MİTHAT SANCAR (Mardin) - Şunu söylemek istiyorum: Şimdi, iki nokta. Ben buradaydım ve konuşmaların hepsini izledim. Tabii ki arada çıktığımız oluyor. İkincisi, Almanya meselesini dün uzun uzun anlattık. Arkadaşımızın söylediği bölümü var, sizin dediğiniz bölümü de var. Siz yönetiyor olsaydınız... Dün en az bir yirmi dakika Almanya'daki sistemi anlattım ben, son gelişmeler dâhil, sizin söylediğiniz tarihten sonraki gelişmeleri de anlattık. Şimdi siz bana diyorsunuz ki: "Dışarı çıkıyorsunuz, ne olduğundan haberiniz olmadan geliyorsunuz." Siz yönetiyor olsaydınız dün, şimdi bu tartışma olmayacaktı çünkü hem Fransa'yı hem İngiltere'yi hem de Almanya'yı burada son gün, bugün itibarıyla durumlarını anlatan konuşmalar yaptık, bir.

İkincisi...

BAŞKAN - Ha, bunu diyorsunuz.

Bir şeyi bir defa konuştuk mu, bir daha konuşmayalım, kapatıyoruz, öyle mi?

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Öyle demiyorum.

BAŞKAN - Altı gündür ne konuşuyoruz tekrar tekrar?

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Öyle demiyorum Sayın Başkan. Size şaşıyorum şu anda. Benim demediğim şeye... Bu biraz tuhaf bir durum yaratıyor. Sayın Elitaş da konuşmadığımız şeyleri söylüyor.

BAŞKAN - Bir de Sayın Hocam diyorsunuz ki: "Dün konuştum, onu dinleseydiniz bugün konuşmazdınız."

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Bu tartışma... Getirin dediğiniz bilgi burada Sayın Elitaş tarafından getirildi, biz getirdik, Komisyon bunların hepsini konuştu, siz yoktunuz. Şimdi, siz yoktunuz ve eksik söyleniyor. Buna cevap şimdi vermeyeceğim.

İkincisi, teklif sahibi gibi teklifi savunan bir konumdan konuşuyorsunuz. Şu an sizin usulle ilgili ve toplantı yönetimiyle ilgili söz söylemeniz tabii ki anlaşılırdır ama burada ilk imza sahibi koltuğunda oturan iki grup başkan vekili yok, Meclis başkan vekili de gitti ama siz şu an teklifi açıklayan ve savunan konumda konuşuyorsunuz.

BAŞKAN - Destekliyorum.

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Destekleyebilirsiniz Sayın Başkan. Bakın, kastettiğim o değil. Siz her bir eleştiriye cevap verecek konumda olmamalısınız...

BAŞKAN - Öyle yapmıyorum zaten, takip ediyorsunuz altı gündür.

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Yapıyorsunuz Sayın Başkan. Lütfen...

BAŞKAN - Kaç kere konuştum ben daha?

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Zaten olduğunuz süre az. Olduğunuz sürede de cevap veriyorsunuz.

BAŞKAN - Toplamına bakın, sizden çok azdır konuşmam.

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Onun yerine, yönetip sonra kendi görüşünüzü de paylaşabilirsiniz ama cevap veren bir konumda olmamanız gerekiyor.

BAŞKAN - Sadece moderatör değilim ben, Komisyon üyesiyim aynı zamanda.

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Yani şu an komisyonu yöneten konumundasınız, tartışmanın bir tarafı gibi davranmanız doğru değil, onu söylüyorum.

BAŞKAN - Komisyon başkanlarının tarafsız olma mecburiyeti yok; Meclis Başkanı ayrı.

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Bir kere tarafsız olursanız...

BAŞKAN - Yönetirken tarafsız oluyorsunuz.

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Sayın Başkan, birbirimizi anladığımızı sanıyorum. Diyorum ki: Sizin yaptığınız açıklamaların yapılacağı yer şurası yani orada oturanların yapacağı açıklamalar. Siz belli tartışma konularında siz de devreye girersiniz ama eleştiri yapanlara cevap veren bir konumda konuşursanız bu, şu an bu Komisyon yönetiminin doğru yürümediği anlamına gelir.

BAŞKAN - Bunu sadece Komisyon Başkanı için mi söylüyorsunuz yoksa bu teklifte imzası olmayan ama teklifi destekleyen diğer Komisyon üyeleri için de mi söylüyorsunuz?

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Hayır...

BAŞKAN - Tuhaf karşılıyorum Hocam söylediklerinizi.

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Çok şaşırdım, buna çok şaşırdım.

BAŞKAN - Ben de çok şaşırdım doğrusu. Yani sadece siz eleştireceksiniz, cevapları teklif sahipleri verecek, öyle mi diyorsunuz?

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Öyle demediğimi...

BAŞKAN - Ne diyorsunuz o zaman?

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Öyle demediğimi biliyorum. Açın mikrofonu o zaman, devam edelim karşılıklı.

BAŞKAN - Buyurun.

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Burada şöyle bir durum gözleniyor: Savunulamaz görünen bir tasarıyı savunmak için şaşırtıcı derecede söz oyunları yapılıyor. Mesela, söylemediğimiz bir şey: Komisyon üyelerinin söz almasına kim itiraz etti ki? Yani söylemediğimiz bir şeyi, bu kadar sabırla ve iyi niyetle anlatmaya çalışıyoruz, siz oradan "Efendim, Komisyon üyeleri de konuşamaz mı?" Konuşur ama orada oturan Komisyon Başkanı burada oturan imza sahipleri gibi sürekli eleştirilere cevap veren konumda olmamalıdır diyoruz. Sizin görüş belirtme hakkınız olmadığını söylemiyorum ama eğer oturduğunuz yerden siz de ilk imza sahipleri gibi sürekli cevap verme ihtiyacı duyuyorsanız ortada bir sorun var.

Ne söylediğimiz açık, tutanak var Allah'tan, tam tutanak tutuluyor. Tek tek bunlara bakılır.

İstediğimiz basit bir şey, söylediğimiz son derece makul ve basit bir şey. Bu tartışma biraz önce, şu ana kadar... Mesela sizden önce yürüten Sayın Öz bu konularda müdahil olmadı, hep insanlar konuştu. Herkes konuşuyor mu? Komisyon üyeleri de konuşuyor tabii ama kendisi yönetti sadece, sadece yönetti. Bu bir tercihtir, yönetim tarzı tercihidir. Ben de size diyorum ki bu tutum çok daha iyi bir tartışma yürütmek için daha uygundur. Bu görüşü söylüyorum.