Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
Konu | : | Mardin Milletvekili Mithat Sancar'ın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın (2/1783) esas numaralı İç Tüzük Teklifi'nin 4'üncü maddesi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 17 .07.2017 |
MİTHAT SANCAR (Mardin) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Şimdi, Sayın Elitaş'ı dikkatle dinliyorum tabii. Her seferinde daha önceki dönemlerdeki uzlaşmaları anlatıyor. İlk günkü görüşmelerde de söyledim ya da anlatmaya çalıştım, belki yeterince iyi anlatamamışımdır. O uzlaşmalar çok geniş görüşmelerin bir sonucuydu ve pek çok boyutu vardı. Bunların epeyce bir kısmı hakkında bilgimiz var ama bir kısmıyla ilgili de doğrudan bilgi edinme imkânımız yok söylediğim gibi. Mesela, İdris Bey'le görüşme imkânımız olsaydı...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Baluken bir toplantıya geldi.
MİTHAT SANCAR (Mardin) - Önemli değil, şunun için diyorum, daha önce de açıklamıştım: Hasip Bey'de de yok bir sürü şey yani kendi aldıkları notlar, o dönem görüşmelerde ne yapıldığına dair kendi iç tutanaklarımız, hazırlıklarımız yok, göremiyoruz.
Şimdi, mesele o değil, mesele şu: Ayrıca, o zamanın şartları ve tırnak içinde, ruhu da farklıydı, bunu gözden kaçırıyorsunuz. O zaman birkaç açıdan farklıydı. Böyle gergin bir ortam, bu kadar kutuplaşmış bir ortam yoktu, bir. İkincisi, OHAL yoktu. Üçüncüsü, AKP yönetiminin Mecliste ve Meclis dışında şimdi rastladığımız uygulamaları da bu ölçüde değildi, en azından bunu söyleyebilirim. Neyi kastediyorum?
Birincisi, ben iki senedir Meclisteyim ve dehşet içinde tecrübe etmiştim ilk benim geri gelen önergelerimi. Ya, inanamadım, bir soru önergesi veriyorum, bir kelime yüzünden geri geliyor, başvuracağımız yer yok. Bakın, Meclis Başkanlığı, Meclis Başkanlık Divanı Türkiye'de denetimsiz, en güçlü yetkilere sahip makamların başında geliyor. Tamam, yetki alanı sınırlı olabilir, çeşitli konularda yetkisi olmayabilir ama sahip olduğu yetkiler konusunda denetim yoktur, mutlak iktidara sahiptir ve bu mutlak iktidarı istediği gibi kullanabilir, sizin bütün yasama faaliyetlerinizde özgürlüklerinizi kısıtlayabilir. Geri dönmüş araştırma önergelerimiz, sadece kendimin değil, pek çok arkadaşımın, tek kelime yüzünden bazen... Bazen "işkence iddiaları" diyorsunuz, "Efendim, işkence diyemezsiniz." Nasıl diyemem? Ya, böyle bir şey olabilir mi? Ben milletvekili olarak bunu diyemiyorum ama milletvekili sıfatını taşımadan ya da Meclis dışında yaptığım her konuşmada söyleyebiliyorum. Neler neler göreceksiniz. Şimdi, acayip yasakçı bir yaklaşım var; bir. Tamamen keyfî, belli bir dili, belli bir yaklaşımı dayatan bir anlayış; o zaman yoktu, şimdi var. O zamanki uzlaşma ortamında, o zamanki ortamda uzlaşmaya daha açık bir ilişki düzeni vardı ve bu düzen içinde ortaya çıkan uzlaşmaları şimdi bugünün şartlarında geçerli olması gereken şeyler gibi anlatıyorsunuz. Bu doğru değil Sayın Elitaş. Yani, böyle bir, 2013, 2011, 2009 ya da 2014 uzlaşmaları şimdi nasıl geçerli olsun? Olağanüstü hâl var, dokunulmazlıklar kaldırılmış, Meclis tarihinin en yüksek fezlekelerinin geldiği dönemde yaşıyoruz, 11 milletvekilimiz, CHP'nin de 1 milletvekili tutuklu, 2 milletvekilimizin vekilliği düşmüş, bu konuda her gün pek çok saldırıya en üstten maruz kalıyoruz, sürekli Cumhurbaşkanı, bizzat kendisi yargıyı falan dinlemeden mahkûm ediyor, muhalefete, sadece bize değil, CHP'ye de demediğini bırakmıyor, terörist olarak ilan ediyor, yargı darmadağın olmuş yani yargının dörtte 1'i, yargıç ve savcıların yüzde 22'si ihraç edilmiş. Her an her savcı, her yargıç ihraç edilebilir, buna bir engel yok. Böyle bir ortamda, siz çok daha farklı bir ortamda yapılan görüşmeler sonucu varılan uzlaşmaların bir kısmını burada bize sırf o dönemde uzlaşılmış diye şimdi geçerli olması gerekiyormuş gibi gösteriyorsunuz. Hayır, öyle değil. Bugün farklı bir dönemdeyiz, farklı şartlardayız. Eğer hakikaten biraz demokratik işleyişe istekli görebilse diğer partiler, bizler AKP'yi, MHP'yi, oturur konuşuruz.
Ayrıca, bu İç Tüzük değişiklik teklifinin en önemli noktasını sürekli atlıyorsunuz. 15'inci madde hiçbir dönemde olan bir şey değil. Para cezalarıyla ilgili verdiğiniz örnekler de tam yansıtmıyor gerçeği Sayın Elitaş. Yani, bu konuda bir milletvekilinin aylık gelirinin -sadece onunla yaşıyorsa- bir kelime yüzünden üçte 2'sinin kesildiği tek örnek gösterin, hiçbir itirazım, hiçbir konuşmam olmayacak burada benim. Yani, Almanya'daki uygulamayı söylüyorsunuz. Almanya'daki uygulamayı ben de size söylüyorum, belli kısımlarda ancak o da devamsızlık dolayısıyla bir kesinti yapılabiliyor. Bunun dışında aylığının üçte 2'si, gelirinin, milletvekili olarak aldığı, kazandığı gelirin üçte 2'sinin kesilmesini öngören bir örnek olamaz.
BAŞKAN - Sayın Sancar, lütfen toparlar mısınız, bitireceğim.
MİTHAT SANCAR (Mardin) - Bitirdim, yani onu söylüyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Fransa'da kınama cezası almış bir üyenin aylık ödeneğinin yarısı otomatik olarak kesilir. Geçici uzaklaştırılmalı kınama cezasına çarptırılan üyenin ise iki ay boyunca aylık ödeneğinin yarısı kesilir yani geçici çıkarma cezası almış bir kınama cezası alan milletvekilinin bir aylık ödeneği kesilmiş oluyor, tamamını kesmiyorlar, ikiye bölüyorlar.
BAŞKAN - Kıymetli arkadaşlar, söz sırası Sayın Parsak'ta.
MİTHAT SANCAR (Mardin) - Kısa bir cevap vereyim.
BAŞKAN - Ama Hocam, maddenin gündemi değil, Hocam, ama lütfen.
MİTHAT SANCAR (Mardin) - Hayır, ben bir cümleyle söyleyeceğim.
BAŞKAN - Hocam, tamamlayın lütfen.
MİTHAT SANCAR (Mardin) - Bakın arkadaşlar, açın o zaman kınama sebeplerini anlatın ve kaç milletvekiline kınama cezasının hangi sebeplerle verildiğini anlatın, yoksa biz anlatalım. Tamam, şimdi anlatmayacağız ama bu da gündeme geldiğinde anlatalım. Örnekler verildiğinde bağlamından ve çerçevesinden koparıp anlatmak doğru bir yöntem değil, yanlış yönlendirir, yanlış bilgi verir.