KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, Sayın Bakan; şimdi, gene sanayi düşmanı sayacaklar belki ama asla öyle bir durum yok. Sonuç olarak, bakın, yaylaların bir mantığı var, hepimizin çocukluğu demek, hepimizin yani bütün coğrafyamızda bir yayla kültürü vardır. Bakın, ben çocukluğumda da Karadeniz yaylalarına çıkıyordum, diğer yaylalara çıkıyordum, şimdi gidin bakın, gerçekten yani içinden çıkılmaz, çirkinleşmiş, ya sanayi açılmış, ya konutlar yapılmış, ya betonlara gömülmüş bir yayla mantığı var, yaylalar da böyle bir saldırı altında. Ama, yaylalarda otlayan hayvanlar çok azaldı. E, ne yapıyoruz? Besicilik yapmaya çalışıyoruz. Ağıllara dolduruyoruz hayvanları. Besi fiyatı, yem fiyatı yüksek. Çiftçi diyor ki: "Ya, kardeşim ben danayı alıyorum, bedava da veriyorsun, iyi güzel, yetiştiriyorum. 3-4 bin lira yem parası harcıyorum, artı masraflarla beraber bana 7 bin-7.500 liraya mal oluyor, satabiliyorum 6.500 liraya. Demek ki yemle bu işin altından kalkamıyoruz. Bakın, KDV'yi de kaldırdınız yemden Sayın Bakan, ciddi bir maliyeti de var, buna rağmen biz hayvancılara kâr ettiremiyoruz, yani hayvancılık yapmasını teşvik edemiyoruz. Ne yapmamız lazım? Ya, ülkemizde yaylalar var, yaylalarda hayvan en az altı-yedi ay o yaylalarda otlamalı. Otlayınca ne olacak? Geriye 4-5 ay kalıyor. Yem maliyeti 3-4 bin liradan 1.000 liraya, 1.500 liraya düşecek ve üretici de hayvan başına 1.000 lira, 2 bin lira, 3 bin lira kazanabilecek ve böylece hayvancılığı otomatik olarak teşvik edebileceğiz. Ya, yaylalara dönük bu anlamda bakmalıyız. Ve şöyle bir şey daha var: Velev ki siz yaylaları sanayiye açtınız, ya, ot bedeli Allah'ınızı severseniz sembolik bir boyutu bunun yani esas mesele bakın, sayın vekilim de söyledi, ÇED. Şimdi, düşünün ki orayı bunlara açtık ve ÇED'i de üç ayda sümen altı et, ÇED verilmiş sayılsın denilecek ve ne olacak biliyor musunuz? Düşünün ki orada hayvancılık yapılıyor, bir sanayi tesisi gitti orada izinleri aldı ve kirli de bir sanayi, ÇED'de de üç ay sümen altı etti, kirli sanayi geldi oraya yalnızca oradaki 10 hektar, 5 hektar, 20 hektar kirlenmiyor ki, etrafını da kirletiyor. Topyekûn o alanı başka bir bakışa sevk ediyor. Bunun önüne geçmemiz lazım. Yaylalara bu mantıkla bakmamız lazım. Allah'ınızı severseniz, İsviçre ya, ya İsviçre dediğiniz dünyanın kişi başına geliri en yüksek ülkesi. Gidin bir tane yaylasında, bir tane çivi çaktırmış mıdır? Halâ hayvanlar otluyor orada. Yani, Sırbistan'dan et almaya kalkıyoruz, Bulgaristan'dan ot almaya kalkıyoruz, bu mantıkla bakmamız lazım. Hayvancılığı cazip tutmak için hayvanlar yaylada otlamalı, yedi ay orada otlamalı, üretici para kazanmalı ve bu çerçevede ÇED tabii ki devrede olmalı, yaylalar korunmalı. Bütün bu çerçeveyi bunun üzerine kurmadığımız sürece bugün yaylalara giderler, kirli sanayi de oraya girer, ÇED'ler sümen altı edilir ve hayvancılık tamamen biter, siz de gidersiniz Sırbistan'dan et, Bulgaristan'dan ot almaya devam edersiniz.