KOMİSYON KONUŞMASI

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Sayın Başkanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Sayın Bakanım, değerli kamu çalışanları, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ekonomi Bakanlığımızın 2018 yılı bütçesi üzerinde görüşlerimi sizlerle paylaşacağım.

Sayın Bakanım fevkalade güzel bir sunum yaptı. Muhalefet partilerimizden de Sayın Zekeriya Temizel Bakanımız ve Haluk Bey teknik olarak konuştu. Garo Bey daha ziyade sosyal ve siyasi yönlerden konuştu. Aslında bu sene bütçe görüşmelerimizde fevkalade düzeyli, çok çok düzeyli bir süreç yaşıyoruz. Hani mefhumumuhaliften hareketle "Eskiler öyle miydi?" demeyin bana. Bu dördüncü bütçe görüşmemiz ben milletvekili olduktan sonra ama geçen yıllar çok hararetli tartışmalar oluyordu Başkanım, ama bu sene şu ana kadar hakikaten biz de istifade ediyoruz, mutlaka bakanlarımız da bugüne kadar görüştüğümüz bakanlık bütçeleriyle ilgili de...

BAŞKAN - Yani istiyorsanız ısıtabiliriz ortamı, o bizim elimizde.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Yani gittikçe herhâlde kavga etmeden de tartışabilmeyi öğreniyoruz. Tabii, hayat dinamik, öğrenme süreci.

Sayın Bakanım, bu sunuşunuzda fevkalade güzel işler görülüyor ama tabii ki rakamlar üzerinden baktığımızda ithalat ve ihracatla ilgili yani bu dış ticaret açığımızla ilgili tabii, bir iktidar partisi mensubu olarak bunları konuşmak biraz zor ama bir gerçek var ki 2017 Ocak-Eylül ayı arasında ihracatımızdaki değişim yüzde 10,5 ama ithalatımızdaki değişim yüzde 15,5 olmuş yani yüzde 5 bir farklılık var. Dış ticaret hacmimiz de yüzde 13,4 artmış, dengemiz de maalesef, 53 milyar 829 milyon dolarlık bir eksi var.

Tabii, Türkiye bir çıkış trendinde, hedeflerimiz büyük, biz geçmişte büyük bir ülkeydik, bugün de büyük bir ülkeyiz. Biraz önce konuşuldu, dünya toplam hasıla açısından 17 miyiz, 18 miyiz, gündeme geldi ama hep 2002'ye atıfta bulunuyoruz, 2002'de Türkiye'nin toplam gayrisafi millî hasıla açısından en azından 26'ncı olarak ben biliyorum.

GARO PAYLAN (İstanbul) - 2001'de 17'ydik.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Bugün 16-17 gidip geliyoruz tabii ki dolardaki, kurlardaki düşüş, çıkış ama kabul etmek lazım, 2012'den beri Türkiye "orta gelir tuzağı" dediğimiz bir fasit dairede gidiyor geliyor. Bu bizim gerçeklerimiz. Biz gerçekleri ne kadar görürsek belki alacağımız tedbirleri, projelerimizi, projeksiyonlarımızı da daha isabetli olarak tahmin edebiliriz.

Ekonominin kuralları bellidir, yani tabirimi hoş görün -hepiniz biliyorsunuz- "Amerika'yı yeniden keşfetmeye hacet yok." diye bir söz var. Üniversitede bir hocamız bize bunu anlatırken derdi ki: "Çocuklar dört "i" kuralına dikkat edin, bir ülke ekonomisi için dört "i" en önemlidir. Bunlar: Birinci aşamada, eski tabirle istihsal yani üretim; ikinci sırada, istihdam; üçüncü sırada, ihracat ama bütün bunların da ötesinde istikrar."

Şimdi, sermaye ürkek, bütün açık ekonomilerde sermaye girer çıkar ama aranan en önemli "i" kuralı istikrardır. Türkiye büyüyor. Şairin dediği gibi "Elbette görecektir duranlar, yürüyeni." diyor. Türkiye yürüyor, hedefine doğru gidiyor. AK PARTİ iktidara geldiği 2002 sonu itibarıyla Türkiye'nin nüfusu 65 milyondu -hatırladığım kadarıyla- ama bugün 81 milyona dayandık. 18 milyon öğrencimiz var okula giden. Geçenlerde Avrupa'da, Belçika'da katıldığım bir toplantıda Belçika Parlamentosundan Türk asıllı bir milletvekili arkadaşımız, bana bazı sitemkâr ifadelerde bulundu. Ona dedim ki: Belçika'nın nüfusu ne kadar? "12,5-13 milyon civarında." dedi. Dedim: Bakın, 13,5 milyonluk Belçika'da Flamanlar ile Valonlar her gün kavga ediyor, bir araya bile gelemiyorlar, istikrarsızlık var, Hükûmet kuramıyorlar. Belçika Parlamentosunda konuşuyoruz bunu. Bizim yarın sabah okula giden öğrenci sayımız 18 milyon sadece ilköğretim ve liselerde, üniversite öğrencimiz hariç. Türkiye'nin toprak büyüklüğünü de dikkate alırsanız, Türkiye'yi idare etmek o kadar kolay değil. Etrafımızda da bu kadar terör varken, dünyanın en vahşi, en acımasız üç tane terör örgütüyle aynı anda mücadele ediyoruz. Ayrıca, Suriye krizi, Irak'taki gelişmeler yani Türkiye'nin etrafında bu kadar olumsuzluk varken, biz de durmuyoruz, yürüyoruz. Kalkınma hızımız, fert başına düşen millî gelirimiz, totaldeki toplam millî gelirimiz... Biz de bir şeyler yapıyoruz ama hep en iyisini, hedefi, ufku gözetlediğimiz için daima en iyiyi istiyoruz; bu da hakkımız, bu da milletimizin hakkı. Fakat, ekonomideki bazı çift başlılıklar yüzünden zaman zaman enerjimizi kaybettiğimiz olmuyor değil.

Tabii ben işin kolayına kaçıp bürokrasiyi suçlayacağım gibi gözükse de -ben de bürokrasiden geldim, iş dünyasından geldim hep bir günah keçisi buluyoruz- bugün gördüğüm kadarıyla ekonomi bürokrasimiz işin önemini kavramış ve ihracatçımızı, özellikle de ihracatçımızı yatırımcımızı teşvik etmek için, desteklemek için çalışıyorlar. Ekonomi bürokrasimizi ayırıyorum, bir kenara alıyorum. Başta Sayın Bakanımız olmak üzere sizin ekibinizle beraber ihracat için gece gündüz gayret ettiğinizi görüyoruz fakat biz Tanzimat'tan beri o bürokrasinin çarklarını bir türlü kırıp da bürokratik devletten tüccar devlete geçemiyoruz, bu sancıları zaman zaman yaşıyoruz ama nedense bunu başaramadık bir türlü. Ben Ekonomi Bakanlığı bürokrasisini ayrı tuttuğumu tekrar ifade etmek istiyorum. Çünkü iş dünyası ile ihracatçılarla görüşüyoruz, görüştüğümüzde hepsi yine bürokrasiden şikâyet ediyorlar; mesela, Türkiye'de bu bürokrasiyi ortadan kaldırmak için Başbakanlığa bağlı Yatırımı Destek Ajansı kurduk ama buna rağmen Yatırımı Destek Ajansındaki uzman arkadaşların çalışmasına rağmen bir türlü yabancı yatırımcıyı Türkiye'ye istediğimiz oranda getiremiyoruz. Elbette büyük çalışmalar, büyük sonuçlar var ama bunu da ifade etmek istiyorum.

Sayın Bakanım, Bakanlığınızla ilgili özellikle Eximbank'ın son dönemde fonksiyonunu, kredi ve sigorta desteğini artırmasını takdire şayan buluyoruz. Eximbank, gerçekten güzel işler yapıyor, ki bunu zaten sizin verdiğiniz rakamlarda da gördük. Özellikle de Eximbank kredilerinden ve sigorta desteğinden yararlanan firmaların KOBİ ağırlıklı olması, ki rakamlarınızda yüzde 59 veriyorsunuz bunu, muhteşem bir şey. Türkiye ekonomisinin, özellikle üretim ekonomisinin can damarı KOBİ'lerimiz.

Biz, 2023, Cumhuriyetimizin 100'üncü yılındaki ufuk hedefimiz olan 500 milyar dolarlık ihracatı gerçekleştirebilmek için daha proaktif roller üstlenmeliyiz. Yani sizin bu sunumunuzun içinde de var, zaman yetersizliği nedeniyle ben değinmeyeceğim, tekrar etmeyeceğim ama Türkiye'nin bu orta gelir tuzağını kırabilmesi için ihracata dayalı bir üretim politikası, daha fazla ihracat, daha fazla üretim yapar hâle gelmemiz lazım.

Şimdi, bu sözle olmuyor tabii. Rahmetli Sakıp Sabancı bizim duayen büyük sanayicimizdi, ben her televizyona çıktığında -o zaman üniversitede akademisyendim- mutlaka onun programlarını izlerdim; çok hatırası var, hepimizin üzerinde mutlaka iz bırakmış bir sanayicimizdi. Allah gani gani rahmet eylesin ama bir sözü beni çok etkilemişti. "Ağam, know how çok önemli ama Türkiye için "know who" daha önemli." der. Allah gani gani rahmet eylesin. Hep onu dedim yani kim yapacak? Yapılacak iş belli ama kim? Hoca Nasrettin'in dediği gibi "Un var, yağ var, şeker var, tuz var ama usta kim?" Dolayısıyla biz, ihracatçılarımızın sayısını artırmalıyız. Bu ülkeye kim üretir de kim dışarı satarsa mutlaka onu teşvik etmeliyiz. Hep atasözlerinden konuşuyorum "Marifet iltifata tabi." İltifat etmeliyiz. Mesela, bu yeşil pasaport olayı, yıllarca mücadelesi verilen bir şey, bir noktaya gelindi.

BAŞKAN - Teşvik uygulama bu mantıkla mı Ekonomi Bakanlığının bünyesinde?

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Üniversitede okurken ilk görev yerim Teşvik Uygulamaydı, üniversiteye geldim Ankara'ya, o zaman Sanayi ve Teknoloji Bakanlığındaydı. 1976'nın sonunda ben Sanayi Bakanlığına girdim. Yatırımları teşvik bizdeydi, ihracatı teşvik Ticaret Bakanlığındaydı. O zaman koalisyon hükûmeti olduğu için Teşvik Uygulama Dairesi bölünmüştü. Yatırımları teşvik Sanayi ve Teknoloji Bakanlığında, ihracatı teşvik Ticaret Bakanlığında. Rahmetli Turgut Özal, Devlet Planlama Müsteşarı olunca ilk bunları birleştirdi Devlet Planlamada. Yani o şeylere dönmek istemiyorum ama işte bürokrasi bakın nereden nereye geliyor? "Teşvik uygulama" adı üzerinde teşvik ve uygulama, yatırımları teşvik, ihracata teşvik. Şimdi sadece para vermek teşvik değildir.

Bakın, sizin sunumunuzda vardı dediniz ki: "Yatırımcılarımızı biz ziyaret ediyoruz." İlleri gördüm burada, mesela, ben Giresun milletvekiliyim, Giresun'a henüz gelmemiş bizim arkadaşlar.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bir gün geleceğiz.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Bir gün geleceksiniz... Bekliyoruz. Giresun demişken, zaman geçiyor Sayın Bakanım.

BAŞKAN - Hakikaten zaman geçiyor, toparlarsak.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Bu fındığa da değinerek, fındık ihracatıyla ilgili birkaç da düşüncemi belirterek sözlerime son vereceğim.

Sayın Bakanım, özellikle bu tanıtım gruplarını, 15 tanesini, farklı sektörde faaliyet gösteren tanıtım gruplarını tek çatı altında "Türkiye tanıtım grubu" olarak birleştirmenizi de önemsiyorum ve sizi tebrik ediyorum. Yıllarca, mesela bizim fındık tanıtım grubumuz var. Fındıktan paralar kesiliyordu, epey miktarda da fon vardı ama bir türlü biz fındık tüketimini artıramadık. Önümde rakamlar var, bakın, son on dört, on beş yılın rakamları var: 2003'den 2016 yılı arasına kadar Türkiye'de ortalama fındık ihracatı 241 bin ton. Bunu en yüksek ne zaman artırabilmişiz? Sanıyorum 2011'di, 281 bin tona kadar çıkmışız, en yüksek miktarımız. 209 bin ton ila 281 bin ton ortalamamız. Son on dört yılın ortalamasını aldım 2003'ten itibaren, 241 bin ton. Hâlbuki bizim tarımsal ihracatımızda fındık o kadar önemli ki.

BAŞKAN - Lütfen, toparlarsak.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) -Toparlıyorum Sayın Başkanım, çok özür dileyerek toparlıyorum.

Dolayısıyla fındık ihracatıyla ilgili de daha farklı bir çalışma yapmamız lazım. Mesela Karadeniz İhracatçı Birliklerinin Giresun'dan taşınacağına ilişkin bir dedikodu var, umarım dedikodudur. Bu, Giresun'la özdeşleşmiş bir kurumumuz. Böyle bir şeyin olması son derece -Giresun Milletvekili olarak değil sadece Türkiye'deki bir duyarlı vatandaş olarak da söylüyorum- yanlış olur. Bunu da dikkatinize sunuyorum.

2018 Ekonomi Bakanlığı bütçemizin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Başarılar diliyorum.