AYCAN İRMEZ (Şırnak) - Ben de başta Sayın Bakanımızı, Sayın Başkanı ve değerli komisyon üyelerimizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, hakikaten ülkemiz çok zorlu bir süreçten, çok zorlu bir dönemden geçiyor. Tasarıya geçmeden önce, şüphesiz ki adalet herkese göre her şeyin temelidir, başta demokrasinin temelidir, başta özgürlüğün temelidir, başta devletin temelidir ama bu "zorlu süreç" dediğimiz süreçte, şu an bizim en fazla ihtiyacımız olan adalettir. Maalesef, son dönemdeki uygulamalara baktığımızda, tüm diğer iktidar dönemlerine de baktığımız ama özellikle son sürece baktığımız zaman, adalet her zaman, Kürtler başta olmak üzere, ezilen halklar, emekçiler ve devrimciler için devletin sopası hâline gelmiştir. Bütün dönemlere baktığımızda, hakikaten başta siyasetçiler olmak üzere, iktidar gibi düşünmeyen, onlara biat etmeyen her kesim ya gözaltına alınmıştır ya da tutuklanıp cezaevlerine gönderilmişlerdir. Hangi dönemde bugün zindanlardaki siyasi tutuklu kadar tutuklu vardır? Türkiye Cumhuriyeti'nin Meclisinin üçüncü büyük partisi olan HDP'nin başta eş genel başkanları olmak üzere, Sayın Bakanım, özellikle bunları göz önünde bulundurmanız gerekiyor. Şu an, HDP'nin başta eş genel başkanları olmak üzere 11 milletvekili maalesef cezaevinde. Yani, bu aslında şu an bizim için bir utanç tablosu olması gerekirken ama maalesef burada oturup tasarıyı görüşüyoruz. Yani bu sorunlar var olduğu müddetçe, bizler, adaletin tecelli edebilmesi için, adaletteki sorunları -bölge adliyeleri olsun diğer idari mahkemeler olsun- vesaire vesaire bu kanunları, tasarıları ne kadar getirirsek getirelim ama Türkiye'de bir partinin eş genel başkanları ve milletvekilleri içerideyken, halkın iradesi gasbedilirken, halkın iradesi rehin tutulurken bizler burada sorunları ne kadar tartışsak da maalesef bu, adalet sorununu giderici yasalar, kanunlar ya da tasarılar hâlini almaz. Bizler her zaman yargının tarafsızlığının, bağımsızlığının korunmaya çalışılması gerektiğini, hiçbir şekilde yargının siyasallaşmaması gerektiğini vurguladık ve söylemeye de devam edeceğiz. Ama görüyoruz ki iktidar gibi düşünmeyen ve çoğulcu fikirler ve başka fikirler söz konusu olduğunda maalesef şu an Türkiye'nin tablosu ortada. İfade özgürlüğü söz konusu olduğunda...

Bizler şunu diyoruz her zaman: Şu an 16 Nisanda gerçekleşen referandumla birlikte, maalesef, Meclis tarafından üyeleri atanan HSK şu an tasarıda da yer alıyor yani tamamen bireylerin görevlerini güçlendiren, bireyleri öne çıkaran bir tasarıyla karşı karşıyayız. Bu tasarılar başta HSK görevlileri olmak üzere... Özellikle şu çok önemli bir nokta: Meclis tarafından üyeleri atanan HSK, kritik işler yapan ve iktidarın hoşuna gitmeyen kararlar veren dairenin iş bölümünü değiştirebilecek, böylece bölge adliye ve idare mahkemeleri kontrol altında tutulacaklardır. Yani burada partili HSK'ya keyfiyet yetkisi verilmektedir yani burada kalkıp da adaletin tarafsızlığını tartışmamız gerekirken, adaletin bağımsızlığını tartışmamız gerekirken, bu tasarıyla birlikte ayrı bir görevlendirme, ayrı bir güç vermeyle -başta HSK olmak üzere- karşı karşıyayız.

Diğer bir husus ise belirtmiş olduğumuz gibi, maalesef, ne kadar değişikliklerle getirsek de bu tasarıları, başta bu ülkede adaleti sağlamamız gerekiyor. Başta yargının tarafsızlığını, yargının en azından bağımsızlığını sağlamadan maalesef bu sorunlar giderilmez.

Diğer bir husus ise, burada aslında şunun da geçmesi gerekiyordu: Evet, şu an her bölgeye ayrılan 7 tane bölge adliyesi var ama bu 7 bölge adliyesi yani iş... Malumunuz, son dönemlerde, hakikaten, olan dosyalar, dosyaların fazlalığı ve gözaltıların fazlalığı, tutuklamaların fazlalığı bu 7 bölge adliyesinin de eminiz ki yeterli olmayacağını, bu tasarıda en azından daha başka bölge adliyelerinin de açılması hususunda... Sorunları giderecek bir tasarının olması gerektiğini buradan belirtmek istiyorum.

Teşekkür ederim.