KOMİSYON KONUŞMASI

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Teşekkürler Başkanım.

Sayın Bakan, değerli Komisyon üyeleri, değerli meslektaşlarım ve değerli basın emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biliyorsunuz, Bakanım, bundan aşağı yukarı bir ay önce bize, bütün sağlık çalışanlarını, sağlık kökenli vekillere bir kahvaltı yaptınız. O kahvaltıda ben size şöyle bir şey söylemiştim: "Ben sizden umutluyum." Ama o umudu maalesef göremiyorum. Niye umutlu olduğumu, bir önceki Bakana göre sizin çok daha başarılı olacağınızı temenni ettim, onu diledim; yine de inşallah olursunuz diye düşünüyorum.

Bakın, bütçe konuşulurken herkes rakamlardan bahseder ama biz bugüne kadar bir Sağlık Komisyonu olarak toplanmadık. Türkiye'nin şu ruh hâline bakın, nefret dili kullanılıyor, o kadar kötü şeyler oluyor, biz maalesef bir araya gelemiyoruz, şu toplumun ruh hâline bir çözüm getiremiyoruz.

Bakın, iki şey söylüyorum: Bir; Irak'ta, İran'da, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde bir deprem oldu. Sağ olsun, ülkemiz oradaki insanlara yardım etti, tamam mı? Güzel, bu iktidar yardım etti ama aynı şekilde, bu iktidarın yetiştirdiği insanlar ne dedi biliyor musunuz? "Bırakın gebersinler."

SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Biz yetiştirmedik.

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Hayır, hayır, bunu da siz yetiştirdiniz, bu nesli de siz yetiştirdiniz.

SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Olur mu?

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Bu iktidar yetiştirdi, bu nefret dilini de sizin iktidar yetiştirdi. "Bırakın gebersinler." diyen, aynı zamanda bir de hastanede çalışan bir müdüre hanımmış.

VURAL KAVUNCU (Kütahya) - Özel hastanede o.

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Özeli, yerlisi yok bunun. Özeller de bizim hastanelerimiz değil mi?

Ben şunu diyorum: Felaketin dini, dili, ırkı yoktur. Ruhlarını nefretle doldurmuş bu tür hastalıklı olan kişilerin insanlara ve insanlığa bir yararı olmaz. 500'ü aşkın insanın yaşamını yitirdiği depremin ardından, sosyal medya üzerinden Kürt nefreti yayıldı. Bu nefret sağlıklı olmayan bir toplumun ruh hâlidir. Biz sağlıkçıların bu konuda hassas olması gerektiği konusunu düşünüyorum. "Bırakın gebersinler." ifadesini kullanan kişinin bir sağlıkçı olması çok tehlikelidir. Demek ki Kürt bir hasta için "Bırakın gebersin." diyecek kadar mesleğine saygısı yoktur.

Bakın, aynı şekilde şunu söylüyorum: Ayrımcı, nefret dili o kadar yaygın ki toplum bir barut fıçısı hâline gelmiş, bir baba çocuğunu öldürebiliyor. Sokakta nefret var, Mecliste var, statta var, otobüste var. Her tarafta bir şey var, bir nefret, bir kutuplaştırma var, bunun için bir çare ürettik mi? Bırakın rakamları; önemli olan, şu Türkiye'de bir iç barışı sağlayabiliyor muyuz? Bence bu rakamlardan, bu verdiğiniz verilerden çok çok önemlidir toplumsal barış. 80 yaşındaki bir kadın, bir eski vekilimizin annesi ölüyor, onun cenazesine saldırabilecek bir toplum hâline gelmişiz. Ve cenazeye saldıranlar Bakanla resim çektiriyor, yirmi gün sonra sokağa salınıyor ama "Çocuklar ölmesin." diyen bir Ayşe öğretmen bugün içeride. Böyle toplumsal şey mi olur? Yoksa rakamlar şöyle olmuş, bebek ölü şu olmuş, şu hastane şu olmuş... "Bıçak parası." diyorsunuz.

Geçen gün bir vekil arkadaşım A sınıfı bir hastanede ameliyat oldu, verdiği para ne kadar biliyor musunuz? 25 milyar. Bu 25 milyar milyarın içerisine bıçak parası da girer, döner parası da girer, keser parası da girer, girer oğlu girer. 25 milyar ne demek ya?

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Bıçak parası resmî oldu zaten.

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Resmî oldu. Eskiden bıçak parası 50 lira, 100 liraydı, şimdi milyarlarla ölçülüyor; bu da yanlış, bunların üstüne gitmeniz lazım.

İkincisi, daha da önemlisi, Sayın Bakanım, iyi hekim yetişmiyor. Bu iyi hekim yetişmemesinin nedeni, maalesef doğru dürüst uygulanmayan bu Tam Gün Yasası'ndan kaynaklı. İyi hocalarımızın çoğu özel sektöre geçti, tıp fakültelerinin içi boşaltıldı. Bugün, Adıyaman'da çocuk hekimi yetişiyor, çocuk hekimine eğitim veren bir tek hoca, bir enfeksiyon hocası bütün çocuk hastalıkları uzmanlarına diploma veriyor, yeterlilik şeyi veriyor. Biz öyle yetişmedik. Ben de çocuk hekimiyim ama benim en az 15-20 profesörüm vardı, doçentim vardı.

Bir de Sayın Cumhurbaşkanımızı hiç eleştirmiyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, süreniz doldu.

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Bir şey söyleyeceğim: Dindar ve kindar nesil istemiyoruz.