KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, bu savurganlığın hesapsızlığın hesabını bir gün gelecek nesiller veriyor, ödüyor bunu; 1980'li, 1990'lı yıllardaki o hesapsız yapılan işler sonucunda 2001'de yaşadığımız büyük krizle, hâlâ hiç o yanlışlarda hatası, payı olmayan bu kuşak veriyor, sizin Hükûmetiniz de bunun sıkıntılarını yaşadı. Şimdi, sizin yaptığınız bu hesapsızlığın hesabını da gelecek kuşaklar verecektir, bunda hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Sayın Bakan, Hükûmet, her konuda olduğu gibi bu ek borçlanma ihtiyacını da 15 Temmuzun ortaya çıkardığı olumsuzluklara bağladı. 15 Temmuz neredeyse her şeyin bahanesi oldu, OHAL'in bahanesi, işte demokrasideki eksikliklerin bahanesi, hırslarımızın bahanesi, şöyle oldu bahane, her şeyin bahanesi oldu. Öyle değil arkadaşlar, yani bir de siz ne yaptınız, ona bir bakmak gerekiyor. Mesela şu anda ek borçlanma ihtiyacının ortaya çıkmasında, hesapsız kitapsız yapmış olduğunuz kamu- özel ortaklığıyla ilgili yatırımların bir payı var mı acaba? Yani bu konuyla ilgili ne diyeceğiz? 15 Temmuz mu sebep oldu buna? Yani bu sebepten dolayı bütçeye toplam 6,2 milyar TL ödenek konulmuştu; işte bunun 3,6 milyarı köprülere, şehir hastaneleri için de 2,6 milyar TL... Daha az sayıda şehir hastanesi açıldı, ileride ne kadar bunların artacağı... Zaten dolar bazında veriliyor, kur arttıkça o harcamalar da giderek artacaktır. Bunların hepsi hesap kitap işi. Yani niçin böyle bir ihtiyaç... İşte, Sayın Bakanımız bunun gerekçesi olarak dedi ki: "İşte insanlarımız imkânlardan, refahtan istifade etmek istiyor. Bunlardan istifade etmesi için yirmi sene, otuz sene mi bekleyelim?" diyor. Peki, şöyle bir şey yaptınız mı: Yani biz normal finans yollarıyla icat ettiğiniz, ne olduğu belirsiz -işte kamu-özel ortaklığı, işte yap-işlet-devret, yap-kirala-devret- bu yöntemler mi daha iyiydi yoksa normal nasıl borçlanıyorsa devlet o şekilde borçlanarak bunları yapsa mı daha iyiydi? O şekilde yapılsa faizler daha mı az artardı, bu şekilde yapıldığı için daha mı az arttı? Bütün bunların burada bir projeksiyonlarını yapıp bize sunmanız gerekiyor. Şunu demeye getiriyorum: Yani bu yapılanlara bir bahane, işte sorumlu filan göstermeyin. Yanlış politikalarınızdan dolayı bu iş buraya geldi ve şimdi yasaya uymayacak şekilde niye böyle yapıyorsunuz? İşte, bir gün daha çalışsa Komisyon ne olur? Bu da bir anlayış, bir şekilde meydan okuma demokrasiye. Parayı buraya hiç getirmeseydiniz kanun hükmünde kararnameyle bu iş olurdu Sayın Bakan, ne olacak yani? Kanun hükmünde kararname, yapmadınız mı? Yaz ortasında çıkarmış olduğunuz kanun hükmünde kararnameyle kalıcı, hiç olağanüstü hâlle ilgisi olmayan dünya kadar düzenleme yaptınız, bunu da yapardınız.

Bütçe hakkı, çok açık, çok net. İşte, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlemesi Hakkında Kanun'da çok açık, net bir şekilde yazıyor 5'inci maddede: "Malî yıl içinde 1inci Maddede belirtilen ilkeler ve malî sürdürülebilirlik de dikkate alınarak yılı bütçe kanununda belirtilen başlangıç ödeneklerinin toplamı ile tahmin edilen gelirler arasındaki fark miktarı kadar net borç kullanımı yapılabilir." Nasıl yapılacağı, nasıl artırılabileceği, her şey yazılmış, öteden beri de bu şekilde uygulanıyor. Bunu Sayın Maliye Bakanının bilmemesi falan mümkün değil. Yani burada demokrasiye de... Yani borçlanma yetkisinin nasıl alınacağını Sayın Maliye Bakanının bilmemesi mümkün değil diyorum. Siz biliyorsunuz ama bile bile -ek bütçeyle alınacağını biliyorsunuzdur yani- buraya geliyorsunuz. Bu bir meydan okuma; bu demokrasiye meydan okuma, bu Türkiye Büyük Millet Meclisine meydan okuma, bu Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine, sizlere arkadaşlar... Yani niye böyle bir şey yapılıyor? Bunu anlamakta, buna bir anlam vermekte gerçekten insan zorlanıyor.

Değerli arkadaşlarım, öyle şeyler yapıyorsunuz ki üç ay evvel, beş ay evvel, on ay evvel yaptığınızın tamamen tersi şeyler yapıyorsunuz. Defalarca söyledik; işte, Türkiye'de ekonomi durgunlaştı, büyüme durdu, hızlanması gerekiyor. Bir tane rakama takıyorsunuz, o rakamın diğer rakamları nasıl etkileyeceğine bakmadan apar topar düzenlemeler yapıyorsunuz, oradan bir açık çıkıyor, başka bir şeyle doldurmaya çalışıyorsunuz. İşte, Sayın Bakanımız çıktı, bu paketle ilgili açıklama yaptı: İşte MTV'lerden, diğer finans kuruluşlarının kurumsal vergisinden -üçüncü dilimde vergilerin nasıl artacağını- bunlardan ne kadar para geleceğini söyledi. Ondan sonra gelen tepkiler üzerine -Sayın Cumhurbaşkanından, işte, kamuoyundan, muhalefetten- hemen değişti. Ya arkadaşlar, kusura bakmayın, bu ülkeyi yönetiyorsunuz, yüz milyarlarca TL'lik parayı bu millet adına, bu Komisyon, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi size havale ediyor, siz bunları yapıyorsunuz. Nasıl oluyor da oturup bunların hesabını kitabını yapmıyorsunuz? Yani insan gerçekten hayretler içinde kalıyor, bunların hepsi zamanında hesaplanarak yapılabilecek şeyler.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, yani Türkiye'nin borçlarıyla ilgili "Şimdi 37 milyar dolar borçlanacağız, işte baştan öngördüğümüzden 48 milyar daha fazla borçlanacağız." Güzel de biz bu yetkiyi şimdi Sayın Hükûmete vereceğiz de bunlar nerede kullanılacak? Yani Hükûmetin vergi toplaması... Bir şekilde bu iş, Anayasa'ya göre verginin de nasıl konulacağı belli. Hani nerelerden para topladığını ve nerelerde harcayacağını bilmemiz gerekiyor. Şurada getirmiş olduğu bir madde de diyor: "Net borç kullanım tutarına 37 milyar Türk lirası daha ilave edilerek uygulanır." Bir cümleyle halledildi. Güzel de yani ferman mı, ne demek yani? Bu millet adına biz size sormayacak mıyız: Bu paraları nerede kullanacaksınız? Tek tek bunları burada tartışmamız gerekiyor. Nasıl borçlanacaksınız, nerede kullanacaksınız?

Başka bir soru: Bu borçlanma... Hani sürekli olarak faizlerle ilgili şeyiniz var. Sayın Cumhurbaşkanı en son işte "Bankaları filan toplayalım, bunları konuşalım monuşalım." dedi. Ya, gerçekten bankalar toplanıp konuşarak faizler düşüyorsa hemen toplayın, düşsün; öyle değil. Siz borçlanmayı arttırdıkça faizleri de artıyor işte, serbest piyasa falan uyguluyorsunuz yani. Ya, arkadaşlar, bu konuda hiçbir taviz vermiyorsunuz, bunlar bu şekilde uygulanıyor, ondan sonra da efendim, kamuoyuna yönelik, hamaset şekilde "Faizler çok, faiz lobisi var." Faiz lobisi sizsiniz Sayın Bakanım, kusura bakmayın. Bütün bunları yaparak faizlerin tırmanmasına sebebiyet veriyorsunuz ve bunların hesabını gelecek kuşaklar veriyor. İktidar partisinin sayın milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; bunların hesabını gelecek kuşaklar verecek, sizin çocuklarınız verecek. Dolayısıyla burada gelen her şeye eyvallah çekmemeniz gerekiyor, bunları oturup konuşmamız lazım.

Bence Sayın Zekeriya Temizel'in, Sayın Bakanın ifade ettiği gibi, Sayın Paylan'ın söylediği gibi bu maddeyi çekin Sayın Bakan. Bu maddeden sonra bir gün daha çalışalım; ek bütçe, çok da uzun bir şey değil, belli. Nereden gelecek, nasıl gidecek, bunları burada konuşalım ve bu işi usulüne uygun yapalım derim.

Saygılar sunuyorum, kolay gelsin.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bekaroğlu.