KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Sayın Meclis Başkanımız şahsında bütün heyeti saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, Bekaroğlu Hocam az önce korkudan bahsetti. Oysa onun yetiştiği kültür iklimi "Lâ havle ve lâ kuvvete illa billâh." dedirtir. Bunu kayda geçiyorum, bir kelam fuhşu diye kabul ediyorum.

Bir not özellikle burada söyleyeceğim, sabahleyin Ebubekir Bey kardeşimin konuşmasına verdiğiniz tepkiden dolayı. Sayın Cumhurbaşkanımız bizim liderimiz, bu yolu bize açan, önder diye kabul ettiğimiz bir isim. Ona karşı haksız bir mesnedi burada özellikle kınamak bizim vazifemizdir diye düşünüyoruz. Buna tepki niyeydi, onu anlamadım.

Sayın Temizel Bakanımız kendisinden çok şey öğrendiğim, öğrendiğimiz, hakikaten hâl diliyle de, ifadeleriyle de öğreten bir büyüğümüz. O da zannediyorum ki usulden dolayı söz almasına karşı çıktı, yoksa içerikte Ebubekir Bey'in herhangi bir fahiş hatası yoktu. Kaldı ki kelam fuhşundan uzak durmak lazım.

Korkudan bahsetti Sayın Bekaroğlu. Bir belediye başkanı, arkadaşlar, bir ilçe belediye başkanı ayaklanma çağrısında bulunuyor, halkı ayaklanmaya davet ediyor ve orta yerde "Korku iklimi var." deniyor. Böyle bir şey olabilir mi? Orta yerde bir diktatörden bahsediliyor. Bu nasıl bir çelişkidir, tenakuzdur? Ve bir parti sözcüsü çıkıyor, ağzında hiçbir ölçü kalmadan Cumhurbaşkanımıza ağzına gelen isnatlarda bulunuyor. Bunu özellikle ben de burada söz almışken kınamak istiyorum, kınıyorum ve hepimizin, az önceki konuşmacının ifade ettiği gibi, lisanımıza, dilimize dikkat etmemiz gerektiğinin altını çiziyorum.

Değerli Başkanım, bulunduğunuz yere şekil veriyorsunuz, lezzet katıyorsunuz. Bunu, tabii siz burada olduğunuz için ifade etmek belki çok da sevimsiz kaçıyor ama bir tespit de yapmak lazım. Değil mi Başkanım?

BAŞKAN - Kesinlikle.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Büyüğümüzsünüz, iftihar ediyoruz sizinle. Sizin temsil ettiğiniz Meclisimizin şu anda bütçesi görüşülüyor.

Bir tespittir ki milletvekilinin en mümtaz görevlerinden birisi kanun yapmaktır. Özellikle bütçe kanununa temel teşkil eden Komisyonumuzdaki görüşmelere yasama faaliyetlerimiz arasında en mühim yeri tutar. Hele görüştüğümüz bütçe millet iradesinin tecelligâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesi ise yaptığımız görev daha şerefli, daha mesuliyetli bir mahiyete bürünüyor.

Gazi Mustafa Kemal üyesi olmaktan büyük gurur ve onur duyduğumuz bu yüce Meclisin açılışını duyurduğu telgrafta Türkiye Büyük Millet Meclisinin sivil ve askerî makamların üzerinde olduğunu ifade ediyor Sayın Başkanım. Daha cumhuriyet ilan edilmeden Meclisin en üst makam ve merci olarak belirlenmesi başlı başına çok büyük bir hadise, çok büyük bir yenilikti. Türkiye Büyük Millet Meclisi için söylüyorum bunu. Devletimizin kurucusu hayatının her safhasında bu tespiti dile getirmiştir. Meclisin her türlü kurum ve kuruluşun üzerinde yer aldığını ifade etmiştir. Ancak çok uzun bir dönem bir çelişkili hâl üzere yaşadık, tenakuzlar içerisinde yürüdük. Şöyle ki: Kendilerini "Atatürkçü" olarak takdim eden askerî ve sivil vesayet odakları yüce Meclise ram olmaya bir türlü yanaşmamış, hatta onun yüksek iradesine türlü bahane ve tutarsız gerekçelerle ipotek koymayı rejim savunuculuğu olarak takdime yeltenmişlerdir. Demokrasi tarihimizi darbelerle, gizli ve açık çeşit çeşit müdahalelerle kirleten vesayet odaklarının ve dışarıdan destekli hain piyonların son vahşetleri hepimizin malumu: 15 Temmuz kanlı darbe girişimi.

Milletin kalbine bomba yağdıran hainlere şerefle direnen milletvekillerimiz, başta Sayın Başkanımız olmak üzere, 2'nci kez Gazi Meclis olmanın onurlu tahtına oturmuşlar, Meclisimizin müseccel şan ve şerefini bir kere daha bütün dünyaya göstermişlerdir. Milletin şanlı destanında milletin önünde, yanında, ardında saf tutan kıymetli milletvekili arkadaşlarımı bu vesileyle bir kere daha kutlamak istiyorum. Aziz milletimiz bilsin ki tıpkı dünyanın gıptayla ayakta alkışladığı ve sonuçları karşısında ihtiramla ayağa kalktığı istiklal mücadelesinde ve 15 Temmuz şanlı destanında olduğu gibi, bundan böyle de istiklal ve istikbalimize kasteden dâhilî ve haricî düşmanlara aynı kararlılıkla göğsümüzü siper etmeyi onurlu bir görev sayacağız. Böyle bir Mecliste bütçe yapma onurunu bize bahşeden Rabb'imize şükürler olsun. Bu yüce Mecliste tecelli eden halk iradesinden mülhem hak iradesi sonuna kadar payidar olsun istiyoruz. Meclis bütçemiz de hayırlı olsun Değerli Başkanım.

Bir başka şükür ifadesini özellikle kayda geçmek istiyorum. Cenab-ı Hakk'a şükrediyorum. Sebep şu: Anayasa'nın tarif ettiği şekilde Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletinin birliğini hakkıyla temsil eden bir muhterem Cumhurbaşkanına sahibiz. Burada onu temsil eden Sayın Genel Sekreterimiz var, geçtiğimiz yıl da bütçeyi yaparken buradaydı. Değerli Başkanım, kendisi bir yönüyle de benim hemşehrim sayılır, yengemiz Erzurumlu olunca. Hakikaten, kendisi de bulunduğu pozisyonda hakkıyla vazife yapan iftihar ettiğimiz birisi.

Bir güzel, bir özel tespit var, müsaadenizle onu da burada kayda geçeceğim: Bir yazarımız diyor ki: "Talihin ve tarihin milletlere güldüğü anlar vardır." Bunu bir başka yazar "yıldızın parladığı anlar" diye tarif ediyor Değerli Başkanım, "yıldızın parladığı anlar..." Milletler tarihi için söylüyor bunu. Hiç şüphesiz, bunun aksi zaman dilimleri de var. İstanbul'un fethi, tarihin milletimize güldüğü andır, talihimizin, bahtımızın açık olduğu gündür, yıldızın parladığı zamandır ama Viyana bozgunu tam aksini ifade etmiştir. Sevr, talihin de tarihin de milletimize yüzünü ters döndüğü; şanlı istiklal mücadelesi, millî talihin yüzümüze güldüğü bayram anıdır. 15 Temmuz felaketi, talihimizin karardığı, hemen akabinde bir büyük destanın yazıldığı, bahtımızın açıldığı muhteşem zaman dilimidir. Yani aynı gün hem talihin karardığı ama -elhamdülillah- akabinde yıldızının parladığı gündür 15 Temmuz.

Cumhurbaşkanlığı bütçesi vesilesiyle hiç mübalağa etmeden bir hakkı teslimi vazife biliyorum. Ülkemizin son on altı, on yedi yılına vicdan penceresinden dikkatle baktığımızda göreceğimiz net ve kati manzara şudur: Bu zaman zarfında millet düşmanlarının, vesayetçilerin, iç ve dış hainlerin aleyhine ne gibi iş ve eylem varsa altındaki imza milletin adamına aittir, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a aittir elhamdülillah. Millet lehine ne varsa, hangi tarihî karar, hangi büyük eser varsa altındaki imza milletin bağrından kopup gelen bir büyük lidere Recep Tayyip Erdoğan'a aittir şükür. Bayrak hassasiyetinde, ecdat sadakatinde, inanç titizliğinde, liderlik kabiliyetinde tartışılmaz bir büyük siyaset adamının çehresi belirir karşınızda bu zaman dilimlerinde. "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" diye haykıran bir vatan aşığı millet evladının sesi çınlar kulaklarınızda. O sesin sahibi Recep Tayyip Erdoğan'dır. İşte, şu anda bu müstesna devlet adamının vatan nöbeti tuttuğu Cumhurbaşkanlığı bütçesini görüşüyoruz. Milletin hudutsuz sevgisi onun manevi bütçesidir. Bunun da özellikle altını çiziyorum. Kabul edeceğimiz mali bütçenin hayırlı olmasını temenni ediyorum Cenab-ı Hak'tan.

Ve bir başka kurumla ilgili bir-iki not düşmek istiyorum Değerli Başkanım. Sayıştayımız... Sayıştayımız hakikaten çok hususi bir kurum. Osmanlı'dan bize miras kalan, kıtalara hükmetmiş imparatorluğumuz ile cumhuriyetimiz arasında köprü vazifesi gören cihanşümul bilgi ve birikimleri genç devletimize aktaran muazzam ve muhteşem bir kuruluşumuz, hakikaten böyle Sayıştay. İftihar kaynağımız, göz bebeğimizdir. Bu mümtaz kuruluşumuzun bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Bütçe yapma sorumluluğunu taşıyan yüce Meclisin aynı zamanda...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen toparlar mısınız.

Buyurun.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Aynı zamanda millet adına denetim yapma gibi temel görev ve sorumlulukları da bulunuyor. Yasama kadar önem taşıyan bu sorumluluğun sağlıklı bir şekilde yerine getirilmesi en yüksek denetim kurumu olan Sayıştayımız ile Parlamento-Parlamento komisyonları arasındaki ilişkiler önem taşıyor. Malumunuz Hükûmet, devlet bütçesinin Parlamento tarafından onaylandığı biçimde uygulanmasından sorumludur. Bunun temelinde yüce Meclisin yüksek kurumlardan yasalar çerçevesinde istifadesi önem taşımaktadır. Özellikle KİT'ler ve Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine tabi kuruluşların etkili bir Meclis denetiminde Sayıştayımızın oynadığı rol büyüktür. Bir yandan Sayıştayın ihtiyaç duyduğu imkânlar bakımından takviyesi, diğer yandan insan kaynakları bakımından arzu edilen seviyeye ulaşması sağlıklı bir Parlamento denetimi açısından elzemdir. Sayıştayın Parlamentonun denetim iradesi ve enerjisine pozitif katkı sağlayacağı bir rol benimsemesi millî iradenin kurum ve kuruluşlarının düzgün işlemesine katkıda bulunması hayati bir görev ve sorumluluktur, onurlu bir vazifedir. Kamunun en yüksek ve yüce sorumluluklar almış Sayıştay denetçileriyle Meclis tarafından seçilmek gibi bir mazhariyete muhatap olan Sayıştay üyelerinin faaliyetlerini bir yüksek yargıç hassasiyetiyle vicdani ölçüler içinde yapmaları büyük önem taşıyor. Meclis adına denetim yapan, kamu gücü kullanan denetçilerin denetim görevi yanında eğitici, öğretici bir anlayışla görev yapmaları gerektiği kanaatindeyim. Bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Ve tabii, Kamu Denetçiliği Kurumu. Burada yine mümtaz bir şahsiyet, Başkanımız burada, Meclis zemininde hakikaten çok katkı sunmuş, devletimize, milletimize fikirleriyle, görüşleriyle, duruşuyla bir özel isim Kamu Denetçiliği Kurumunu temsil ediyor. Kendisine hayırlı olmasını özellikle buradan ifade ediyorum. Bütçe de hayırlı olsun inşallah Değerli Başkanım.

Ve MİT... Millî bir kurum. Allah'ın izniyle çok daha mukavim bir hâle geldi bu kurumumuz, çok daha özel hizmetler yapıyor, daha da iyi olacak. FETÖ'cü imansız yapılardan arınan bütün kurumlarımız çok daha berrak bir hâl üzere yürüyorlar. Millî İstihbarat Teşkilatımızın da şu anki hâli katkı sunmanın ötesinde çok zirve bir hâldir. Bütçelerinin hayırlı olmasını diliyorum ve hepinize çok saygı sunuyorum.

Sağ olun, var olun.