| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş'ın ve Ankara Milletvekili Murat Emir'in (2/1783) esas numaralı İç Tüzük Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerinde yaptıkları konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 17 .07.2017 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Mümkün olduğunca çok kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de şu anda annemden öğrendiğim dille konuşsam muhtemelen buradaki katılımcıların yüzde 90'ından fazlası anlamayacaktır o konuşmayı. Çünkü bizim Türkçe diye ifade ettiğimiz dil resmî dildir, yoksa Türkiye'de elbette çok çeşitli lehçeler kullanıyoruz ve lehçe de bir dildir unutmayalım ki.
Bir anekdotu paylaşmak isterim: Bir bayram günü ailecek annemi ziyaret ettiğimizde yanımızda bir başka yöreden misafirimiz de var, üç gün misafir ettik ve üç gün konuşulanların çok büyük bir çoğunluğunu da anlamadı çünkü yöresel ve yerel konuşma diliyle ifade edildiği için, onlar kitaplarda veya medyada, gazetelerde veya resmî meclislerde konuşulan bir dil değil.
Öncelikle, herkesin konuştuğu dil anasının dili, ana dili, elbette kutsaldır ve saygıdeğerdir. Bu, mevzumuzun da dışındadır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşulan, neticede Parlamento diyoruz ya hepimizin anlaşabileceği, anlayabileceği bir dildir. Yine aynı mantıkla mesela Sayın Sancar da farklı bir ana diliyle konuşuyor olabilir veya Sayın İyimaya veya diğer arkadaşlarımız, Sayın Aydın; hepimiz için geçerli.
Şimdi, çocuklar bahçede oynuyor fakat sofra da kurulmuş; 8-10 çocuk, yeğen, kardeş çocukları oyunu bırakıp sofraya oturmuyor ama annem de ısrarla çocukları çağırıyor bahçeden, en sonunda biraz da kızdı sofraya gelinmeyince "Gelin len, çençen edip durmayın..." dedi.
Yazabildiniz mi bu benim dediğimi, yazabildiniz mi?
BAŞKAN - Sayın Akçay, ben anladım Aydınlı olarak.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Aydınlı olarak anladın.
Mesela, Aydın, Ege deyince "efe" denir. "Ama memleketin dağlarında çalı kakıcılar da var, değil mi?"
Peki, yazabildiniz mi Sayın Hanımefendi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Ama ben bu kadar hızlı söylemiyorum ki, gayet sarih söylüyorum, siz acele konuşuyorsunuz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yok, yok.
"Gelin len, çençen edip durmayın..." Yani daha da yavaş söyleyebilirim.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ AHMET AYDIN - Çinceye benzedi biraz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yani ben de esprili olarak "Benim annem çok güzel Çince biliyor." derim.
Şimdi "çalı kakıcı" kavramının, Türk Dil Kurumu sözlüğüne bakalım, Deyimler Sözlüğü'ne bakalım, Google'a giriniz, inanın karşılığını bulamazsınız ama çok önemli bir kavram ve kelimedir ve Türkçedir. Çalı kakıcı bir deyimdir, bir sıfattır, "efe" sıfatının tam zıddını ifade eder yani "efe" kavramının yüklendiği bütün olumlu sıfatları, özellikleri... Efe, mazlumun yanında ve sözcüsü ise çalı kakıcı, zalimin sözcüsüdür ama efe kılığındadır, kendisini efe gibi satmak ister, soysuzdur, hırsızdır, toplum tarafından aşağılanan ve kendisine de böyle "efe" dedirmek isteyenlere "çalı kakıcı" denilmiştir. Şimdi, birisine Mecliste, diyor ya burada "tahkir ve tezyif etmek, hakaret etmek" filan, şimdi muhtemelen ben böyle bir "çalı kakıcı" filan desem herkes durur ama bu, çok ağır bir hakarettir, küfür derecesinde tahkir ve tezyiftir.
Yani dili bu şekilde alıp, hemen belli bir dile inhisar ettirip bunun üzerinden bir propagandaya dönük veya bir değerlendirmeye dönük görüş serdetmeyi doğrusu zorlama bir yorum olarak değerlendiririm.
Değerli arkadaşlar, bu kısa yapmak istediğim fakat pek de kısa olmayan yoruma rağmen hazır yeri gelmişken de... Çünkü Sayın Beştaş söz alınca Sayın Emir'in ifadelerine giremedim, kendisi de yok herhâlde.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ayrıldı, gelecek.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Evet, o zaman onu sonraya bırakalım.
Sayın Beştaş "İç Tüzük'te hiçbir parti dışlanmamalıdır." dedi ve doğru dedi ve bu İç Tüzük çalışmasında hiçbir parti dışlanmamıştır. Hatırlarsak 8 Haziran tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının davetiyle bütün 4 partinin de grup başkan vekilleri olarak bir araya geldiğimizde bu İç Tüzük çalışmasına yönelik bir davetti ve toplantıydı. O toplantıda hem Cumhuriyet Halk Partisi hem Halkların Demokratik Partisi çok açık bir şekilde bu İç Tüzük çalışmalarında yer almayacaklarını ifade ettiler ve Sayın Filiz Kerestecioğlu katılmıştı. "Teklif meşru mu?" diye sordu. Evet, teklif hem teklif olarak hem de teklifin getiriliş şekli itibarıyla son derece meşrudur. Bunu milletvekilleri de teklif edebilir. HDP de bir teklif getirebilirdi. Eğer 4 siyasi partiden 2'sinin katılmadığı bir İç Tüzük teklifini... Yani biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak katılmamak mecburiyetinde miyiz, görüşmemek mecburiyetinde miyiz? Bir muhalefet partisi olarak bizim bir sorumluluğumuz var. Bu sorumluluğu duyduk ve daha evvelki yaptığımız açıklamalar çerçevesinde de biz bu görüşmeleri yaptık.
Şimdi "Bazı pazarlıkların yapıldığı kamuoyuna yansıdığı bir ortam daha." dedi Sayış Beştaş. Ben bu ifadelerden sarfınazar etmesini beklerim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Neyi?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yani sanki bazı pazarlıkların olduğunu kamuoyuna, basına yansıdığı şeklinde. Yansıdığının on katı daha bunlar reddedilmiştir, herhangi bir pazarlık da söz konusu olmamıştır. Ne Adalet ve Kalkınma Partisi ne de Milliyetçi Hareket Partisi asla ve kata böyle bir pazarlığın içerisinde olmamıştır. Bu İç Tüzük teklifi son derece iyi niyetle ve makul ölçülerde müzakere edilerek, tartışılarak ve üzerinde bir mutabakat sağlanarak birlikte imza atılmak suretiyle verilmiştir. Aşırı ve zorlama yoluyla vehimlerden uzak durmakta fayda vardır.
Yemin meselesi. Anayasa'ya bir aykırılık söz konusu değildir bu İç Tüzük değişiklik teklifinde. Yemini aynen okumak da bir mecburiyettir ve ayrıca yemin Anayasa'nın 81'inci maddesi "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri göreve başlarken aşağıdaki şekilde ant içerler." diyor. Yani göreve başlamanın bir ön şartı olarak zaten Anayasa getirmiş, İç Tüzük'te buna paralel olarak ifade ediliyor. 24'üncü Dönem Uzlaşma Komisyonunda mutabık kalındığı üzere "aynen" kelimesi "aynen" ibaresi de bu İç Tüzük değişikliğine işlenmiştir ve yemin bir sadece bir ritüel değildir değerli arkadaşlar. Anayasamızda...
BAŞKAN - Sayın Akçay...
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Hemen tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Lütfen, lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yemin bir ritüel değildir sadece ondan öte Anayasa'nın ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin göreve başlamasının bir şartıdır.
15'inci maddedeki değişikliği Sayın Emir ifade... 83'üncü maddeyle ilişkilendirildi. Tabii bir maddeyi bir bütünü ve tamamı, cümlesi içerisinde değerlendirmek lazım. Bir kısmını okur bir kısmını okumazsak o zaman yarım yorum yapılmış olur. "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar." Yasama dokunulmazlığını düzenleyen en önemli birinci paragraf bu. Bunu da hatırlatıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.