KOMİSYON KONUŞMASI

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben 2007 yılında bu Komisyonun üyesi oldum, daha sonra ayrıldığımda Sanayi Komisyonuna gittim, dolayısıyla biraz önce sizin istihzalı bir şekilde de olsa Sanayi Komisyonuyla ilgili söylediğiniz sözleri kabullenmem mümkün değil.

BAŞKAN - İstihza yoktu efendim, ben direkt söyledim.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - O şimdi daha acı oldu.

BAŞKAN - Acı olsun diye söyledim.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Şimdi, benim esasen burada ifade etmek istediğim, yaşadığım örnekle, burada iki neden var, bir tanesi kaynak ihtiyacı. Bu insanlar daha iyi bir yerde, daha iyi koşullarda, ikincisi de çevreye uygun bir şekilde bir yaşam geliştirsin, orası da yeniden düzenlensin. Bunda söyleyeceğimiz hiçbir şey yok. Yalnız, Sayın Bakanım, biraz önce Sayın Bakan söyledi, bunun zaten önceden bir şeyi çıkıyor, şüyuu vukuundan beter, bütün bunları geçelim, hakikaten hem çevrenin düzenlenmesi hem de kaynak ihtiyacı açısından önemli. Bunu bu nedenle yapıyoruz. Bunun bir de estetik kaygısı da var mutlaka, hani bir şey yaparken düzenli bir şey yapalım, bütün bunları da kabul ediyorum, yalnız sahada biraz tecrübesi olan bir arkadaşınız olarak da iki şeyi nakledeceğim, başımdan geçeni. Şimdiki Ataşehir denilen yer, orası daha önce taş ocağıydı, taş ocakları doluydu, ben de Konut Müsteşarıydım. O günkü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyla konuştuk, gezdik alanları, kafasındaki projeleri de anlattı, ben de dedim ki: "Ya burası şehrin içinde, ilanihaye, burada da hini hacette bir yeşil alan lazım olur, kalsın böyle." Konut Müsteşarıydım, yani bağlı kuruluşun işiydi. Bana o günkü bir yetkili dedi ki: "Gelenler bunu cayır cayır yerler." Aynen bunu söylüyorum. Şimdi o alanı gördüğüm zaman hakikaten üzüntü duyuyorum. Bu birincisi.

İkinci kısmına gelince, kendim bir evde oturuyorum yirmi iki senedir, yeşil alana bakan bir yerin kurasını çektim ve bu evde oturmaya başladım, ev bitti, on beşinci senesinde bir baktım ki çok büyük bir alışveriş merkezinin kazısı başladı. Biz böyle bir imar değişikliğinin yapıldığını bilmiyoruz, belediyede ilana çıktığını bilmiyoruz, kooperatif olarak da devam ediyor, geldik oturduk, benim kapım şu karşısı kadar yani şey değil, çok böyle arkadan gidiyorum, ben daha önceden de oraya yerleştiğimde hiçbir şey olmadığı için çok dua ettim, "Ya Rabb'im bir büfe olsa da gelen giden şuradan ekmek, süt, gazete... Zorlanmasam misafire" falan diye. Demek ki ya makbul bir zamanda dua ettik ya da ayarını kaçırdık dedim. AVM ama bu kadar yani onun da bana... Biraz önce Mustafa Bey söyledi, hani ranttan istifade ediyorsunuz. Rant olmadığı gibi hem beni, çevreyi kirletiyorlar, bir. İkincisi de çocuklar dakika başı bakkala gider gibi gidiyor yani fatura da şişiyor bizim açımızdan. Hani dışsal faydalarına, zararlarına falan da bakmak lazım. Hani bunu biraz esprili olsun diye söylüyorum. Gerçekten bu bir ihtiyaç, hem çevrenin düzenlenmesi hem de kaynak ihtiyacının sağlanması açısından.

Yalnız bunu belediyelere ve özel idarelere bırakırsanız bu işin altından kalkamazsınız. Biraz önce Mustafa Bey'le konuşuyorduk, ilçe bazında da Konya'yı hani koymayabilirsiniz ama diyelim ki bir ilçesi hakikaten fevkalade sıkıntılı bir durumda olabilir Konya'nın da Denizli'nin de. Burada önemli olan şey, oradaki belediye başkanıyla da önceden anlaşmanın bir gerekliliği var. Yarın sizin istediğinizi yapmadı, ne yapacaksınız? Ya, Maliye Bakanı olarak veya işte Çevre Bakanı olarak İller Bankasından şeyini ayırmam, göndermem derse...

BAŞKAN - Tam da ben bunu söylüyordum demin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, yok, belediyenin...

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Ya, belediye olmadan imar planını nasıl çıkaracaksınız?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - İşte onu diyorum, doğru yani bu.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Tamam, doğru ama TOKİ'ye de bu yetki verildi. O zaman şu anlamda sevindik biz, dedik ki: "Ya, bu, hakikaten imar planında iktidar ile muhalefet belediyeleri arasında birtakım sıkıntılar oluyor, bunun giderilmesi açısından..." Ama şimdi de baktık, tövbe, vallaha bu günahın altından nasıl kalkarız diye kendi kendime de düşünüyorum. Her yerde bir şey bozuluyor, istediği yerde imar planı. İktidar partisine mensup alanda bile TOKİ'yle imar planı konusunda derin farklılıklar var. Dolayısıyla buralara belli bir zorunluluk getirmek lazım. Bunda çok acele etmeyebilirsiniz, bir sonraki torbada veya birkaç gün sonra veya aşağıda düzeltebiliriz ama bunu bir düşünelim, sıkıntı olmasın, o anlamda söylüyorum. Hani tecrübe edinmiş bir arkadaşınız olarak Komisyonun takdirlerine sunuyorum.

Teşekkür ederim.