HÜDA KAYA (İstanbul) - Evet, merhaba, hoş geldiniz sizler de.

Şimdi, birkaç rapor var elimizde yani anlaşılmıyor. Nasıl anlaşılmıyor? Kafa karıştırıcı. 2010 yılına ait Aladağ Kaymakamlığının bir denetleme raporunda "Yurt binasında yangına karşı gerekli tedbirler alınmış mıdır? Evet." diye notlar var iki ayrı raporda. Bir de 2015 yılı 10'uncu ayın 26'sında Adana Valiliği, Millî Eğitim Müdürlüğü, Aladağ Kız Öğrenci Yurdu Denetim Raporu. Burada diyor ki: "Yangından korunma önlemleri: Binanın yangından korunmasına yönelik olarak her katta yangın tüplerinin bulunduğu, yangın tüplerinin periyodik bakımının yapıldığı, sivil savunma ekiplerinin güncellendiği, yangın söndürme tatbikatının yapılmadığı, binada yangın merdiveninin bulunduğu, bina etrafının beton duvarla çevrili olduğu ve kamera sisteminin bulunduğu..." Ama, yangın sonrasında ailelerin ve hatta orada yurt müdürünün de ifadesine göre "Yangın tüpü vardı ama o gün yoktu." diyor, burada "Her katta vardı." diyor. Yangın tüpü diye bir şey yok yanan yurtta.

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İTFAİYE DAİRE BAŞKANLIĞI MÜDÜR YARDIMCISI ATİLLAH ELEŞKİRTLİ - Değişim için gönderilmiş.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Yani, ne hikmetse yangın günü tüpler yok orada ve tatbikat zaten hiç yapılmamış. Yangınla ilgili son derece büyük bir açık ve tedbirsizlik var ama raporlarda bunlara yönelik olumlu onaylar verilmiş. Bu nasıl oluyor?

BAŞKAN - Şimdi, Hüda Hanım, teknik rapor, bilirkişi raporları ayrı ama Komisyonumuzun çalışmalarında gazeteden veyahut da işte "Aileler bunu söyledi, yurt müdürü bunu söyledi." diye... Bilirkişi raporları üzerinden gidersek daha net olur. Çünkü geçen hafta da bu konular üzerinden tartışma çıkmadı ama bir karışıklık oldu. Şimdi, aileler ve şeyler, zaten yargı noktasında bunlar daha net ortaya çıkacak. Ama, biz somut bilirkişi raporları üzerinden yani bilirkişi oradaki yangın sonrasında da alınan tespitler üzerinden orada yangın tüpünün... Yani, denetim sırasında vardır, sonrasında olmamış olabilir ama bunların gerekçeleri... Yangın sırasında genel anlamda -alınan tedbirlerin tamamı için- yüzde yüz tedbir almak gerekir noktasında bizim tabii ki araştırmamız devam edecektir. O yüzden "Aileler ve yurt müdürü bunu söyledi." demek biraz sıkıntılı oluyor.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, karşımızda hazır yetkililer varken... Şimdi, birbirinden farklı raporlar var.

BAŞKAN - Doğru.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Onay verilmiş, çok iyi onay verilenler var, "Yapılmadı." denilenler var. Fakat burada bir de yurt müdürünün ifadesi var. Yani, bunun medyadan sadece paparazzi haberleriyle konuşulmaması gerekir. Ama, olayın sıcağı sıcağına yurt müdürü, hani veliler de çünkü orada bizatihi orayı yöneten kişi "O gün yoktu." diyor. Yani, onun için bu noktada belki bir düşünceleri vardır, biz de bu konuda aydınlanmalıyız.

BAŞKAN - Hüda Hanım, doğru, haklısınız ama olayın sıcağı sıcağına orada olan bir milletvekili olarak şunu söyleyebilirim: O acının, o kaosun içinde insanlar pek çok şeyi söylediler. Büyük bir acı yaşanıyordu o gün. O gün söylenenlerle, gazetecilerin o gün herkese mikrofon tutup da bir cümle, bir cümle sağdan soldan toplamasıyla -buradaki gazeteci arkadaşları tenzih ederek söylüyorum- olayın bütününe vâkıf olma gibi bir şey söz konusu değil. O yüzden adli sürece nasıl devam edileceğini hepimiz takip ediyoruz zaten. Bütün sorumlu olan herkes yargı önünde hesabını verecek. Eksiklikler varsa haklısınız, bunların da tespit edilmesi, muhakkak alınması gereken önlemleri almamız lazım.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Zaten bu amaçla, elbette.

BAŞKAN - İsterseniz -benden kaynaklandı ama ben araya girince biraz konu dağıldı- Atillah Bey sunumunu bitirsin, ondan sonra kafamızda daha net çıkacaktır.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Bitirsin, belki de aydınlatacak, bilgilendirecektir kendisi. Zaten burada hukuki süreci, bir müdahil olmayı da yargılama noktasında değil yani böyle iddialar da var. Yani, bu konuda farklı farklı raporlar nasıl ortaya çıkıyor ve ortaya çok acı bir dram çıkıyor sonuçta hiçbir tüpün olmaması vesaire. Yani, sonuçta bizi yine bilgilendirmeleri gerekiyor teknik olarak.