KOMİSYON KONUŞMASI

ÜLKER GÜZEL (Ankara) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Öncelikle, her iki komisyon arkadaşlarıma ve bu komisyonda yer alan, inceleme yapan arkadaşlarıma hazırlamış oldukları raporlar sebebiyle de teşekkür etmek istiyorum. Her ikisi de gerçekten çok önemli konular. İnsan hak ve hukukunun ve o devletlerin, o idarenin, o hükûmetin bu insan hak ve hukukuna göstermiş olduğu saygıların, uygulamaların, icraatların ortaya dökülmesi açısından güzel bir inceleme olmuştur, değerlendirme olmuştur. Katkıları için teşekkür ediyorum.

Ancak, şunu çok açık ve net ifade edelim: Tarihe şöyle baktığımızda, hep Hristiyan âleminin İslam âlemine yapmış olduğu saldırılar ve bu İslam âlemine karşı bir husumetin yer yer, tarihî kronolojik değerlendirmede ortaya çıktığını görürüz. Bunun için de dünya ülkeleri ne yapmış? Aralarında birleşerek, bu hak ve hukuku koruyucu birtakım koordinasyonlar, birtakım organizasyonlar kurmuşlar, birtakım teşkilatlar kurmuşlar. Neticede bunlar göstermede kalıyor, uygulamada bir şey yok.

Yine aynı şekilde, Almanya'yı net olarak gösterelim, Türk işçileri yıllardır, elli yılı aşkın zamandır orada ekonomik kalkınmayı sağlamak üzere en vefakâr, en cefakâr şartlarda çalışmışlardır, hiçbir Alman ferdinin çalışmaya cesaret edemediği zorlukları üstlenmişlerdir, bugün ekonomiyi bir yere taşımışlardır ama hâlâ daha, onların insan olmadan kaynaklanan hukuk ve değerlerine, görüşlerine saygı toplumda ortaya çıkarılamamıştır.

Tabii, bu sadece Almanya'da değil, başka ülkelerde de söz konusu. Sayın Başkan, sizin de belirttiğiniz gibi, biraz sonra gündeme gelecek olan bu ırkçı saldırılar, yine yıllarca uğraşarak, inançlarını, benliklerini, kimliklerini ortadan kaldırabilmek için Doğu Türkistan'da verilen mücadele gibi.

Şimdi, burada ne yapılması gerekiyor? Ben, tabii bu konuyu asırlardır devam eden, yüzyıllardır devam eden bir güç dengesinin sonucu gibi görüyorum. Ama, burada bizim İnsan Hakları Komisyonu olarak hiç olmazsa bu konulara eğilip göstermelik de olsa ortaya çıkarılan bu organizasyonlara, Birleşmiş Milletlere, UNESCO'ya ve diğer birtakım örgütlere hatırlatmış olmamız dahi ve o insanların, ezilenlerin yanında olduğumuzu ifade etmiş olmamız bile bizim için tatmin edici bir davranış, bir çalışma olarak görülebilir. Mümkün olduğu kadar bunları çok gündeme taşıyarak, bugün medyanın, basının her türlü iletişim imkânının bu kadar yoğun olduğu bir ortamda haklarımızı, hukukumuzu, inançlarımızı, düşüncelerimizi paylaşmak ve gündeme getirmek vazifemiz gibi düşünüyorum.

Teşekkür ederim.