KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; çok önemli bir madde, Zonguldak halkı için çok önemli bir madde ve ben çocukluğumdan beri Zonguldak'taki o işçi eylemlerini, o işçi kalabalığını, genç nüfusu, o coşkuyu bilen bir insan olarak, Zonguldak'ı da çok iyi bilen birisi olarak büyük bir hayal kırıklığı içindeyim Zonguldak'ın şu anda geldiği durumla ilgili. Ve bunu maalesef, 1990'lı yıllardaki yapılan hatalar tabii ki çok önemli ama AKP iktidarı da... Sayın sendika görevlimiz açıkladı, nüfusu azalmış bir şehirden bahsediyoruz; altında büyük bir zenginlik var, doğası muhteşem bir şehir ama nüfusu azalan bir şehir ve Zonguldak bir emekli şehrine doğru dönüşüyor Sayın Bakan.

Şimdi, Anayasa'mıza göre biz sosyal bir hukuk devletiyiz, sosyal ama maddenin gerekçesine bakıyoruz "rantabl" ran-tab-l "e" bile yok yani ne demekse artık yani Türkçe, yerli, millî kelimeler kullanacağız, "rantabl" bir amaç gerekçede yazılabilmiş. Ama sosyal boyutuyla ilgili...

BAŞKAN - Ne kadar millî oldunuz, hep bu İngilizce kelimeleri falan iki gündür şey yapıyorsunuz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Vallahi, öyle Sayın Başkanım. Siz "fi" diyorsunuz. Orada "rantabl" diye, ilk kez duyuyorum böyle bir... Sonu da "l"yle bitiyor.

KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Siz biliyorsunuzdur canım.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Efendim, biliyoruz da yani bunun Türkçesi var ama bu da can acıtıcı bir şey. Türkçe karşılığını biliyoruz ama öyle yazınca da havalı olmuyor, bence can acıtıcı oluyor. Binlerce insanın, on binlerce insanın...

BAŞKAN - Tam karşılığı ne oluyor hakikaten "rantabl"ın?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Verimli, etkin demek.

GARO PAYLAN (İstanbul) - "Rant" neyse "rantabl" da o yani başka bir şey değil.

BAŞKAN - Çok açıklayıcı oldu.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Güzel bir açıklama.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Öyle.

Şimdi, sosyal bir hukuk devletiysek Sayın Bakanım, bir de, bizim ona göre yasalar çıkarmamız lazım, sosyal boyutunu birinci noktaya koymamız gerekiyor. Ve biliyorsunuz, partimizin bir önerisi var: Biz Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nı Türkiye'ye taşımak istiyoruz. Hani hep şöyle yaftalanıyor ya "Bunu Diyarbakır için istiyorsunuz." diye, hayır, Zonguldak için de istiyoruz, İzmir için de istiyoruz. Yerel kendi kararlarını versin, yerel kendi tartışmalarını yapsın kendi gerçekliği içinde, orada bu tartışmalar yürütülsün ve merkez bu kararlara yalnızca uymaya ve destek olmaya çalışsın. Tabii ki, kaynaklar, şunlar bunlar araştırılır ama bunlara destek olmaya çalışsın.

Açıkça söyleyeyim: Zonguldak'taki sendika temsilcimiz buraya kadar gelmiş bakın ama Zonguldak'ta çeşitli sivil toplum örgütleri, taraflar var; yerel yönetim var, halk var, sivil toplum örgütleri var, bundan etkilenecek bütün taraflar var, onlar burada yoklar. Hâlbuki biz onlara demeliyiz ki, biz onların ayaklarına gitmeliyiz: "Gelin, arkadaşlar, Zonguldak'ın..."

BAŞKAN - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız bir gezi düzenlesin Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine, bir hafta sonu, Zonguldak gezisi.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Elbette, tabii ki. İşte, o açıdan bu maddeyi geri çekeceğinizi biliyorum, kod bir yasa olarak geleceğini de düşünüyorum. Ona göre biz yerele gidelim bütün Plan ve Bütçe Komisyonu olarak ve onların misafiri olalım.

BAŞKAN - Sayın Paylan, lütfen toparlayın artık, rica ederim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, efendim, daha yeni başladım.

BAŞKAN - Sayın Paylan, ondan sonra koridorda herkes dedikodu ediyor "Ya, bu Başkan ne kadar sinirli, herkese kızıyor, bağırıyor." diye, adım kötüye çıktı sizin yüzünüzden.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Efendim, ben 4 kişi adına konuşuyorum bir de biliyorsunuz.

Bizim oraya gidip, sosyal taraflarla, yerel yönetimlerle görüşüp arzularını, isteklerini öğrenmemiz lazım; onların bir ön çalışma yapması lazım, bizim onlara uymamız lazım. Bakın, defalarca Zonguldak üzerine ameliyat yaptık, hiçbir tanesi işe yaramadı ve Zonguldak bir emekli şehrine dönüştü. Türkiye Taşkömürünün ben gerçekten hâlâ 20 bin çalışanı olduğunu düşünüyordum, 7 bine düşmüş, inanamadım rakama ve ölüme terk edilmiş durumda Türkiye Taşkömürü, üretim anlamında da, istihdam anlamında da. Oysa özel sektöre devrettik redevansla, işe yaramadı Sayın Bakan. İş kazalarını duyuyoruz, üretimlerde etkinlik yok. Orada "Üretim yapacağım." diye termik santral kuranlar, limana gidiyorsunuz, gemiden ithal Rus kömürünü çekiyor. Ya, inanılmaz bir şey, düşünsenize, altınızda, hemen altınızda madenler yatıyor, siz limandan Rus kömürünü çekip santralde yakıyorsunuz. Böyle bir şey kabul edilemez.

Bu anlamda, benim önerim, bu maddeyi mutlaka geri çekelim. Zonguldak'ın gelecek on yılını, yirmi yılını, otuz yılını belirleyecek bir maddedir. Bunun bir kod yasa olarak gelmesi yönünde önerimizi Zonguldak halkına ve taraflarına sunalım. Onlar kendi iç tartışmalarını yapsınlar, nasıl bir öneri geliştiriyorlar, biz oraya gidelim, o öneri üzerinde orada tartışma yürütelim ve o öneriyi getirip Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçirelim diye öneriyorum. Bunu yapmalıyız Sayın Bakanım, böyle bir torba yasa içinde koskoca bir şehrin kaderini belirleyecek bir madde geçmemeli.

Zonguldak'ta üretim bir uzmanlık işi, orada bir tecrübe gerekir. Bu anlamda da siz ihaleye çıkacaksınız Sayın Bakan. Açıkça söyleyeyim, Soma AŞ gibi bir, diyelim ki -üretime geçmemiş gerçi- gitmiş, orada kazalar yapmış bir işletme veya başka, Ege'deki madenciliği bilen, uzmanlaşmış bir kurum gelip de Zonguldak'taki ihaleyi velev ki kazandı, oradaki gerçekliği bilmiyor, nerede riskler var bilmiyor, iş güvenliği anlamında ne tip tecrübeler var bilmiyor. O gerçekliği bilmeyen, yalnızca "rantabl" diye bakan işletmeler oraya girerse inanın iş kazaları ve iş güvenliği konusunda çok daha büyük risklerle karşı karşıya kalabiliriz. Sosyal boyutunu 1'inci maddeye yazmamız lazım, Zonguldak halkı karar verecek; 2'nci maddeye iş sağlığı, iş güvenliği, sonra rantabl Sayın Bakanım.