| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 20 .11.2014 |
İHSAN ŞENER (Ordu) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben de arkadaşlarımıza, başta zatıâliniz olmak üzere, gidip bu güzel çalışmayı yapmanızdan dolayı teşekkür ediyorum.
Şimdi, Kıta Avrupası'nda sadece Almanya'da değil, başka ülkelerde de kendi kültürünü, geleneğini, dinini korumak için belli oluşumlar var. Bunlar cami etrafında olmuş. Başlangıçta gerçekten çoğu ilkokul mezunu bile olmayan giden işçiler, sadece bayram namazlarını bayram olduğunu fark edelim diye bir örgüt kurmuşlar cami etrafında ama bu gelişmiş. Şimdi, sermayesi olan, işçi çalıştıran, prestijli iş sahibi olan, parlamentoya talip olan bir kitle var, bir toplum var. Bu toplumu sindirmek, asimile etmek, yok etmek nasıl mümkün olabilir? Bu değerlerinden kopararak ve uzaklaştırarak yok edilebilir diyor.
Biraz önce derin devletten bahsedildi. Almanya'nın aslında derin devleti aşikâr bir derin devlet yani herkesin bildiği bir derin devleti var, anayasayı koruma kurumu gibi. Bu, yıllık raporlar hazırlıyor ve Almanya'nın genel kültürüne, ekonomisine, siyasetine etki edebilecek olan grupların listelerini yayınlıyor, alınacak tedbirler hükûmete öneriliyor, buradaki Millî Güvenlik Kurulu gibi. Dolayısıyla, burada, son on yılda 219 tane saldırının sadece camilere olmuş olması... Bu, cemevine de olabilir, başka kültür evlerine de olabilir, bu mümkündür. Yani, Almanya'nın öngördüğü kültürel hayat seviyesi dışında kendisine alternatif bir mekân ve yer arayan herkes hedef hâline gelmiştir. Bu ırkçılıktır, altını çiziyorum, tehlikeli bir şeydir. Dolayısıyla, Almanya'da kendini var etmeye çalışan, kültürüyle, diniyle, gelenekleriyle var etmeye çalışan her topluluk buranın dikkatini çekiyor. Dolayısıyla en yoğunluklu olarak -yaklaşık 3 milyon civarında olduğu öngörülüyor- Türkiye'den göçenlerin sayısının bu kadar kabarık olması ve kendini korumak için gerçekten profesyonel denilebilecek dernekleşme, vakıflaşma, kulüpleşme gibi merkezler oluşturması dikkati çektiği için, yine bu kadar faili meçhul -tırnak içinde- olayın olması Almanya gibi her santimetrekaresi gerçekten izlenen bir devlette bulunamıyor olması manidardır. Burada Almanya yapılan bu saldırıların arkasındadır demek istemiyorum ama en azından buna göz yumduğu 219 tane olayın aydınlatılmamış olmasından çıkacak doğal sonuçtur. Dolayısıyla, ben Almanya hükûmetinin de orada yaşayan azınlıkların, başta Türkiye'den gidenler olmak üzere, kendi kültürlerini, kendi geleneklerini, kendi dinlerini özgürce yaşayabilmelerinin imkânını sağlaması gerektiğini düşünüyorum çağdaş bir devlet olarak. Bunları tespiti çok önemli. Başkaca, Hollanda'da, Avusturya'da, Fransa'da, İtalya'da çok duymadım ama Kıta Avrupası'nın çeşitli ülkelerinde bu tür saldırılar oluyor, bu bir yıldırma hareketidir. Hatta, bazı eğitim kurumlarında -benim de ailemden çoğu orada, hanımın da 6 dayısı orada, benim de 6 dayım Almanya'da, dolayısıyla orayı yakından biliyorum- okullarda, özellikle "gimnazyum" dediğimiz zeki öğrencilerin gittiği okullarda ve iyi üniversitelerde çocuklara "Ne işiniz var burada? Gidin artık ülkenize." falan gibi şahsi sataşmaların ve aşağılamaların olduğunu da biliyoruz.
Bunun bir başka boyutu: Orada çocuklarına sahip çıkamayan, kültürel olarak itilmiş, horlanmış ve imkândan yoksun ailelerin küçük çocuklarına el koyarak başka bir asimilasyon politikası uygulanıyor. Bu çocukların istekleri dışında, yakınlarının isteği dışında Hristiyan ailelere gönderilerek onların dinî tercihlerinin Hristiyan olması yönünde birtakım çalışmalar var. Bunun arkasında da ben kilisenin olduğunu düşünüyorum, buna imkân sağlıyor Alman Hükûmeti. Bu Avrupa'nın aşağı yukarı her ülkesinde var. Kendileri çoğalmaktan yoksun olduğu için, böyle çoğalan insanların çocuklarını da kendi gelenek, örf, âdet ve başta dinlerine uygun yetiştirmek için büyük bir çaba içinde olduklarını değerlendiriyorum.
Bu tür raporların hazırlanarak, Ülker Hanım'ın biraz önce bahsettiği gibi, uluslararası kurumlara doküman olarak gönderilmesi ve bu hususta devletlerin, milletlerin duyarlılığının bilinmesinde fayda var, bunun önemli olduğunu düşünüyorum.
Teşekkür ederim.