KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Teşekkür ederim Değerli Başkanım.

Bakanımız ak kadronun tevazuda zirve isimlerinden, onun şahsında bütün heyeti kalben saygıyla selamlıyorum.

Bir kayıt düşüyorum: Türkiye, Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlayan konumuyla son dönemde ekonomi alanında bir başarı hikâyesi yazdı. Ülke olarak ulaştırmadan enerjiye, eğitimden sağlığa her alanda dev projeleri tek tek hayata geçiriyoruz. Arkadaşlar, bu bir durum tespiti.

Ülkenin sosyal ve ekonomik bağlamda sinerjisini ifade eden Sayın Cumhurbaşkanımıza ait değerli bir kayıt: "Yola çıkarken iki önemli sır kavram var, bunun bir tanesi istikrardır, bir tanesi de güvendir dedik. Güven olmadığı zaman istikrar olmaz." sözleriyle on altı yıllık ak dönemin kırmızı çizgilerini belirliyor liderimiz. Güven ve istikrar; Türkiye, on altı yıllık süreçte her alanda bu iki temel üzerinde yeniden inşa ediliyor. İnsanımıza güven, siyasette ve ekonomide istikrar; millî iradeye teslimiyet, onun itimadına layık olmak; bu, bizim ufuk çizgimiz. Dost düşman bütün cenahlar kabul ediyor ki Türkiye'nin küresel boyutta tanımı da güvenli ve güvenilir ülke olması şeklinde. Bu iki kavram, ticarette, gümrüklerle ifade bulan dış ticarette ayrı bir önem taşıyor. 2002 öncesi ile bugünün mukayesesi yapıldığında ülkenin özellikle dış ticaret alanında geldiği doruk nokta seçkin biçimde ortaya çıkıyor. Evet, her sahada olduğu gibi ticarettin de olmazsa olmazı güven ve istikrar. Türkiye'nin özellikle dış ticaretteki büyümesi, bu iki kavram üzerinde şekillenen ekonomi politikamızın doğruluğunu teyit ediyor. Bu girişi yaparken maksadımız, ülkede yazılan sosyoekonomik başarı öykümüzün kaynağını ifade etmektir. Bu kaynak, 12 Eylüllere, 28 Şubatlara ve 15 Temmuzlara rağmen dirayetli bir biçimde sağladığımız düşünce, inanç ve teşebbüs hürriyetleridir, insanımıza güvenin eseridir, millî iradeye saygının eseridir.

Özellikle Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın bütçesi üzerinde görüşülürken bu temaya dikkat çekmek istedim. Bu hürriyetleri sağlayanlara medyunuşükranız, Allah daim var etsin onları.

Değerli Başkanım, değerli arkadaşlarım; 2 Kasımda tarihî bir gün yaşadık. Türkiye, kültürel değerler kaidesi yeniden yükselirken medeniyetimizin izleri üzerinde tekrar yürümeye başladı. Orta Asya'dan Anadolu'ya, Anadolu'dan Avrupa'ya ecdadın değerlerini hassasiyet, dikkat ve coşkuyla takip ediyoruz. Bunun en somut, en net kayıtlarından birisi de "Demir İpek Yolu" projesidir. Hep "bir zamanlar" diye anlatılırdı bu ticaret yolu. Bin bir gece masallarına bile konu olan kültürel ve ticari bir ufuk. Bu yol üzerindeki rivayetleri, masalları dinlerdik çocukluğumuzda. İpek Yolu bir düştü, İpek Yolu bir özlemdi. Halılarla uçan Sinbadlar vardı bu yolda Alaaddin'in sihirli lambasıyla aydınlanan. Bir nostaljiydi sadece. Bir özlemi, bir görkemi gerçeğe dönüştürdü ak niyetle. Bize düşen, sadece bu niyet üzerinde tefekkür ve ak bir emelle bu hâli var edenlere teşekkürdür.

Saygıdeğer arkadaşlarım, bizim mazideki ihtişamımıza ait bir ufku remz ettiği için özellikle bu yol ve bu yolda gerçekleşen İpek Yolu ticaretinin önemine dikkat çekmek istiyorum. Anadolu'nun aralarında Erzurum'un da bulunduğu şehirlerini Asya ve Avurupa'ya kervan kervan bağlayan bu yolun, tarihsel öneminin yanı sıra, reel küresel ekonomide de değeri çok büyük. Üretim ekonomisini tetikleyen, komşular arasındaki bağları güçlendiren ve ülke ekonomisine büyük girdiler sağlayacak tarihî bir proje. Biz, Erzurum'da, İpek Yolu'nun hiç eskimeyen izlerini gözlemlerken onların yeniden canlanacağı günleri hep hayal ettik, bütün dadaşlar bunun hayalini kurdular. Şehrimde temelleri hâlâ sağlam olan ve adını hiç değiştirmeyen Fil Köprüsü'nden geçerken, Nazik Çarşısı'nda gezerken, Gümrük Han'ını seyrederken, Kevelcilerde tefekkür eylerken bunları hep hayal ettik. Çarşı çarşı, han han örülmüş bir medeniyet köprüsü ya da adını bu ticari keyfiyetten almış Gümrük Camisi'nde niyaz ederken bunları düşündük. İpek Yolu'nun yeniden ihya edileceği vakitlere özlem duyduk. Bakırcılar Çarşısı'ndan taşan çekiç sesleri, Kavaflar'da ustaların nidaları, Taşmağazalar'da sarrafların şen sesleri İpek Yolu'nu hatırlatırdı bize. İşin diğer yanında Dede Korkut'umuz var tabii, onun coğrafyasıyla bütünleşmek, onun doğruları üzerinden Asya'dan Avrupa'ya bir özlem seferi, kervan kervan, ruh iklimimizi şekillendiren Ahmet Yesevi, manamızı kaydeden Muhammed el-Buhârî'nin değerlerinde, sosyal ve ekonomik bağlamda yeniden can bulmak. Biz, "Demir İpek Yolu" projesinde bu tarihî derinlik ve manayı, Türkiye'nin dışa açılımında yeniden bir görkem dönemini anladık. Bize bu değerleri yeniden yaşatanlara minnettarız.

Arkadaşlar, ben, işin rakamsal yönlerinden çok, diğer bakanlık bütçelerinde de yaptığım gibi, manasına ve kaydettiği temele dair görüşlerimi ifade ediyorum. Sayın Bakanımız, teknik mevzularda oldukça beliğ kayıtları sundular zaten. Gümrük ve Ticaret Bakanlığıyla ekonomimizde şekillenen yeniliklere dikkat çekmek isterim. Bunların başında, bizi küresel pazarlara ulaştıran ticaret yollarının yeniden ihyası, içeride ise girişimcilik ruhunun yeniden uyandırılması geliyor. Bu iki tema çok önemli, ticaret sektörü, Doğu, Güneydoğu ve Karadeniz Bölgelerinde yerel ekonominin ön sözü. Bu bölgelerin ekonomideki başaktörleri tüccarlar yani ahi kültürüyle ruhlarını nakşetmiş esnaf ve sanatkârlar. "Ekonomi" denildiğinde ilk akla gelen sektör bunlar. Bu bakımdan, Bakanlığımızın özellikle bu bölgelere yönelik ticari yatırım ve yaptırımlarını fevkalade değerli, önemli bulduğumuzu kayda geçiyoruz. Bu gidişat, bölgeler arası üretim rekabetini beraberinde getirirken girişimci sayısında da çok ciddi artışlar sağladı.

Tabii, burada, yine bir hakkı teslim etmek durumu var, o da ulaşım. İç ticarette olduğu gibi, dış ticarette de hayati önem taşıyan ulaşım ağının güncelleştirilmesi, duble yollar, Marmaraylar hayati değerde. İç Anadolu'yu, Güney ve Doğu Anadolu'yu yolları kısaltarak denizle buluşturan Ovitler, Ziganalar, Cankurtaranlar, KOP'lar ticaret sektörünün hız ve can kazanmasındaki temel altyapı yatırımları.

Değerli arkadaşlarım, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının, dolayısıyla ak iktidarın Türkiye gündemine getirdiği ve hayata geçirdiği bir ilki de vurgulamak durumundayım. Bu ilk, tüketici haklarıdır, AK PARTİ dönemi öncesinde ticari hayatımızda olmayan bir kavram, ticarette güveni ifade eden bir hak, üretimde doğru ve güvenli imalatı beraberinde getiren efsunkâr bir konsept, bizim ahi kültürümüzün alıcı tarafında şekillenen bölümü. Bakanlığımızın bu noktadaki çalışmalarını da övgüye layık bulduğumuzu kayda geçiyoruz.

Değerli Bakanım, noksanlarımız da var elbet. En azından şimdilik yönelmediğimiz hâller, bunları da kayda geçmek lazım. Bu noktada somut bir hâli ifade etmek gerekirse, Erzurum, İpek Yolu üzerinde kurulmuş, ticarette Avrupa ve Asya arasında bir tarih ve ekonomi köprüsü; az önce bunu söyledik, kayda geçtik. İpek Yolu ticaretinin gereği olarak tesis edilmiş onlarca tarihî çarşı ve hana malik Erzurum. Ne ki bu ecdat yadigârları ve İpek Yolu miraslarının ticaretteki yeni küresel anlayışımız ölçüsünde ihyası ve tanıtımı gerekli ve hakikaten çok zaruri. Bakanlığımızın İpek Yolu ticareti noktasında bu han ve çarşılara yeni bir yaklaşım getirmesini, ihya edilerek bu çarşıların tarihî işlevlerine kavuşturulmasını, her tarihî çarşıda İpek Yolu ticaretini ifade eden bilgi merkezleri oluşturulmasını talep ediyoruz ve bunu şart görüyoruz Değerli Bakanım.

Artık bellidir ki ticaret sektörü ekonomimizin belkemiği, İpek Yolu da ticaretteki yol haritamızdır. Buna dair kültürel ataklara ve kayıtlara ihtiyaç vardır. O sebeple, Erzurum'da Bakanlığınızın öncülüğünde, üniversitelerimizin de katılımıyla bir İpek Yolu araştırma enstitüsü kurulmasını da burada kayda geçiyorum, teklifte bulunuyorum. Böyle bir enstitünün kuruluşuyla birlikte İpek Yolu tarihi hem vuzuha, açıklığa kavuşacak hem de genç girişimcilerimiz ecdadın ticari dehasını kavrayacak, bilgi çağının gerekleriyle yeni ticari projeler de üretebileceklerdir.

Yine Erzurum'da, İpek Yolu'nun Anadolu'daki merkezi şehrinde, Bakanlığımızca her yıl bir İpek Yolu ticaret fuarı organizasyonunun gerçekleştirilmesi ve İpek Yolu ticaret festivali yapılmasını teklif ediyoruz. Böylesi bir organizasyonla Japonya'dan Çin'e Asya'nın, İran'dan Ürdün'e Orta Doğu'nun ve Ön Asya'nın, Macaristan'dan Romanya'ya Avrupa'nın ticari dikkatleri bölgemize yönelecek, bu da beraberinde ekonomik büyümeye dayanak olacaktır.

Bu noktada sunumumu tamamlarken... Az önce Bedia Hanım özel bir kayıt düştü Değerli Bakanım AVM'lerle ilgili. O kadar hayati ki Bedia Hanım'ın söylediği, AVM furyası hakikaten şehirlerde, özellikle Anadolu kentlerinde ticaret sektörüne çok ciddi sekte vuruyor. Onu da geçtik, ardı ardına açılan AVM'ler bir öncekini nakıs hâle getiriyor. Mesela, ben Erzurum'dan örnek vereyim, yakın zamanda çok ciddi bir yatırım hayatiyet buldu ama ondan önce, beş altı sene önce açılmış bir AVM vardı, hakikaten bulunduğu sahaya da ciddi işlerlik kazandırıyordu, hayatiyet vermişti. Bu açılınca orası şu anda bitti gibi, sönük bir hâle geldi. Ancak o açılırken de ondan önce açılmış olan o hâle düştü. Dolayısıyla, bilmiyorum, buna ilişkin ne yapılabilir? AVM açılımının da mutlaka bir zapturapt altına alınması lazım. Yani Bedia Hanım'ın söylediği gibi şehirler artık AVM'ler bağlamında birbirine benzer hâle geldi, nereye gitseniz aynı, aynı mağazalar, aynı vitrinler, vitrin düzenlemeleri bile aynı. Böyle olunca bir lezzet de ifade etmiyor Değerli Bakanım. Buna Bakanlığımız kanalıyla, tabii, hukuki çerçevede nasıl müdahale edilir, onları bilemiyorum, araştırmak lazım, incelemek lazım ama bunun vatandaş nezdinde de bu neviden dillendirilmeleri var, bize yansımaları var, ben de bunu burada kayda geçiyorum.

Değerli Bakanım, Bakanlığımızın bütçesi Allah'ın izniyle hayırlı olacaktır. Bereketli olsun diyorum ve hepinize saygılar sunuyorum.

Var olun, sağ olun.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Aydemir.