin müşahede etmiş bir arkadaşınız olarak şimdi tam tersi bir hâli gözlemliyorum. Daha dik duran, daha vakur bir duruş sergileyen insanlarımızın hâletiruhiyelerine şahidim ben. Onlardan aldığım izlenimleri Plan ve Bütçe Komisyonunda bakanlıklarımızın bütçe görüşmelerinde aktarmaya çalışıyorum.

Hişyar Bey gene gitti, az önce...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Biz buradayız, merak etmeyin.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Elbette siz buradasınız. Biraz önce Şahap Bey'e "Erzurum Vekili misiniz?" dedi, daha önceki konuşmasına da ben bir not düşerek cevap vermiştim, ondan dolayıdır zannediyorum Erzurum Vekili demesi. Ben bir daha, ona karşılık, Bingöl'de yaşadığım hadiseyi söylemek istiyorum arkadaşlar: Bingöl bize komşu bir il. Ben daha önce Doğu Anadolu Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanlığını 3 dönem yaptım. Bingöl'le iç içeydik, sürekli gidip gelirdim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir dakika lütfen.

Buyurun Sayın Aydemir.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Gene sürekli gidiyorum, bölgenin bütün illerini geziyorum. Kendilerine oy vermiş bir kesimle toplantı yaptım ben, çok sayıda insan vardı, yürekleri pırıl pırıl insanlar bunlar. Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığımıza vurgu yaparak Değerli Bakanım -demin not düştüğü için söylüyorum- orada insanlarımızın ısrarla benden talebi şu oldu: "Allah aşkınıza, şu terörle mücadeleyi sakın ola sekteye uğratmayın. Vermiş olduğunuz mücadeleye şükran duyuyoruz. Bu mücadele sayesinde çok daha rahatız, çok daha kardeşane bir iklim üzere yaşıyoruz."

BAŞKAN - Yani, Sayın Özsoy bundan mı rahatsız oldu diyorsunuz? Şimdi Sayın Özsoy burada yok ama.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır "Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığının politikaları bizi dışarıda zora sokuyor." gibi bir şey söyledi, ben de şunu söylüyorum: Arkadaşlar, bize istikameti millet çizer. Biz bu milletin çizdiği istikamet üzere siyaset yapıyoruz, politika üretiyoruz. Dışarıdakiler ne der, buna bakmıyoruz; bize millet ne der diye bakıyoruz. Cenab-ı Hakk'ın inayeti nerede açığa çıkar, buna bakarak politika üretiyoruz. Millî birliğimiz, bütünlüğümüz, vatan içerisindeki hâlin çok daha müreffeh dizayn edilmesi her şeyin önündedir, üstündedir. Bunu temin için bütün bakanlıklarımız politika geliştiriyor, Dışişleri Bakanlığımız da bu işin öncüsü pozisyonunda. Kendileri de zaten başlarken "Benim gücümü arkadaşlarım ifade ediyor." dedi, ben de Sayın Bakanımızın arkadaşlarına katkıları için teşekkür ediyorum bu bapta.

O yüzden, arkadaşlar, hâli sadece tekdüze görmemek lazım, sadece kendi veçhemizden, kendi penceremizden gözlemleyip ona göre görüş serdetmemek lazım. Gene "Milletvekillerimizi ziyaret edemiyoruz.", "Bir milletvekilimize hakaret edildi." gibi bir ifade kullandı Hişyar Bey. Şunu açık söylüyoruz, her zeminde söylüyoruz: Milleti ifade eden, millet iradesini ifade eden, seçilerek gelen herkese saygımız sonsuz. Ancak, seçilmek gene bu milletin parçası olan, milleti temsil eden, milleti bürokratik kademelerde ifade eden insanlara hakaret hakkını da kimseye vermez. Oradaki polisler bizim adımıza vazife yapıyorlar. Seçilmişiz diye polise hakaret etmek haddi aşmaktır.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Nereden biliyorsunuz hakaret edildiğini?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - E canım, bunlar kamuoyuna yansıyor Ertuğrul Bey.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Nereden yansıyor?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ertuğrul Bey, kamuoyuna yansıyor, bu görüntülere de yansıyor, bizatihi duyuyoruz, görüyoruz.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Hişyar hiç kimseye hakaret etmez.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır, Hişyar Bey yapmadı.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - İşte "Bana yapıldı." diye anlattı.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Bana da yapıldı.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır, hayır "Bana yapıldı." demedi "Bir hanımefendiye yapıldı." dedi. Şimdi, ben Hişyar Bey için geçtiğimiz gün...

BAŞKAN - Evet, Sayın Aydemir, lütfen toparlayalım.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ezcümle şunu söylüyorum: Millî-yerli anlayışı bütün siyasi kadroların desteklemesi lazım. Özellikle dış politika bağlamında bu hâlden hiçbirimizin taviz vermemesi lazım.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Malta'yla iyi ilişkiler geliştirmemiz lazım.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hele hele ülkemizi gammazlar pozisyona düşmek hakikaten bir fani için düşülebilecek en düşük derekedir, altını çiziyorum arkadaşlar.

Bakanlığımızın çalışmalarına çok teşekkür ediyorum Değerli Bakanım. Bütçemiz Allah'ın izniyle hayırlı olacaktır. Bereket diliyorum ve saygılar sunuyorum.