Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı b) Rekabet Kurumu c) Gençlik ve Spor Bakanlığı ç) Spor Genel Müdürlüğü d) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu e) Spor Toto Teşkilat Başkanlığı |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 08 .11.2017 |
GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakan, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Sayın Osman Bey Spor Bakanımız. Çok önemli bir görevdesiniz Sayın Bakan, görevinizde başarılar diliyorum öncelikle.
Ben, gençlik ve spor, iki ayağı var, gençlikle başlayacağım.
Şimdi, Sayın Bakan, dünyada veya evrensel anlamda Türkiye'de de gençlik tanımına baktığımızda, 24 yaşına kadar olanlar veya 25 yaşına kadar olanlar "genç" olarak tanımlanırlar ve sizin de aslında ilgi alanınız bu çerçevede, böyle tanımladınız hep politikalarınızı. Ancak, Bakanlığınızın politikalarını belirlerken gençlere ne kadar danışıyorsunuz veya Bakanlığınızın politikasını, bütçelerini belirlerken gençlere neler sordunuz mesela, buraya bu bütçeyi getirirken? Onların arzularını, isteklerini, taleplerini sordunuz mu diye merak ediyorum.
Şimdi, biz HDP olarak şunu vadediyoruz ve bu, parti programımızda ve parti esaslarımızda var: Gençlerin söz, yetki, karar ve katılım hakkını sonuna kadar savunacağımızı ve bunu esas alacağımızı söylüyoruz. Aynı zamanda, gençlik politikalarını yerelden başlayarak doğrudan gençlerin kendileri tarafından belirlenmesini vadediyoruz ve bunu esas alıyoruz. Ancak baktığımızda, ben geçen yıl da -yardımcınız çok iyi bilir, bütçelerde buradaydı- hep şunu eleştirdim: Evet, nispeten daha genç bürokratlar görüyorum diğer bakanlıklara göre ama herhâlde arkanızda 25 yaşında olan kimse yok, etrafınızdaki bürokratlarda veya eminim ki kararlarınızı bir gençlik meclisine danışarak yapmadınız, bütün yerellerden oluşan bir gençlik meclisini toplayıp "Ey gençler! Kararlarınız nedir? Biz o kararları esas alacağız." demediniz diye düşünüyorum; tersini yaptıysanız beni düzeltin.
Veya bakıyorsunuz federasyonlara, federasyon yöneticilerimize bakıyorsunuz, spor kulüpleri yöneticilerimize bakıyorsunuz, neredeyse tamamına yakını erkek. Hemen arkanıza dönüp baktığınızda da Sayın Bakan, tek bir kadın arkadaşımız var içinizde, tamamına yakını erkek. Oysa hayatımızın yarısı kadın ve spor yapanların da en az yarısının kadın olmasını istiyoruz yani kadınların da spor hayatında olmasını, başarılarını görmek istiyoruz. Ancak bu tamamen erkek görüntü, Bakanlığınızın da erkek görüntüsü hem gençlik anlamında hem de spor anlamında büyük bir eksiklik. Yeni bir Bakansınız, bu konudaki eksikliği de her anlamda, yalnızca Bakanlığınızda değil, bütün birimlerinizde iyileştirmenizi en azından talep ediyorum.
Sayın Bakan, son zamanlarda toplumda ciddi bir kutuplaşma var ve ülkemiz maalesef ciddi bir girdabın içinde. Demokratikleşme yolunda yürüdüğünü düşündüğümüz ülkemiz son yıllarda ciddi bir kutuplaşma, otoriterleşme içinde, o girdabın içinde maalesef ve güvenlikçi politikalar toplumu kamplaştırıyor, kutuplaştırıyor. Bu anlamda, sizin de sunumunuzun belli yerlerinde gördüğüm... Mesela Türk-İslam noktasında belli vurgular yapıyorsunuz sunumunuzda. Oysa toplumumuz çok renkli, çok dilli, çok kültürlü, çok inançlı bir toplum ve bu anlamda gençleri bir arada tutacak politikalarla ilgili en önemli bakanlıklardan birisiniz. Yani mesela birtakım dillerle ilgili çalışmalar yapacağınızı söylüyorsunuz, ülkemizde çeşitli diller var. Türk-İslam vurgusu yapıyorsunuz, oysa ülkemizde pek çok inanç var, mezhep var. Bütün bunların bir aradalığını sağlayacak olan şey sizlerin politikaları. Ancak bu konuda genel siyaset, hükûmet politikaları anlamında ciddi sıkıntılar var, sizin Bakanlığınızın en azından... Bakın, biz 3 kuşak kaybettik bu kamplaştırıcı, ötekileştirici, ayrıştırıcı politikalar yüzünden. Bari 4'üncü kuşağı kaybetmeyelim Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak, ülkesi olarak, milleti olarak. Çoğulcu politikalar gütmenizi arzu ediyorum. Her kimliğe, her inanca, her dile, her renge eşitlik çerçevesinde bakacağınız ve hiçbirisini ayrıştırmayacağınız politikaları gençlikten başlayarak yapalım ki bir sonraki kuşağı da kaybetmeyelim, bu çok önemli. Bizler maalesef bunları bu kuşak olarak başaramadık ama bir sonraki kuşağı kurtarmak bizlerin politikalarının elinde.
Sayın Bakan, gençliğe baktığımda -nasıl ki yaş almışlar, belli bir umutsuzluk yaşıyorlarsa- gelecekle ilgili ciddi bir karamsarlık görüyorum ve bu, anketlere de yansıyor, yalnızca benim görüşüm değil, objektif anketlere de yansıyor. Mesela gençler arasındaki işsizliğe bakalım. Genel işsizlik oranı yüzde 11 küsur ve maalesef yükseliyor. Gençler arasındaki işsizlik, Sayın Bakan, yüzde 24 ve yükseliyor. Yani üniversite mezunu olan gençlerin pek çoğu şu anda iş bulamıyorlar. Gençlere baktığımızda, liselerde ve üniversitelerde özgürlükçü olmayan, baskıcı politikalarla karşı karşıya kalıyorlar ve bu anlamda ciddi bir umutsuzluk yaşıyorlar. Özgürlük alanını genel Türkiye'de tabii ki yaygınlaştırmalıyız ama üniversiteler, liseler, spor alanları, gençlik alanları, gençlerin kendilerini ifade edebilecekleri habitatlar olarak geliştirilmeli ve bu anlamda da Bakanlığınızın bakışı ve duruşu çok önemli.
Mesela, baktığımızda, gençler arasında madde kullanımının son derece arttığını görüyoruz Sayın Bakan. Sayın Cumhurbaşkanının, sizlerin pek çok söylemlerine rağmen -söylemle her şey bitmiyor, biliyorsunuz- madde kullanımı yönünde çok ciddi artışlar ve o maddelere ulaşma yönünde çok ciddi kolaylıklar var hem ucuzlama yönünde hem de bunun denetlenmemesi yönünde. Ama tabii ki bu umutsuzluk, gençlerin içine düştüğü depresyon hâli ve bütün bunların kurtuluşunu belli noktada o maddelerde bulma -az önce Saffet Bey'in de söylediği gibi- gibi bir eğilimleri var ve bu yönde Bakanlığınızın politikaları çok önemli. Gençlere umut verecek, gelecek umudu verecek, onlara pek çok politika içinde -hem sporda hem diğer alanlarda- iş bulabilecekleri, aş bulabilecekleri, geleceklerini inşa edebilecekleri umutları verebilirsek bu madde bağımlılığı meselesi de ciddi anlamda geriler. Bu anlamda sorumlusunuz Sayın Bakan, bu anlamda sizden bir şeyler duymak isteriz.
Sayın Bakan, gençlerin yurtları yetersiz. Biliyorsunuz, geçmiş yıllarda pek çok anlamda cemaatlere teslim edilmiş bir yurt anlayışı vardı. Devlet yurtlara yatırım yapmıyordu ciddi anlamda, ciddi bir eksiklik vardı ve hâlâ da bu konuda eksikliklerimiz var. Yurtlar konusunda, duyumlarımıza göre, pek çok torpil işliyor yetersiz olduğu için ve ayrımcılıklar yapılabiliyor. Bunun böyle olmadığını, olmayacağını sizden duymak isteriz ama bu yıl da bununla ilgili ciddi şikâyetler aldık.
Devlet, talep eden bütün öğrencilere burs vermekle yükümlüdür Sayın Bakan ve ayrımcılık göstermeden bunu vermekle yükümlüdür. Bunlarla ilgili de sizden bunun böyle olmadığını, olmayacağını duymak isteriz.
Sayın Bakan, gençlere kredi veriyorsunuz. Neden kredi veriyorsunuz gençlere? Ya kredi borçlandırmaktır. Hadi yaşlıları borçlandırdınız Hükûmet olarak, Türkiye'nin yüzde 70 küsuru borçlu. Niye gençleri borçlandırıyorsunuz, neden borçlu olarak hayata başlatıyorsunuz? Bunu düşündünüz mü? Ya bir genç niye hayata borçla başlasın? Ben de üniversite yıllarında borç aldım devletten.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Ben de aldım.
GARO PAYLAN (İstanbul) - E siz de aldınız ama sonra ne oldu?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Ödedim.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ya daha işe giremedik, bir baktık, yazı geldi "Hadi kardeşim bunu öde." diye. E ne yaptık? Utandık.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Hayır, erteleme hakkı var.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yani daha iş bulamadan borcu da ödeyemiyorsun, değil mi? İş bulmadan borcu da ödeyemiyorsun. Mesele şu Sayın Bakan: Gençleri borçlandırmayalım Sayın Bakan. Bakın, gençler borçlandırılmaz. Gençlere burs verelim. Ya bununla ilgili bir geçiş olabilir ama özellikle dar gelirli ailelerin tamamına borç değil, öğrencilere kredi değil, burs vermeli ve bu rakam da düşük rakamlarda değil, daha yüksek rakamlarda söz konusu olmalı. Yani kredi vermeyelim gençlere, borçlandırmayalım. Ciddi anlamda ödeyemeyen gençler var. Bende bazı rakamlar var ödemelerde sıkıntı yaşayanlarla ilgili, bu rakamları sizden duymak isteriz. Biz, Plan ve Bütçe Komisyonu olarak, sanıyorum, iki yılda üç kere gençlerin borçlarını erteledik. Ödeyemedikleri için faizler biniyor üzerine, yükler biniyor. Gençlerin borçlarını erteledik Sayın Bakan.
Sayın Bakan, devamında şimdi spora geçmek istiyorum. Gençlerle ilgili arkadaşlarım da katkılarda bulunacaklar. Bir sporcu olarak, yıllarca basketbol oynamış bir sporcu olarak -siz de sporcusunuz, biliyorum- hem sporculuk deneyimlerimden...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GARO PAYLAN (İstanbul) - ...hem de daha sonra amatör spor kulüplerinde yöneticilik yaptım, bu anlamda dertleri biliyorum Sayın Bakan.
Bakın, ben bir altyapı kulübünde yöneticilik yaptım ve şunu gördüm: Her altyapı kulübünde olduğu gibi -onların bir altyapıları var, bir de A takımları var, B takımları var- her yerde şöyle bir motivasyon var Sayın Bakan: "Ya, hemen bir başarı elde edelim." E bu başarının görünür olduğu yer neresi? A takım. Şimdi, A takıma ne yapmak lazım? Şimdi moda o ya, para harcamak lazım ve altyapıdan çıkan oyuncularımız da var. Bakın, yıllarca emek veriyoruz o çocuklara, altyapılardan çıkarıyoruz, yükseltiyoruz genç takıma. Bir bakıyorsunuz, birkaç tanesi A takım kadrosuna giriyor veya bayağısı giriyor ama sonra başarı motivasyonu olduğu için ne oluyor? Antrenör "Ya, bana transfer lazım." diyor. Ne yapacağız? Dışarıdan oyuncu getireceğiz. Ne oluyor? O oyuncular dışarıdan geliyor -para aldıkları için belli düzeydeler- bakıyorsunuz, sizin altyapıdaki oyuncular sahanın kenarında oturuyorlar. 2-3 tanesi süre alabilirse alıyor, geriye kalanlar orada oturuyorlar ve altyapıdan gelenler, Sayın Bakan, "Nasıl olsa ben oraya ulaşamayacağım." diye motivasyonlarını kaybediyorlar. Maalesef hep bu kısır döngüyü yaşadık, ben de yaşadım.
Sayın Bakan, bir de dün Millî Eğitim Bakanlığı bütçesini görüştük. Millî Eğitim Bakanı veya Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp "Sınavlar kalkacak." deyince ben çok sevinmiştim çünkü şunu çok iyi biliyorum: Bakın, biz o yıldız takımlardan yetiştirdiğimiz sporcuların, o yetenekli sporcuların, belki millî takıma kadar yükselecek, belki NBA'ye gidebilecek potansiyeli olan sporcuların ailelerinde bir anda "Arkadaş, bir dakika, benim çocuğumun istikbali. Hemen bunu sınava sokmamız lazım. O yüzden 6'ncı sınıfta dershaneye gönderelim -dershane değil ama şimdi- özel ders aldıralım." motivasyonu, sınava sokalım motivasyonu ve Millî Eğitim Bakanının tanımladığı gibi "Nitelikli okullara gitsinler." motivasyonu... Millî Eğitim Bakanı yüzde 5-10 okulu "nitelikli okul" olarak tanımladı tekrar -maalesef büyük bir talihsizliktir- ve o okullara girsinler diye, sınava girsinler diye hazırlamak için aileler o yetenekli sporcuları çekiyorlar spordan ve ne oluyor? Spor kaybediyor, gençler kaybediyor, hem sosyal yaşamdan kopuyorlar hem de sporda olabilecek geleceklerini kaybetmiş oluyorlar Sayın Bakan.
Maalesef dün Millî Eğitim Bakanımız itiraf etti, sınav kalkmıyor, hem de katmerlisi geliyor. Diyor ki: "Hem devlet sınav yapacak hem de özel okullar sınav yapacak." Maalesef öğrenciler de bu sınavlar sarmalı içinde spor hayatlarında kaybolup gidiyorlar. TEOG bitiyor, ortaokuldan liseye geçiş, sonra üniversite sınavı stresi başlıyor, o noktada da gençlerimizi kaybediyoruz. Antrenmanlara gelmiyorlar ve spordaki istikballerini kaybediyorlar. Bununla ilgili -uyarmıştım geçen dönemlerde ama bu olmadı- bu sınav meselesinde yetenekli gençlerimiz konusunda mutlaka, behemehâl tedbirler almamız lazım Sayın Bakan. Bakın, sonucu şu Sayın Bakan: 300 bin nüfuslu bir İzlanda gelip bizi kaç farkla yenebiliyor. 300 bin nüfus, ya, bizim bir ilçemiz, ilimiz bile değil. Hani, Anadolu'da bazı illerimizin nüfusuna denk ama İstanbul'un bir ilçesi değil, gelip bizi yenebiliyor veya basketbolda diğer ülkeler. Yani altyapıdan sporcuların yetişip üst yapılarda da yer bulabileceği bir sistemi mutlaka kurmamız lazım ve öğrencilerin de öğrenim hayatları boyunca sporda kalabilecekleri, sınavların peşinde koşmayacakları bir sistemi kurmamız lazım Sayın Bakan.
Sayın Bakan, sporda yükselen bir şiddet eğilimi var ve bununla ilgili kötü rol modeller var maalesef, bunu biliyorsunuz. Vallahi, siz de Genel Kurulda bize bayağı bağırıyordunuz Sayın Bakan, orada da biz şiddet görüyorduk ama hani, "Taç giyen baş akıllanır." diye bir şey vardır, taç giydiniz, umarım artık bu bağırma çağırma meselesi... Osman Bey hiç bağırmadı değil mi bize?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Laf atmak bir sanattır, sadece onu ifade edeyim, Meclis tutanaklarında da vardır.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama hakaret yok asla, sizin asla hakaretiniz olmaz, onu biliyorum, bağırıyordunuz ama hakaret yok.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - O sahalardan gelen bir alışkanlık, tribünlerde de bağırıyordum.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, bakın, rol modeller önemli ve özellikle de A Millî Futbol Takımı hocasının yıllar önce yaptığı hatalara rağmen tekrar getirilip A Millî Futbol Takımı hocası yapılması ve sonrasında bu hocanın gidip Çeşme'de bir mekân basması gerçekten inanılmaz kötü bir örnek olmuştur bütün sporculara, spor hayatına ve Türkiye'ye. Tabii ki görevden alındı, bununla ilgili size soru önergesi de vermiştim, ilk geldiğinizde soru önergesi benden gelmişti. Sağ olun, bu konuda eminim ki bir tavır aldınız ve görevden alındı, bu önemliydi yani bu kötü örneğin yanına kâr kalmaması. Ama maalesef, bakın, Arda Turan'ın bir uçakta bir gazeteci dövmesi, A Millî Takım kaptanı dediğimiz kişi ve geçmişte başka hataları da var, buna rağmen bir gazeteci dövmesi... Amedspor futbolcusu Deniz Naki'nin mesela, nefret suçlarına maruz kalması, Ankaragücü deplasmanında yöneticilerinin darbedilmesi, nefret söylemlerine, nefret suçlarına maruz kalması ve tribünlerde nefret söylemleri, ırkçı söylemler; bunlarla ilgili behemehâl tedbirler almanız lazım Sayın Bakan.
Sayın Bakan, biliyorsunuz, sporda doping meselesi: Gerçekten, benim de spor hayatımda gördüğüm ve yöneticilik hayatımda da maalesef karşılaştığım olaylar var. Sizin yalnızca A takımları veya olimpiyat sporcularını falan değil Sayın Bakan, bakın, amatör kulüplere kadar denetlemeniz lazım. Maalesef, alt kulüplerde, amatör kulüplerde dahi hoca getiriyor hatta, "Alın çocuklar şu hapları maç öncesi." diyor. Maalesef diyorum bakın, rastladığım için söylüyorum. Bunlarla ilgili tedbirler almanız gerekiyor ve yeni yeni dopingli ilaçlar var ve çok kötü örnekler var şu anlamda, tabii ki olimpiyatta aldığımız madalyaların geri alınması bunlarla ilgili çok kötü örnekler oluşturdu, sunumunuzda var. Ama sıfır doping yani "bütün spor hayatında sıfır doping" diye bir sosyal sorumluluk projesi ortaya koymanız lazım ve bunun sorumlularının... Bakın, yalnızca sporcu sorumlu değildir, onu yetiştiren hocadır, federasyondur, onları yönlendiren hocalardır. Bu anlamda, onlara yönelik cezaları çok daha yükseltmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Sayın Bakan, Passolig uygulaması maalesef statları boşalttı biliyorsunuz. Buna karşı çıktık, Passolig uygulamasına. Statlar tabii ki başka sebeplerle de boşaldı; yalnızca yabancı oyuncuların olması, ligin heyecan vermemesi, insanların stadyumlardan çekilmesi ama Passolig maalesef buna çok kötü bir etki yaptı, statların boşalması yönünde. Passolig'i kaldırmayı düşünüyor musunuz Sayın Bakan veya başka bir uygulamaya geçmeyi düşünüyor musunuz? Bunun önemli olduğunu düşünüyorum. Yüksek bilet fiyatları anlamında, yüksek kombineler anlamında... Vatandaş ulaşamıyor Sayın Bakan ya. Kim verecek 5 bin lira bir kombineye? Eskiden, biz öğrenciyken harçlığımızla, giderdik arka tribüne, kale arkalarına, bugünkü parayla herhâlde 10 lira, 15 lira, 20 liraydı ama bakıyorsunuz büyük kulüplerin kombine biletlerine, bilmem kaç bin dolar, kaç bin euro, kaç bin lira olarak tanımlanıyor ve halk oralara gidemiyor Sayın Bakan. Bakıyorsunuz, Avrupa'da herkes mahallesinin, semtinin, şehrinin takımına gidiyor; gidersiniz, cıvıl cıvıl, kadınlı erkekli, ailece gidiyorlar. Oysa tribünlerimize bakıyorsunuz, neredeyse tamamen erkek, nefret söylemleri var, ailece gidilmiyor ama maalesef, statlar da boş. Bununla ilgili tedbirler almamız gerektiğini düşünüyorum ve hem gençliğin, gençlik politikaları anlamında hem de spor politikaları anlamında barışçı, toplumu bir arada tutacak, gençlerin sağlığı anlamında, bütün toplumun sağlığı anlamında etkin politikalar yapmanızı umut ediyorum.
Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Umarım başarılı olursunuz.
Teşekkürler.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Paylan.