MUSA ÇAM (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şunu mu anlıyoruz: Şimdi, bir il düşünün, ilde sanayi sitesi şehrin içerisinde kalmış. Türkiye'nin aşağı yukarı birçok ilinde sanayi siteleri kentin merkezinde kalmış. Şehircilik açısından baktığımızda hakikaten yakışmıyor; tamam, eyvallah, bunu taşıyalım. Ama taşıdığımız o sanayi sitesindeki mal sahipleri o dükkânlarını, o iş yerlerini bedelsiz olarak terk etmiyorlar; mutlaka onları bir bedel karşılığında bir yere verecekler yani satacaklar veyahut da kamulaştırılacak, bir şey olacak; bir bedel kazanacaklar. Şimdi, bulundukları yerleri ücretli bir şekilde satan insanlar rahat. Biz şimdi hazinenin -hazine dediğimiz, kamunun yani, bu 80 milyonluk ülkenin insanlarının- sahip olduğu bu arazileri birtakım insanlara bedelsiz olarak vereceğiz. Bu, kabul edilebilir bir iş değil arkadaşlar ya. Yani doğmamış çocuklarımızın, torunlarımızın gelecekte sahip olacakları bu arazileri biz birtakım insanlara vereceğiz, bedelsiz ve ücretsiz vereceğiz. Oysa onlar şehir içerisinde kalmış olan o sanayi sitelerini veyahut da iş yerlerini bedeli karşılığında satacaklar veyahut da kamulaştırılacak. Devlet, hazine orada kendi kasasından para verecek oraya, kamulaştıracak orayı yani. Şimdi, kamulaştırılacak olan yerleri veyahut da vatandaş kendi sanayi sitesini, dükkânını, iş yerini satarken, para kazanırken biz onlara bedelsiz, 80 milyonluk tüyü bitmemiş insanların o arazilerini nasıl bedelsiz veririz arkadaşlar ya, nasıl yaparız biz bunu ya! Gelecek nesiller bizden bunun hesabını sormazlar mı?

Değerli milletvekilleri, elimizi vicdanımıza kolayım arkadaşlar ya, buna nasıl "evet" diyebiliriz biz ya? Evet, şehir içerisinde kalmış, bu taşınsın, doğru ama bunun bir karşılığının olması gerekiyor, bir bedel ödenmesi gerekiyor yani. Buna nasıl biz bedelsiz bir şekilde verebiliriz arkadaşlar ya? Yapmayın, etmeyin, eylemeyin arkadaşlar ya! Gelecek nesiller bize çok büyük beddualar ederler arkadaşlar ya.

Teşekkür ediyorum.