KOMİSYON KONUŞMASI

MURAT BAKAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakan, İçişleri Bakanlığının değerli bürokratları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, polis intiharları gerçekten ciddi bir sorun. Burada İçişleri Bakanlığının bütçesini görüşüyoruz ama bir yandan şu an Türkiye'de meslek grupları içinde en çok intihar eden grup polisler ve özellikle bilhassa genç polisler. Bunun analiz edilmesi lazım. Bununla ilgili Kamu Denetçiliğinin bir raporu vardı, o raporda söylenen hiçbir şey yerine getirilmedi. Bu gencecik polisler genç yaşta, hayata en çok tutunması gereken yaşta niye intihar ediyorlar, bununla ilgili bir araştırma yapılması lazım. Polislerin çalışma koşullarının yeniden gözden geçirilmesi lazım. 12'ye 12 çalışma koşulu hâlâ Manisa ilinde devam ediyor. Şimdi, 12'ye 12 çalışan, 12'ye 24 çalışan polisin ne sosyal yaşamı var ne aile yaşamı var ne düğüne derneğe gidebilir ne çoluğunu çocuğunu alıp bir yemeğe gidebilir o çalışma koşullarında. Dolayısıyla, polisin özellikle mesai koşullarının, çalışma koşullarının düzeltilmesi, 12'ye 12, 12'ye 24 çalışma sisteminin gözden geçirilmesi gerekir.

Yine, polislerin 3.600 ek gösterge talebi hepimizin bildiği, vâkıf olduğu bir şey. Bunu hak ediyorlar mı? Hak ediyorlar.

Astsubayların Jandarma Genel Komutanlığında... Aslında, bu, Millî Savunma Bakanlığıyla istişare edilerek çözülmesi gereken bir sorun elbette ama astsubayların 9'a 2'den başlama talebi var uzun yıllardır. 20 binin üzerinde uzman jandarma teşkilatınıza katıldı, İçişleri Bakanlığı personeli oldu. Uzman jandarmanın daha önce harp okulunda olduğu gibi... İki yılken üç yıl oldu, üç yılken dört yıl oldu, hepsinin intibakı yapıldı subaylarda. En son astsubayların intibakını bu Mecliste biz beraber yaptık ama Jandarma Genel Komutanlığının da okulu olan, muvazzaf personel olan ve bu okula gidip teşkilatınıza sonuç itibarıyla katılmış olan uzman jandarmanın okulu hizmetten sayılmadı, bunların intibaklarının yapılması gerekir. Uzman jandarmayla ilgili önceki Jandarma Genel Komutanı "Ben bu sorunu geldiğimde buldum, çözeceğiz, bununla ilgili çalışmalarımız var." diye şahsen bana söyledi, "İntibak sorunu halledilecek." dedi ama buna ilişkin hiçbir gelişme olmadı.

Yine, sözleşmeli olarak alınan uzman personelin de üniformasıyla emekli olmasının sağlanması gerekir. Bunlar emekli olduktan sonra ciddi anlamda maaşlarında düşüş oluyor yani bir subay emekli olduğunda maaşının yüzde 70'ini alırken astsubay, uzman jandarma, uzman çavuş çok düşük maaşlar alıyorlar. Bu problemin çözülmesi lazım Millî Savunma Bakanlığıyla istişare edilerek.

Yine, emniyette çalışan personelin, örneğin bir daire başkanının aynı Jandarma Genel Komutanlığındaki bir personele göre, bir generale göre, kıdemli albaya göre çok daha düşük ek göstergeleri. Şimdi, birinci sınıf emniyet müdürü olmuş, daire başkanı olmuş, mülkiye başmüfettişi olmuş vesaire, bakıyorsunuz, Jandarma Genel Komutanlığı da şimdi İçişleri Bakanlığı personeli, ciddi fark var arada. Bu ek gösterge sorununun da denk pozisyonda olan personel arasında ortadan kaldırılması gerekir ki iki teşkilat arasında -polis ve jandarma arasında- o anlamda kendisini farklı, öteki hissetmesin. Bunun da çözülmesi gerekir.

Bu belediye başkanlarının yurt dışına çıkış izni konusu ciddi sıkıntı. Uluslararası bir toplantıya gidecek, izin alamıyor; izin bekliyor, izin tarihi geçiyor. Bunun da bir şekilde bir çözüme kavuşturulması, hızlı bir şekilde neticelendirilmesi gerekir Sayın Bakan.

Yine, bu hükûmet konaklarıyla ilgili sunumunuzda bir şey gösterdiniz. Bayındır Kaymakamının odası sizin odanızdan büyük, İçişleri Bakanının odasından, şu salondan büyük Bayındır Kaymakamının odası. Yani milletvekillerini, Meclis Başkan vekillerini, şunu bunu kastetmiyorum, Bayındır Kaymakamının odası İçişleri Bakanınınkinden büyük. Bunun bir düzene, sisteme kavuşması gerekir, onu görünce aklıma geldi. Şaşırmıştım odaya girince yani Bayındır Kaymakamının odasına girdim, bu odadan büyük arkadaşlar, öyle söyleyeyim.

Şimdi, yine konuşmanızın başında bahsettiniz, işte "DAEŞ'le mücadele ediyoruz, PKK'yla mücadele ediyoruz, IŞİD'le mücadele ediyoruz." vesaire, çok güzel. Buna bir de bütün ahval ve şeraiti tanımlarken Gezi'yi ilave ettiniz. Gezi ile DEAŞ, IŞİD, PKK aynı cümle içinde geçmesi beni üzmüştür. Ben Gezi eylemlerine eşimle, çocuğumla her gün katılmış, vatanını seven, vatanı için çırpınan, mücadele eden bir insanım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen tamamlar mısınız.

MURAT BAKAN (İzmir) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Gezi, tüm dünyada kentli, seküler kesimlerin, 2,5 milyon insanın katıldığı bir duyarlılık. Hepsi de vatanını seven, yurttaşlık görevini yapan, hiçbirisi suça iştirak etmemiş -yani büyük çoğunluğundan bahsediyorum- ama bunların arasına girmiş bir marjinal grup varsa onunla ilgili işlem yapmak sizin sorumluluğunuzda. Bu kadar çok büyük sayıda insanın katıldığı, tamamen çevre duyarlılığıyla başlayan bir toplumsal muhalefetin demokratik bir şekilde ifadesi olan... Biz çünkü Gündoğdu Meydanı'nda, İzmir'de her gün katıldık; hep bizim gibi insanlar vardı, iyi eğitimli, seküler, kentli, cumhuriyete, cumhuriyetin değerlerine bağlı insanlar. Bunları IŞİD'le, PKK'yla aynı kefede değerlendirmenizi, bu mücadele çerçevesinde değerlendirmenizi doğru bulmadığımı burada paylaşmış olmak istiyorum.

Teşekkür ederim.