| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/868) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 03 .10.2017 |
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım -yirmi beş yıl İçişleri Bakanlığında ben de çalıştım- Bakanlığımızın değerli temsilcisi buradaki arkadaşlarımız ve kıymetli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii ki bu kanun tasarısını az zamanda incelemeye çalıştık. Elbette bunun ihtiyaçla ilgili kısımları olduğu gibi kafamızda ciddi soru işaretleri uyandıran kısımları da var. Bu bakımdan tasarının öncelikle bir alt komisyonda görüşülmesini ben teklif ediyorum. Tabii, geçmişte aslında İçişleri Bakanlığı bu işleri çok daha güzel yaptı. Mesela Göç İdaresi Genel Müdürlüğü kurulurken Bakanlığımız Komisyona kanun tasarısı gelmeden önce detaylı sunumlar yaptı ve tasarıyla ilgili Komisyonun fikrini aldı, ondan sonra tasarı geldi ve tasarı hem Komisyondan oy birliğiyle geçti hem de Genel Kurulda tasarı tartışılmadı. O gün Genel Kurulda başka olaylar vardı. Başka bir gün bulunmamış gibi o tasarı, Yabancılar Kanunu Tasarısı 21 Mart günü Türkiye'nin gündeminde çok önemli olaylar varken İçişleri Bakanlığının ve bütün bakanlık bürokrasisinin, güvenlik bürokrasisinin bulunduğu bir çalışmayla Meclise getirildiği için esas tartışma onun üzerine kuruldu.
Bu tasarıdaki hem Nüfus Hizmetleri hem de Vatandaşlık Kanunu'ndaki değişikliklerin bir kısmı elbette ki günümüzün işte teknolojiyle ilgili ihtiyaçlarından kaynaklanıyor. Bunlar, tasarı bu Komisyona teknik olarak teknik arkadaşlarımız tarafından Meclise getirilmeden önce anlatılabilirdi ama niye anlatılmadığı konusunda da tasarıda bazı endişelerim var, herhâlde onun için anlatılmadı diye düşünüyorum.
Mesela ölüm araştırması kısmı tasarıda; işte "Sağ görünen, yaşları itibarıyla ölmüş olması kuvvetle muhtemel olan ve uzun süredir işlem görmeyen kayıtların kötü amaçla kullanılmasını önlemek amacıyla kapatılması ve bu kayıtlarla ilgili mülki idare amirliklerince yapılacak araştırma sonucu ölü oldukları tespit edilenlerin ölümlerinin tescil edilmesine yönelik yönetmelikle düzenlenen işleme kanuni dayanak oluşturulması öngörülmüştür." diyor.
Şimdi, arkadaşlar, mesela 2019'da seçim yapılacak. Seçimden önce 1 milyon yaşlının kaydını kapatın, bunlar oyunu kullanmasın. Bu, üzerinde çok tartışılacak bir konu. Önce bunun araştırması yapılır, varsa ölen zaten ona yapacak bir şey yok, onun kaydı kapatılır ama önce kaydı kapatıp sonra araştırma yapmak üzerinde çokça konuşulacak ve tartışılacak bir husustur.
Gene iç güvenlik paketini o zaman, geçen dönem de görüştüğümüzde tabii iç güvenlik paketinin geriye çekilen maddeleri vardı. Bu maddelerden birisi de Büyükşehir Belediyesi Kanunu'yla köyden mahalleye dönüştürülen mahallelerin muhtarlarına evlenme yetkisinin verilmesiydi. Şimdi, önümüzdeki süreçte bu bütünşehirin bütün Türkiye'ye teşmil edilmesinin de konuşulduğu ve tartışıldığı bir dönemde o seçilmiş muhtarları bu nikâh kıyma konusunda bertaraf ederek -hani muhtarların maaşına zam, işine son- bu yetki müftülüklere veriliyor. Dolayısıyla, müftüye şahsen verilmediği için de müftü bunu bütün köydeki imamlara verebilir. Ben öyle anlıyorum, hukukçu arkadaşlarımız farklı bir şey anlıyorlarsa ya da Bakanlığımızın farklı bir maksadı varsa bu maddenin yazımının da tartışılması lazım. Şimdi azınlıklar da işte kiliseye, havraya bu yetkileri isterse onlara ne diyeceğiz devlet olarak? İşin bu tarafını da bir incelememiz, tartışmamız lazım, bunları da bir görüşmemiz, konuşmamız lazım.
Gene tasarıdaki özellikle bu saklı nüfus kaydıyla ilgili de benim endişelerim var. Özellikle Suriyeliler üzerinden bu birtakım yabancıların saklı nüfus gibi kaydı, tesciline yol açar mı, açmaz mı gibi benim kafamda da bu manada soru işareti var.
Gene bu vatandaşlığı kaybeden kişilerin tekrar vatandaşlığa alınmasıyla ilgili konuda eğer millî güvenlik bakımından bir sıkıntı varsa zaten bunların alınması mümkün değil ama yoksa bunların şu anda vatandaşlığa alınması zaten Bakanlar Kurulunun takdirindedir. Niye bu Bakanlar Kurulunun takdirini Bakanlığa devrediyoruz? Yani burada Bakanlar Kurulu İçişleri Bakanlığının getirdiği kararnameleri kabul mü etmedi bugüne kadar, böyle bir şey mi gündeme geldi? Burada da gene tartışmalı bir durum var.
Yine tabii nüfus hizmetleriyle ilgili çok önemli bir husus, bu iç güvenlik paketinde gene çokça konuştuk ve o zaman Komisyonun oy birliğiyle nüfus çalışanlarının -çünkü pasaport, nüfus, ehliyet, bir sürü yeni görevle birlikte- onların fazla çalışmalarının artırılmasını ve burada saat sınırlamasının kaldırılmasını öngören bir eklemeyi yapmıştık. Bu tasarıda böyle bir şey görmedik.
Gene o zaman Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğüne ek kadro söz konusuydu, şimdi bu kadro KHK'yla sözleşmeli olarak yapıldı. Bu sözleşmeli kadroların asil olarak burada yer almasının çok önemli olduğunu düşünüyorum çünkü devletin en önemli kayıtlarını tutacak. Nüfus, pasaport, ehliyet gibi bütün bir insanın hayatı boyunca yapacağı işlemlerin temel kaydını tutacak insanların sözleşmeli, devlete gaydırı gubbak bağlı insanlar olmaması lazım, bunların devletin asli memurları olması lazım. Bu konuda da herkesin yani Bakanlığımızın, Komisyonun burada duyarlı olması lazım, bu çok önemli bir şey.
Gene, özellikle imamlar açısından... Biz de yirmi beş yıl mülki idare amiri olarak çalıştık, onlar şimdiye kadarki yargı içtihatlarında memurun muhâkemâta dâhil edilmedi; yani, bunlara da, yani bu yetkiyi kullanacak kişilere bu tarafından da bir bakılması lazım. Onun için, hiç olmazsa, eğer bu yetki illaki verilecekse, bunun sadece müftülerle sınırlandırılması, il ve ilçe müftüleriyle sınırlandırılması konusunun da bu Komisyonda tartışılması lazım.
Şimdi, vatandaşlıktan çıkarma sebebiyle ilgili biraz önce söylediğimiz bir konu vardı. Vatandaşlıktan çıkarmışız adamı; çıkarma sebebi ortadan kalktı mı kalmadı mı şimdi? Vatandaşlıktan çıkarma sebebimiz ortadan kalkmadıysa biz bunu niye vatandaşlığa tekrar alıyoruz?
Gene, vatandaşlığa almayla ilgili, genel ahlaka aykırı davranışta bulunmamak gibi bir şey söylüyoruz. Şimdi, ben İçişleri Bakanlığında yedi sene hukuk müşavirliği yapmış bir insanım. Vatandaşlıkla ilgili yargı kararlarının tamamını inceleyiniz; İçişleri Bakanlığı tarafından vatandaşlığa alınma talebi reddedilen bütün insanlarla ilgili Danıştayın içtihatları şu yöndedir: "Vatandaşlık, devletin hükümranlık haklarındandır. Bir devlet istediği kişiye vatandaşlık verir, istemediğine vermez." Yani, bu, bizim Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak hükümranlık hakkımızdır; gelecek insanın durumunu biz inceleriz. Bunu kanuna böyle yazıp yeni bir polemik oluşturmanın bir anlamı yok. Zaten eğer genel ahlaka aykırıysa, burada kastettiğiniz fuhuş, beyaz kadın ticareti, vesaire gibi şeylerse zaten bunlar aynı zamanda kamu düzenine de aykırıdır; dolayısıyla, bu ilave edilen kısım gereksiz, anlamsız, sadece boşu boşuna çenemizi yoracak bir düzenlemedir, bunun da buradan kalkması lazım.
Ha, bütün bu eksikliklerin hızla giderilmesi için de burada madde madde saatlerce tartışmak yerine teknik arkadaşların da katılacağı hızlı bir alt komisyonla bu düzenlemelerin yapılabileceğine inanıyorum eğer iyi niyet varsa. İyi niyet yoksa zaten yapacağımız bir şey yok; o zaman biz muhalefet olarak söyleyeceklerimizi söyleriz, siz de çoğunluğun oylarıyla bildiğiniz duayı okursunuz.
Ben hepinize teşekkür ediyorum.