Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 19 .10.2017 |
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ben zorluyorum, yapın.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; şimdi, ben açıkça söyleyeyim, değerli arkadaşımız da burada, geldi güzel hikâyeler anlattı, gerçekten başarılı hikâyeler var, başarılı öykü örnekleri var ama hep şöyledir bakın, kumarbazlar hep şunu söylerler: Kumarbaz 50 kere kaybetmiştir, bir gece para kazanır "Ben çok para kazandım". diye gelir ama 50 gece kaybettiğini hiçbir zaman söylemez. Yani bu çok iyi regüle edilmediği sürece, Batı'da pek çok örnekleri de var, dünyada pek çok örnekleri de var, hani yüzlerce başarısız örneği olan. Ama bir tane Facabook çıkar, bir tane o sizin dediğiniz akıllı gözlük çıkar, hani yüzlerce böyle "startup"lar söz konusu olur ama içlerinden üç tane başarılı örnek olur ve hep o üç tane başarılı örnek söylenip, hep de Amerikan rüyası bunun üzerinden yaratılır ya, işte, "Bodrum katta Facebook'u yaptılar, 500 milyar dolarlık şirket oldu." diye ama gidin Silicon Valley'e, o daracık evlerde binlerce genç binlerce fikir çıkarıyorlar ama onların birkaç tanesi başarılı oluyor, binlerce genç de o çarkın içinde öğütülüp gidiyorlar ve binlerce, milyonlarca yatırımcı da melek yatırımcı olarak o projelere yatırım yapıyorlar, binlercesi başarılı oluyor, milyonlarcası parasını batırabiliyor. Ama hani 1'e 1.000; 1'e 10.000 kazanma hikâyesi hep var olduğu sürece kumar mantığı gibi, o hikâye cezbediyor insanları, yeniden "On tane projeye yatırım yapar, bir tanesi nasıl olsa başarılı olur, benim bütün paramı çıkarır." diye bu tip meseleler yatırım yapmaya teşvik ediyor.
Ülke olarak da gerçekten bu konuda pek çok girişimimiz var. Benim çocukluğumda, çok iyi hatırlıyorum, ben daha şu kadardım, Banker Kastelli televizyonlara çıkıyordu, herkes de "Kardeşim, 10 lira koydum, 100 lira oldu; git sen de koş, aman yetiş." diye millet kapısında sıra bekliyordu para yatırmak için o Banker Kastelli'ye, yaşı müsait olanlar hatırlarlar. Sonra Banker Kastelli bir gün patladı, gitti. Öldü değil mi? Evet, Allah rahmet eylesin diyelim, peki.
Sonra, 1990'larda benzer hikâyeler yaşadık, pek çok kötü, başarısız hikâyemiz var. 2000'lerde, sayın vekilim ismini vermedi, ya, YİMPAŞ, KOMBASSANlar gitti milyonlarca euro para topladılar ve ne olduğu belli, en çok da sizin mütedeyyin kesimden topladılar bu paraları, vallahi sizin seçmenlerinizin paraları battı.
KASIM BOSTAN (Balıkesir) - Siz mütedeyyin değil misiniz?
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ben değilim efendim mütedeyyin.
En çok da sizden paraları topladılar, vallahi o paraların batacağını ben biliyordum, siz dediniz ki: "Bunlar alnı secdeye değen insanlar, yamuk yapmazlar." Ama alnı secdeye değen de maalesef, o anlamda her türlü yanlış yola gidebiliyor.
MEHMET ALİ CEVHERİ (Şanlıurfa) - Sayın Garo, insanlar yanlış yapar, bunun alnın secdeye değmesiyle ilgisi yok.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Haklısınız, doğru. Yok, bazen şöyle bakılıyor...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - İstismar edildi.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Mesela FETÖ'ye de öyle bakıldı, "Alnı secdeye değiyorsa ondan yanlış gelmez." diye bakıldı, liyakate bakılmadı; o anlamda söylüyorum yani "Belli bir düşüncedeyse bir yanlış yapmaz." diye... Her kesimde yanlış insan çıkabilir, haklısınız ama yanlış bir başlangıç ve milyonlarca insan para kaybetti, ondan bahsediyorum.
Değerli arkadaşlar, bakın, bununla ilgili bir başarı hikâyemiz yok bugüne kadar. Bu önemli bir madde, yalnız iyi regüle edilmezse ve topluma iyi tanıtılmazsa emin olun, öncelikle pek çok kaza yaşayacağız. Yani bu, topluma iyi tanıtılmadığı sürece... Bakın, beş-altı yıl önce -2009-2010 yılları olmalı- birisi çıktı gazetelere çarşaf çarşaf ilan verdi "Suyla çalışan araba yapacağım. Arabanın üzerine bir makine takacaksınız, suyu koyacaksınız, araba yürüyecek." dedi. Vallahi, çarşaf çarşaf aylarca ilan verdi. Ya, bu ülkenin bakanlıkları var, Hükûmeti var, bir kişi müdahale etmedi. Dünyada düşünebiliyor musunuz, bir kişi "Ben suyla arabayı çalıştıracağım." dedi, gazetelere çarşaf çarşaf aylarca ilan verdi, dünya kadar para topladı bu insan, ya, bir kişi de demedi ki "Arkadaş, dünyada trilyonlarca dolarlık bir sektör bu, suyla çalışacak araba dünyada birinci haberdir." diye. Ama insanlar buna para yatırdılar, adam bir sabah ansızın kayboldu, gitti. Yani bu tip hikâyelerle hep maalesef anıldık. Jet Fadıllar gördük, Jet Fadıllar paraları topladılar topladılar gittiler. Neyse, bunları uzatmayayım ama bir başarı hikâyemiz yok bu anlamda ve eğer ki bu melek yatırımcı meselesini siz bu şekilde işte "Şurada şu başarı var, burada bu başarı var." diye birkaç örnekle sunarsanız ve riskleri eğer ki kamuoyuna etkin bir şekilde tanıtmazsanız ve lisans alacak şirketleri çok etkin bir süzgeçten geçirmezseniz, orada eğer ki başka şekilde oyunlar dönerse, birisi "Benim çok başarılı bir hikâyem." var deyip lisansı alırsa, sertifikaları alırsa inanın çok vatandaşımızın başı yanabilir. Çok iyi regüle edilmesi gereken bir sistemdir bu ve Sermaye Piyasası Kurulunun yalnızca yapabileceği bir iş değil arkadaşlar, bunu nasıl yapacağınızla ilgili de soru soruyorum sizlere, Sayın Bakan, size de soruyorum: Ya, Sermaye Piyasası Kurulu "Ben suyla araba çalıştıracak bir sistem geliştirileceğim arkadaş." diyen olursa lisans verip vermeyeceğini nereden bilecek? Yani nasıl bir kurul buna karar verecek? Atıyorum, işte, pek çok uçuk örnekler var, olabilir bununla ilgili, insanlarımızı -tırnak içinde söylüyorum- kandırma potansiyeli olan, bununla ilgili çok da kolay PR'ını, tanıtımını yapan, işte dedim ya, suyla çalışan arabaya kadar varan işler var. Bununla ilgili regülasyonları nasıl yapacağız? Yani o anlamda yalnızca başarı hikâyesini değil, riskleri de barındıran bir anlatıma ihtiyaç var ve kamuoyunun bilgilendirilmesine ihtiyaç var. Bizlerin hep beraber bu çerçevede bir yasa çıkarmamız lazım.