KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Öncelikle, sözlerimin başında, bugünkü yapmış olduğumuz bütçe görüşmelerinde Komisyonumuzun saygıdeğer üyelerinin, gerçekten, bana bağlı kurumlarla, aynı şekilde Başbakan Yardımcımız Fikri Işık nezdindeki kurumlarla ilgili olarak ortaya sunmuş oldukları, söylemiş oldukları beklentileri çok önemli. Bu, bizim aynı zamanda sorumluluğumuzu da artıran bir unsurdur. Dolayısıyla bu manada çalışmalarımızı daha da fazla gayret göstererek kurumlarımızla beraber Türkiye'yi vizyonuna ulaştırmak için elimizden geleni yapacağız.

Hiçbir polemik konusu olmaksızın tevcih edilen soruları bu noktada, hakikaten, ben de bütün samimiyetimle, bütün gayretimle cevaplamaya çalışacağım. Netice itibarıyla hepimizin ortak paydası Türkiye ve bu kurumların Türkiye'nin yüzünü ağartan, Türkiye'nin yumuşak gücünü ortaya koyan kurumlar olması hasebiyle de çok önemli olduklarını ve itibarlarının da bu noktada kesinlikle muhafaza edilmesi gerektiğini düşünen birisi olarak, kurumlarla ilgili yorum ve eleştirilerinizde bu itibarı, kurumlarımızın bu itibarını nazara alarak bir üslup ortaya koymuş olmanız nedeniyle de teşekkür ediyorum.

Öncelikle, cemaat vakıfları, azınlık vakıflarıyla ilgili bir perspektif ortaya koymam lazım. Sayın Paylan'ın da ifade ettiği gibi, ben bir azınlık mensubu olarak doğdum Batı Trakya'da, Gümülcine'de. Azınlık ilkokulunda okudum. Lozan Anlaşması -38 ve 46'ncı maddeleri gereği- İstanbul'da yaşayan gayrimüslim azınlıklar ile Batı Trakya'da yaşayan Türklerin haklarını, hem vatandaşlık hakları bağlamında hem azınlık hakları bağlamında muhtevasını ortaya koyan bir anlaşma. Her ne kadar Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanmış olsa da İngiltere, Rusya, Japonya, Bulgaristan, İtalya gibi gözlemci ülkelerin de şerh düştüğü bir anlaşma. Batı Trakya'daki azınlıklar için garantör ülke Türkiye, aynı şekilde gayrimüslim azınlıklar için de garantör ülke Yunanistan olarak düşünülmüş.

Dolayısıyla, içinde doğup büyüdüğüm bir atmosferin içerisinde yaşamış olduğum bazı olaylar ve benim kendi kişisel tarihim neticesinde mutlaka empati yapmayı ön plana alıyorum, bir kere bunu söyleyeyim. Çünkü bırakılan azınlıklar, bırakılmış oldukları ülkelere bir emanet olarak tevdi edilmişlerdir, ben böyle görüyorum. İstanbul'daki gayrimüslim azınlıklarımız Türkiye'ye emanet edilmiştir. Yunanistan'da da Batı Trakya'daki Müslüman Türk azınlığı da Yunanistan'a emanet edilmiştir. Hâl böyle olunca, bu emanet çerçevesinde, bu anlayış çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum ben.

Şimdi, vakıflar çok önemli tabii. Yani bizim ta 1048 yılından bu yana uygulaması olan ve gerçekten, ecdadımızın Allah rızasına matuf olarak, başka bir beklenti olmaksızın, sadece manevi bir mükâfat beklentisiyle gerçekleştirmiş olduğu ve skalası çok geniş konuları olan vakıflarımız var. Burada söylemek isterim ki mesela doktorların iyi davranışlarının, iyi huylarının geliştirilmesine ilişkin vakıflar var, Darülhavhav var, Darülmiyav var aynı şekilde, gaziler için at yetiştirilmesine ilişkin vakıflar var, yetimlerin başını okşamak üzere tesis edilmiş vakıflar var. Baktığımız zaman, gerçekten, bir vakıf medeniyetinin o nazik ifadesinin ülkemiz, ecdadımız ve tarihimiz için ne kadar uygun bir yakıştırma olduğunu da burada ifade etmek lazım.

Azınlık vakıflarına ayrı bir parantez açarak şunu söylemem gerekiyor: Azınlıkların, bırakıldıkları ülkelerde her türlü sosyal, içtimai, hayri, eğitim ve dinî giderlerinin karşılanması vakıflardan temin edilen gelirlerle söz konusu olur. Bu İstanbul'daki gayrimüslim vakıflarımız için de böyledir, başka yerdeki, işte, Batı Trakya'daki vakıflarımız için de bu böyledir. Yani bir okul kurulacaksa, bir okul yapılacaksa vakıflardan elde edilen gelirler muvacehesinde o okul yapılır; böyle tanımlanmıştır Lozan Anlaşması'nda. Hâl böyle olunca nefes borusudur, can damarıdır vakıflar azınlıkların.

Bu genel çerçeveyi çizdikten sonra Türkiye'deki cemaat vakıflarına ilişkin bir detay sunmak istiyorum. Şimdi, cemaat vakıflarının illere göre dağılımını size aktarmak istiyorum. İstanbul'da 64 -bunlar Rum vakıfları- Çanakkale'de 6, Hatay'da 7; Ermeni vakıfları İstanbul'da 48, Hatay'da 3, Diyarbakır'da 1, Mardin'de 1, Kayseri'de 1; Musevi vakıfları İstanbul'da 12, Hatay'da 2, Çanakkale'de 1, Bursa'da 1, Ankara'da 1, Kırklareli'de 1, İzmir'de 1; Süryani vakıflar İstanbul'da 1, Şırnak'ta 1, Diyarbakır'da 1, Mardin'de 6, Elâzığ'da 1; aynı şekilde Keldani vakıfları var, Bulgar vakıfları var, Gürcü vakıfları var, Maroni vakıfları var.

Vakıflarla ilgili ilk kanunumuz 1936 yılında çıkarılmış bir kanun ve beyanname esasına göre değerlendirilmiş, kısacası azınlık vakıfları ve mensupları beyanname vermek suretiyle vakıflarını kayda geçirmişlerdir 1936 yılında. Ondan sonraki tarihte yapılan hukuki düzenlemeler vardır, ancak özellikle son on beş yıllık dönem içerisinde yapılan düzenlemelere burada biraz vurgu yapmak istiyorum.

Biz sadece şahsi ve kişisel olarak değil, aynı zamanda AK PARTİ iktidarları olarak da kendi vatandaşımızın demokratik haklar bağlamında her türlü hakka sahip olmasını arzu ediyoruz. Yani bizim ülkemizde yaşayan, azınlık olsun, onların vatandaşlık hakları bağlamında eşit, hiçbir ayrımcılığa tabi olmadan... Ki 2013 yılında genelge çıkardık, anayasal hükmümüz var, Türk Ceza Kanunu'nda böyle bir ayrımcılığa maruz kaldıkları takdirde hapis cezasına çarptırılmaya ilişkin düzenlemeleri ihdas ettik. Dolayısıyla, bu perspektiften yaklaşıyoruz. Biz diyoruz ki: Bizim azınlık cemaat mensupları eşit vatandaşlık hakkına sahip olsunlar, hiçbir şekilde de kendi vatandaşlarımızla bir ayrımcılık mevzubahis olamaz.

Bu çerçevede yapmış olduğumuz düzenlemeler var vakıflar özelinde söylersem. 4771 ve 4778 sayılı Kanun uygulaması, 2003 tarihinde ihdas etmişiz. Sayın Paylan, 365 adet taşınmaz mal vakfı adına tescil edilmiş. Ayrıca, 38 adet taşınmaz mal bağışı alınmış, 12 adet taşınmaz mal satın alınmış, 11 adet taşınmaz mal satılmış, 4 adet taşınmaz mal kat karşılığı olarak değerlendirilmiş.

Sonra, 2008 yılında 5737 sayılı Kanuna eklenen geçici 7'nci madde uygulamasıyla bu geçici 7'nci madde başvurusu için on sekiz ay süre verilmiş, 28 Ağustos 2009'da bu süre dolmuş, 108 vakıfça toplam 1.410 başvuru yapılmış. Vakıflar Meclisince 181 adet taşınmazın vakfı adına tesciline karar verilmiş. 347 adet taşınmaz tescil başvurusu kanun kapsamında olmadığından reddedilmiş. 893 adet taşınmazın tescili için yapılan başvuru tescile dayanak bilgi, belge ibraz edilmediği için reddine karar verilmiş. 150 adet taşınmazın da tapuda isim tahsisi yapılmak suretiyle mülkiyet sorunu çözülmüş.

2011 yılında bir geçici 11'inci madde daha çıkarmışız, 5737 sayılı Kanun'a. Burada da 116 cemaat vakfı için toplam 1.560 taşınmaz için başvuruda bulunulmuş. 333 taşınmazın tesciline, 21 taşınmazın bedelinin ödenmesine karar verilmiş ve 27 Ağustos 2012 tarihinde de bu süreç sona ermiş.

Özetle, 2003-2014 yılları arasında toplam 1.029 taşınmaz malın cemaat vakıfları adına tesciline karar verilmiş, 21 taşınmaz malın da cemaat vakıflarına bedelinin ödenmesine karar verilmiş.

Sayın milletvekilleri, şimdi, burada, özellikle -hepsini söylemem mümkün değil- Ermeni cemaatiyle ilgili olarak bazı hususlara temas etmek istiyorum. Mesela, Sayın Paylan ifade etti, "Neden Ermeni diasporası burada misafir edilmiyor, bunlarla birlikte çeşitli sosyal faaliyetlerde bulunulmuyor?" diye.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Süryani, Rum...

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Tabii, anladım demek istediğinizi.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Türkiye köklü herkes.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Şimdi, mesela ilk defa olarak, bu, Akdamar Adası'nda düzenlenen ayinler yapılıyor.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ahtamar...

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Akdamar...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Türkçeleştirirseniz öyle oluyor.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Resmî adı bu. Aziz Haç Kilisesi'nde restorasyon çalışması...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Eski isimleri iade edecektiniz Sayın Bakan.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Şimdi geleceğim oraya Paylan, geleceğim oraya, yaram var çünkü ciğerim yanıyor.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Eyvallah, benim de yanıyor. Ateşimizi söndürelim hep beraber.

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) - Önce öbür taraf söndürsün, biz söndüreceğiz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Beraber söndüreceğiz.

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) - Önce ora başlattı.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Mesela 2010 yılından itibaren her yıl burada ayinler yapılıyor, öyle değil mi? 2015 yılından bu yana yapılamıyor. Neden yapılamıyor biliyor musunuz? Terör nedeniyle yapılamıyor. Siz, görev yaptığınız, milletvekili olduğunuz partide hiç bununla ilgili bir şey söylediniz mi şimdiye kadar?

BAŞKAN - Sayın Bakan, soruları siz cevaplayacaksınız.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, soruları siz cevaplayın, süre verilirse cevaplarım ben de.

BAŞKAN - Buyurun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Mesela İstanbul'da düzenlenen 24 Nisan ayinlerine bizim Başbakan Yardımcılarımız katılmış.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Katılmadı.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Katıldı.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Mesaj gönderdi efendim.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Doğru, mesaj göndermiş.

Volkan Bozkır'ın iştirak ettiği ayini diyorum, katıldı.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, o Hrant Dink'in cenaze töreniydi.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Hayır efendim, Volkan Bozkır katılıyor, Fener Rum Patriği Bartholomeos katılıyor, Ermeni Katolikleri dinî liderleri, Başpiskopos katılıyor, bunlar katılıyor.

Mesele de o değil, katılıp katılmaması da değil. Yani burada ülkemize haksızlık etmeyelim çünkü dediğim gibi... Ben birazdan bazı şeyleri anlatacağım burada, ülkemize haksızlık etmeyelim. Ülkemiz bu noktada öz güven sahibi bir ülke olarak yapması gerekenleri... Ki Sayın Cumhurbaşkanımızın özellikle Ermeni diasporasıyla ilgili bir mesajı yayınlandı, biliyorsunuz bir taziye mesajı; o son derece önemli bir mesajdır.

Daha sonra, mesela "Türk-Ermeni İlişkilerinde Unutmanın Değil, Hatırlamanın Zamanı" isimli bir sergi yapılıyor ve bu sergide New York'ta yaşayan, ataları Diyarbakırlı olan Ermeni ut sanatçısı Ara Dinkjian'ın Anadolu topraklarının ezgilerinden harmanladığı, gerek ülkemizde gerek yurt dışında çok sevilen bestelerinden oluşan bir repertuarla verdiği konser etkinliğe katılanlar tarafından memnuniyetle karşılanıyor.

Aynı şekilde, Ermeni kültür mirasının korunmasına yönelik projeler var. Ani Katedrali ki burada Ermenistan Kültür Bakanlığı tarafından verilen 3 Ermeni uzman 6-10 Eylül 2015 tarihlerinde ülkemize gelerek söz konusu çalışmalara katılıyor ve incelemelerde bulunuyor. Surp Amenap'rkitch Kilisesi'nin restorasyon çalışmaları sürüyor. Mren Katedrali...

Yanı sıra, bakın, Adana, Amasya, Eskişehir, Karaman, Kars ve Niğde illeri kültür ve turizm müdürlüklerine talimat verilerek restorasyonları Kültür ve Turizm Bakanlığınca tamamlanan -bakın, restorasyonları Kültür ve Turizm Bakanlığınca tamamlanan- aşağıdaki eserlerin tabelaları da görünür olacak bir şekilde asılıyor: Adana Feke Kara Kilise, Adana Saimbeyli Kalesi ve Kilisesi, Amasya Merzifon Kültür Merkezi, Eskişehir Sivrihisar Ermeni Kilisesi, Karaman Çeşmeli Kilisesi, Kars Ani Ebulhamrent Kilisesi, Kars Ani Surp Amenap'rkitch Kilisesi, Kars Ani ören yerinde bulunan Ani Katedrali, Niğde Bor Yukarı Sokubaşı Mahallesi Ermeni Kilisesi, Niğde Konaklı kasabası Misli Kilisesi.

Peki, size bir şey söyleyeceğim şimdi. Mütekabiliyet yapmayalım.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Vatandaşa olmaz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Tamam.

Erivan'daki Serdar Sarayı'ndan haberiniz var mı? Nerede bu saray? Yerinde var mı? Kalıntısı var mı? Yeller esiyor. O zaman sizden bir ricam var Sayın Paylan.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Serdar Sarayı...

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Bakın, kim yapmış biliyor musunuz? Revan Hanı Hüseyin Ali Han yapmış. Lütfen şimdi basın açıklaması yapın ve bunların gün yüzüne çıkarılması için Ermenistan'ın gerekli işleri yapmasını isteyin. Eğer yapamıyorsa TİKA'yla iş birliği sağlasınlar, biz yapacağız.

Devam edelim...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Beraber yapın, siz resmî konumdasınız.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Hayır, müsaade edin, ben soru soruyorum.

Şah İsmail Mescidi; haberiniz var mı Ermenistan'da olduğundan ve ne durumda olduğundan? Yok şu anda, yok, yok, şu anda yok. Hudabende Mescidi şu anda yok. Şah Abbas Mescidi şu anda yok.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Beraber bakacağız yani.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Yani bakarız tabii ki. Ülkemize haksızlık yapmak gerçekten de olmuyor.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, ben Türkiye'nin milletvekiliyim...

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, ben konuşmak istiyorum ama...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bana sorular sordunuz.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Siz soru soruyorsunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Bazen soru sorarak şey olur biliyorsunuz.

Devam ediyorum TİKA'yla ilgili olarak. Geleneğimizden getirdiğimiz bir arada yaşama kültürü, çok kültürlülük, farklılıklara hürmet gibi değerleri içselleştiren TİKA, bütün dünyada iş birliğine açık, bir teklifle gelen her grubun taleplerine açık, buna Ermeniler de dâhil. TİKA tarafından Lübnan'da Aydamon köyünde bulunan Saint Georges Ortodoks Kilisesi'nin yenileme çalışmaları tamamlandı. Söz konusu proje kapsamında kilisenin tamamen yenilenmesi ve çevre düzenlemesi yapıldı. Proje, köyde bulunan hem Müslüman hem de Hristiyanlar arasında son derece memnuniyetle karşılandı. On sekiz mezhebin bulunduğu Lübnan'da TİKA bütün dinlerin mabetlerine ve bütün kültürlerin abidelerine sahip çıkma iradesinde olduğunu kamuoyuyla paylaşmıştır.

Beyrut Ermeni mahallesinde, özellikle etnik milliyetçi Ermenilerin (Taşnakların) engellemeleri ve tehditlerine rağmen Ermeni esnaf TİKA temsilcileri tarafından tek tek ziyaret edilerek iş birliği teklifinde bulunuldu.

Filistin'in Beytüllahim kentinde bulunan en son Osmanlı idaresinde tadilat görmüş Doğuş Kilisesi'nin restorasyonu TİKA tarafından katkı sağlanarak yapıldı.

Gürcistan'da Ermeni köyüne içme suyu TİKA tarafından götürüldü. Gürcistan Ermenisi yaşlı bir köylü bir arada yaşama kültürünün hâkim olduğu günleri anarak "TİKA da eski komşum Mehmet Efendi gibi, her dar günümüzde yanımızda." dedi.

Balkanlarda da çok kültürlülüğe TİKA'nın önemli katkıları var. Bosna-Hersek Fojnica'da Sultan Fatih'in gayrimüslim Osmanlı halklarına tanıdığı dinî ve kültürel özgürlükleri içeren ahitnamenin hâlâ saklandığı Fransisken Manastırı'na destek sağladı. Saraybosna şehir merkezinde Sultan Abdülaziz'in inşasına maddi yardımda bulunduğu Azize Meryem Kilisesi'nin restorasyon ve çevre düzenlemesine destek sağlandı.

Makedonya Kumanova'daki Saint Georgia Kilisesi restorasyon ve proje ölçümleri TİKA tarafından yaptırıldı.

Şili'de TİKA tarafından tadilatı başlatılan Ortodoks kilisesinde bölgede yaşayan Ermeni cemaat de ibadet ediyor Sayın Paylan.

Şimdi, Türkiye gerçekten... Ben ülkemize haksızlık yaptığımızı düşünüyorum, hem de çok büyük haksızlık yaptığımızı düşünüyorum. Biliyor musunuz, Yunanistan'da 1967 yılında cuntadan itibaren vakıflara âdeta el konuldu, hiçbir yöneticisi seçilmiyor, borçlandırıldı vergi borcu olarak. Bundan haberiniz var mı?

En son olarak ruhban okulunu sordunuz bana. Ruhban okuluyla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın çok açıklamaları oldu. Peki, size bir şey soracağım. Ben öbür gün Batı Trakya'da olacağım. Bunları yaptığımız için Batı Trakya'daki soydaşlarım benim yakama sarılıp "Niçin bizim hakkımızı istemiyorsunuz?" diye bağırdıklarında ne söylememi istiyorsunuz?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Siz deyin ki: "Onlar bizim vatandaşlarımız, biz yapalım, onlar utansın."

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Onu söylüyoruz, zaten onlar da bunu söylüyorlar ama bizdeki vatandaşlardan da İstanbul'daki Rumlardan da Ermenilerden de Yahudilerden de Yunanistan'a gittiklerinde "Batı Trakyalı soydaşların hakkını verin." demelerini bekliyoruz. Bunu deyin.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Eyvallah. Biz yapalım, onlar utansın.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Aynen, tamam, biz zaten yapıyoruz, yaptıklarımız ortada.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Seçim izni yok.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Efendim, çalışıyoruz, çalışıyoruz, çalışıyoruz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Patrik seçimi olmuyor, ruhban okulu açılmıyor.

BAŞKAN - Sayın Paylan, size ayrı bir özel seans yapacağım.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Nasıl olmuyor? Ya, patrik seçimini yapmak için biz vatandaş yaptık yahu Hristiyan kardeşlerimizi vatandaş yaptık burada patrik seçimleri yapılması için.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Dokuz yıldır seçim yok, seçim izni verilmiyor, patrik seçimleri yapılmıyor. Ruhban okulu açılmıyor. Daha ne olacak?

BAŞKAN - Sayın Bakan, siz soruları cevaplayın.

Size özel bir seans yapacağız efendim ayrıca. Yani onu organize edeceğim.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Yani ben bunları özellikle söylemek istedim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ruhban okulunu açın.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - "Ruhban okulunu açın." diyorsunuz, Atina Anlaşması... 1920 sayılı Kanun var Yunanistan'da çıkarılan, müftülüklerin seçimi yok. Sayın Cumhurbaşkanımız açık ve net söyledi "Biz açarız." dedi. Atina'daki bizim Fethiye Camisi'ni restore ettiler ve müze olarak kullandırıyorlar.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hep "mütekabiliyet" diyorsunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - "Mütekabiliyet" demiyorum ama arkadaşım, Sayın Milletvekilim, bunlar yaşanırken, biz bunları yaparken birilerinin de bunları görmesi gerektiğini...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hep beraber mücadele edelim Sayın Bakan, biz yapalım, hep beraber mücadele edelim.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Tamam, ben de onu söylüyorum. Size söylediğim, yarın şu Mecliste yapın, biraz evvel bahsettiğim Ermenistan'daki Osmanlı yadigârı eserlerin restorasyonu için çağrıda bulunun.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hep beraber yapalım, beraber yapalım. Burada yapalım, orada da yapalım.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Tamam, yaparız inşallah.

BAŞKAN - Çağrıyı yapılmış kaydediyoruz. Bütün basın mensubu arkadaşlar burada, Sayın Paylan'ın çağrısını haber olarak girebilirsiniz arkadaşlar.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Şimdi sorulara geçeyim yavaş yavaş.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Açacaksınız demem ki Ruhban okulunu.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Ruhban okulunun açılmasının şartlarını Sayın Cumhurbaşkanımız 2012 yılında, 8 Şubatta grup toplantımızda açıkladı. 3 şart söyledi Sayın Paylan, onları size hatırlatıyorum.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hepsi mütekabiliyet. Vatandaşa mütekabiliyet olmasın ya.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Ya, şimdi ruhban okuluyla ilgili burayı detaya boğmayalım, ben size anlatırım onları, hepsini anlatırım.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, zaten sekiz dakika sekiz saniyeniz kaldı.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Aynen.

Vakıflar Genel Müdürlüğümüzle ilgili olarak gelen soruları, geneli itibarıyla birçok müşterek soru sorulduğu için isim zikretmeden cevaplamak istiyorum.

Vakıflar Genel Müdürlüğü kendi uhdesinde bulunan mazbut vakıflardan elde ettiği gelirlerle yine mazbut vakıflara ait mülklerin tarihî yapılarının restorasyonu görevini yerine getirmektedir. Sayın Temizel bu soruyu sormuştu. Kültür Varlıkları Koruma Kurulunun "Yap bunu." deyince Vakıfların yapması gerektiğini, özel mülkiyette olmasına rağmen bunun yapılması gerektiğini söylemiştiniz. Yeni bir kanun var şu anda, kanun değişikliği getirdiğimizi söyleyerek demiştiniz. Şimdi, kamu bütçesinden biz hiçbir katkı almıyoruz bir kere, onu söyleyeyim ve vakfedenlerin iradesine uygun olarak sadece kendine emanet edilen taşınmazlar için harcama yapabiliyoruz.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Kastettiğim bu değil Sayın Bakan.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Özel mülkiyete konu taşınmazlar için harcama yapılması vakfiyelere aykırı. Özel mülkiyete konu tarihî kültür varlıkları için Kültür Bakanlığı ve emlak vergisi tahsilatından elde edilen gelirlerden özel idarelere aktarılan yüzde 10 tutarlardan, talep edildiği takdirde karşılanabilir. Vakıflar Genel Müdürlüğü herhangi bir arkeoloji kazısı yapmıyor, bu arada onu da söyleyeyim.

BAŞKAN - Sayın Bakan, bir dakika... Sayın Temizel bir şey söyledi burada.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Buyurun Sayın Bakanım.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Sayın Bakanım, söylediğim olay o değil. Şu anda Tabiat ve Kültür Varlıkları Kanunu'nun 10'uncu maddesinde Vakıflar Genel Müdürlüğüne verilen görevden bahsediyorum ben. Şu anda göreviniz zaten o, göreviniz. Torba kanunda bu değiştirildi.

BAŞKAN - Ama görevi yerine getiremiyor vakfiyeden dolayı zaten.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - İşte onu anlatmaya çalışıyorum, sıkıntı orada.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Ondan dolayı değil, "Kaynağım yok." dediler, biz de kaynaklarının olduğunu rakamları vererek gösterdik.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Şimdi, şöyle: Siz şunu söylüyorsunuz, tamam yani saygıyla karşılıyorum eleştiriniz ama şimdi Vakıflar Genel Müdürlüğünün uhdesindeki vakıflar mazbut ve mülhak vakıflar malumunuz ve bunların her birinin bir vakfiyesi var ve Vakıflar Genel Müdürlüğü esas itibarıyla bu vakıflarla ilgili, eserlerle ilgili restorasyonlar yapabilir ve vakfiyedeki amaçlarına matuf hareket edebilir. Şimdi, özel mülkiyetteki bir eserin, özel mülkiyet olmasına rağmen Vakıflar tarafından restore edilerek bunun kullanıcısına verilmesi, sunulması bir kere her şeyden önce eşitlik ilkesine aykırı.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Kanun hükmü Sayın Bakan.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Kanun hükmü olabilir.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, bu görev tevdi edilirken, bu yasal düzenleme yapılırken Vakıfların...

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Bizce yanlış yapılmış efendim. Vakıfların bilincine hâkim... Demeyeyim şimdi bunu ama o zamanki yasama şeyine olmasın, doğru değil.

BAŞKAN - Evet, yanlışı düzelttik.

Buyurun, devam edin Sayın Bakan.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sayın Kalaycı birkaç soru sormuş: "Muhtaçlara yapılan yardımlar bir zorunluluktan mı kaynaklanıyor? Sosyal yardımlar bir çatı altında toplanıyorken neden yapılıyor? Aile Bakanlığıyla bir mükerrerlik olmuyor mu? Burs verilmesi nereden kaynaklanıyor? Kredi ve Yurtlarla bir temas var mı?"

Şimdi, muhtaçlara yardım, burs ödemesi vakfiyelerde belirtilen amaçların vakfedenler adına yerine getirilmesi hassasiyetinden kaynaklanıyor. Yani bir vakıf kurulmuş, o şu anda Vakıflar Genel Müdürlüğünün yönetiminde, dolayısıyla oradan, akarından elde edilen gelirlerle burs verilecek denilmiş, o burs veriliyor, dolayısıyla bundan kaynaklanıyor. Özellikle Aile Bakanlığıyla iletişim hâlindeyiz ve o konuda mükerrer yapılmaması için de hassasiyet gösteriyoruz.

Kıbrıs vakıfları envanteri kurumumuz tarafından gerçekleştirilmiş ve son aşamaya gelmiştir. Bu envanter çalışmasının sonuçları Kıbrıs Vakıflar İdaresine teslim edilecek ve hukuki sürecin başlatılmasına dayanak oluşturulması umutlanmaktadır.

"Yerel basına destek sağlanmalı, Basın İlan Kurumundan yapılan katkılar yetersiz." Bununla ilgili tabii ki katkıların her zaman için az olduğunu söyleyebileceğimiz gibi, daha fazla yapılması gerektiğini de söyleyebiliriz ama burada Basın İlan Kurumunun yapmış olduğu katkı da esasen basın organları için son derece önemli bir katkı. Zaten basın organlarımızın birçoğunun bu katkıyla ayakta kalabildiklerini biz görüyoruz, biliyoruz.

Bu internet medyasıyla ilgili, burada bir başıboşluk olduğunu, her önüne gelenin bir "web" sayfası oluşturarak medya alanında faaliyet gösterdiğini biliyoruz. Biliyorsunuz, siz de vardınız, 24'üncü Dönem'de bununla ilgili bir çalışma yapılmıştı, yarım kaldı. Ümit ediyorum önümüzdeki süreçte o çalışmaya da tekrardan işlerlik kazandırırız.

Sayın Bekaroğlu ve Sayın Çam müşterek bir soru yöneltmişler: "Vakıflara ait ne kadar tarihî ve kültürel yapı var? Kamu Haznedarlığı Genel Tebliği'ne neden uyulmuyor?" diye. Tabii, bununla ilgili birçok milletvekili arkadaşımız özellikle ifade etti. Biz özellikle Vakıflar olarak her yıl 250 civarında vakıf eserinin restorasyonunu yapıyoruz. Şu ana kadar -sabahki sunuş konuşmamda da bahsettim- 5 bin vakfı restore etmiş durumdayız. Yeniden ayağa kaldırdık, yeniden hayat buldular. Kamu Haznedarlığı Genel Tebliği, bütün kamu kurumlarının varlıklarını kamu bankalarında tutmalarını öngörüyor. Dolayısıyla, Vakıflar Genel Müdürlüğünün bu anlamda kısmi bir parasının Kuveyt Türk'te değerlendirilmesine ilişkin bir eleştiri var burada. Bizim, burada, bir kere, özel bütçeli bir kurum olduğumuzu nazarıitibara almanızı özellikle istirham ediyorum ve Kuveyt Türk'te de Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün bir hissesi var. Bu, sembolik bir destek mahiyetinde, bu rabıtayı sağlamak bakımından değerlendirdiğimiz bir paradır ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün bütçesinin çok cüzi bir kısmına tekabül etmektedir, bunun da böyle bilinmesi gerekiyor.

Sayın Kuşoğlu gerçekten Sayıştay raporlarını nazara alarak benim için de ufuk açıcı birtakım hususlar ifade ettiler, söyledikleri önemliydi. Geriye dönüp üzerinde düşünmemiz gereken ve çalışmamız gereken konular bence. Bezmiâlem ve Fatih Sultan Mehmet Vakfı Üniversiteleri, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından kurulan üniversitelerdir. Bir para şeyinden bahsetmiştiniz, farkından. Bu üniversitelerde, üniversitelere kuruluşta tahsis edilen mülklerden elde edilen gelirlerin öncelikle Vakıflar Genel Müdürlüğü hesaplarına alınması gerekiyor çünkü tahakkuk ve tahsilat Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılabiliyor, akabinde ilgili üniversitelere aktarım yapılıyor. Gider olarak değerlendirilemediğinden, başlangıçta üniversitelere tahsis edilen mülklere ait gelirler olduğundan bu kayıt yapılmak zorunda kalınıyor Sayın Kuşoğlu.

Sayın Temizel, TİKA'nın dolaylı da olsa FETÖ'ye kaynak aktardığına ilişkin bir kuşkusunu ifade etti. TİKA sahadaki tecrübesiyle devletimizin âdeta sinir ucu olarak 17-25 Aralıka giden süreci oldukça erken bir dönemde teşhis etmiştir, hissetmiştir. Esasında FETÖ yapılanmak istediği ülkelerde, özellikle uluslararası alanda kendisine bir engel olarak görmüştür TİKA'nın faaliyetlerini. Eğitim, yardım, sosyal faaliyetler başta olmak üzere örgütün girmek istediği her boşluğu sahada etkili bir şekilde TİKA doldurmuştur Sayın Temizel. Bu süreç içinde FETÖ'yle herhangi bir iltisakı, irtibatı olan firmalar, STK'larla arasına çok net bir mesafe konulmuş, bütün tedarik zincirlerin dışında tutulmuştur. 15 Temmuz sonrası süreçte de örgütün ülkemizin uluslararası itibarına yönelen iftiracı propaganda faaliyetlerine karşı 60'a yakın ofisiyle en etkili mücadeleyi yürütmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, toparlarsanız...

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Maarif Vakfı iş birliğinde TİKA'nın inşa ve tadil ettiği eğitim kurumları FETÖ'nün alandaki etkisini özellikle zayıflatmıştır. Kurum kendi içinde FETÖ tasfiye sürecini titizlikle yürütmüş, FETÖ'yle irtibatı, iltisakı tespit edilen personeli de KHK'larla tasfiye etmiştir, ihraç etmiştir.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, artık toparlayalım, Sayın Başbakan Yardımcım da geldi.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - O zaman nasıl yapacağız?

BAŞKAN - O kadar soru mu sordular size efendim?

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Maalesef.

BAŞKAN - Ben bir on dakika daha vereyim size o zaman.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sayın Kalaycı'nın, yine, stratejik plan ve performans programının bulunması hakkında TİKA'yla ilgili... 2017-2021 Stratejik Planı hazırlanıp Kalkınma Bakanlığına gönderilmiş Sayın Kalaycı. Bakanlığın görüş ve öneriler doğrultusunda revize edilecek planın onaylanmasını müteakip performans programı da hazırlanacak.

Sayın Çam sormuş: "TİKA proje ve faaliyetlerin de Sayın Emine Erdoğan'ın rolü..." Şimdi, ülkemizin kamu diplomasisine katkı sunan TİKA proje ve faaliyetlerine devlet ve Hükûmet temsilcilerimizin sahada verdiği destek, yumuşak güç kapasitemizi ve projelerimizin uluslararası etkisini artırmaktadır. Kamu diplomasisi açısından dünyada cumhurbaşkanları eşleri benzer çalışmalar yapmaktadırlar ve bu bir gelenek hâlini almıştır yani başka ülkelerin...

BAŞKAN - Anlaşılmıştır Sayın Bakan.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Anlaşıldı. Peki, geçtik. Arife tarif gerekmez, Musa Bey de anladı zaten.

BAŞKAN - Musa Bey anladı. Ben onun gözlerine baktım, o yüzden "yeter" dedim zaten.

Sayın Bekaroğlu sormuş, burada mı?

BAŞKAN - Siz cevaplayın efendim, biz iletiriz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - "Basın ve ifade özgürlüğü ve tutuklu gazeteciler konusunda neler düşünüyorsunuz?" demiş.

Geçmiş yıllara nazaran tutuklu gazeteci sayısının artma nedeni menfur darbe girişiminin bir neticesidir, oradan kaynaklanan soruşturmalardandır. Ülkemizde darbe teşebbüsü sonrası yapılan soruşturmalarda birçok medya kuruluşunun terör örgütleriyle irtibatlı veya iltisaklı olduğu ortaya çıkmıştır. OHAL kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle yapılan işlemler, Millî Güvenlik Kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum ve gruplara aidiyeti, iltisaki veya bunlarla irtibatı olması nedenine dayanmaktadır. Bu kapsamda, tutukluluk, gözaltı ve benzeri durumlar Adalet ve İçişleri Bakanlıkları bünyesinde yürütülmektedir. Tutuklananlardan sadece 8'i gazeteci basın kartı sahibidir. Bu gazetecilerin de 5'i terör suçundan, 3'ü ise adli suçtan yargılanmışlardır.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Basın kartlarını iptal ediyorsunuz sonra da...

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Gazetecilerin basın kartı iptali işleminden sonra durumundaki son değişiklik değerlendirilerek basın kartının yeniden düzenlenmesi söz konusudur. Bununla birlikte, OHAL döneminde çıkarılan kanun hükmünde kararnameler göz önünde bulundurulduğunda görülecektir ki basın-yayın alanına doğrudan müdahale eden ve bu alanı regüle etmeyi amaçlayan düzenlemeler yapılmamıştır.

Tabii, buraya gelmeden önce bir hazırlık yaptım açıkçası bununla ilgili, Basın Enformasyonla ilgili sorular gelebilir diye. Burada bir örnek vermek istiyorum. Dedim ya "Burada ülkemize haksızlık ediyoruz." Mesela Fransa'da Charlie Hebdo sonrası Fransız komedyen M'Bala Facebook'ta attığı bir mesajdan ötürü terörü mazur göstermekten suçlu bulunmuş ve iki ay hapis cezasına çarptırılmış. Fransa'da yine 2014 yılının Kasım ayında kabul edilen Terörle Mücadele Yasası, İnternet üzerinden yapılan yorumlarda terör övgüsü suçuna yönelik beş yıla kadar hapis cezası ve 75 bin avro para cezasını öngörmüş.

ABD İç Güvenlik Bakanlığına bağlı Gümrük ve Sınır Koruma Bölümü yetkilileri temmuz ayında Wall Street Journal gazetesi doğu muhabiri Maria Abi- Habib'i tehlikeyi yerlere seyahat eden bir gazeteci olduğu için gözaltına almış, tehlikeli yerlere seyahat eden bir gazeteci olduğu için.

Dakota eyaletinde inşa edilmesi planlanan boru hattının Kızılderililerce protesto edilmesini ve polisin protestoculara sert müdahalesini ve özel korumaların köpeklerle saldırmasını kayda alan Amerikalı gazeteci Amy Goodman, Kuzey Dakota Savcısı tarafından ayaklanmaya katılmakla suçlanmış ve Goodman hakkında dava açılmış. Bunları birçok şekilde detaylandırmak mümkün.

Yani ülkemize dönük olarak Batı kaynaklı algı operasyonlarının içeride bizatihi hem sivil toplum örgütleri bakımından hem Türkiye ortak paydasına hizmet etmek için buluşan siyasi faaliyetleri yapan milletvekilleri, siyasi partiler tarafından böyle bir algıya kurban gitmesi ve bu söylemlerin çokça söylenmesi açıkçası ülkemize yapılan çok büyük bir haksızlıktır. Şükür ki Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğümüzün yapmış olduğu ciddi çalışmalar neticesinde Batı dünyasındaki ülkemize dönük bu algıların artık tersine dönmeye başladığını ve gerçeklerin görülmeye başlandığını da sevinçle müşahede etmekteyiz. Bu yöndeki çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz diyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi tekrar selamlıyorum, cevap veremediğim sorulara da yazılı olarak cevap vereceğimizi ifade etmek istiyorum.

Sağ olun.