| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Mersin Milletvekili Oktay Öztürk'ün, Manisa Milletvekili Özgür Özel'in (2/1783) esas numaralı İç Tüzük Teklifi'nin tümü üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 14 .07.2017 |
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Şimdi, deminden beri Özgür Bey'i dinliyorum, tabii daha geçmiş zamanda da dinliyoruz da...
Milliyetçi Hareket Partisi âdeta beslenme kaynağınız oldu. Biz de diyoruz ki Milliyetçi Hareket Partisi çaresizlerin, umutsuzların sığınacağı son limandır. Evet, şu İç Tüzük üzerine herhâlde konuşmalarınız bitti, yetersiz kaldınız...
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Sizi söylüyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Biz beraber hareket ediyoruz.
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - ...siz de Milliyetçi Hareket Partisine sığındınız Özgür Bey, bunu böylece size söyleyeyim.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Bunu rahat size söylüyor.
MEHMET PARSAK (A
fyonkarahisar) - Bunu da anlamamışsınız.
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Gönül isterdi ki bu konuyla ilgili değerlendirmelerinizi yapasınız çünkü siz grup başkan vekilisiniz. Sizin partinizin herhangi bir konuda nasıl davrandığı, nasıl davranması gerektiği bizi ilgilendirmez, müdahale etmemiz de saygısızlık olur, en azından hoş olmaz, seviyeli bir davranış olmaz. Milliyetçi Hareket Partisi kendi aklıyla hareket eder, Milliyetçi Hareket Partisi kendi doğrularını ortaya koyar. Yani, şimdi, yakışık alır mı veya doğru olur mu -sizin için gazetelerde yazanlardan söylüyorum- yola çıktığınız vakit yanınızda bir sürü katillerin elini sıkmışlar var, DHKP-C'si var, FETÖ'sü var, PKK'sı var derler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - MHP'liler var derler.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - MHP'liler de vardı.
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Müsaade edin, bir saniye efendim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Dinleyecektin ne oldu?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Demediniz mi? Demediniz mi?
BAŞKAN - Bir dakika.
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Lafımı bir dinler misiniz?(Gürültüler) Ben bugünden bahsediyorum, bugünden bahsediyorum.
BAŞKAN - Dinleyelim.
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Özel'i bir buçuk saat dinledik.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - ...çok farklı bir itham ama.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Daha neler söylendi, ben de birazdan söyleyeceğim de...
BAŞKAN - Arkadaşlar, Sayın Öztürk konuşuyor, lütfen.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Milletin her kesiminden insan vardı orada.
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Bir saniye.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Bir müsaade edin.
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Yani bunu söylesem diyorum, yakışık alır mı?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Yakışık almaz.
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Demiyorum ama ben söylenenleri burada söylesem, sizin gibi bu üslubu takip etsek nereye varacağız?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Öztürk, Sayın Öztürk!
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Kendi işinize bakın!
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Bir müsaade edin, bir tamamlasın yani!
BAŞKAN - Bir dakika!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Siyasi eleştiri başka bir şeydir, siyasi sataşma başka bir şeydir!
BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, lütfen, hariçten gazel okumayalım lütfen.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Bir müsaade edin de tamamlansın ya! (Gürültüler)
BAŞKAN - Söz Sayın Öztürk'te.
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Ben sadece şunu söylüyorum: Milliyetçi Hareket Partisi kendi programını kendi yapar, kendi doğrularının üzerine hareket eder, kimsenin aklına ihtiyacı yoktur; ortaya koyduğu fikirlerinin de doğru olup olmadığı noktasında halk karar verecektir, onu da göğüslemeye hazırdır. Yani, yardıma ihtiyacımız yok ama şunu istiyoruz: Burada konuşurken -insan şahsiyeti dilinin altında saklıdır- biz konuşurken var ise bir eksiklik, bir seviyesizlik onu da telafi etmekle mükellefiz. Daha güzelini, daha iyisini ortaya koyup bir ithamdan kaçarak, yanlışları düzelterek konuşsak, biz de istifade etsek daha iyi olmaz mı? Ağzınızı açıyorsunuz "MHP" kapatıyorsunuz "MHP". Bu size hiç yakışmıyor, şık da olmuyor. Ha, halka şikâyet edeceksiniz vesaire falan. Bir gün o şikâyet ettiğiniz halktan nasıl bir tepki göreceğinizin de hesabını yapmanız gerekir. Onun için, siz kendi programınızı, kendi doğrularınızı anlatın; istifade edelim, yanlışlar var ise görelim ama ucuz bir politikaya yani size yakıştıramadığım bir seviyede eğer seyahat ederseniz üzülürüz, size de bir kazancı olmaz, bir katkısı olmaz. Herkes hakkında dışarıda her şey deniliyor, dinleriz ama bunu bir itham olarak getirip de buralarda söylemek pek doğru bir şey değildir.
Şu ana kadar hep sabrettik, her defasında dönüp dolaşıp "İktidar ortağı vesaire, vesaire."
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Öyle gözüküyor!
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - O zaman gözlüklerini değiştir. O zaman gözlüklerini değiştir kardeşim, gözlüklerini değiştir. Öyle görünen bir şey yok, sen görmekten âcizsin, öyle görüyorsun.
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Sokakta herkes öyle söylüyor.
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Sen görmek istiyorsun, sen öyle görmek istiyorsun, sen öyle görmek istiyorsun! Sanki geri kalıyorsunuz!
Onun için, yani, konuşmaya başladığınız vakit söylenecek sözlerimiz vardır, karşılığı vardır ama ne size bir şey kazandırır ne bize bir şey kazandırır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ben sadece İç Tüzük'teki tutum üzerine söyledim.
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Hayır efendim.
Bizim tutumumuz bizi ilgilendirir efendim, siz kendi tutumunuzdan bahsedin, kendi doğrularınızdan bahsedin yani.
MURAT EMİR (Ankara) - Kamuoyunu ilgilendirmiyor mu?
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Kamuoyuna cevabı biz veririz efendim.
MURAT EMİR (Ankara) - Soruyoruz işte.
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Sorumluluk bizde.
MURAT EMİR (Ankara) - Milletimizin adına soruyoruz. (Gürültüler)
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Senin böyle bir haddin var mı? Bana niye soruyorsun?
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar...
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Millet benim doğruyu mu, yanlışı mı yaptığımın hesabını sandıkta verir. Sana ne! Sana ne! Seni ne ilgilendiriyor? Seni ne ilgilendiriyor kardeşim? (Gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, tahammül edelim, dinleyelim lütfen. Söz söylediniz, söz işiteceksiniz. Tabii ki dinleyeceğiz.
Bakarsanız, bakın, CHP'li arkadaşlar konuşurken çok az istisnai itirazlar oluyor ama CHP'ye eleştiri geldiğinde hep beraber sözü kesmeye başlıyorsunuz. Lütfen...(Gürültüler)
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, siyasi eleştiri başka bir şey, itham başka bir şey!
BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, lütfen, lütfen...
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Şimdi... (Gürültüler)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sen yoksun burada.
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Sözüm bitmedi, sözümü tamamlayayım.
BAŞKAN - Bitmedi mi?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...
BAŞKAN - Bir dakika...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ama Sayın Başkan, söz verdiniz.
BAŞKAN - Verdim de "Tamamlayacağım." diyor, Sayın Öztürk bitirmemiş.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Tamam, tamam.
BAŞKAN - Hayır, bitirmediğini söyledi de onun için.
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Biz kargaşadan sustuk, bir sakinleşsinler, sözümüzü tamamlayalım dedik.
Kimseyi itham etmiyorum, sadece bir seviyeye işaret etmek açısından. Bir sürü konuşuluyor, konuşuluyor, konuşuluyor. Şimdi, getirip de şurada İç Tüzük konuşulurken ben "Siz şöyle şöyle şöyle ettiniz." diye -o ifadeyle söyleyeyim- itham etsem yakışık alır mı? Söylemek istediğim buydu. Kimseyi itham etmiyorum, "Siz böyle yaptınız." demiyorum ama böyle konuşuluyor. Şimdi, getirip burada biz de bunlar doğruymuş gibi "'Siz şöyle ettiniz, böyle ettiniz.' desek yakışık alır mı?" diye bir ifade kullandım. Kimseyi de itham etmiş değiliz.
Ancak tekraren şunu söylüyorum: Milliyetçi Hareket Partisi attığı adımın hesabını verir, doğruluğunu yanlışlığını da kendisi değerlendirir, arkasında da durur; bunun böyle bilinmesini istirham ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öztürk.