| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı b) Karayolları Genel Müdürlüğü c) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ç) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 03 .11.2017 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, değerli arkadaşlarım; ben, Sayın Beyribey'in söylediği her şeye katılıyorum ama bir "ama" deyip devam edeceğim.
BAŞKAN - Süreniz on dakika, hatırlatayım Sayın Bekaroğlu.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bana bir beş dakika daha verirsiniz.
Değerli arkadaşlar, bugün, iki tane hepimizi üzen olay basında -haberleri dinledim- maalesef. Bunlardan bir tanesi, dünden beri şehit sayısı giderek artıyor, bugün de Diyarbakır'da bir polisimiz şehit oldu, hepsine rahmet diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, ikinci üzücü olay da ya da hepimizi sıkıntıya sokan olay da açıklanan enflasyon rakamları. Tabii, aslında ikisi de bir şekilde insani bir durum, bu ayrı bir şey, güvenlik ayrı bir şey, ekonomiyle de ilgili bir konu. Yani şehitlerimize üzülüyoruz ve terörü lanetliyoruz ama bu işin ekonomiyle ilgili, ülkemizin geleceğiyle ilgili bir iş olduğu, dolayısıyla, bir an evvel güvenlik politikalarının yanı sıra kalıcı çözümü sağlayacak ve bu sıkıntıyı, bu terörü, bu sorunu bütünüyle halledecek yola tekrar girmek gerekiyor.
Dün Sayın Grup Başkan Vekilimizin bir teklifi oldu, tekrarlıyorum, "Dört partinin katılımıyla bir komisyon kurup bu konuyu yeniden konuşmaya başlayalım." dedi, konuşmaktan başka çaremiz yok.
Değerli arkadaşlarım, biz, 2018 yılı bütçesini konuşuyoruz, ondan önce bir süre Orta Vadeli Program'ı konuştuk ama ortaya çıkan rakamlar, hem bütçeyi hem de Orta Vadeli Program'ı büyük ölçüde çökertti. Bu enflasyon rakamı beklenmiyordu -bugün Sayın Başbakan da ifade etti- 2,1'i buluyor, on iki aylık 11,90; 12'ye yaklaşan bir enflasyon var. Dolayısıyla, bu enflasyon rakamı bütçenin bütün rakamlarını altüst ediyor, kurla meydana gelen değişiklikler de ayrı. Nitekim, enflasyona hemen paralel olarak, bugün, devletin uygulayacağı, trafik kazalarına, evraklara yapılan zamlar da ayrı bir şey olarak gündemimizde duruyor.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, "Yol yaptık." Evet, yol yaptınız yani bu konuyla ilgili hiç kimse bir şey söylemiyor. "Teşekkür almadık." filan dediniz; yanlış, bu tarafını dinlemiyorsunuz, teşekkür alıyorsunuz, takdir de alıyorsunuz, millet de takdir ediyor ve seçiyor sizi.
Değerli arkadaşlarım, yalnız bir şey eksik, Sayın Bakanın sunumunda da baştan sona dikkat ettim, bir şey eksik. İnsanımız için, milletimiz için filan ama insan yok; insanla ilgili, iş güvenliğiyle ilgili, çevreyle ilgili, adaletle ilgili Ulaştırma Bakanımız hiçbir şey söylemedi. Şunu mu diyecek: "Bunu Adalet Bakanlığı bütçesinde konuşun, Çevre Bakanlığı bütçesinde konuşun." Böyle mi diyecek? Öyle değil, bütün bunları, ne yapıyorsak insan için yapıyoruz.
Bakın, değerli arkadaşlar, yıllar önce Karadeniz Sahil Yolu yapılırken -Sayın Mesut Yılmaz temelini atmıştı- yine benzer tartışmalar vardı çevreyle ilgili, yine şimdi olduğu gibi çevre duyarlılığı olan herkes "anarşist", "terörist", "vatan haini" filan ilan edilmişti; salt sadece çevreyle ilgili bir olay olmadığını gördük. Kimse o yola karşı çıkmıyordu, bu yol sahilde deniz doldurularak yapılsın mı yapılmasın mı tartışması vardı; hiç kimseyi dinlemediler, itiraz eden herkes hain ilan edildi. Şimdi, bakıyoruz, gerçekten "bölgede turizm" filan deniliyor, bu yol o turizme ne kattı ne katmadı, ayrı bir tartışma, bunun ötesinde bu yolun ciddi bir tehdit olduğu ortaya çıktı. Denizle şehir arasında, kara yoluyla şehir arasında 2-3 metrelik kot ortaya çıktı ve her selde, en küçük selde bile bütün şehirlerimiz sel altında kalıyor.
Dolayısıyla, bu eleştirilere, Sayın Bakanım, size yapılan eleştirilere "hain", "muhalefet", "bilmem ne" şeyiyle bakmayın lütfen, biraz da insani olarak bakın, biraz da dinleyin. Söylenen her şeyi de savunma psikolojisiyle, "Nasıl cevap vereceğim?" psikolojisiyle bakmayın. Yani lütfen "Ne diyor muhalefet?" bundan faydalanmaya çalışın derim.
Değerli arkadaşlarım, tabii, Ulaştırma Bakanlığının bütçesinde dünya kadar konu var, o kadar uzun da vaktimiz yok. Bir konuyu tekrar gündeme getireceğim, Genel Kurulda gensoru dolayısıyla gündeme getirdik. Bu kara yolu, özellikle Ulaştırma Bakanlığının davet usulüyle, yani 21/b'yle yapmış olduğu ihale çok ciddi sıkıntı.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de bir Kamu İhale Yasası var. Bu yasa zaten defalarca delinmiş ama büyükler için neoliberal dönemde, Kemal Derviş zamanında gelmiştir ve büyükleri daha da büyütecek, bu şekilde düzenlenmiş bir yasa ama siz, bunu defalarca deldiniz ve bu konuyu 21/b'yi yakınlarınızı, çevrenizdeki bazı müteahhitleri, bazı insanları zengin etmenin aracı olarak kullandınız.
Değerli arkadaşlarım, bu davet yoluyla yapılan, yani 21/b'yle yapılan ihaleler belli insanlara veriliyor ve bu insanlar Hükûmete yakınlığıyla biliniyor. Bunlardan bir tanesi de milletin anasına sövmüştü. Nasıl oluyor ben anlamıyorum, bu kadar "millet, millet", "millî, millî" diyen bir siyasi ekip nasıl böyle davranır, bunu anlamıyorum.
Niye normal ihale yoluyla yapmıyorsunuz, niye zamanında yapmıyorsunuz Sayın Bakanım, bunu bir anlatmanız gerekiyor.
Nitekim, Sayıştay da aslında bu konuya dikkat çekiyor raporunda. Sayıştay, 2016 Karayolları Genel Müdürlüğüyle ilgili raporunda bu davet yoluyla yapılan ihalelere dikkat çekiyor. Yüzde 192,6 oranında bir artış var ve bunun sorgulanması gerek, sorguluyor da rapor ve "Yatırım programında yer almayan projelere niçin bu kadar harcama yaptınız?" filan diye soruyor. Bu verdiğiniz ihaleler, yani yakınların bir an evvel zengin edilmesiyle bir ilişkisi var mı diye soruyor.
Değerli arkadaşlarım, kara yolları, yani Ulaştırma Bakanlığının bütçesini konuşurken, elbette bu yap-işlet-devret, yap-kirala-devret tarzı finans yöntemiyle ilgili de bir şeyler söylememiz gerekiyor. Bu garantiler dolayısıyla, 2018'de bütçenin neredeyse yüzde 10'unu bu garantilere vereceğiz. Tam rakamları bilmiyoruz Sayın Bakanım, bazı arkadaşlarımın BİMER üzerinden soru önergesiyle sordukları, "Bu köprülerden, tünellerden ne kadar taşıt geçiyor, ne kadarını geçmeden ödemek zorunda kalıyoruz?" bunlarla ilgili kesin rakamları bilmiyoruz, bu bütçe görüşmeleri dolayısıyla bunları açıklarsanız son derece memnun oluruz.
Size bir şey ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlarım. Her dönem bütçenin kara delikleri olmuş, krizlere sebep olmuş; mesela Sosyal Güvenlik bütçesiyle ilgili, SGK'yla ilgili bunu konuşuyoruz. Önümüzdeki beş altı sene içinde 3 tane konunun gerçekten kara delik olacağına dair ciddi işaretler var. Bunlardan bir tanesi, bu hazine garantili yani yap-işlet-devretle ilgili yükümlülükler, hazinenin almış olduğu büyük yükümlülükler. Sayın Bakanımız -yanlış not almadıysam- ifade etti, 100 milyar TL'lik yani bugünkü kurla 27 milyar dolarlık Karayoluyla ilgili, Ulaştırma Bakanlığıyla ilgili şeyi var, gerçekleşen 53 milyar. Bunlardan ne kadar kullanılıyor? Millet ödüyor zaten, o da ayrı bir şey. 1'e 5 şey yapıyoruz. En ideal finansman yolunun bu olmadığını oturup konuşabiliriz yani normal faizle alınsa bunların çok çok altında kalacak ama siz bunu bu şekilde yaparak millete finanse ettiriyorsunuz yüksek paralarla, dolarla yapıyorsunuz bir de. "Millî" diyorsunuz sürekli şekilde, insanlara "Dolar bozdurun." diyorsunuz ama devletin bütün taahhütlerini, garantilerini dolar üzerinden veriyorsunuz. 3 tane kara delikten biri bu olacak değerli arkadaşlarım, öyle görülüyor. Bir tanesi de Kredi Garanti Fonu'dur. Kredi Garanti Fonu'yla ilgili öyle bir açılıyoruz ki duramıyoruz, akıntıya kapılmış şekilde gidiyoruz. Bunun ne olacağı -çünkü orada da köpük satıyoruz- konusunda kimse bir şey bilmiyor. Varlık Fonu diye bir şey daha aldık başımıza. Bu Varlık Fonu da ne yapacak ne yapmayacak, kimse bilmiyor, Hükûmet de bilmiyor. Nitekim, başta ortaya koyduğu, burada yasa çıkarken Plan Bütçe Komisyonunda konuşulan şeylerin tamamını bıraktı, şimdi yeniden yapılandırıyor. Bu konuya dikkat çekmek istiyorum.
Bir başka konu, arkadaşlarımız gündeme getirdiler, bu TÜRK TELEKOM'un borçlarıyla ilgili, ödenmeyen borçlarıyla ilgili. 1 Ekimde verilen süre doldu. Sayın Bakanımız bu konuyla ilgili bir açıklama yaptı "TELEKOM'un işte şu kadar kârı var." ama henüz bu borçların nasıl tahsil edileceği, bu borçlar millete mi yazılacak yazılmayacak, bu konuyla ilgili de söylenmiş fazla bir şey yok. Sayın Bakanımız bütçe görüşmeleri münasebetiyle bu konuyu anlatırsa, açıklık getirirse çok memnun olacağız. Bu OTAŞ nedir, ne yapacak, bizi nasıl bir sıkıntı ve belayla karşı karşıya bırakacak? Bu konuyla ilgili sizden bilgi bekliyoruz.
Değerli arkadaşlarım, birkaç dakika daha, bana bir iki dakika verir Sayın Başkanım. İyi ki Sayın Bilgiç gittiler, bize hiç tolerans tanımıyor.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Arkasından konuşmayın, arkadaşımı savunurum. Siz niye savunmuyorsunuz?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Rize'yle ilgili birkaç bir şey söyleyeceğim. Sayın Bakanım konuşurken laf attım. Sayın Bakanım, şimdi, Beyribey de anlattılar...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, iki dakikada lütfen tamamlayın, buyurun.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Kars'a geldi, oradan da Samsun'a gidecek ama Doğu Karadeniz Bölgesi'nde Rize, Trabzon, Artvin var, ben hep Rize demeyeceğim. Sayın Bakanımızın sunumunda ne doğu-batıda ne kuzey-güneyde Doğu Karadeniz Bölgesi'nin; Trabzon'un, Rize'nin, Artvin'in bir pay aldığını göremedik. Lojistikle ilgili Rize milletvekilleri geliyor, Rize'de sürekli konuşuyorlar "Şöyle merkez, böyle. Şu kadar adam uçacağız, edeceğiz." filan. Sayın Bakanın sunumunda bir şey yok ama laf attığımda cevap verdi, "Rize'deki lojistikle ilgili de bir şeyler yapıyoruz." dedi. Ama niçin Samsun'dan gelen bir yol Trabzon, Rize, Batum'a kadar gitmiyor? Niçin kuzey-güney Trabzon'dan ve Rize'nin içinden demir yoluyla bağlanmıyor? Bu konular kârlı mı değil? Size Cumhurbaşkanı yeter mi diyorsunuz? Cumhurbaşkanınız var, Cumhurbaşkanı İstanbullu ya, eskiden Kasımpaşalı, şimdi Üsküdarlı, Rizeli filan değil. Yetmez bize, biz demir yolu da istiyoruz.
Bir de Rize-Artvin Havaalanı'yla ilgili son cümlelerimi söyleyip kapatacağım. Evet, Rize-Artvin Havaalanı ihalesi yapıldı, çalışmalara da başlandı. Ama merak ettiğim bir şey, gerçekten, 2017 yılında ne kadar para ayrılmıştı, ne kadar kullanıldı? 2018 yılında ne kadar para ayrılacak ve gerçekten ne zaman bitecek? Yani "2020'de bitiyor." filan demişlerdi.
Son bir şey daha söyleyeyim. Sayın Bakanım, bizim işimiz değil yani biz ihale ettik, tamam. Onu da verdiniz, o "Milletin anasını bir şekilde bellerim." filan diyen adama verdiniz, affedersiniz, özür dilerim, ona verdiniz. Ama o müthiş bir adam, Rizeli fakat işte nereden, kimden, hangi kiralama şeyinden yapmışsa dünya kadar kamyon getirdi ve Rizeli kamyoncular isyanda "Hiçbir iş yapmıyoruz, ekmek yiyemiyoruz, taksit ödeyemiyoruz..." Ne oluyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Niye Rize'ye bu kadar kamyon geldi? Siz ihale ederken bunları...
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bekaroğlu.
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI AHMET ARSLAN (Kars) - Kusura bakmayın da sizin dediğinize geliriz. Cevap vermeyecektim, sonunda cevap verecektim ama sizin dediğinize geliriz. Kamu İhale Kanunu'nu biz kendi menfaatlerimize kullanacak olursak dediğiniz gibi yaparız.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yok, yok, kendi menfaatinize değil.
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI AHMET ARSLAN (Kars) - Yok, dediğiniz gibi yaparız.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Millet menfaatine...
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bekaroğlu.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Rizeli kamyoncular ağlıyor, yüzlerce kamyon var, yatıyor -dışarıdan bir yerlerden gelmişler- isyan ediyor. Bak, orada çalışma güvenliğiyle ilgili de problem ortaya çıkacak, bu konuda da uyarayım sizi.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.