KOMİSYON KONUŞMASI

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Sayın Başkanı, Cumhurbaşkanlığı Sayın Genel Sekreteri, Sayıştay Sayın Başkanı, Kamu Denetçiliği Kurumu Sayın Başkanı, Sayın MİT temsilcisi, kıymetli bürokratlar ve basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkanım, bizim Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak üzerinde hassasiyetle durmamız gereken iki husus; bir tanesi denetim, bir tanesi de yasama.

Şimdi bunlara gelirsek; burada, Türkiye'de, genel anlamda kurumsal yapıda meydana gelen kapasitedeki bozulma eğilimlerinin bir kısmını maalesef görüyoruz, bunu yaşıyoruz. Ben Türkiye Büyük Millet Meclisinde on senedir milletvekiliyim, iki dönemdir de bu Komisyonda üyeyim. Çok zevk aldığım iki husus var; bir tanesi Türkiye Büyük Millet Meclisinin OECD, SIGMA ile birlikte yaptığı bir Akran Değerlendirmesi Raporu ki buna da Milliyetçi Hareket Partisi adına katıldım, Sayın Hamzaçebi katıldı, AKP'den de Sayın Vahit Erdem bundaydı; bu çalışmayı önemsiyorum.

Diğer bir husus da Sayın Başkanım, Kanun Yapım Süreci Sempozyumu; bunda da yine Cumhuriyet Halk Partisinden Sayın Akif Hamzaçebi vardı, Bekir Bozdağ Bey vardı AKP'den, Milliyetçi Hareket Partisinden de ben vardım.

Şimdi, bunlardan niçin özellikle bahsediyorum? Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurumsal kapasitenin geliştirilmesi açısından ihtiyaçlara binaen birtakım çalışmalar oluyor ama bu çalışmalar lafta kalıyor, biz bunları izleme ve kullanma imkânını bulamıyoruz. Burada verdiğimiz emeklerin neticesini almak da mümkün olmuyor.

Şimdi, baktığımız zaman hani "Buralarda esasen söylenecek ne var?" dediğimiz zaman, bu raporlarda değinilen konulara baktığımız zaman "Komisyon sisteminde sıkıntı var." diyor. Sayın Başkanımız sabah izah etti hele son değişikliklerden sonra bu komisyonların yapısında meydana gelecek değişiklikler konusunda bir an önce ne yapmak lazım? Tamamlamak lazım çünkü önümüzdeki döneme uyum sağlamak lazım. Kaliteli uzmanı kurumsal kapasiteyi geliştirme açısından yetiştirmek kolay bir iş değil -ben kendim kariyer uzmanıyım, planlama kökenliyim- bu, bu açıdan önemli. Parlamento işlerinin yönetimi çok önemli -burada değinilen hususlar- yasama, yürütme ilişkileri önemli. Diğer taraftan, yasama süreci ve yasamanın kalitesi fevkalade önemli, Parlamento ve AB'ye katılım ve diğer hususlara da baktığımız zaman bu değerlendirmesi önemli. Bütçe süreçleri ve kamu hesapları özellikle üzerinde hassasiyetle durulması gereken hususlardan biri; bu Komisyon olması hasebiyle de çok önemli. Ben uzun süredir de bu işle ilgili olduğum için buna da önem veriyorum ve Sayın Başkana da teşekkür ediyorum o konuda. Daha önce onunla uzlaşma imkânı bulamadığımız çok alan oluyordu, kavga ettiğimiz de oluyordu ama bu konudaki hassasiyeti içi teşekkür ediyorum. Bunu hassaten Komisyon üyesi olarak da ben sizden talep ediyorum Sayın Başkanım, bunu bir an önce tamamlayalım.

Burada parlamenter gözetim ve denetimi önemli, Parlamentodaki siyasi parti grupları ve milletvekillerinin ilişkileri önemli, statüleri, diğer özlük hakları, idari yönetimin de ele alınması lazım.

Esasen raporda temel kapasite sorunları var; bunlar tek tek incelenmiş. Kurumsal yapı, temel parlamenter işlevleri arasındaki belirgin dengesizlikten bahsediyor -bunu da görüyoruz- bundan etkilendiğini söylüyor. İktidar ve muhalefet arasında da belirgin bir ayrımın olduğu burada ifade ediliyor. Bu giderilebilecek bir şey ama zaman zaman hakikaten sıkıntı olduğu da oluyor.

Tabii, burada yasama sürecinde yasama kalitesine ilişkin, yasama kalitesini de tehlikeye atan etkenlerin olduğu ifade ediliyor. Kanun ve tasarı ve tekliflerinin çokluğu bir tanesi, gündemin belirsizliği, zaman baskısı, kanunların bütünüyle uyumsuz olması ve son dakika değişiklikleri gibi sorunlar. Burada ben 20-30 madde gelip 240 madde çıkan torba tasarıları biliyorum hepsi ilave olarak. Hatta bir hatıramı da ifade etmek istiyorum. Önerge imzalattırılan bir milletvekili arkadaşımızın önergesinde araya bir "ve" konularak bir okla değiştirilmiş fakat çok hassasiyet gösteren teknik bir arkadaştı ve "Allah'tan korkun, hiç olmazsa değiştirdiğinizi haber verin." dedi. Yani bunu biraz da espriyle olsun, germeyeyim diye anlatıyorum ama hakikaten bu tür sıkıntılar var.

Toplum dinamik; çok çabuk değişiyor, ihtiyaçlar değişiyor, siyasal kuruma olan talepler yoğunlaşıyor. Bunların içinde düzgün olanlarını seçmek lazım. Nitekim bu son torba tasarıda biz muhalefet olarak memnun olmadığımız çok husus olmasına rağmen Komisyon Başkanı önemli bir kısmını da ne yaptı; çıkardı.

Şimdi, Sayın Başkanım, ben burada bizim muhalefet şerhimizden, müsaade ederseniz bu son torba kanunuyla ilgili bir iki ufak hususu arz etmek istiyorum. 63 ayrı kanun, hiç birbiriyle ilgisi yok, kanun hükmünde kararname çeşitli maddelerde değişiklik yapıyor. Şimdi, arkasından gidiyoruz. Bunun ne olması lazım? Bir kere, öngörülebilir olması lazım, anlaşılabilir olması lazım, ulaşılabilir olması lazım. Ben çok özür dileyerek ifade etmek istiyorum, bu önergeyi veren arkadaşlar bile -buradaki usulü bildiğimiz için rahatlıkla söylüyorum- muhtevada ne olduğunu bilmiyor. Ben mesela buraya gelen bir arkadaşa, iktidara mensup arkadaşa söyledim, hani "İmza attığın önergenin altında kaç milyon gidiyor, kaç trilyon gidiyor haberin var mı?" dedim.

Şimdi, bu kadar hani hızlı bir gelişim, değişim; bu işi bir rahatlatmamız lazım, toplumun bunu anlaması lazım. Ben her gelen tasarının mutlaka bir alt komisyona havale edilmesini arzu ediyorum. Niçin? Toplumun tarafları, konuya taraf olan, tasarıya taraf olan, teklife taraf olan herkes sizi buluyor. Müspet de olsa, menfi de olsa sizin o konu hakkında neyiniz oluyor? Bir bilginiz oluyor.

Şimdi, tabii ki bunun bir hazırlanma süreci var, görüşülme süreci var, siyasi partilerin olaylara o günkü güncel zamana dayalı da bir bakış açıları gelişiyor. Burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde ben başka bir komisyondayken yaşadığım bir olayı da ifade etmek istiyorum örnekle müşahhas olduğu için. Bir tasarı görüşülüyor; bir kuruma bir tane dernek dercedilmek isteniyor bir şekilde yani. Ben o kurumun daha önce kurucu yönetim kurulu üyesiyim. Geldim, dedim ki -açılımını yazmışlar derneğin- "Bu buraya olur mu? Kim bu? -Söylediler, ismi lazım değil, iktidara mensup arkadaş söyledi.- Ya, bu buraya olmaz. Bakın, bu Komisyonda iktidar partisine mensup ticaret ve sanayi odalarından gelen beş altı tane başkan var. Kamu tüzel kişiliği var bir taraftan TOBB'un; dâhil edin buraya hiç kimse bir şey demez." Onun üzerine arkadaşlar yüklendiler bürokrata. Bakan da yoktu, gelmemiş. Ben söz aldım "Niye bürokrata yükleniyorsunuz?" Ben de bürokrasiden geliyorum. Şimdi, "Bakan bey gelmemiş, doğru. Ee, böyle bir şeyi bürokrat savunuyor. Bir tek soru soracaksınız." dedim. "Bu dercedilen husus veya dernek tasarı önerisi olarak sizden Bakanlar Kuruluna gittiği zaman, Başbakanlığa gittiği zaman var mıydı yok muydu; bunu sorun yeter." dedim. Sordular "yok" dedi. "O zaman nerede dercedilmiş bu? Bakanlar Kurulunda. Niye bürokratı dövmeye kalkıyorsunuz?" dedim.

Ya, bunu ne iktidar partisini ilzam etmek için ne de bir başka şey için söylüyorum. Hani bu yasa yapım sürecini ne yapmamız lazım? Bizim bir toparlamamız lazım. Emin olun, şimdi, ben eve gidiyorum -daha önceden de tecrübeli olduğum için- evde belki çocuklar da gülüyorlar gecenin bir vaktinde en az bu kadar cilt, hiç okumasam bile mutlaka tablolarını karıştırdığım, nüfuz etmeye çalıştığım... Hele teknik Komisyon burası rakamlara bakmak mutlaka icap ediyor. Bugün sevindim epey bir arkadaş genelin anlamında, rakam bazında da neye girdi? Olaya girmeye çalıştı. Bu önemli bir şey, işin muhtevasına bakıyoruz.

Şimdi, buradan, bu Komisyondan geçti bu tasarı. Biz her seferinde bu tür yasalarda Milliyetçi Hareket Partisi olarak arkadaşlarımız şunu mutlaka koyuyorlar. "3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun uyarınca hazırlanan Bakanlar Kurulunun 2005 tarih ve şu sayılı kararıyla uygulamaya konulan Mevzuat Hazırlama, Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte konu itibarıyla aralarında bağlantı bulunmayan..." falan diye devam ediyoruz; bu vakıa. Buraya gelen bakan arkadaşlar da bundan huzursuz. Hükûmet çareyi nasıl buldu? Şimdi, Maliye Bakanlığının koordinasyonunda olmaya başladı. Ya, Mehmet Şimşek Bey, ilk Bakan olduğunda biz söyledik, tövbe etti "Bir daha getirmeyeceğim." dedi. 20 maddeydi veya işte 30 maddeydi; çıktı ama ondan sonra her şey böyle çıkmaya başladı.

Ha, bu zaruretten kaynaklanan birtakım şeyler olur; muhalefet partilerinin buna tolerans göstermesi de bazı hâllerde mümkün oluyor. Görüşüyoruz, arkadaşlarımız işte grup temsilcilerini çağırıyorlar, bakan beyler içeride bir şey yapıyor. Bunu çözmemiz lazım. Şimdi, bu...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ayhan, ek süre veriyorum.

Buyurun.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum.

Şimdi, burada tabii, milletvekillerinin saygınlığının korunması, yasama süresinin planlı ve programlı olması, torba kanun ve temel kanun uygulamalarının kaldırılması, bazılarında Ticaret Kanunu gibi hakikaten üç yüz gün sürecek şeyi üç dört günde de çıkardığımız oldu, bunların da yapılması lazım.

Sayıştaya belki daha sonra geliriz ama Cumhurbaşkanlığı bütçesi ve kesin hesabıyla ilgili bir şeyi ifade etmek istiyorum, çok tartışıldığı için: Bazı şeylerde hassasiyet göstermek lazım. Belki de güncel gelişim nedeniyle yapılamayan birtakım şeyler var. Mesela diyor ki: "Form 3/10/2016 yılı kesin hesabı, gayrimenkul mal bakım ve onarım gideri." Burada, harcama oranı yüzde 57,21; iptal oranı yüzde 42,8. Şimdi buna bakıyoruz, gayrimenkul büyük onarım gideri, benzer bir şey buralarda görüyoruz, harcanmıyor ama en sonunda da bir şey görüyoruz: Şurada, fonksiyonel sınıflandırmaya bakıyoruz. Mesela, diyelim ki: 01 Cumhurbaşkanlığı, 2016'da başlangıç ödeneği 434 milyon, 1.292 harcaması, gerçekleşen, yaklaşık dört katı. Ama buna rağmen 2017'de başlangıç ödeneği için 648 milyon talep etmişiz. Ağustos ayında üçte 1'ini falan harcamış vaziyetteyiz. 2018'de bütçe teklifini de 845 gösteriyoruz. Şimdi, buralara baktığımız zaman tabii bunların altında belirgin şeylere de bir izahat verirsek kamuoyu önünde tartışılmasını da engellemiş oluruz. Bunları da net bir şekilde söylemek lazım.

Diğer taraftan, sürem bitmek üzere ama, Sayıştay Kanunu burada çıkarken ben Komisyon üyesiydim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Hakikaten bütün siyasi partiler, üzerinde anlaştılar, gayet yoğun bir şekilde çalışıldı. Bundan da memnuniyet duydum. Hatta bir maliyeci çocuğu olarak, kendisi de maliyeci olan birisi olarak o Sayıştay denetçilerinin, Anadolu kasabalarında sabah erken gelip "Birisi bir parça ekmek verecek." diye baktıkları günleri de bizzat yaşayan, hatırlayan birisi olarak söylüyorum, geldiği durum itibarıyla ben memnun değilim. Bizim adımıza denetim yapılıyor. Şayet, biz bu raporları kendimiz okumazsak "Biz bundan bir şey anladık." diyemeyiz. Ben birtakım şeyler yazdım, arkadaşlara danışarak da yazdım. Dış denetim genel değerlendirme raporlarına baktığımız zaman, denetlenen kurumlar tarafından pek çok yasal zorunluluğun yerine getirilmediğini görüyoruz, tespit ediyorlar. Ancak bu yasal yükümlülükleri yerine getirmeyenler hangi kurumlar, onları çok net bir şekilde ifade etmiyoruz. "Stratejik planla hazırlamayan kurumlar var." deniyor. "Performans programı hazırlamayanlar var." deniyor, hatta "Faaliyet raporunu hazırlamayanlar var." deniyor. Bunlar hangi kurumlar? Bu kurumsal kapasiteler neden kifayetsiz mi, bunlara bakmak lazım.

Şimdilik benim söyleyeceğim bunlar.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.