Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/752) |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 1 |
Tarih | : | 09 .08.2016 |
GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, şimdi, Sayın Bakan, biz de HDP olarak bu meselenin zorunlu olma bölümüne karşıyız, onu söyleyeyim. Ama, esas olarak HDP olarak izlediğimiz politika son on yedi yılda bir tek, servetin yüzde 55'i nüfusun yüzde 1'inde olmasıdır. Yani, bu tip bir tasarruf yasasıyla acaba bu servetin yukarıdaki yüzde 1'de buluşma meselesini nasıl tabana yayarız diye düşünmemiz gerekir diye düşünüyorum. Yani, bunu bir vesile kılabilir miyiz, bunun üzerine çalışalım diyorum.
Şimdi, serveti nasıl tabana yayarız, tasarruf alışkanlığını nasıl yaratırız? Tabandaki insan, bir sefer, dar gelirli. Bugüne kadar hiçbir tasarruf alışkanlığı yok, olamamış çünkü hep borçlu, dar gelirli olmuş, kredi borcu olmuş, bir türlü tasarruf alışkanlığı edinememiş çünkü imkânım da yok diye bakıyor, hep borçluyum diyor, eline ne geçtiyse harcayayım diye bakıyor. Bu tasarruf alışkanlığını nasıl edineceğiz? Evet, bin liralık teşvik önemli bir teşvik. Ama, yüzde 25'lik devlet payında -biliyorsunuz, ben ölçeği her konuda veriyorum- biz bu serveti, yani tepede biriken misketleri nasıl tabana yayarız ki oyun gelişsin? Servet dediğimiz şey ve tasarruf dediğimiz şey... Herkes biraz varlığı olduğunu hissetsin. Bunu nasıl yaratırız? Siz 50 lira diyorsunuz. Bakın, yılda kaç para yapar 50 lira? 600 lira yapar. Diyelim ki on beş yıl kaldı, 9 bin lira; bin lira da üzerine siz koydunuz 10 bin lira. Kalırsan yüzde 5 daha vereceğim, 10.500 lira. Bu adamın on beş yılda biriktirebileceği 10 bin lira. Bugün 10 bin lira bir servet etkisi yaratıyor mu? Yani, ben on beş yıl kaldım da bir daire sahibi olabileceğim emekliliğimde diyebilecek mi? Diyemez, imkânı yok. Ama, 3 bin lira geliri olan, 5 bin lira geliri olan bunu diyebilir çünkü onun 80 bin lira, 90 bin lirası birikecek. Yani, biz yine serveti tabana yaymamış olacağız. Bir güvence yani dar gelirliye, yoksula, asgari ücretliye... Emekliliğinde hiç yoksa eline dişe dokunur bir şey geçecek duygusunu verememiş olacağız. Gelin, şunun üzerine çalışalım... Biz bu servet... Hazine katkısı da var. Bu katkı meselesine çalışalım, bir ölçek belirleyelim. Yani, dar gelirliyi biraz varlık sahibi yapmış hissettirelim ve onu bu sistem içinde kalmaya... Bakın, bu servet içinde kalmaya daha çok teşvik edelim yani dar gelirliler için daha çok ihtiyaç vardır. Haklısınız, ben bin lira meselesinde katılıyorum, orada herkes eşit ama bin lira bir şey değil Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Eşit değil, tam tersine.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, hayır. Oran olarak tabii ki haklısınız ama genel olarak yüzde 25'lik devlet katkısı var mesela. Diyorsunuz ki 5 bin lira verene de yani yüzde 25 vereceğim, 50 lira verene de yüzde 25 vereceğim. Bu doğru değil. Yani bir üst limit vardı galiba orada. 3 bin...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Brüt asgari ücret tavanı var.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Evet, tamam, doğru, tavan, neyse. Kaç para? 2.800 lira mı? Tavanını aşamaz. Haklısınız, katılıyorum ama yine de bir ölçek meselesini gündeme getirelim ki bu servet sürekli yukarı doğru akarken kamuda destekleyerek tabana biraz varlık sahibi olabileceğini, bir tasarrufu olduğu hissini verelim ve onların daha çok sistem içinde kalmasını sağlayalım ki o insanlar yoksun, güvensiz hissetmesinler Sayın Bakan, gelin bunun üzerinde çalışalım derim. Yani bununla ilgili mutlaka bir ölçek getirelim, daha çok dar gelirliyi sistem içinde tutmaya çalışalım.
Diğer mesele Sayın Bakan, bakın, şöyle bir riskimiz var bu tasarıda: Şimdi, sonuç olarak bu parayı işveren ödeyecek. Ne yaparsanız yapın işveren götürüp parayı yatıracak. Şimdi, işçi de, özellikle dar gelirli, cebine giren paraya bakar. İşverenle 1.500 liraya anlaşır, gider asgari ücretli bildirir, ama 1.500 lira, 1.600 lira, 1.700 lira, cebine girene bakar ve dar gelirli ona göre hesap eder. Bir bakacak ki o ay 100 lira eksilmiş maaşı. Atıyorum, 1.700'dan "100 lira niye eksildi?" diyecek, "Zorunlu tasarrufu sana yatırdık." O diyecek ki "Ya, aman sen bunu yatırma, sen bana paramı ver tamam mı?" Patronu da buna teşvik edecek çünkü o ödeyecek sonuçta. Kendi finansalından bu para çıkacak. İşçiye, "Parasını sana vereyim." diye teşvik edecek çünkü işveren bunun ödenmemesi yönünde bence teşvik edici olacaktır. Çünkü, aydan aya ödeme zorunluluğu var burada, diğer tarafta, işçisini daha çok memnun etmek adına teşvik eder. Burada, oyunu nasıl bozabiliriz diye bir düşünelim. Yani, işçinin mutlaka bundan yararlanmasını nasıl sağlarız? Burada, gene, dar gelirli olanları daha fazla teşvik edici bir formül düşünürsek... Şöyle bir önerim var: İşsizlik Fonu'nda 100 milyar TL para birikti değil mi? Başta yaptığımız hesaplamalarda bu uyarıyı yapmıştık burada gereksiz bir fon büyüklüğü oluşacak diye. Çünkü, çok büyük bir para toplanıyor, yararlanabilecek kısıt çok düşük, biraz genişletildi geçen ama ona rağmen her yıl katlanarak para büyüyor. Ya, oradaki işçi payı vardır bakın, İşsizlik Fonu'ndaki işçi payı. Biz o İşsizlik Fonu'ndaki işçi payını yeni dönem için bu fona katkı olarak eğer ki koyabilirsek o zaman inanılmaz teşvik edici bir nokta getirmiş olursunuz hem işveren için hem işçi için. Yani, İşsizlik Fonu'ndaki oradaki yatırdığı parayı buradaki fonun, yani yüzde 3'ün yüzde 1'i olarak sayarsanız işverene de bir teşvik vermiş olursunuz. Yani, "Yüzde 1'i oraya yatırma kardeşim, gel, buraya işçi adına yatır." dediğiniz anda işverene de teşvik, işçiye teşvik. Herkes de bu fonda kalır, İşsizlik Fonu'nda da gereksiz bir fon büyüklüğü olmaz. Yani, sermayeye...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ama taban var, yer değiştiriyor.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama bakın, sermayeyi tabana yaymış oluruz.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yer değiştiriyor.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, o zaman, kalma zorunluluğu anlamında geri çıkmama garantisi getiririz. Yani, eğer ki bu... Emeklilik olunca da çıkmamak şartıyla olur Sayın Bakan, tasarruflarımız gene sabit kalır.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sabit kalıyor.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, tasarruflar artar, gene tasarruf oluyor ama işçi adına oluyor, işçinin hesabına giriyor, emekli oluncaya kadar da kalacak. İşsizlik Fonu'ndaki gereksiz büyüme olmayacak, işçi adına sermaye tabana yayılacak, emekli oluncaya kadar da o parayı alamayacak. Yani, yüzde 1'lik işsizlik payındaki paraya dokunamayacak yani emekli oluncaya kadar kalan ancak o yüzde 1'lik paraya dokunacak. Böyle bir şey hem sermayeyi tabana yayar hem İşsizlik Fonu'ndaki 100 milyar rakamı... Üç yıl sonra 150 milyara çıkacak, gereksiz, işverene ciddi bir yük. İşverene de hem bir havuç veriyorsunuz böylece, "Buraya işçi adına yatır." diyorsunuz, o da işçisine destek sağlamış oluyor, işçi de... Tabii ki bunda da şöyle bir limit yapılabilir: Asgari ücretin 2 katına kadar olanlarda bu uygulanır gibi bir şey dersiniz, sermayeyi tabana yaymış oluruz yani varlığı tabana yaymış oluruz. Bir bakarsınız beş yıl sonra servetin yüzde 55'i yüzde 1'de değil, yüzde 50'si yüzde 1'de olur, serveti tabana doğru yaymış oluruz. Bu bir öneri tabii, umarım ki uzlaşırız.
Diğer bir mesele Sayın Bakan, bakın, şirketlere siz 6 milyon yeni müşteri veriyorsunuz ama şunu görmedim bu tasarıda: Yani, biliyorsunuz, şirketler bir fon işletim bedeli alırlar. Yani, şimdi, sonuç olarak, siz bir yere bir müşteri götürüyorsanız bu fon işletim bedelinin de pazarlığını yaparsınız. Yani, orada bir üst limit meselesi var, onu düşürürsünüz. Yani, bu kadar, zorunlu tasarruftan dolayı gelenlerle ilgili fon işletim bedeliyle ilgili bir kısıtınız, çalışmanız var mı, nerede var?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - BES zaten var ya.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam ama şu anda yeni 6 milyon müşteri veriyorsun sen sisteme. Yeni 6 milyon müşteriye karşılık yatırımcı lehine yani tasarrufçu lehine mutlaka bir kısıtlama getirmek lazım, getirilecek mi?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Getirilecek.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama bu ikincil mevzuatta mı getirilecek? Yani, fon işletim bedelleri düşürülecek mi?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - "Tavan düşecek." diyor arkadaşlar.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Tabii, tabii, onu diyorum, tavan düşecek. Tabii ki taban da aşağı çekilebilir, tavan da aşağıya çekilebilir.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Taban sıfır.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Doğru, taban sıfır. Yani, tavan aşağıya çekilecek öyle mi bu kadar müşteriye karşılık?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Evet.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Peki.
Son olarak Sayın Bakan, 1 Ocak 2017'de herkesin sisteme girmesini öneriyorsunuz ama benim bildiğim, şirketlerin bir kapasitesi var bu kadar şirketle, bu kadar firmayla, bu kadar şahısla bir anda görüşme ve hesap açma imkânsız gibi. Şurada dört ay kalmış yıl sonuna kadar. Bence bu uygulamayı yıl içinde tedricen yaymak gerekir. Yani, atıyorum, 100 işçi üstünde olanlara mart ayına kadar denilebilir, 50 işçiye kadar şu aya kadar denilebilir veya 10 işçiye kadar şu aya kadar denilebilir. Çünkü, sistem çöker yani bu kadar insanı bir anda kayda alamaz. Bununla ilgili bir tedbiriniz var mı?
HAZİNE MÜSTEŞARI OSMAN ÇELİK - O tamamen Bakanlar Kurulunu ilgilendiriyor.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yani belli aylarla ilgili... 6 milyon kişiyi bu sistem... Yani, herhâlde 100 bin istihdam yapması lazım ki bu kadar insanı kaydetsin bir ay içinde, iki ay içinde.
HAZİNE MÜSTEŞARI OSMAN ÇELİK - Zaten 100 işçi ve üzeri çalışanlarla başlamayı öngörüyoruz ama Bakanlar Kurulunun...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ha, diğerlerine süre uzatma şeyi olacak.
HAZİNE MÜSTEŞARI OSMAN ÇELİK - Aynen.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yıl sonuna kadar mı onunla ilgili öngörünüz?
HAZİNE MÜSTEŞARI OSMAN ÇELİK - O tamamen Bakanlar Kurulu kararı.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - En yakın sürede bu sisteme geçmek istiyoruz ama teknik imkânları da...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Peki, bir de Sayın Bakan, şimdi, "devlet katkısı" diyoruz, bununla ilgili hazine yükünün ne olacağına dair bir çalışmanız oldu mu, önümüzdeki yıllara dair bir projeksiyon? Bunu bize dağıtır mısınız lütfen. Yani, 2017, 2018, 2019 ve 2020'ye dönük hem mevcut sistemdeki olanlarla ilgili hem de...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Cevap verirken onları da...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ha, tamam. Lütfen, onunla ilgili bir çizelge bize dağıtırsanız bir an önce, hazine yükünün ne olacağına dair, mali disiplinle ilgili bir sıkıntı oluşturup oluşturmayacağına dair -en çok sizin düşünmeniz lazım- ona dair bir cevap da verirseniz sevinirim.
Teşekkür ederim.