KOMİSYON KONUŞMASI

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli Başkan, değerli Komisyon üyeleri, değerli milletvekilleri, Değerli Meclis Başkan Vekili, değerli basın mensupları; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, iç tüzükler parlamento hukukunun en önemli düzenlemelerinden biri ve parlamento hukuku sürekli olarak gelişen bir hukuk dalı. Dünyada parlamentoların gelişim süreci incelendiğinde kralın hâkimiyetinin temsilcisi olan hükûmet ile halkın hâkimiyetinin temsilcisi olan parlamentoların mücadelesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Parlamento, kanun yapmak üzere halk tarafından tamamen veya kısmen seçilmiş kişilerin oluşturduğu kurumsal yapı ve bu yapıyla kral ya da hükûmet arasındaki ilişkileri ifade etmektedir. Demokrasinin hızla yayılması neticesinde demokratik temsilin önemli unsurları olan parlamentoların sayısı da dünyada hızla artmakta ve içinde bulunduğumuz çağ parlamentolar çağı olarak nitelendirilmektedir. Geleneksel olarak parlamentolar kanun yapma ve hükûmeti denetleme yetkisine sahip farklı görüşlerin ifade edildiği ve siyasi kararların alındığı en önemli merkezler olarak tanımlanmaktadır. Parlamentoların da diğer kurumlar gibi görevlerini yerine getirebilmelerini sağlayacak belirli usul kurallarına ihtiyaçları vardır. Parlamentoların yerine getirdikleri yasama işlevi özellikle kişilerin hak ve menfaatlerini doğrudan etkilemeleri sebebiyle önem kazanmaktadır. Hak ve menfaatlerin korunması ve güvence altına alınabilmesi için mevzuatın hazırlanmasından yürürlüğe girmesine kadarki süreci belirleyen kurallar ve bu kuralların yorumlanarak uygulamaya konulmaları son derece önemlidir. Parlamentolar egemenlik hak ve yetkilerini kullanan organlar olduğundan parlamento hukuku da bu hak ve yetkilerin kullanılmasını olumsuz bir şekilde etkilememeli; aksine, etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamalıdır.

Parlamento hukukunun kaynakları arasında özellikle Meclislerin çalışmalarını düzenleyen ve siyasi hayata yön veren metinler olan iç tüzüklerin önemli bir yeri vardır. İç tüzükler yasama organı tarafından yapılan ve yasama organının kendi iç yapısı ile çalışma düzenine ilişkin kurallardır. İç Tüzük her Meclisin bir nevi iç kanunu olarak kabul edilir. Anayasa Mahkemesinin bir kararında da belirtildiği gibi, İç Tüzük'ün norm yaratıcı karakteri onu diğer Parlamento kararlarından ayırmaktadır. Anayasa'mızın 95'inci maddesinin 1'inci fıkrası "Türkiye Büyük Millet Meclisi, çalışmalarını, kendi yaptığı İç Tüzük hükümlerine göre yürütür." demektedir. İç Tüzük biçimsel bakımdan bir Parlamento kararı biçimindedir, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu tarafından kabul edilir ve Cumhurbaşkanı tarafından yayınlanma zorunluluğu olmadan Meclis tarafından "karar" başlığı altında Resmî Gazete'de yayımlanır ve yürürlüğe girer. Meclislerin çalışmalarını düzenleyen düzenleyici belgeler olan iç tüzükler bir bakıma Parlamento hayatının Anayasasıdır. İç tüzükler Parlamentonun etkililiğini ve verimliliğini belirleyen, milletin iradesinin Meclis çalışmalarına tam olarak yansımasını sağlayan, teknik yönü de olsa özellikle iktidar ile muhalefet arasındaki ilişkiyi düzenlemesi yönüyle siyasi niteliği ağır basan, norm koyan metinlerdir. İç tüzüklerin siyasi hayat üzerinde etkileri oldukça fazladır. İç tüzüklerle Anayasa'yla Meclislere verilmiş görevlerin yerine getirilmesi garanti altına alınır. Yasama organının çalışmalarını daha demokratik bir ortamda yapabilmesi için siyasi parti gruplarıyla siyasi parti grubuna mensup olsun ya da olmasın tüm milletvekillileri arasından dengenin sağlanması açısından İç Tüzükler önemli bir yere sahiptir. Bu bağlamda, gerek 1961 Anayasası'nda gerekse 1982 Anayasası'nda yer alan İç Tüzük'ün tüm siyasi parti gruplarının Meclis faaliyetlerine üye sayıları oranında katılmalarını öngören hüküm de iç tüzüklerin taşıdıkları siyasi rolü ortaya koymaktadır.

Değerli arkadaşlar, görüldüğü gibi Meclis İçtüzüğü iktidar ve muhalefet ilişkisini ve aynı zamanda da hareket alanını belirleyen en önemli düzenlemelerdendir. Millî iradenin Mecliste nasıl belireceğini, milletvekillerinin ve parti gruplarının millî iradeyi nasıl ortaya koyacağını Meclis İçtüzüğü belirler. Millî irade en demokratik yöntemlerle yapılsa dahi İç Tüzük eğer demokratik değilse ve milletvekilleri millet adına kendilerini ifade edemiyorlarsa orada gerçek bir demokrasiden bahsetmek mümkün değildir.

Bir iktidarın demokratik olup olmadığı muhalefete bıraktığı hareket alanıyla ölçülür. Gelişmiş demokrasilerde iktidar muhalefete ne kadar katlanabilirse muhalefetin tespitlerini ve çözüm önerilerini dikkate alırsa o iktidar o ölçüde millî iradeye ve demokrasiye bağlıdır.

Getirilen düzenlemeye, özellikle MHP'nin, muhalefet partisi olarak destek vermesi çok konuşuldu. Bir muhalefet partisinin milletin kendisine verdiği muhalefet görevini bırakıp kendi sesini, dolayısıyla aynı zamanda muhalefetin sesini kısacak bu düzenlemeyi desteklemesi gerçekten düşündürücü. Bunu MHP'nin genel iç işleyişine bir müdahale olarak değil, aynı zamanda bu kararların muhalefet partilerini, özellikle Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer muhalefet partilerini etkilemesi açısından, sadece MHP'nin bir iç kararı, iç işleyiş kararı, siyaset kararı gibi düşünülmesi de mümkün değil.

OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - İktidarın getirdiği bazı kanunlarda ortak tavır almak...

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Oktay Bey, sizi kızdırmak için yapmıyorum bunu, bu gerçektir, benim yaptığım tespit.

OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Evet, o noktada haklı da yani beraber, ortak...

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Tabii, bu da yapılabilir yani ben sizi özellikle tahrik etmek veya partinizi zan altında bırakmak anlamında söylemiyorum. Burada sadece "Ya, size ne MHP'nin kararından?" diye bazen konuşuluyor, o açıdan bu sadece sizi değil bizi de etkileyen, muhalefeti de etkileyen, Türkiye Büyük Millet Meclisini etkileyen bir karar olduğu için bu eleştirilere de doğal olarak muhatap olmayı kabul etme gibi bir durumla karşı karşıyasınız diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, hâlbuki, büyük Türk milletine yapılacak en önemli görev demokrasiye, Meclise sahip çıkmak, Mecliste kısıtlamasız ve mümkün olduğu ölçüde millî iradenin sesi olmaktır. MHP'nin son zamanlardaki siyaset tarzı, biraz önce söylediğim gibi, kendi iç sorunu olmaktan çıkmış ve ülkedeki genel siyaseti de muhalefete ilişkin...

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Teklife dair düşüncelerinizi söyleyin de MHP'nin son dönemdeki siyaset tarzından ziyade, teklife dair ne söylüyorsunuz? Eleştirilerinizi bununla sınırlayın.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Ben ilk defa konuşuyorum, ben konuşayım, cevap verirsiniz.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İktidar ortağısınız, eleştiriler...

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Hiçbir katkınız yok, en azından bu yönüyle katkınız olur.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Oraya geleceğim Sayın Parsak.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Size ne MHP'nin iç işlerinden...

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - İşte bu, tam da bunu söylüyorum.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, bir saniye.(Gürültüler)

Ben bir taraftan memnuniyet duyuyorum yani Anayasa Komisyonu, Türkiye'deki bütün sorunların dile getirildiği, hepsinin çözümünün arandığı bir komisyona dönüştü. Yani tepeden tırnağa, Türkiye'nin bütün sorunları konuşuluyor.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, siz de benim dediğimi anlamamışsınız galiba.

BAŞKAN - Böyle bir komisyonun başkanı olmakla iftihar ediyorum ama biraz da İç Tüzük'ü konuşup şu 5'inci maddeye bir bakabilirsek arada, boş zamanlarımızda, iyi olur diye düşünüyorum.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Sayın Başkanım, bizatihi tam da İç Tüzük'ün kendisini konuşuyoruz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Aynen, aynen, bravo.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Burada, biraz önce de Sayın Parsak aynı şekilde, benim söylediğim işte buydu. "Size ne MHP'nin iç işleyişinden veya siyasetinden?" dediği noktada.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Hayır, hayır "Size ne MHP'nin iç işlerinden?" dedim.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Sizin yaptığınız bu kararlar, sizin bu politikalarınız, bizim muhalefetteki sesimizi kısıyorsa...

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - E gelin efendim, böyle olmasın diye mücadele verin. Siz de ana muhalefet partisisiniz, sorumluluğunuz var.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Oraya geleceğim, biraz sonra oraya da geleceğim.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Siz sorumluluğunuzu yerine getiremediğiniz gibi...

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Sayın Başkanım, bunları süremden herhâlde kısmıyorsunuz.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Muhalefeti kısarak sorumluluk yerine getirilmez ama yani.

BAŞKAN - Arkadaşlar, Sayın Üstündağ, devam edin siz. (Gürültüler)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Siz iktidarsınız artık.

OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Biz iktidar olsak o zaman neler olduğunu görürsün.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Değerli arkadaşlar...

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Fiilî koalisyon ortağısınız.

MURAT EMİR (Ankara) - Biz bu soruları millet adına soruyoruz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Muhalefette böyleyken iktidar olsanız Allah muhafaza yani, vallahi.

OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Evet yani sen böyle rastgele konuşmazdın, daha dikkatli olurdun. (Gürültüler)

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Hayır konuşursa ne olur? Rastgele konuşursa ne olur?

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, Sayın Üstündağ konuşuyor, dinleyelim Sayın Üstündağ'ı.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Değerli arkadaşlar, başta söylediğim gibi, ben bunu MHP'yi tahrik etmek için veya tazyik etmek için söylemedim. Bu bir gerçek, siyaseten de bu noktada eleştirileri de göğüslemek zorunda olduğunuzu sadece ifade ettim yani bizi de etkileyen bir nokta olduğu için. Yoksa Cumhuriyet Halk Partisini etkilemeyen, Meclisteki muhalefeti etkilemeyen, millî iradenin Mecliste nasıl organik olarak, fonksiyon olarak görev yapacağını belirleyen bir noktada etkiliyorsa, ben burada -kusura bakmayın- MHP'nin bu kararını eleştiririm ve siz de değerli arkadaşlarım, buna katlanmak durumundasınız.

OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Sadece "Tutarlı ol." diyoruz, tutarlı ol. Kendi geçmişini de hatırla. (Gürültüler)

MURAT EMİR (Ankara) - Millet eleştiriyor, millet.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Bizim geçmişimizi herkes bilir, bizim geçmişimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin geçmişiyle eş değerdir, onu özelikle belirtmek istiyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, özellikle, teklifin 1'inci maddesi, 14'üncü maddesi, 15'inci ve 16'ncı maddelerinde, bu maddeler incelendiği zaman...

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Sayın Öztürk, sizin de geçmişinizde... (Gürültüler)

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Başkanım, müdahale edecek misiniz? Konuşamıyoruz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Afyon'da iki kere benzin aldım...

BAŞKAN - Arkadaşlar, değerli arkadaşlar, Sayın Üstündağ konuşamıyor.

Arkadaşlar...(Gürültüler)

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Onlara dair çok şey söylediler. Geçen de böyle gelip söylediniz "Kampanya dahi yürütemediniz." diye.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Çıktın mı hiç sokağa Afyon'da?

BAŞKAN - Sayın Parsak...

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Ben o kadar çok tahrik edecek bir şey de söylemedim ama.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Ben 45 vilayette bu kampanyaya çalışma yapmışım, onun üzerinden Afyon'da benzinlikte durdum da, bilmem ne de... Bunlar ancak dışarıda...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O zaman kurtaramayacağınız işlere hiçbir zaman...

BAŞKAN - Sayın Parsak, Sayın Özel... (Gürültüler)

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Burada Milliyetçi Hareket Partisinin son dönemdeki siyaset anlayışını değil...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İktidarcılık oynarsan muhalefet seni eleştirir kardeşim. (Gürültüler)

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Bu, İç Tüzük'le ilgili arkadaşlar, İç Tüzük'le ilgili.

BAŞKAN - Arkadaşlar... (Gürültüler)

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu İç Tüzük'e asla destek vermeyiz.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Deyin ki: "5'inci maddesinin şurası şöyle olsa daha iyi olur."

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Parsak, dinlersin, söz alır cevap verirsin.

BAŞKAN - Arkadaşlar...

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Sayın Parsak, müsaade ederseniz devam etmek istiyorum.

BAŞKAN - Arkadaşlar, bir dakika. (Gürültüler)

Sayın Üstündağ'a verdim sözü.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Sayın Başkanım ne zaman MHP'ye bir laf etsek hepsi beraber ayağa kalkıyorlar.

BAŞKAN - Ama şimdi, şöyle, arkadaşlar, sorun da biraz şuradan kaynaklanıyor yani hepimiz insafla bakalım. Genel siyaseti konuşursak bu tür şeylere yol açarız. Kılık kıyafetten bahsediyoruz ya, konu bu, şu anki madde bu.

Sayın Üstündağ, buyurun.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Sayın Başkanım, aslında ben bu kadar cevap verilecek, ayağa kalkılacak, tepki gösterilecek sözler de söylemedim; aslında en hafifini söyledim,

OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Haydi, bir ağırını görelim. (Gürültüler)

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Daha sertini de söylemedim.

Devamlı kendinizin Türk milletinin bekası için çalıştığınızı iddia ediyorsunuz, bir tarafta da Türk milletinin iradesini sakatlayacak metinleri beraber getiriyorsunuz. Bu nasıl oluyor arkadaşlar? (Gürültüler)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Artık eleştiri de kaldırmıyorsunuz ya!

BAŞKAN - Arkadaşlar... Sayın Özel...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Siniriniz kaldırmıyorsa katılmayın ya, Allah Allah.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Bunları yapıyorsanız eleştiriye de katlanacaksınız arkadaşlar, bunu söylüyorum yani.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Değerli Başkanım, şimdi, teklifin 1'inci maddesi, teklifin 14'üncü, 15'inci, 16'ncı maddeleri incelendiğinde MHP'nin görüşlerini yansıtan maddeler olduğunu özellikle görüyoruz. Nitekim, bu maddeler 1'inci, 14'üncü, 15'inci, 16'ncı maddeler, Meclisin verimli çalışmasına, engelsiz, muhalefetsiz çalışmasına dair maddeler değil. Özellikle, MHP'nin kendi dünya görüşünü ortaya koyan metinler olduğunu görüyoruz. Bu maddeler nedir? Ant içme konusu, pankart, döviz getirme konusu, bunların verimli bir Parlamento çalışmasıyla bir ilgisi var mı? Yok. Türk milletinin tarihi ve ortak geçmişine yönelik hakaret ve ithamlar, milletvekillerinin ödenek ve yolluklarının kesilmesi ile geçici çıkarma cezasının Meclisin verimli çalışmasıyla, engelsiz çalışmasıyla ilgisi var mıdır? Yoktur. Getirilen teklifte, özellikle hızlı ve engelsiz bir yasama faaliyetiyle ilgili olan maddeler 2, 3, 4, 6, 7, 8, 9, 11 ve 12'nci maddeler. Bunun yanında, şu anda görüşmekte olduğumuz 5'inci madde, 10'uncu madde ve 13'üncü maddeler ise daha çok eylemli İç Tüzük uygulamalarının İç Tüzük genel hükümleri içerisine getirilmesiyle ilgilidir. Burada yapılan görüşmelerde maddeler üzerinde birçok eleştiri getirildi. Bence şekil şartı gibi dursa da -özellikle görüştüğümüz maddede- frak giyme ve beyaz kelebek kravat takma konusu önemli bir ritüeldir, özellikle dünya meclislerinde, parlamentolarda. Bu, kişiye özel bir değişiklik sistemidir değerli arkadaşlar. Meclis Başkanının istediği bir değişiklik olup ben de diyorum ki bir kişi için -değil mi- bir maddeyi değiştirmeye gerek yok, İç Tüzük gibi çok önemli bir maddeyi. Bence Meclis Başkanı Meclis Başkanlığına talip olmayıp böyle bir sorunla keşke karşı karşıya kalmasaydık diye düşünüyorum.

TBMM BAŞKAN VEKİLİ AHMET AYDIN - Başkan vekilleri de var.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Sizde problem yok, siz taşıyorsunuz gördüğüm kadarıyla Sayın Aydın.

7'nci maddedeki, milletvekilinin daha önceki konuşmasını düzeltme hakkı önemli bir uygulamadır. Bu hakkın yazılı olarak yerine getirilmesi mümkün değildir, olmamalıdır. Eğer sözlü olarak yaptığı bir konuşmayı sözlü olarak düzeltemiyorsa orada bir dengesizlik söz konusudur. Değerli arkadaşlar, "Tashih tenhada olmaz." diye bir husus vardır. Tashih tenhada olmaz, aleni olur, apaçık olur. Bunu özellikle sizlerin dikkatine sunuyorum.

14'üncü, 15'inci ve 16'ncı maddelerde muğlak, subjektif hususlarla milletvekilinin disiplin işlemine tabi tutulması kabul edilebilir bir durum değildir. 16'ncı maddeye göre milletvekilinin ödenek ve yolluğunun kesilmesi söz konusudur. Peki, bir aylık ödenek dışında eğer bir milletvekili birden fazla ihlal yaparsa o zaman diğer ayların ödeneklerini de acaba kapsayacak mıdır? Bu hükmün lafzı bu konuda açık bir hüküm içermemektedir. Eğer bir ay içerisinde dört defa ihlal yapan bir milletvekili belki birkaç tane maaşının kesilmesi söz konusu olduğu zaman diğer ayların ödeneklerini de -maaş sözünü geri alıyorum, çünkü bu bir maaş değildir, biraz sonra söyleyeceğim, ödenek ve yolluktur, bu önemli bir ayrımdır- o zaman milletvekili biraz daha diline hâkim olamıyorsa belki de hiç yolluk ve ödenek alamama gibi bir durumla da karşı karşıya kalacak mıdır? Bu niye önemlidir arkadaşlar? Milletvekillerinin aldıkları ücretler, maaş değil, ödenek ve yolluktur değerli arkadaşlar. Nedir bu? Ödenek ve yolluk: Bir milletvekilinin çalışmalarını yaparken kullanması amacıyla verilen ödeneklerdir. Bu nedenle bu ücretleri maaş gibi algılamak mümkün değildir ve kesilmesiyle de bizatihi milletvekilinin fonksiyon olarak milletvekili görevini yapmasını engelleyecek bir duruma kendimizi sokmuş oluruz, bu da son derece sakıncalı bir durumdur değerli arkadaşlar.

Değerli arkadaşlarım, teklif sahipleri İç Tüzük değişiklik teklifi yaparken, savunurken...

Ha, şunu da söyleyeyim: Ben farkındaysanız tekrara düşmemek için burada konuşulan maddelerle ilgili birçok konuyu bir tarafa bıraktım çünkü bu birkaç defa, hatta çok defa konuşuldu. Özellikle konuşulmayan noktaları maddelerde daha çok...

BAŞKAN - 5'le ilgili hiç konuşulmadı, 5'i konuşuyoruz da biz.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Meclis Başkanı...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Komisyon üyesi ve ilk kez söz alıyor Sayın Başkan.

BAŞKAN - Niye öyle oldu acaba?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Düzenden dolayı yoksa her maddede söz alsa...

BAŞKAN - Ha, Komisyon üyesi olmayanlar belki daha fazla konuştu Komisyonda.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Komisyon üyesi olmayan İç Tüzük'e laf söylemesin mi?

BAŞKAN - Söylesin tabii ki. Komisyona da birilerini seçmiş partiler, ihtisas komisyonuna, eğer...

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Şimdi, Değerli Başkanım, ne dediğinizi anlayamadım mırıldanarak konuştuğunuz için ben çok duymadım.

BAŞKAN - Diyorum ki: Hani, 5'inci maddeyle ilgili de hiç konuşulmadı.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Ben 5'inci maddeyle ilgili konuştum. Frak giyinemiyorsa Meclis Başkanı Meclis Başkanı olmasaydı diyorum. Bir kişiye özel bir değişiklik yapılması doğru değildir diyorum arkadaşlar. Bu 5'inci maddeyle ilgili Sayın Başkanım, özellikle en son kısımla ilgili.

BAŞKAN - Bitti mi 5?

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - İkinci cümleyle ilgili.

Değerli arkadaşlar, bunu niye söyledim? Konuşulacak aslında çok şey var, burada özellikle maddeler üzerinde antidemokratik uygulamalar, millî iradenin tam olarak yansımasına yönelik engeller özellikle muhalefetin görevini yapamamasına olmasına dair hükümler, nerede bir engel konulabilecekse bu iyice hesaplanmış ve bütün, bu şekilde maddelere dökülmüş. Ben bunu söylemek istedim tekrara düşmemek için onlara girmediğimi söylemiş oldum.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, teklif sahipleri, özellikle dikkatimi çeken, İç Tüzük değişiklik teklifini savunurken değişikliklerin bir kısmının daha önceki yıllarda partilerin uzlaştıkları maddeler olduğunu ortaya koymaya çalıştı. Hâlbuki müzakere anlayışı içerisinde kazan kazan ve al ver yöntemleri yapılmaktadır. Burada bu müzakerelerde özellikle Sayın Elitaş'ın sadece işine gelen o kısımları alıp uzlaşamadıkları hususları bir kenara bırakarak sanki bütün olarak olmasa da o konuda uzlaşılmış ve burada bir uzlaşma iradesi varmış gibi konuyu ortaya koyması bence doğru değil. Örnek olarak vereyim: Torba yasa uygulamasının son bulmasına karşılık grup önerilerinde kısıtlama konusunda yapılan müzakerelerde torba yasa ortadan kaldırılmadan sadece grup önerilerinde bir rıza varmış gibi göstermek tam anlamıyla bir şark kurnazlığıdır arkadaşlar, bu doğru bir yöntem değildir. Televizyon yayınlarında kısıtlamanın kaldırılması karşılığında uzlaşılan hususlar da aynı mahiyettedir.

Değerli arkadaşlar, gruplar arasında yapılan müzakereler bir bütündür. Müzakerelerde görüşülen hususları parça parça kullanmak yanlıştır. O zaman Kıbrıs görüşmelerinde tamamlanmayan müzakereler sonucunda Maraş bölgesinin iskâna açılmasını Türk tarafı kabul etti diye Rum kesiminin hak iddia etmesi gerekir ki böyle bir şey söz konusu dahi olamaz çünkü Maraş bölgesi de müzakerelerin bir bölümüdür. Eğer genelde bir uzlaşma yoksa o noktada da, Maraş noktasında da bir uzlaşma iradesinin olduğunu söylemek mümkün değildir değerli arkadaşlarım.

Değerli arkadaşlar, diğer bir konu: İç Tüzük'ün tasarı olarak getirilme yasağı karşısında bu teklif gerçekte bir Hükûmet ve Cumhurbaşkanı tasarısıdır. Yani yürütme organı tarafından önümüze getirilen bir dayatma tasarısıdır. Milletvekillerinin kendi özgür iradeleriyle getirdiği bir düzenleme isteği asla değildir. Bu bile bu teklifin ne kadar hukuk dışı ve demokrasiye uygun olmayan bir nitelikte olduğunun bir göstergesidir.

Değerli arkadaşlar, bu İç Tüzük değişikliği istemi mühürsüz Anayasa değişikliğinin bir uzantısıdır, bunu herkesin kabul etmesi gerekir. Demokrasiye uygun olmayan anayasa değişikliklerinin mevzuatımıza hızlıca şırınga edilmesinin önünü açmak için getirilen bir düzenlemedir. Bu İç Tüzük teklifi sırf Meclisin verimli çalışması için getirilmemiştir. Bu İç Tüzük teklifi toplum vicdanında kabul görmeyen, OHAL şartlarında, üstelik seçmen iradesini sakatlayan bir propaganda sürecinin sonunda zorla kabul ettirilmiş bir Anayasa'nın devlet düzenine intibakını amaçlayan bir saikle alelacele getirilmiş bir düzenlemedir. Bu İç Tüzük teklifi milletvekillerini zapturapt altına almayı amaçlayan bir düzenlemedir. Bu İç Tüzük teklifi yeni Anayasa hükümlerinin muhalefeti susturarak sessizce uygulanmasını sağlamayı amaçlayan bir niteliktedir. Kaldı ki toplumsal kabulleniş ve meşruiyet tartışmaları arasında sözde başkanlık sisteminin bu ülkede hayata geçmesi, değerli arkadaşlarım, mümkün değildir. Toplumsal direnç bu kadar yoğun ve etkinken, halka rağmen bu düzenlemeler bir gün mutlaka duvara toslayacaktır. Bu itibarla, büyük bir toplumsal uzlaşıyla demokratik bir devlet düzenini, demokratik bir parlamenter sistemi, muhalefete geniş bir hareket alanı bırakan, milletvekillerinin ifade özgürlüğüne sonuna kadar imkân veren bir İç Tüzük'ü mutlaka bu ülkeye getireceğiz. Bu olana kadar hem mühürsüz Anayasa'ya hem de antidemokratik İç Tüzük uygulamalarına sonuna kadar karşı çıkmaya devam edeceğimizi ifade ediyorum ve beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.