KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Evet.

Ama şunu söyleyeyim: Ta 1929'daki Memurin Kanunu'ndan itibaren, Türkiye'de iki türlü istihdam vardır kamuda. Bir, sözleşmeyle çalışanlar vardır; bir de statü hukukuna tabi olanlar vardır. Statü hukukuna tabi olanlar -yani "kadrolu" diyelim ona, çalışanlar- işçiler ve memurlardır fakat bu hem 1929'daki Memurin Kanunu'nda hem de 1965'te çıkan Devlet Memurları Kanunu'nda ve hatta o zamana kadar arada çıkan barem kanunlarında hep kamu kurumlarına göre, kamu kurumlarının çalışma şartlarına göre farklı farklı sözleşmeli istihdam şekilleri de ortaya konulmuştur. Esasen, bunların ortaya konulma sebebi, çalışanların çalışma şartlarının genel düzenleme içerisinde yer bulmasının mümkün olmaması sebebiyle getirilmiş özel hükümlerdir. Mesela, Devlet Memurları Kanunu'nda bir 4/B maddesi vardır, sözleşmeli personeli düzenler. Der ki: "Yaptığı iş itibarıyla özel ihtisas gerektiren işlerde, memur statüsünde temin edilemeyecek..." Pilottur, işte, eskiden bilgisayarcının kıt olduğu zamanda bunlar bir sözleşmeyle çalıştırılır, hatta ücret açısından birtakım ciddi avantajlar sağlayarak çalıştırılırdı. Şimdi, bu kapsam dışı personel de esasen bunlardan birisi. Kamu iktisadi teşebbüslerinde çalışan ama 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamı içerisinde hem ücret açısından hem de o statünün bağlayıcılığı içerisinde çalışma imkânı bulamayacağı düşünülen, kaliteli olduğu düşünülen ve yüksek ücret verilen kişiler bunlar.

Şimdi, şöyle bir tenakuz var burada: Yüksek ücret verildiği zaman, bu kapsam dışı çalışanlar bu statüyü istiyorlar ama bir, işte, bu mesele olduğu zaman da...

BAŞKAN - Dayanıklı ilişki istiyorlar.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - İş güvenliği...

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) -...iş güvenliği vesaire olduğu zaman da bu statüyü istiyorlar. Bu olmaz. Şimdi, burada bunlar işçidir, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çıkmadan evvel tabi oldukları işçi statüsü mevzuatı "Yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar devam eder." diyor, bu gerekçede belirtilen geçici 9'uncu madde.

Bir de bu Anayasa Mahkemesi kararı bence doğru değil. Burada çok üstünkörü geçilmiş, bu gerekçeye de baktım, daha evvel bize iletilen notlara da baktım. O Anayasa Mahkemesi kararı, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yi değiştiren bir 308 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çıkartıldı 1988 yılında. Bunun birtakım hükümlerini tarif eden, düzenleyen ve orada da esasen bugün bizim "1 sayılı liste" dediğimiz, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye tabi, bildiğiniz memur statüsündeki genel müdürden şube müdürüne kadar olan kadroların genel idare esaslarına göre hizmet yürüttüğünü, dolayısıyla memur olmasa bile Anayasa'nın 128'inci maddesindeki diğer kamu görevlileri anlamında mütalaa edilebileceğini söylüyor. Esasen, burada bahsedilen kapsam dışılardan hiç söz etmiyor. Burada bence bir karartma var. Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesi kararının aslını görmek lazım, bir.

İki: Uyuşmazlık mahkemesi kararı da belli kurumlara münhasır verilmiş. Hâlbuki onun dışında da kapsam dışı statüde bir sürü personel var. Şimdi, koruma güvenlik görevlileri de kapsam dışı statüde. E, onlardan kimse söz etmiyor. O da, devletin güvenlik en asli görevi ise, o da genel idare esaslarına göre bir görev yürüttüğünden bahsedilebilir. Dolayısıyla, bunlar farklı farklı şeyler. Burada bir şey karmaşası var. Esasen statü karmaşası yok ama hukuken bu anlamda tabi olunacak mevzuatla ilgili bir karmaşa var. Bunun bu şekilde düzenleniyor olması bence isabetlidir. Burada bir hak kaybının olmasının da söz konusu olmayacağını ben düşünüyorum. Sonuç itibarıyla, iş mahkemesi de hakka hukuka göre davranacak ve ilgilinin aleyhine hukuksuz bir karar kuşkusuz vermeyecek.

Bir başka konu daha var...

BAŞKAN - Hocam, saat 1'e geldi.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - 4046 sayılı Kanun'un bir 22'nci maddesi var, özelleştirilen kuruluşlar kapsamında çalıştırıyor bunları genellikle.

BAŞKAN - KİT mevzuatını müzakere için bir ay yetmez.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Dolayısıyla, böylesi bir özelleştirme durumunda veya fona devir durumunda 22'nci maddeye göre kamu kurumlarında memur olarak bunların atanmasına ilişkin de özel hüküm var. Dolayısıyla, böyle bir mağduriyetleri de söz konusu değil.

Teşekkür ediyorum.