KOMİSYON KONUŞMASI

NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Doğrusu, burada da ortaya net bir şey çıktı ki haklı bir gerekçe ortada yok. Her 3 partinin de milletvekilleri... Belki AKP milletvekilini birazdan dinleyeceğiz ama buna ilişkin elle tutulur, gözle görülür bir durum yok ortada. Binlerce yıllık bir geçmişi olan Hakkâri şehrini, demin arkadaşımızın da belirttiği, onlarca akil insanın çıktığı bir şehri, ortada bir kültürel şehir olan bir yeri siz bir anda hem sayın MHP'li milletvekilimizin söylediği hem buradaki arkadaşlarımızın söylediği, bir yerde şehri idam ettiriyorsunuz; diğer arkadaşımızın söylediği, cezalandırıyorsunuz; bunun için de söylediğiniz gerekçeleri halka siz anlatmamışsınız.

Şimdi bir şey söylüyoruz: 1936'da il statüsünü kazanıyor, bugüne kadar seksen yıllık geçmişi olan bir şehir, ondan önce 1926'da da il olan Hakkâri, 1933'den 1936'ya kadar ilden çıkarılıyor, tekrardan bu statüsü geri veriliyor. O günden bugüne kadar bir şehir statüsünde yaşayan Hakkâri'miz, hepinizin bildiği gibi, bir Yüksekova gibi değil. Oraya giden insanlarımız bilirler. Yüksekova yarın bir gün il olursa, bütün bu yıkıma rağmen kendini inşa edebilir, kendini yeniden... Sınır kapısı var, ilerisinde 2 tane ilçe var, ilçe olabilecek beldelerimiz var ama Hakkâri'nin böyle bir pozisyonu yok. Hakkâri gerçekten de sadece memurlarla, oradaki devlet kurumlarıyla kendini var eden bir şehir. Siz bununla birlikte, bu şehir statüsünü elinden aldığınız anda... Bakın, 1990'larda, 1990'lı süreçte köy boşaltmalarıyla birlikte gelip şehre yerleşen, elindeki, köyündeki varını yoğunu binaya koyan, orada bir dükkân açıp da geçimini oradan sağlayan insanların tümünün, 40 binin üzerinde insanın göçünden bahsediyoruz. Nasıl 1990'larda o köylerden gelip başka yerlere gidince Mersin'e gelenler, Adana'ya gidenler, birçok yere gidenler bir travma yaşadıysa ve bu ülkeye gerçekten de kaybettirmişse bugün getireceğimiz durum da aynısıdır.

Şimdi, biz demokrasi ve insan haklarından bahsediyoruz, insanların müreffeh yaşamasından bahsediyoruz. Siz bir şehirle ilgili... Bir idam sehpasıdır, bunu açık ve net olarak söylüyorum. Yani, bu şehrin siz hiç siyasetini gözetmeden, oradaki STK'larla görüşmeden, orada bir araştırma yapmadan doğrudan gelip burada, Komisyonda iki üç saat üzerinde durup "İşte, biz Hakkâri'nin statüsünü ilden ilçeye düşürdük..." Ya, oradaki psikolojiyi bir anlamak lazım. Orada 40 bin insanın göçünden bahsediyoruz. Orada şu anda -hepinizin de bildiği gibi- Çukurca ilçesi var, nüfusu 4 bin. İnanın ki Hakkâri'nin şu andaki nüfusu 80 bindir. 80 bin iki yıl içerisinde o 4 binin altına da iner çünkü geçim kaynakları yok. Dağlık bir şehir, memuriyetle geçimini sağlayan bir yer ama siz bir anda bunları hiç düşünmeden... Nasıl bu Parlamentoya ilişkin, halka ilişkin bir darbe yapıldıysa ve biz, hepimiz bugün bu darbeye karşı her yerde sesimizi çıkarıyorsak bu da bir darbedir yani bunu görmek lazım.

Şimdi, demin arkadaşlarımız da belirtti; belediyelere ilişkin kayyumların atanması. Bunu siz halka sordunuz mu? Sormuyorsunuz. Doğrudan seçilmiş olan iradeye karşı da bir darbe var. Şehrin statüsü de böyledir. Yani, seksen yıllık bir süreçte bir kültür oluşmuş, oranın bir siyaseti var, oranın bir STK'sı var, bunların tümünün burada gelip takıldığı nokta "Niye burası değişiyor?" Bir cevabı yok, bir karşılığı yok. Bugün bütün arkadaşlar da gerçekten de bu konuda... Yarın oradan göç edecek olan insanlarla, oradaki şehirle ilgili, biz burada karar verenler vicdanımız rahat olacak mı? Yani, buradaki her milletvekili, Başkan da dâhil olmak üzere, Bakan da dâhil olmak üzere hepiniz kendinizi oradaki halktan, vatandaştan biri olarak görün. Yani, nasıl bir psikolojidir? Dolayısıyla, bu konuda arkadaşlarımızın, bütün milletvekillerinin de söylediği bu il sayısı 81'den 83'e de çıkabilir, Abdullah Vekilimizin söylediği de... Eğer güvenlik nedeniyle de yapıyorsanız yarın ilçe statüsüne düştüğünde o bölgede siz güvenliği nasıl sağlayacaksınız? Bu konuda da ben üzerinde sağlıklı durulmasını söylüyorum.

Bu konuda, şu anda Yüksekova'da... Düşünebiliyor musun, Yüksekova'yı yerle bir eden, oradaki bütün okulları, devlet kurumlarını, camileri bile bombalayan tümgeneral hepinizin bildiği gibi tutuklandı. Şimdi, öyle bir yerde kurum yok. Bir şehrin statüsünü değiştirirken... Eğer ki bu şehrin statüsünü değiştirmekle birlikte Yüksekova gelişecekse... Ama siz böyle bir şey yapmıyorsunuz, Hakkâri'deki bütün memurlar oraya kayacak, Şırnak'taki bütün memurlar Yüksekova'ya kayacak; dolayısıyla buraya da bir katkısı olmayacak, bir gelişimi olmayacaktır.

Bu konuda Hükûmet olarak eğer gerçekten de demokrasi ve insan haklarına inanıyorsanız, nasıl bazı değişikliklere yönelik "Biz halka gidelim, eğer idam da gelecekse halka gidelim." diyorsanız gidin, oradaki halka sorun. Hakkâri'nin halkının yüzde 80'i de, yüzde 90'ı da aynı şeyi söylüyor: "Biz Hakkâri'nin il olarak kalmasını istiyoruz. Yüksekova'nın da il olmasının bizim açımızdan hiçbir sıkıntısı yoktur." Ben kendim de aynı şeyi düşünüyorum çünkü Yüksekova ileride, beş yıl sonra kendini tekrardan inşa edebilir. Biz bu konuda Hükûmetin -Komisyondan bütün partilere- idama karar vermeden önce gerçekten bu şehrin halkıyla, STK'larıyla görüşmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Teşekkür ediyorum.