| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı(1/884) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 13 .10.2017 |
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Yani yeterince ambale edersek "Her şeyi yapabiliriz." yaklaşımı çıkıyor. "Hani bir dakika içerisinde üç kâğıt parçasını önlerine atarız, onlar okuyana kadar oy verdik, vermedik, a yüzde 22 olmuş. Hangi sektöre? Vallahi bilmiyoruz, biz de şu anda karalayıverdik." Böyle ülke yönetilmez, böyle ekonomi yönetilmez. "Gerçekten dehşet içerisindeyiz." diyorum. Yani söyleyecek kelime bırakmadınız. Bence sizin de söyleyecek bir şeyiniz kalmamış ki bir yüzde 22'ye tutunmuşsunuz ama hani "O anda hangi sektöre verebilirsek yapar, devam ederiz." diye bakıyorsunuz. Ya, bu ciddiyetsizliğin maliyetini 80 milyon beraber ödüyoruz. Sizin seçmeniniz de ödüyor. Oynadığınız oyun ülkeyle oynamak hâline geldi.
Şimdi, haftalardır makul vergi arıyordunuz, bugün ortaya çıktı ki o yüzde 25'miş. Ondan sonra, şimdi öğreniyoruz ki artık makul vergi arayışı için öyle haftalarca gidip hesap da yapmayacaksınız, burada "Yüzde 22 'bankalara' demiştik, vazgeçtik ya bütün kurumlara." diyeceksiniz. Şimdi böyle iş yapıldığı zaman ne bunun iktidar açısından bir anlamı var ne muhalefetin itiraz etmesi için, tartışması için, daha iyi göstermesi için bir zemin var ve buna itiraz etmeyen bir iktidar milletvekili grubunda daha da dehşet içindeyiz diyorum. Vergi size de geliyor, sizin seçmeninize de geliyor, sizin de haberiniz olmadan geliyor. Ya ülke yönetmek ciddiyet gerektirir.
Şimdi "Verginin içeriğini tartışalım." diyeceğim ama verginin içeriğini tartışmak için şurada bir beş dakika biraz veriyle haşır neşir olup bir şey söyleyebilmek gerekir. Biz işimizi ciddiye aldığımız için böyle bir şey de yapmıyoruz ama şunu açıklıkla ifade edeyim: Böyle kurumsal çöküş olduğu zaman zaten yarın daha da çok vergiye ihtiyacınız olacak çünkü kurumları çökerttiğinizde ve iş yapma biçimini ortadan kaldırdığınızda güven tamamen ortadan kalkıyor. Güven olmayan yerde yatırım olmuyor, istihdam olmuyor. O zaman ne oluyor? Vergi ihtiyacı ortaya çıkıyor. Kendi kendinizi öldüren ama bu süreç içerisinde de ülkeyi tamamen yok eden bir anlayışla yönetiyorsunuz. Bu kurumsal yapının maliyetini hep beraber ödüyoruz.
Bakın, döviz oynaklığı hepimizin haşır neşir olduğu bir kavramdı. Bugün bir de vergi oynaklığı çıktı karşımıza. Yani, böyle, düşünüyoruz, o anda aklımıza gelen vergiyi koyuyoruz. Böyle iş yapılmaz, böyle iş yapıldığında yarın daha çok borç almanız gerekecek, yarın daha çok vergi bindirmeniz gerekecek ve sonunda da şu olacak... Şimdi, geçen sene -rakamlara bakıyoruz değil mi- yatırımlar yüzde 2,9 büyümüş, makine, teçhizat yatırımları yüzde 10 küçülmüş. Niye? Çünkü bakıyor adam ve diyor ki: "Ya yarın verginin ne olacağını iktidarın kendisi bile bilmiyor. Onun bilmediği yerde ben niye makine, teçhizata yatırım yapayım?"
Bu ülkeyi kurtaracaksak eğer, önce yaptığımız işi ciddiye alacağız ve ciddiye alarak hesabıyla kitabıyla yapacağız. Bir etki analizi görmedik daha. Ne kadar vergi toplamayı düşünüyorsunuz bununla? Hiç olmazsa böyle bir rakam duysak iyi olur. Ben değerli meslektaşımdan duydum ama onun değil, hesabı esasen sizin yapmanız gerekiyor.
Bu sene bu ülkenin 205 milyar dolar bir kaynak bulması gerekecek, 35 milyar dolar cari açık için, 170 milyar dolar da kısa vadeli ödemeler için. Bu iş yapma biçimiyle hiçbir şey bulamaz hâle geleceğiz. Ne olacak? Faiz artacak, Türk lirası değer kaybedecek. Zararı kime? Vallahi 80 milyona. Niye? Siz işinizi ciddiye almadığınız için.