GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakan, değerli bürokratlar ve çok kıymetli basın mensubu üyeleri; öncelikle, yeni yasama yılı hayırlı olsun diyorum.

Değerli arkadaşlar, iki yıldır Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyiz hepimiz ve iki yıllık pratiğimizin neredeyse tamamı torba yasalarla geçti ve hepimiz şunu çok iyi biliyoruz ki buradan çıkan yasama kalitesinden hiçbirimiz memnun değiliz. Çünkü torbanın içine -torba da denmez buna- bir çuvalın içine her şey atılıyor, iki gün içinde bu ihtisas konularına tam olarak hâkim olmayan -her konuda ihtisas sahibi olamayız- arkadaşlarımız buna hâkim olmaya çalışıyorlar ama olamıyoruz ve burada kaliteli bir yasama oluşamıyor. İki yıldır bunun düzelmesini istedik, nihayet, AK PARTİ iktidarı dedi ki 16 Nisanda: "Başkanlık sistemine geçeceğiz." E, ne olacak? "Başkanlık sistemine geçince yasaları Parlamento yapacak." dedi ve bu pratiği bize önerdi ve Türkiye insanlarına önerdi, 80 milyona önerdi. Dedi ki: "Artık Hükûmet, yürütme ayrı olacak, yasaları da Parlamento yapacak yani milletvekilleri yapacak, önerileri de milletvekilleri verecek." dedi.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - O uygulama şu anda geçerli zaten.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır ama pratik önemlidir. Bakın, bir meclisin itibarı yasa yapmasından geçer, yasaları önermesinden geçer, milletvekillerinin yasaları önermesinden geçer. Bakın, milletvekillerinin uzlaşarak, çeşitli fikirlerin, çeşitli partilerin uzlaşarak, bir orta yol bularak yasa çıkarmasından geçer.

BAŞKAN - Sizin referandum çizgisine geldiğinizi görmek hoş bu arada tabii.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ben niye "hayır" dedim? Çünkü bunun böyle olmayacağını biliyordum. Bütün yetkiyi saraya verdiniz ve saray şimdi torbaya her şeyi dolduruyor. Bakın, bu torba yasada 65 yasayı değiştiriyoruz arkadaşlar, 16 ayrı bakanlığı ilgilendiriyor, Meclisin 7 ayrı ihtisas komisyonunu ilgilendiren yasalar var burada. 130 madde arkadaşlar, 130 madde ve biz burada bir hafta içinde bu 130 maddenin hepsine hâkim olmaya çalışacağız, anlamaya çalışacağız, bürokratlar bilgi verecekler bize ve biz de kaliteli yasama yapmaya çalışacağız; bu doğru değil. Ben bu açıdan, bu torbayı aynen iade edelim diyorum, bütün arkadaşlara, bütün parti gruplarına bunu öneriyorum.

İkincisi: Arkadaşlar, bakın, biz siyasi hatalar yapıyoruz, son birkaç yıldır da çok büyük siyasi hatalar yapıyoruz ve siyasi hataların sonuçları vardır. Şimdi, sonuçlarından biri de ekonomiye darbesidir, ekonomiyi darbeler. Mesela, yıllardır neydi AK PARTİ iktidarlarının alametifarikalarından birisi? "Biz bütçe disiplinini sağlıyoruz." derdi, Cari açık olurdu ama "Bütçe disiplinini sağlıyoruz." derdi. Geçen yıl Orta Vadeli Programı açıkladığı anda Sayın Bakana dedim ki: Siz yalnızca ekonomik tedbirler düşünüyorsunuz ama sorun siyasi, sosyal bilimcilerle çalışın. Orta Vadeli Programı açıkladınız Sayın Bakan, bütçeyi burada tartıştık, bu bütçe üç ayda dikiş tutmaz dedim ve yılbaşında dolar kuru 2,80'di, 3,90'a fırladı, Orta Vadeli Program çöktü, bütçe çöktü. Yangına su dökmek için ne yaptınız? Efendim, işte, "Kredi Garanti Fonu, mali dengeleri açalım, bütçeyi açalım, kamu yatırımlarını açalım, alacakları erteleyelim." Sonuç ne oldu? Bütçe açığı. "37 milyar lira daha para harcayacağım." diyor Sayın Bakan, belki de harcadı.

BAŞKAN - Sayın Paylan, lütfen, usule gelin, usulsüz gidiyoruz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam, usul, usul.

Yani sorunun siyasi olduğunu söylüyorum arkadaşlar. Siyasi sorunlar ekonomik tedbirlerle çözülmez, siyasi tedbirlerle çözülür. Mesela, kanun hükmünde kararnamelerin Meclisin birinci gündemi olması lazımken görüşmüyoruz. Bakın, aylardır kanun hükmünde kararnameler var, yüz binlerce mağduru var, ekonomi de bundan etkileniyor. O açıdan, bu torbayı geri gönderelim, öncelikle siyasi konularla ilgilenelim, kanun hükmünde kararnamelerle ilgilenelim. Daha sonra onlar zaten ekonomiyi düzeltecektir, merak etmeyin. Ekonomik tedbirleri bu anlamda güdelim. Ben bu geri gönderme önerimizi bütün parti gruplarına sunuyorum ve sizin kararınızı bekliyorum Sayın Başkan.