Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı b) Rekabet Kurumu c) Gençlik ve Spor Bakanlığı ç) Spor Genel Müdürlüğü d) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu e) Spor Toto Teşkilat Başkanlığı |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 08 .11.2017 |
İBRAHİM AYHAN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli bürokratlar; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, tabii, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının alanları epey hareketli, epey sorunlarla dolu.
Öncelikle, ben bu anlamıyla, sırasıyla bu alana ilişkin neler var, neler gerçekleşmiş, buna dair eleştirilerimiz, buna dair görüşlerimiz, önerilerimiz nedir, bunu sizlerle paylayacağım.
Şimdi, bunlardan biri, geçtiğimiz yıl, 2016 yılında bir torba yasa çıkarıldı ve bu çıkarılan torba yasa içerisinde özellikle kamuoyunda "kara para aklama" yasası olarak ifade edilen bir yasa geçti ve bu yasada da dışarıdan getirilen döviz, altın, tahvil ve benzeri paraların ve değerlerin herhangi bir gümrük denetimine tabi tutulmadan, yani "Nereden getirdin?" sorusu sorulmadan, vergi alınmaksızın kabulünü öngörüyor. Bu, çok ciddi bir şaibeye neden olabilecek bir uygulamadır.
Bir diğeri, Hükûmetinizin yıllarca Suriye sınırında IŞİD'le sınır ticareti yaptığına dair kamuoyunda çokça iddialar söz konusuydu. Bugüne kadar da Hükûmet tarafından bu iddialara ilişkin herhangi bir açıklama yapılmış değil. Özellikle 18/09/2014 tarihinde ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin bu konuda çok çarpıcı bir iddiası vardı. John Kerry bölgeden, Suriye bölgesinden çıkarılan petrolün Türkiye'nin Karkamış ve Kilis sınırlarından geçirilerek satıldığını açıkladı. O tarihlerde Putin'in de aslında bir böyle bir açıklaması vardı. Putin, "Suriye'deki teröristlerin kontrolündeki bölgelerden çıkan petrol Türkiye'de satılıyor." diye bir ifade kullanmıştı. Buna ilişkin de biz, Mecliste gerek araştırma önergesi gerek soru önergeleriyle bu soruları sorduk, şu ana kadar da herhangi bir cevap almış değiliz.
Bir diğer nokta, bu Irak'taki özellikle Güney Kürdistan'da gerçekleşen referandumla ilgili olan durum. Bu, ciddi boyutlu ticaretin yürümesine, ticaretin gerçekleşmesine zarar vermiş durumdadır. Bu anlamıyla da mevcut işgal planı, mevcut Irak Merkezî Hükûmetinin orada göstermiş olduğu asimetrik tutum ve tavır Hükûmetinizce kabul edilmekte ve güney Kürdistan'daki özellikle orada yaşayan halkın öncelikli olarak da ticaretini olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Hepinizin de bildiği gibi, 13 milyar dolar civarında Türkiye'yle bir ticaret hacmi söz konusudur. Bu konuda da ülkenin ekonomisinin büyük bir zarara uğradığı gerçekliğini görmekteyiz. Bunun da bir an önce giderilmesi gerekiyor. Tabii, şu anda Habur Sınır Kapısı'yla ilgili kimi spekülasyonlar da var. Yani ben bunu aslında soru olarak da sormak istiyorum. Habur Sınır Kapısı merkezî hükûmette mi, bölgesel hükûmette mi? Bu konunun da netleştirilmesi lazım çünkü basına yansıyan kimi görüntüler Irak Hükûmetinin orada sınır kapısını devraldığına dairdi, diğer bölgesel yönetimin, Kürt yönetiminin de iddiaları hâlen kendilerinin Habur Sınır Kapısı'ndaki o mevcut işleyişe hâkim olduklarına dairdir. Bu konunun da cevaplanmasını bekliyoruz.
Aynı şekilde, 600 kilometre sınırımız olan Rojava, Suriye'nin Rojava bölgesi, oradaki sınır durumu. Bu anlamıyla da ticaret açısından, komşuluk ilişkileri açısından oldukça önemli bir sınır ve şu ana kadar da bu sınır kapıları kapatılmış durumda, âdeta orası ablukaya alınmış durumdadır. Bu, ciddi bir şekilde hem ticari yaşamı hem de toplumsal yaşamı etkilemektedir. Yani hepiniz de kabul edersiniz ki Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Sykes-Picot Anlaşması'yla beraber sınırlar âdeta bir cetvelle çizildi. Yani ben Şanlıurfa Milletvekiliyim, özellikle Suruç'un hemen yanı başında bulunan Mürşitpınar Sınır Kapısı'nın ciddi anlamda oradaki ilişkilerin sağlanmasında etkisi vardı ama uzun bir süredir, iki yıla yakındır Mürşitpınar Sınır Kapısı kapalı ve orada akraba olanlar bile birbirini görememektedir, ticaretini yapamamaktadır hatta sınırın bu tarafındaki köy isimleri diğer taraftaki köy isimleriyle aynı. Yani bunu belki çoğunuz da duymuşsunuzdur, işte, diyelim bu tarafta bir Eşme köyü var, sınırın diğer tarafında da Eşme köyü var ve buna benzer böyle hani çok yakın akrabalık bağlarının olduğu bir yer. O boyutuyla da bu sınır kapılarının kapatılmış olması da gerçekten çok ciddi anlamda olumsuzluklara neden olmaktadır.
Bir diğer konu, Türkiye'nin özellikle Ermeni politikasının yanlışlığı, Ermenilere ilişkin yürütülen geçmişten gelen yanlış politikalar ne yazık ki Ermenistan'la olan ilişkileri de çok olumsuz bir şekilde etkilemekte ve yirmi üç yıla yakındır Ermenistan'la sınır kapısı kapalı bir durumdadır. Bu anlamıyla, az önce dediğim gibi hem ticaret hem de insani ilişkilerde çok ciddi zararlar ortaya koymaktadır ve bu kapının da bir an önce açılıp ticaretin de, diğer ilişkilerin de gerçekleştirilmesi gerekiyor.
Bir diğer konu, Ocak 2017'den Temmuz 2017 tarihine kadar 51.775 esnaf iflas etmiş durumda. Rakamlar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 218'lik artışa tekabül ediyor. Geçen yılın ilk altı ayında 136 bin yeni esnaf tescil başvurusunda bulunurken bu yılın aynı döneminde bu sayı 127 bine gerilemiş durumda. Geçen yıl 221.769 esnaf sicil değişikliğine giderken bu rakam 2017'de yüzde 200 artış göstermiş, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu verilerine göre 2017'nin ilk altı ayında beş büyük kentte iflas eden esnaf sayısı 13.670 olurken İstanbul'da kepenk indiren esnaf sayısı 4.649'a yükselmiş.
Diğer bir veri, Türkiye İstatistik Kurumu ile Bakanlığınızın iş birliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre ise ihracat, 2017 yılı Ağustos ayında 2016 yılının aynı ayına göre yüzde 12,3 artarak 13 milyar 289 milyon dolar, ithalat ise yüzde 15,3 artarak 19 milyar 162 milyon dolar olarak gerçekleşmiş; dolayısıyla dış ticaret açığı yüzde 22,8 artmış. Ağustos ayında dış ticaret açığı yüzde 22,8 artarak 5 milyar 873 milyon dolara yükselmiş, ihracatın ithalatı karşılama oranı ise 2016 Ağustos ayında yüzde 71,2 iken 2017 Ağustos ayında bu yüzde 69,3'e düşmüş.
Diğer bir nokta özetle AVM'lerle ilgili. AVM'lerin çok denetimsiz bir şekilde Türkiye'de artıyor olması ciddi bir sıkıntıya neden olmaktadır. Özellikle küçük esnafın bu noktada büyük bir mağduriyeti söz konusudur. Tabii, bu da sizin Bakanlığınızla ilgili bir konu. Bu durum da küçük olan piyasanın daha da daralmasına ve ayakta kalmaya çalışan esnafın işini kaybetmesine neden olmaktadır ve bunun en güncel şeyi de Hükûmetinizin ucuz et olarak son dönemlerde ortaya koymuş olduğu bir çalışmayla görülmektedir. İşte, iki tane AVM hatta bir üçüncü AVM'yle de anlaşma yapıldığı söyleniyor ama bu ucuz etin o AVM'lerde ve o marketlerde satılıyor olması da yüzbinlerce kasabın, üreticinin, hayvancılıkla uğraşanların zarar etmesine, bundan dolayı mağdur olmasına neden olmaktadır. Arkadaşlar da ifade etti yani rekabet açısından da çok olumsuz bir uygulama. Dolayısıyla bu uygulamanın da popülist politikalar güdülerek yapılıyor olması da ayrıca ciddi bir şekilde düşündürücüdür ve bunun bir an önce terk edilmesi gerekiyor. Yani bölge açısından da düşünecek olursak, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde halkın çoğunluğu hayvancılıkla uğraşmaktadır ve Urfa bölgesini örnek vermek gerekirse...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Ayhan.
İBRAHİM AYHAN (Şanlıurfa) - Urfa ekonomisinin, ticaretinin büyük çoğunluğu hayvancılıkla sağlanmaktadır. Şimdi, şu anda hayvancılıkla uğraşanlar böylesi farklı bir uygulamadan hâliyle çok etkilenecekler ve çok ciddi anlamda bize şikâyetleri geliyor o insanların. Zaten tarım politikalarının ciddi anlamda çarpıklığı ve o noktadaki yetersizliğinden kaynaklı mağduriyet yaşayan, orada hayvancılıkla uğraşan çiftçilerimiz bu mevcut uygulamayla da çok ciddi bir şekilde etkilenecektir diye ifade etmek istiyorum.
Diğer bir nokta özellikle bu lisanslı depoculuk faaliyetleriyle ilgilidir. Bilindiği gibi lisanslı depoculuk faaliyetinde bulunmak için Gümrük ve Ticaret Bakanlığından depoculuk lisansı alma zorunluluğu vardır. Bakanlıktan lisans alınmadan lisanslı depoculuk faaliyetinde bulunulamaz, lisanslı depo işletmesi izlenimi verecek hiçbir isim, unvan, işaret ya da benzerleri kullanılamaz.
Şimdi, depolarda çürümeye terk edilen birçok ürünün fiyatı artmaktadır. Özellikle örnek olarak da geçtiğimiz günlerde bu çürüyen patateslerle ilgili kamuoyunda birtakım haberler çıktı. Haberlere de işte "Depolarda çürümeye terk edilen patates tezgâhlarda cepleri yaktı." diye yansıdı. Üreticiyle tüketici arasında en fazla fiyat farkı gözlenen ürün de ne yazık ki patates olmuştur ve bu fark da yüzde 366 civarında yani üreticinin ürettiği patatesin işte bu depolarda depolandıktan sonra tüketiciye götürülürken ki fiyatı arasındaki fark yüzde 366 civarında oldu; bu da çok büyük bir haksızlık olarak gerçekleşti.
Diğer konu; özellikle bu Avrasya Tüneli'yle ilgili çok ciddi spekülasyonlar var, çok ciddi sıkıntılar veya bununla ilgili iddialar söz konusu. İşte, Avrasya Tüneli'nden daha uzun ve daha derinde olan yani teknik olarak yapımı daha zor ve maliyetli olması gereken örneğin Norveç'teki Eiksunt Tüneli 92 milyon dolara mal edilirken Avrasya Tüneli nasıl olmuştur, bunun maliyeti ne kadardır? Bu da 1 milyar 300 milyon dolara mal edilmiştir.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) - Ben Gümrük ve Ticaret Bakanıyım, yanlış bir yere mi geldim?
İBRAHİM AYHAN (Şanlıurfa) - Sizinle bağlantılı değil mi bu?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) - Bizimle alakası yok bunun.
İBRAHİM AYHAN (Şanlıurfa) - Yani bunun, özellikle bu tünelden geçişlerle ilgili oradaki şeylerin sizinle bağlantısı yok mu?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) - Ulaştırma Bakanlığıyla ilgili.
İBRAHİM AYHAN (Şanlıurfa) - Pardon.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) - Bizimle alakası yok, olsa tamam.
İBRAHİM AYHAN (Şanlıurfa) - Evet, yani söyleyeceklerim bu kadar.
Tekrardan saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.