KOMİSYON KONUŞMASI

MARKAR ESEYAN (İstanbul) - Evet, teşekkür ederim Başkan.

Sayın milletvekilleri, aslında Sayın Altay güzel bir açıklama yaptı. Ben sadece yeni bir tartışma açmak için değil ama prensip dairesinde ve tabii Sayın Özdiş'in neyi söylemesi gerektiğini, neyi söylememesi gerektiğini söyleyecek bizler değiliz. Herkes istediği görüşü ifade edebilir ama tabii burada Murat Bey'in de söylediği gibi bu işlerin yani neyin hakarete girdiği bir müphemlik içerse de aslında üzerinde çalıştığımız Tüzük de Anayasa ve diğer kanunlar da kendi başına ahlak yaratmaz. Her zaman bir açık kalır. O açığı da demokrasi kültürü doldurur. Yani bizler vesayet altında veyahut da ehil olmayan veyahut işte olgun olmayan insanlar değiliz. Yani bizi kanunlar, tüzükler tamamen düzenleyecek değil, açıkta kalan, müphemde kalan alanları bizim kendi aramızdaki saygı ve kendi aramızdaki demokrasi kültürü tabii ki sınırlayacak. Bu da zaten Kant'ın dediği gibi "İnsan kendini sınırladığı anda insan olur." Dolayısıyla ben burada aslında bize örnek olması gereken, en eski Parlamento üyesi olan Sayın Özdiş'in üslubunun ve usulünün doğru olmadığını düşünüyorum. Yani içeriği kendisini bağlar. Ama eğer bizler burada bir üzüm yeme niyetiyle, bir şeyleri gerçekten daha iyiye ulaştırma niyetiyle yan yana gelmişsek, gerçekten birbirimizin düşmanı olmadığımızı ve gerçekten burada bir iş ortağı olduğumuzu, siyasi rakip olduğumuzu önce bir özümsememiz gerekir. Bu anlamda biz çok...

BAŞKAN - Sayın Eseyan, bu konuyu kapatmıştık. Lütfen toparlayın.

MARKAR ESEYAN (İstanbul) - Ama bunlar gerçekten her türlü tartışmada hepimizin aklında olması gereken temel prensipler. Kimsenin de ben burada bunlara karşı çıkacağını zannetmiyorum. Arada sırada kendimize -ben de içinde olmak üzere- bunu hatırlatmamız lazım. Dolayısıyla bizler düşman değiliz ama şöyle bir havada oluyor: Sanki AK PARTİ, Cumhurbaşkanı, bizler kötücül bir fail ve bu kötücül fail ontolojik olarak kötücül, yerleşmiş ve yaptıkları her şeyin altında da mutlaka kötü bir amaç var.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Biraz Elitaşıncı oldu böyle.

MARKAR ESEYAN (İstanbul) - Ne bizim CHP'ye, HDP'ye, başka partilere böyle yaklaşmaya hakkımız var ne de başka partilerin bunu yapmaya hakkı var.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sayın Eseyan "iş ortaklığı" dediniz. İş ortaklığı şunu ifade eder...

BAŞKAN - Sayın Kayan, Sayın Kayan, olayı başka bir yere götürmeyin. Yani siz de anlıyorsunuz. Siz burada 90-100 bin kişiyi temsil eden, toplumunuzda, bulunduğunuz bölgede belli nitelikleri olduğu için gelmiş bir kişisiniz. Şimdi bu yeni bir tartışmaya mahal verecek şekilde sırf böyle polemik olsun diye buraya girmenizi ben doğru bulmuyorum.

Sayın Eseyan, lütfen toparlayın... Lütfen toparlayın, kapatalım.

MARKAR ESEYAN (İstanbul) - İki cümleyle. Ben burada hepinizi -yanlış anlamayın- yerinden zıplatacak cümleler kullanmaya ehilim. Yani buna sahibim, bunu yapabilirim ama yapmayacağım, yapmıyorum da zaten.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Rüzgâr eken fırtına biçer.

MARKAR ESEYAN (İstanbul) - Burada genel bir prensipten yola çıkarak biraz daha ortamın yumuşamasını ve konuya dönmemizi sağlamaya çalışıyorum.

BAŞKAN - Sayın Eseyan, lütfen.

MARKAR ESEYAN (İstanbul) - Lütfen, biz burada on gündür hiç konuşmadık neredeyse. Arkadaşlarımıza fırsat olsun diye bu nezaketi gösteriyoruz Başkanım.

Şimdi, burada sayın hatibin, Özdiş'in, bizim ağabeyimizin, bize örnek olması gereken değerli hatibin yaptığı konuşmada doğru bir cümle vardı. Bu cümle nedir? "Ülkemiz gerçekten zor günlerden geçiyor." Neden? Çünkü dünyada gerçekten yeni bir süreç var. Bu süreçte gerçekten Türkiye'nin kendi içerisinde sağlam ve iyi politikalar üretmesi lazım ve bu, bu üslupla olmaz. Dolayısıyla bunun tekrardan gözden geçirilmesini tavsiye ediyorum.

Teşekkür ediyorum.