KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de Mustafa Bey'in ve Zekeriya Bey'in söylediği sözlerinin altına imza atıyorum, öyle devam edelim isterseniz tekrar etmemek için. Yani çünkü bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor, biliyoruz ihtiyacın sebebini, basına da yansıdı. Bazı kitaplarda sorunlar var ve ivedi olarak toplatılıp yeniden dağıtılması lazım ama bunu sonuç olarak bir istisna olarak sayıp buna göre düzenleme yapmak lazım. Belki belli konularda bu tip acil durumlarda ne tip tedbirler almamız gerektiğiyle ilgili bir yasal düzenleme söz konusu olabilir veya bilmiyorum bir yönetmelikle de yapılabilir mi, bu istisnaların tanımı belki burada yapılır ama istisnaların mutlaka, kesinlikle kaideyi bozmaması gerekiyor, istisnalar yüzünden kaideyi bozacağız. Ve burada tabii ki muhalefet partilerinde şu kaygı doğuyor Sayın Bakan: Yani burada sonuç olarak belirli istekler içinden seçim durumunda mesela yandaşlara bu konunun bir şekilde peşkeş çekilebilme risklerini biz düşünüyoruz. Bu yalnızca günlük düzenleme değil, bugün sizin Hükûmetiniz var, yarın başka bir hükûmet söz konusu olabilir ve böyle kalıcı bir düzenlemeyle bugün bizim şikâyetçi olduğumuz konulardan yarın siz şikâyetçi olabilirsiniz, bu anlamda böyle kaygılar söz konusu. Bakın, geçenlerde bir örnek var Sayın Bakan. Sınav sistemini açıkladığınız günün ertesi günü basına yansıdı, yandaşınız olduğu düşünülen ve AK PARTİ üyelerinin ortağı olduğu bir şirket, daha açıklandığı günün ertesi günü kitabı yayımladı. Yani,bu anlamda sanki bir iltimas geçildiği, bu anlamda önden haber aldığı filan gibi kuşkular doğdu kamuoyunda. Bu anlamda belirli istekliler içinden dediğimizde burada yani tabii yandaş dışında bir kelime bulamıyorum, yandaşlara bu konuda, bu belirli istekliler konusunda ayrıcalıklar yapılacağıyla ilgili çok ciddi kaygılar oluşuyor kamuoyunda. Bunu giderecek şey de mevcut Kamu İhale Kanunu'dur ve bununla ilgili tabii ki belli kısıtları siz yönetmelikle düzenleyebilirsiniz zaten: "Ben şu şu şartlarla kitap istiyorum." diye o kısıt, o süzgeci bence daha sıkı bir hâle getirseniz, hani kalitesi anlamında, şu bu anlamında daha sıkı bir hâle getirseniz süzgeci o kalitede kitaplar da öğrencilerimize ulaşmış olabilir. Ama sizin kaygınızı da anlıyorum, "Nitelikleri daha iyi olan, bizim memnun kaldığımız şirketlerle devam etmek istiyorsunuz ama İhale Kanunu olunca düşük fiyat verene gidiyor ve bu anlamda kaliteyi tutturamıyoruz." diyorsunuz ama orada da sizin elinizde güçlü olan nokta bu anlamdaki sorunları haiz şirketleri elemekle söz konusu olabilir yani süzgeci daha sıkı tutup o kitapların kalitesinden memnun olmadığınız kitapları ihale şartnamesinden çıkarmakla bu sorunu çözebilirsiniz.

Bir de Sayın Bakan, bu konunun gündeme gelmesi bazı kitaplardaki hatalardan kaynaklandı. Mesela bazı nefret söylemleri oldu, Nusayrilere karşı, bunu biliyoruz -Sayın Aytuğ Atıcı bunu gündeme getirdi, teşekkür ediyorum kendisine- ben de yıllarca eğitim yöneticiliği yapmış birisiyim ve ders kitaplarındaki nefret söylemi içeren konularda çalışmalar yaptık, raporlar yazdık Tarih Vakfı'yla beraber, bu konuda ciddi ilerlemeler var, teşekkür ediyorum bu anlamda ama hâlâ eksiklikler var, demek ki o konuda da süzgeçte bir sıkıntı var. Ama bu sıkıntı nereden kaynaklanıyor biliyor musunuz? Öncelikle buna onay veren kurumun adından başlayarak kaynaklanıyor. Adı ne? Talim Terbiye. Hâlâ askerî vesayet dönemlerinden kalma bir isim. Adı ne? Talim ve Terbiye. Olacak iş değil, bu çağda, hâlâ 2017 Türkiyesi'nde bu kitapları okuyan kurulun adı Talim Terbiye, sanki askerdeyiz. Yani bu anlamda öncelikle bu kurulun isminden başlayarak, bu kurulun içeriğini, çalışma şartlarını -bilmiyorum kanunla mı düzenleniyor Talim Terbiye, herhâlde öyledir- kanununu belki tartışmamız gerekiyor. Ve öyle bir isim vermemiz lazım ki çocuklarımızı 21'inci yüzyıla hazırlayacak kurul bu kurulsa bu kurulu da 21'inci yüzyıl, isminden başlayarak, şartlarına hazırlanmamız gerekiyor Sayın Bakan. Burada da yalnızca kitabın kuşe kâğıt mı olduğu, şu kâğıt mı olduğu değil, yoksa işte efendim belli kalıplara, hani hep bir kalıba sokmaya çalışır ya o kurullar, o kalıpların dışında, bu 2017 dünyasına çocuklarımızı hazırlayacak bir kurul olmalı ve orada da mutlaka o süzgeçte nefret söylemlerini eleyecek uzman kişiler olmalı, bu kadar açık Sayın Bakan. Yani o göz o Nusayri'ye edilen küfrü görmüyorsa demek ki öyle bir formasyondan geçmemiş demektir onu okuyan veya orada bir ön yargı vardır efendim. Yani hâlbuki orası çoğul bir kurul olsa, içinde her kimlikten, Türkiye'de yaşayan her kimlikten insan olsa, değil mi, yani Hristiyan da olsa Müslüman da olsa, Alevi de olsa, Sünni de olsa, çeşitli kimliklerden... Daha doğrusu yalnızca o kimlikler değil, o insani duyguya sahip, o süzgeci kurabilecek herhangi bir kimlikten birileri olsa o kurulda, o tip nefret söylemleri de orada elenmiş olur Sayın Bakanım. Ne diyeyim, cinsiyet eşitliği konusunda, eşitlik konusunda 21'inci yüzyıl dünyasının evrensel insan hakları değerleri konusunda donanımlı insanlar yeni ismiyle taşıyacak kurulda olmalı. Bu yapısal bir reformdur Sayın Bakan, yani hep yapısal reformdan bahsediyoruz, bu da Millî Eğitim için bir yapısal reformdur, buna böyle bakmamız gerekir.

Diğer mesele, Sayın Bakan, şimdi mesela azınlık okullarında ben yöneticilik yaptım. Şimdi, materyal hazırlıyorlar, siz en son dediniz ki: "Çevirisini yapın, biz size bunları basalım." dediniz. Ancak biliyorsunuz, öğretmenler artık o sizin dağıttınız materyalleri derslerinde yüzde 10'la yüzde 50 arasında kullanıyorlar. Öğretmenlere kendi materyallerini geliştirme haklarını verdiniz yıllar önce, -kaç yıl oldu bilmiyorum, sanırım sekiz on yıl- bu anlamda -daha fazla hatta- bir hak var, öğretmenler kendi materyallerini geliştirebiliyorlar. Ve bu anlamda da biliyorsunuz dünyada İngilizcenin bir hegemonyası var, Türkiye'de de artı, ikinci ulusal dilimiz Türkçenin bir hegemonyası var ama diğer dillerde materyal geliştirme konusunda, özellikle dezavantajlı gruplar, azınlık okulları bu dezavantajı yaşıyorlar. Bu anlamda sizden ricamız, bu dezavantajlı gruplarla ilgili, bunların hazırlanmasıyla ilgili Bakanlığınızda bir birimin oluşturulması. Bugün Ermeniceyle, Rumcayla, İbraniceyle ilgili olabilir, yarın umuyorum ki demokratik bir Türkiye'de çift dilli, ana dil temelli çift dilli eğitim, çok dilli eğitim veya kavramları konusunda bunlara materyal hazırlayacak birimlerin oluşması ve Bakanlığımızın bu çoğul, çok dilli... Çok dillilikten korkmayalım mesela Sayın Bakanım, siz korkmayacak bir Bakansınız bunu biliyorum, çok dillilik zenginliktir ve çocukları yeni dillere hazırlar. Ana dilini iyi bilen ve ulusal dilini iyi bilen bir çocuk, iki dilli yaşayan bir çocuk evrensel dili de çok daha rahat öğrenir, bu anlamda da İngilizcedeki başarısızlığımın bir sebebi de -evrensel dil anlamında- buralara verebiliriz. Ben bu anlamda sizden böyle geçici değil, yapısal reform adımları beklerim.

Teşekkür ederim.