| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Serbest Bölgeler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı(1/666) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 23 .11.2016 |
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Komisyonun değerli üyeleri, Sayın Bakan, değerli katılımcılar, basının değerli mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu tasarı gerçekten emek verilmiş bir tasarı galiba, çok ince düşünülmüş. Etki analizlerini de görüyoruz, yapıldı. Ne kadar gerçekçi olup olmadığı hususu ayrıca değerlendirilir ama bu Hükûmetin genellikle etki analizi konusunda zayıf kaldığını -AKP hükûmetlerinin- düşünürsek böyle bir işe tevessül edilmiş olması pozitif bir gelişme. Onun için teşekkür ediyorum.
Sanıyorum sizin bakan olduğunuz dönemde Sayın Bakan bu tasarı sevk edilmiş daha önceki hükûmetler döneminde, daha sonra yenilenmiş ama biz yenilendiğine dair Bakanlar Kurulu kararı ekini göremedik burada. Ben biraz önce Komisyon görevlisi arkadaşa da söyledim. "Hükûmete güvenmiyor musunuz?" anlamında bir soru gelebilir, o babdan söylemiyorum ama resmiyetin tekamül etmesi açısından gerekli olduğunu ve ihmal edilmemesi gerektiğinin lüzumuna bir kez daha işaret etmek istiyorum.
Tabii, burada önemli olan husus, özellikle serbest bölgelere inhisar eden kısmı var tasarının, ikincisi de TİM'e ilişkin, İhracatçı Birliklerine ilişkin hususları var.
Tabii, İhracatçı Birliklerine ilişkin hususları Sayın Bakan İhracatçı Birliği Başkanıyken işin ters tarafından düşündüğü için daha liberal bir ihracatçı örgütleri düşünüyordu. Şimdi bundan vazgeçildiğini görüyoruz. Aynı şekilde 2009'da partim adına ben konuştum Genel Kurulda bu TİM Kanunu çıkarken de. O zaman daha liberal bir anlayışla bir şey düşünüyordu gerek Hükûmet gerekse TİM mensupları, meslek mensupları. Ama şimdi geriye doğru bir dönüş olduğunu düşünüyorum. Bu, herhâlde, masanın öbür tarafına oturmakla bu tarafına oturmak arasında, biraz onunla... Tabii, öyle gözüküyor, oradan öyle gözüküyor çünkü. Onun için. Ama bunun bir makulünü ne yapmak lazımdı? Bulmak lazımdı.
Ben çok detaya girmeyeceğim ancak ifade etmek istediğim bazı hususlar var. Sayın Bakan burada nelerin yapılacağını söyledi. Onları özetlemeyi düşünmüyorum. Yalnız şunu özellikle ifade etmek istiyorum: Bu işi fazla abartmanın da bir anlamı yok. Bunun getireceği, götüreceği belli. TİM'le ilgili hususlar bir zorunluluk arz eden hususlar bildiğim kadarıyla. Orada dâhilde işlemeyle ilgili hususlardan kaynaklanan birtakım problemlerin olduğu, yargılamaların onunla ilgili olup... Daha önceden böyle bir şey vardı, kapatmalarla ilgili falan böyle problemler vardı.
Bütün bunları bir tarafa bırakırsak Sayın Bakanım, Komisyonun da bilgisine arz etmek istediğim hususlar var. Öncelikle, zatıalinizin nezdinde Hükûmeti bir kere şikâyet etmek istiyorum. Bu 2023 hedefi. Her gelen bakana söylüyorum. Burada siz Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan Bütçe Komisyonunda 2017 bütçesi görüşülürken de serbest bölgelerin 2023 hedefine uyumlu çalışma göstereceğinden falan bahsediyorsunuz. Burada var bu. Şimdi, bu hakikaten alay konusu olmaya başladı, işin ciddiyeti kaçtı. Ben, Türkiye Cumhuriyetinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir mensubu olarak, bir milletvekili olarak, şimdi 500 milyar dolar ihracata 2023'te erişip erişmeyeceğinizi, bunu da her yerde tekrarlamanın, hani, gerekli olmadığını düşünüyorum. Şunun için: 2023'te, zaten on senede, 140-130 milyar dolar civarında ihracatı artırdınız. Bunu da Türkiye Cumhuriyetinin, cumhuriyetin başlangıcından beri birikmiş sanayisinin ürettiği ve ihraç ettiği hususlar olarak düşünürsek, o sanayinin ürettiği malların ihracatı olarak düşünürsek bu işin bir ciddiyetle ele alınması lazım. Bu vara yoka, 2023'tü, vara yoka şöyleydi, böyleydi... Bunun bir anlamı yok.
Bir diğer ifade etmek istediğim husus: Dış ticaret sarhoş yürüyüşü gibi gidiyor. Ben zatıalinizin her gün demecini hem şahsınızı tanımış olmaktan, bir; ikincisi, konum olması hasebiyle, ilgi alanım olması hasebiyle; üçüncüsü, daha önce o kurumda çalışmış, yetki almış bir arkadaşınız olarak takip ediyorum. Şimdi, son, 2014 yılı gerçekleşmesine baktığınız zaman, 2017 hedefi onun gerisinde gidiyor. Bunu dünyadaki gelişmeye bağlarsınız, oraya bağlarsınız, buraya bağlarsınız, bu şey değil ama şuna bakıyorum: 2017 yılı programı; serbest bölgeyle ilgili en ufak bir şey yok. Bu 2017 programı. Bakanlar Kurulu kararı eki. İlgili bölümü okumuş olmanız lazım. Bunda hiçbir şey yok. Bu biraz önce sizin Plan Bütçede konuşmanızı söyledim. Şimdi, tabii, biz her şeyi ifade ederken, bir de espri babında, lütfen siyasi latife olarak kabul edin diye söylüyoruz. Şimdi, ihracatı ben nerede görüyorum? Seçim öncesi, pazar günü yapılacak, cuma günü bakan yardımcılarının Denizli'nin Baklan ilçesinde belediye hoparlöründen, cuma namazı öncesi veya camiden hoparlörle "İhracatımızın sorunları öğleden sonra tartışılacak." diye anons ediyorlar. Ben hatta ilgili arkadaşı, hani, hukukumuz da var, telefonla aradım, "'Cuma namazını Bakan Yardımcısı kıldıracak' diyorlar." diye, böyle bir de espri yaptım. Yani bu işin tadının da kaçmaması lazım. Şimdi orada 33 tane şöyle veya böyle ne var, danışman var. Bunların size verdikleri raporu falan da gerçekten merak ediyorum ne olup ne olmadığını. Dış ticaret gerçekten sıkıntılı. İş ciddiye alınmıyor. Şimdi, serbest bölgelerin yaklaşık 20 milyar dolar ticaret hacmi var. Altı yedi tanesi zaten bu toplam ticaret hacminin 2/3'ünü karşılıyor. 4-4,5 milyarı serbest bölgeden yurt içine yapılan bir olay zaten baktığınız zaman. burada çok büyük bir katkısı olduğunu falan düşünmek, ifade etmek de hakikaten doğru değil.
Sınır bölgesinde kaçakçılığı önlemek için... Gerçi burada geçen sefer arkadaşlar sunum yaparken söylediler ama "Bunu geri çekeceğiz." diye. Sınır bölgesinde kaçakçılığın önlenmesi. Sınırda insan geçemiyor. Oraya duvar örüyorsunuz 3-4 metre, güvenlik gerekli olur, şu olur, bu olur, ona hiç söyleyeceğimiz bir şey yok ama bunu bir şeye koyarken, üç gün sonra geçerli olmayacak bir şeyi böyle bir kanun tasarısına koymanın da bir anlamı yok. Bu, sizin, AKP hükûmetlerinin ileriyi görememesi açısından da önemli bir gösterge. Hazırlık yapılmış, çok ciddi olmasa da etki analizi var dedik. Bazı maddeler geçmiş, Hükûmetin haberi var veya yok. Tasarının yenilenmesinde problem olduğunu biraz önce söyledim. Bakanlar Kurulu kararını görmedik yenilemede. Bu başka bir Hükûmetin tasarısı. Yenileyebilir ama o şeyi görmek isterdik.
Bir diğer husus: Şimdi bir Şangay Beşlisi çıktı. Hakikaten bunun vuzuha kavuşması lazım. Siz bu Transatlantik Anlaşması'yla ilgili Amerika'da epey dolaştınız, bu konularda da ciddi demeçler verdiniz. Şimdi hakikaten bir belirsizlik hâkim. Ne yapacağını millet bilmiyor. Özel sektör tavır alacak, yabancı sermaye tavır alacak, hiç kimse hiçbir şey bilmiyor, yarını görmüyor. Yarını görülmeyen bir yerde hiç kimsenin yatırım yapması falan mümkün değil. Bir de şunu söyleyeyim: Teşvik mevzuatını her sene değiştirmeye başladınız. Zaten özel sektör yatırımlarının artışına baktığınız zaman, son yıllarda hep negatif gidiyor. Millî gelir seviyesine de baktığınızda burada da büyük sıkıntı var. Yani bir şeyi söylerken altının dolu olması lazım.
Biz tenkit etmekten mutluluk falan duymuyoruz. Şahsınızın, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin başarılı olmasını isteriz. Ama maalesef bu değil.
Akşam sabah, şimdi dolarla ilgili demeçler veriyorsunuz. Ben, dolaşmaktan daha ziyade, Bakanlıkta hazırlanan şeylerin ileriye yönelik... Biraz önce söyledim, cumhuriyet hükûmetinin birikimlerinin yaptığı, kapasitenin yaptığı ihracatın üzerindesiniz. Siz ne yaptınız ki önümüzdeki dönemler bu ihracat artacak? Kapasite orada zaten ne olmuş vaziyette? Sınırlanmış.
"İleri teknoloji ihracat" diyorsunuz Zaten yüzde 2'si, 3'ü topladığınız zaman toplam ihracat.
Şimdi bütün bunları da söyledikten sonra zaten dış ticaretin hâli perişan. Bunu söyledim. 280-300 milyar dolar dış ticaret hacminiz var. Dış ticaret hacminin -yılda üç tahmin yapıyorsunuz, rakamları vermeyeceğim- üç tahmini de birbirinden farklı, birbirine yakın bile değil. Akşam söylenilen sabah tutmaz hâle geldi. Burada ciddi olmak lazım. Birbirleriyle farklı.
İhracatı, ithalata son derece bağımlı bir ülkeyiz. Son on beş senedir bunda hiç olmazsa bir şey yapmak lazımdı.
Dâhilde işlemeyle ilgili; ben Bakanlıkta kendi atadığımız arkadaşlardan, o dönemde atanmasına vesile olduğumuz arkadaşlardan dâhilde işleme rakamlarını alamıyorum Sayın Bakanım, alamadım. Ben bunu Meclis kürsüsünde dile getirdim, ben o rakamları temin ettim ama, iş ahlakı, kullanmadım. Ne olduğunu siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum. Şimdi buna da bakmak lazım.
Şimdi, güneydoğuda sınıra serbest bölge bu dönemde akla ziyan. Yani, nasıl yapacaksınız, onu da bilmiyorum. Şimdi zaten kaçakçılık boyutu orada fevkalade artmış vaziyetteydi, PKK'nın elinde. Daha önce zaten oraya şey yapmak mümkün olmadı, bazı bakanlara söyledik.
E, Denizli ihracatçı bir kentti, apartçı oldu, şimdi Fetullah'la anılan bir il oldu. Bu sizin açınızdan da, benim açımdan da hiç tasvip edilecek bir tutum değil. Buna da bir bakmamız lazım. Nasıl bu hâle geldi, neden oldu? Şimdi üvey evlat muamelesi de görmemesi lazım.
Bütün bunları söylerken, tabii, tek tek bakacağız ama burada dengeli bir şeye gitmekte fayda var. Kamuoyunda ilgi çekici hususlara demeçler vermek, her gün konuşmak, bunlar güzel şeyler Sayın Bakanım ama yaptığınız iş de belli. İhracatın hâli meydanda. Şimdi önümde rakamlar falan var. Ben bu konuları biraz detay çalıştım ama Komisyonun da fazla vaktini almak istemiyorum. "Döviz tutanın eli yanar." dedikten sonra dolar-TL rekor kırıyor. Diğer taraftan dolar 2,85 TL seviyesine çıktığında "Yüzde 10 köpük var." dediniz, köpüğün ne kadar olduğunu hiç kimse bilmiyor bunlara baktığınız zaman, asıl köpüğün kimde olduğu bilinmiyor.
Şimdi, bütün ekonomi yönetimi bir de şeye başladı, her biri farklı demeç vermeye başladı. Bakıyorum Mehmet Şimşek Bey farklı demeç veriyor, Moody's'le ilgili siz farklı demeç veriyorsunuz, Enerji Bakanı farklı demeç veriyor. Yani bunu dışarısı takip ediyor. Gelip gidenle konuştuğumuz zaman bize de soruluyor "Bu nedir, ne değildir?" diye.
İhracatta hedef koyamaz hâle geldiniz. Şimdi, bırakın 2017'si, 2016 ihracatının kaç olacağına şu anda karar verebilmiş değiliz. En son Orta Vadeli Program'a baktığınız zaman, oradaki rakam bile, son hazırladığınız rakam gerçekleşmeyecek, farklı bir rakam çıkacak.
Şimdi burnumuzun ucunu göremiyoruz, hedef bile koyamıyoruz, ekonomiyi okuyamıyoruz, bir de milletin işine müdahale ediyoruz. Şimdi bırakın faizi, kuru, hakikaten ihracatla ilgilenin. Orası Merkez Bankasının görevi, Merkez Bankası yapacak. Şimdi, "Ekonomik Koordinasyon Kurulunu toplayacağız." dediniz, dün ondan vazgeçtiniz. E, şimdi, yarın Merkez Bankası toplayacak. Bugün Cumhurbaşkanlığında sanıyorum bir toplantı var. E, yarın Merkez Bankasının aldığı karar eğer dışarıdan müdahale şeklinde yorumlanırsa bu ülke için iyi bir şey olmaz. Bazı muhalefetin yetkilileri de söylüyor, "Hazine borçlanmaya çıktı, alan yok." diyor. Doğru mu, yanlış mı? Bu konularda bir şey verin ki kamuoyu aydınlansın, bir şey söylesin. Bunlar hakikaten ciddi meseleler.
Şimdi duraklamanın kalıcı olduğu gözüküyor.
İhracatçıya... Ben bildim bileli yeşil pasaport. Bunu siz de sık sık söylüyorsunuz ya. Yarın "1 milyon dolara bir pasaport veriliyor." denilecek. Yarın karşı taraf bir tedbir aldı, "Yeşil pasaportu da almıyorum." dedi, ne yapacaksınız; bu kadar milleti ümitlendirdiniz, ne olacak? Buna baktığınız zaman, buralarda sıkıntı var.
Cari açıkta problem devam ediyor.
Dış ticaretteki daralmanın verdiği avantajı turizmde kaybettik. Yani burada da problemler devam ediyor.
Reel sektörün açık pozisyonu gidiyor.
İhracat tıkanma noktasında.
Para politikasında ayrı bir sıkıntı var.
Politika faizi reel olarak sıfır. Siz şimdi "Faizi hadi bakalım düşür." deyin Merkez Bankasına, çok diyordunuz. "Bizimle paralel, bizim düşüncelerimizle paralel görüş beyan etmesi lazım." diyordunuz, "umuyorum" diyordunuz. Bugün diyebiliyor musunuz, bilmiyorum. "Yarın artacak." diye ifadeler ortada geziyor. Ben bunları telaffuz ederken, geçmişte ekonomi bürokrasisinde de olan bir arkadaşınız olarak çok dikkatli, hassas söylerim ama önümüze gelen, önümüze geldiği yerde söylüyor. Şimdi bunun bir şeyi olması lazım.
Ben hatta dış ticaretten alınan vergilere baktım, 2017 tahminlerine, hakikaten, orada, mesela dış ticaretten alınan vergilere bakıyorsunuz, ithalde alınan KDV'ye bakıyorsunuz, getirmedim, yanımda ama gerekçeleri birebir aynı, biri yüzde 36 artıyorsa biri yüzde 10 artıyor. Şimdi, gerekçesi böyleyse bu niye artıyor böyle?
Bunlara biraz oturup kafa yormak lazım Sayın Bakanım. Her gün bir törene gidiyorsunuz, her gün bir şey konuşuyorsunuz, her gün manşette olabilirsiniz ama meseleyi çözmüyor. Yarın bu sistem göçtüğü zaman altından kalkmamız mümkün değil. Biz bunlara biraz geçmişte de olsa kafa yoran insanlar olarak şey yapıyoruz.
Şimdi bu serbest bölgelere baktığımız zaman esasen yapının tıkandığını görüyoruz. İhracata ve rekabet gücüne katkının önemli bir aşama kaydetmediğini ifade etmek istiyorum. Esasen serbest bölgeler AKP zamanında üvey evlat muamelesi gördü. Siz de "İhmal ettik." dediniz zaten. 2000 yılından bu yana bir tek serbest bölge açılmadı. Açılması gerekli miydi? Hiç olmazsa neden açılmadığını söylemek lazım. Denizli'yi -siz o zaman siyasette miydiniz, tam hatırlamıyorum- biz gittik bürokratken, biz açtık. Orada kaç tane firma var, hangi boyutlara gelmiş, bir onlara bakmak lazım. Belki ileride söylerim ne olacağına dair de mevcut 18 serbest bölgeden 2016 Eylül sonu 14,5 milyar dolarlık ticaret hacmi mevcut. Son beş yılda artış göstermemiş, burada bir gelişme yok. 2011 yılında 22,6 milyar dolarlık ticaret hacmi var, 2015 yılı sonunda 20,2 milyar dolara gerilemiş. 2013 yılından bu yana serbest bölge ticaret hacmi geriliyor. 2014 yılında yüzde 3,5, 2015 yılında 9,7 azalıyor, 2016'da da durum farklı değil. 20 milyar doların altına düşme riski var. Serbest bölge ticaret hacminin yalnızca yüzde 35'i serbest bölgelerden yurt dışına yapılan ticaret, miktarı ise 2014 yılında yüzde 7,9 milyar dolardan 2015'te 7,5 milyara geriliyor. Ticaret hacminin yönü itibarıyla bakıldığında, serbest bölgelere ve yurt içine, yurt içinden serbest bölgelere ve yurt dışından bölgelere ticaret akışı, serbest bölgelerden yurt dışına yapılan ihracatın 2 katı. Yanılıyorsam lütfen şey yapın. Bu manzara, serbest bölgelerin hedeflerine ulaşmadığını teyit ediyor.
2023... Burada tam olarak söylemeyeyim, var burada, söylemişiz. Hatta şöyle: "Serbest bölgelerin 2023 hedeflerine yeterli katkıyı sağlayacak hâle gelebilmesi için" demişsiniz. Nasıl bir şey olacaksa, onu bir açıklığa kavuşturmak lazım. Burada hakikaten sıkıntılı. Bu manzara, serbest bölgelerin hedeflerine ulaşmadığını ifade ediyor. Dileriz, bu yapılan düzenlemelerle, serbest bölgeler ihracata, ekonomiye ve rekabet gücümüze katkı sağlar diye düşünüyoruz.
Biz gerekirse önerge de vereceğiz, sizlerle de danışacağız ama bu olayın ben Hükûmet tarafından çok ciddiye alındığı kanaatinde değilim. Komisyon olarak bir kere biz buraya gelen tasarılarda, diğer muhalefet milletvekili arkadaşlar da, iktidardaki arkadaşlar da aynı şekilde, hemen, akşam gelse sabahına çıkaracak vaziyette. Arkadaşlar ne yapıyorlar? Katkı sağlıyorlar. Zaten benim dışımda olanların çoğu iş adamı ve dolayısıyla işlerin çabuk yürümesini arzu ediyorlar. Bu bir senedir burada duruyor yani. Bu gelseydi çıkardı şimdiye. Bazıları zaten madde madde aradan çıkmış, onu da geçen söyledim. Bir tanesinde ben konuştum, böyle bir şey vardı. Şimdi, bu kadar işe yardımcı olunurken, muhalefet yardım ederken bunun bu kadar gecikmesinin hiçbir anlamı olduğu kanaatinde değilim. Hepsi bir günlük iştir. Biz Genel Kurulda çoğu zaman görüşmelerde genelini konuşup diğerleri üzerinde burada anlaştıktan sonra hiçbir şey yapmıyoruz. Hatta iktidar nereden kaçıyor? "Bunu bir an önce çıkaralım." dediğimizde, onlar getirdiği tasarıları, bazı sınai mülkiyet gibi falan, geçen bakanlar kendileri geri durdular bu işlerden, biz hatta sıkıştırdık, "Hadi, bu da çıksın, size mal olsun, sizin olsun." diye. Bakın, siz bunu ne zaman göndermişsiniz? İlk gelen metinde bakan olarak sizin imzanız var. Kaç maddelik kanun bu? Anlaşılsaydı burada, oturulsaydı, üzerinde iki kere konuşulsaydı, bir günde Genel Kuruldan da geçerdi. Ben AKP hükûmetlerinin bu hususları çok ciddiye aldığı kanaatinde değilim. Muhalefet ciddiye alıyor, ben ciddiye alıyorum şahsen burada, arkadaşlar da görüyorlar.
Ben teşekkür ediyorum, hayırlı olmasını diliyorum. Gerekli katkıyı da elimizden geldiğince vereceğiz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.