| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 09 .08.2016 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, on dört yıllık bir iktidar var. Sanki bundan önce de görüştüğümüz torba yasalarda ekonomiyle ilgili çok ciddi sorunlar var, kriz ya da kriz öncesi bir durum yaşanıyor ve apar topar olağanüstü tedbirler alınıyor gibi bir izlenim ediniyorum. Bunu daha evvel de ifade etmiştim.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Sanki OHAL var!
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sanki OHAL var!
Şimdi, on dört yıldan beri ne yapılamadı, ne oldu da ülke siyasal ve ekonomik krizlerin eşiğine geldi, bunu tartışacak değilim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Kriz falan yok, çok şükür.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ama siyasal krizi çok büyük bir badireyle, bir darbe girişimiyle, çok büyük bedeller ödeyerek şimdi oradan çıkan sorunları onarmaya çalışıyoruz. Neler yapıyoruz, bunlar ayrı tartışma konusudur. Ekonomiyle ilgili de aynı durum var.
Aslında, Türkiye'nin... Dünyada bir ülkenin değişik alanlarda değişik sorunları olabilir. Zaman içindeki çözümler bugün geçersiz olur. Elbette yasal değişiklikler gerekebilir ama bunlar gerekçesiyle, bir bütün içinde sunulur. Alışkanlıklar var, gelenekler var, usul var, İç Tüzük var, bunlara göre değişiklik yapılır. Ama sizde böyle bir şey yok. Niye bu 2 madde bir arada ya da bu 2 maddenin arasına öbür madde niye girmiş, bunu anlamak çok zor. Yani birisi yolda giderken "Şunu da koy." demiş ama bu şu kadar bir devlet geleneğine filan uymuyor. Çok sıkıntılı bir durum var.
Öyle anlaşılıyor ki birçok maddede -maddeler gelince konuşacağız, düne kadar çıkan maddelerde de bu vardı- şimdiye kadar bir sürü yanlışlar yapılmış, mahkemeye gitmiş, mahkemeler o yanlışları bozmuş, iptal etmiş. Şimdi bunların hepsi getiriliyor, yasamaya "Bunları düzeltin." Geriye doğru bir sürü şeyler yapılmış edilmiş. İşte, "Şahinbey ilçesinin sınırları içerisinde..." bir madde, 18'inci madde, geriye doğru bir sürü şeyler olmuş, insanlar tasarrufta bulunmuş, devlet ile vatandaş arasında sorunlar çıkmış. Bunlar nasıl telafi edilecek? Bunlarla ilgili bir şey yok.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bir de şöyle bir şey var: Bunlar getirilirken demokrasilerde elbette yasama meclisleri ülkenin ihtiyaçları olan yasaları çıkarır eder ama bu yasalar çıkarken bunun tarafları var. Biraz evvel arkadaşlarımız ifade ettiler Hakkâri ve Şırnak'la ilgili. Yani burada yaşayan insanlarla konuşuldu mu, sivil toplum örgütleriyle konuşuldu mu? Aynı şekilde ekonomiyle ilgili yapmış olduğumuz düzenlemeler taraflarla konuşuldu mu, tartışıldı mı? Sivil toplumda insanların bunlarla ilgili yeteri kadar bir bilgisi var mı? Çünkü burada el kaldırmayla alınacak kararlardan çok sayıda insan etkileniyor. Bu insanlar bu konuda ikna edildiler mi? Bunların bu konudan haberleri var mı? Bunların hepsi tartışma konusu. Yok, aslında tartışma konusu değil.
Şimdi, bu Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun zaten bir olağanüstü hâl kanunudur, zaten isminden de bellidir. Çok sorunlar var, çok tartışıldı. Şimdi bu yetmiyormuş gibi işte, tekrar Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yetki veriliyor. Olağanüstü hâl yasasıydı bu. Bir de bunu da aşarak, bundan da öte yetkiler veriliyor. "Bu alanlarda imar planı, imar uygulaması, alt ve üst yapı projeleri, ruhsat ve yapım dâhil olmak üzere bütün iş ve işlemler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından resen yapılır." Ya, başka kanunlar var; İmar Kanunu var, taraflar var. Nasıl oluyor? Diğer yasalar ne diyor buna, Anayasa ne diyor? Bütün bu yaptığımız değişikliklerin -öyle apar topar geliyor ki tali komisyonlara filan da gitmiyor- Anayasa'ya uygunluğuyla ilgili bir çalışma yapılmış mıdır, gitmiş midir? Bu konularla ilgili herhangi bir şeyimiz yok. Olağanüstü hâl... Olağanüstü hâl, aman, biz burada onaylıyoruz, kimler bunlara karar veriyor, nasıl karar veriyor, bunlar tartışmalı konu...
Şimdi, doğu ve güneydoğu... O bölgede yaşanan, geçtiğimiz 7 Haziran sonrası, temmuz ayından sonrası ve çok büyük bedeller... Şimdi, 15 Temmuzda çok daha travmatik bir olay yaşadığımızdan dolayı sanki on iki ayda 800'e yakın şehit, binlerce -sayılarını tam bilmediğimiz- ölümler, şehirlerin yıkılması, bütün bunlar olmamış gibi, şu anda bunlar yaşanmamış gibi ama yaşanıyor, hâlâ şehitler gelmeye devam ediyor. Orada büyük sıkıntılar var ve biz bu düzenlemelerle... Kim anlatacak bunların gerekçelerini bilmiyoruz. Burası mı, Plan ve Bütçe Komisyonu mu, uzman komisyon Plan ve Bütçe Komisyonu mu belli değil. Burada birtakım illerin, 2 ilin ilçe yapılması, 2 ilçenin de il yapılması kararının yanı sıra çok önemli, tartışma yaratabilecek şeyler geliyor; işte, kayyum tayin edilmesiyle ilgili, görevden almalarla ilgili, belediyelerin elindeki araç ve gereçlere el konulmasıyla ilgili, belediyelerin yürütmekte olduğu projelerin yetersiz bulunarak valilerin bunlara el koymasıyla ilgili çok ciddi siyasal sonuçları da olabilecek, sosyal sonuçları da olabilecek çok ciddi kararlar var ve bunlar niçin geliyor, belli değil.
Değerli arkadaşlarım, kimse kusura bakmasın, zaten devlet dairelerinin etrafı beton bloklarla çevrilmiş illerden söz ediyoruz. Şimdi belediyeye el konulacak, belediye başkanları değiştirilecek, meclis üyeleri atanacak, belediye meclisi üyeleri atanacak ve onların etrafı da beton bloklarla çevrili. Ne yapıyoruz yani? Buradan nereye gideceğiz? Burada ortaya çıkabilecek risklerle ilgili yeni bir değerlendirme yapıldı mı? Bu yasa apar topar mı geliyor yoksa bunun sosyal sonuçları ne olacak, bu konuyla ilgili gerçekten bilgimiz var mı?
Yeri gelmişken, bu illerle ilgili aslında yeteri kadar şeyler söylendi. Niçin yapılıyor? Niçin Hakkâri il olmaktan çıkarılıyor, Şırnak il olmaktan çıkarılıyor? Gerçekten bunun anlatılması gerekiyor. Hangi raporlar var? Gerçekten 15 Temmuz öncesi tespit edilmiş bu riskler hangi güvenlik riskleri? İdareyle ilgili ne sorunlar var da bize anlatılmıyor? Nasıl el kaldıracağız burada değerli arkadaşlarım? Bir empati yapalım, o illerde yaşayan insanların yerine koyalım kendimizi. Yani, bırakın ekonomik, sosyal bir sürü sonuçları olacak ama bir ilde yaşıyorsunuz -işte, Hakkâriliyim ben- il burası şu kadar seneden sonra ama yarın sabah ilçe oldu. Bunun psikolojik etkilerini de değerlendirmek gerekiyor. Oradaki insanlara, bu konuyla ilgili kimseye bir şey sorulmadı, sorulmaya da gerek duyulmuyor. Niçin? Yani bunlara, bu sorulara cevap verilmesi gerekiyor. Aslında eğer gerçekten zorunluluk varsa, o zorunluluğun ne olduğunu hiç kimse -burada iktidar partisi milletvekilleri de lütfen konuşsunlar bu konuyla ilgili- ikna olmuş, herhangi bir gerekçe anlatılmış değil. Ama böyle bir şey varsa bu maddeler çıkartılsın, nasıl, Türkiye varlık fonuyla ilgili yapıldığı gibi maddeler çıkartılsın; ilgili komisyonlarda, İçişleri Komisyonunda, neredeyse, tartışılsın, konuşulsun eğer böyle bir şeye gerçekten ihtiyaç varsa gelsin. Hatta arkadaşlarımızın değişik sebeplerden dolayı il olmasını istedikleri birçok ilçe var, onlarla beraber de ortak bir değerlendirme yapılsın eğer böyle bir ihtiyaç varsa.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bekaroğlu.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Çok mu uzattım?
BAŞKAN - Evet.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir konuyla ilgili de bir şey söyleyeceğim.
Sayın Bakanım, değerli arkadaşlarım; bu 70'inci madde teşvik filan ama görülmemiş bir teşvik şeyi geliyor. Ya, tamam, seçilmiş iktidarsınız, tasarruf hakkına sahipsiniz ve fakat kimden alıp kime veriyorsunuz, nasıl veriyorsunuz yani milletin malını, mülkünü nasıl bu şekilde dağıtıyorsunuz, ne büyük bir cesaretiniz var? Yani gerçekten ben okudum, okudum, çok da bildiğim şeyler değil, soruyorum dünden beri. Çok da zaman tanımadınız. Öyle şeyler yapıyorsunuz ki, Bakanlar Kuruluna öyle yetkiler veriyorsunuz ki, 10 misli artırıyorsunuz, bedelsiz devirler veriyorsunuz, arsa veriyorsunuz, sermaye koruyorsunuz, işte, çalışana ücret desteği getiriyorsunuz. Nereden geliyor bunlar, nasıl bir şey ve bütün bunları yaparken etki değerlendirmesi ne olacak? Yani Türkiye'nin bunları yaptığınızdan dolayı, büyümesine ne kadar katkı sağlayacak, ne kadar işçi çalıştıracaksınız; Hazineden, milletin cebinden ne kadar para çıkacak ve buna karşı ne kadar para gelecek, bilmiyoruz. "Devlet ortak olacak." diyorsunuz. Kime ortak olacaksınız? Yüzde 49 devletin olacak, belki de bütün sermayeyi devlet koyacak, yüzde 49 ortak olacak, bir tane uyanık da yüzde 51'le şeyi alacak. Batınca ne olacak? Yani "tüyü bitmemiş yetimin hakkı" diye bir şey var. Bunlar nasıl oluyor? Ne büyük bir cesaret! Bir torbaya koyuyorsunuz ve getiriyorsunuz. Gerçekten küçük dilimizi yutuyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Öyle mi? O kadar mı? Tamam. Ben de teşekkür ediyorum Sayın Başkan.