KOMİSYON KONUŞMASI

RUHİ ERSOY (Osmaniye) - Ben de teşekkür ediyorum.

Tabii, bölgeye giden bir Komisyon üyesi olarak ben de kısa bazı eklemeler yapmak istiyorum müsaadenizle. Öncelikle, Komisyonumuzun bölgede varlığı devletin milletiyle bütünleşmesi hususunda, duruma müdahil olması açısından çok hayırlara vesile olmuştur. Bunu yerinde gözlem yapan bir milletvekili olarak ifade ediyorum. Devletin şefkatini gören bölgedeki mağdur aileler ya da problem yaşayan aileler, aslında bizim de o ortama tesis eden, bu iklimi tesis eden kazadan hareketle böyle bir iklimi yaşamamız hem Komisyon üyelerinde hem aile ve o mahalle üzerinde fevkalade bir sinerjiye vesile olmuştur. Bu hususta Komisyonumuzun aldığı bir inisiyatif sadece bu konu, problem yaşayan ve evladını kaybeden ailenin problemi değil, aynı zamanda da bu kazanın yapılmasına vesile olan polis memurunun da insan haklarından faydalanması gerektiği hususu tarafımızca dillendirilerek cezaevi ziyareti gerçekleştirilmiştir ve hangi şartlar içerisinde, kendi elinde olmayan bir sebeple mi bu kaza oldu hususuyla da direkt yargısız yapmak yerine, memur arkadaşımıza moral vermek üzere bir ziyaret yapılmıştır ve bu ziyaret esnasında gerçekten arkadaşımızın ne kadar muzdarip olduğu ve kendi iradesinin dışında aracın kontrolden çıkmasıyla bir çaresizlik üzerinden böyle bir hadiseye sebebiyet vermesinin bile onu fazlasıyla kahrettiğini yerinde görmüş bulunuyoruz. Orada, uçağı bizden iki saat sonra olan Fatma Hanım'ın çok insani bir hamlesi olmuştur. O polis memuru arkadaşla yaptığımız görüşmeden sonra, Fatma Hanım ailenin yanına tekrar gitmiştir, ailenin polis memuruna karşı bir husumet duymaması için bu işin hakikatini, oradan duyduğu bilgileri gidip aileye anlatmıştır. Bu hususta ben Fatma Hanım'a huzurunuzda teşekkür ediyorum, tebrik ediyorum. Ailenin algısı, panzerin çekilmesi ya da polis memurunun kayıtsız kaldığına dair bilgiler ya da alkollü olup olmama iddiası, bir de oluşturulan aileyle olan duygusal münasebette Komisyon üyelerinin geneline karşı sıcak ilgileri, özelde de Fatma Hanım'a karşı olan duygusal yakınlıklarıyla bir polis memuru ve ailesiyle, bölgedeki bir vatandaşımızın arasında özel bir husumete sebebiyet vermemesi hususunda da Komisyonumuz önemli bir ombudsmanlık, bir kanaat önderliği misyonu üstlenmiştir. Bu açıdan da ben böyle bir Komisyonda vazife yapıyor olmanın ayrı bir hazzını yaşadım. Bu anekdotu paylaşmadan geçemezdim.

Biz teknik anlamda uzman anlayışıyla gidip sadece teftiş yapan insanlar değiliz. Bunu bürokrasi zaten yapıyor, Emniyet Genel Müdürlüğü bölgeye müfettiş gönderdi, aynı şekilde değişik uygulamalar teknik açıdan yapılacaktır ama biz İnsan Hakları Komisyonuyuz ve siyasetçiyiz. Temel çıkış noktamız, devlet ile millet arasında köprü olabilme hususunda pozitif kanaatler oluşturabilmek ve hepimiz politik birer aktörüz. Gittiğimiz yerlerdeki yaklaşımlarımız denetleyen, yargılayan, parmak sallayan bir göz değil; anlayan, kavrayan, hemdert olan bir anlayışla olmalı ki ben onu bu Komisyon özelinde gördüm; o da ayrı bir tecrübe oldu bizim için. Aynı şekilde, oradaki olaya maruz kalan memur arkadaşın da bu haklardan istifade etmesi hususunda da gerekli hamle yapılmıştır. İki aile arasında inşallah ilerleyen günlerde de birlikte bir ziyaret veyahut da ailenin oraya taziye ziyareti hususunda da Fatma Hanım'ın hamlesi olmuştur memurun ailesine karşı. Çocuğun da annesi ve ailesi diğer aileye taziye ziyaretinde bulunma hususunda da karar almışlardır diyor, bu insani gelişmeyi de Komisyonla paylaşmayı bir vazife bilmiş oluyorum.

Sayın Müdürüm, bizim meselemiz burada "insan hakları" diyerek sınırlı imkânlarla sınırsız mücadele veren, sınırsız mücadelenin son haddi de canını verme pahasına bölgede fedakârca çalışan güvenlik güçlerimizi sorgulamak yargılamak değil, terörle, teröristle mücadele ederken terörle mücadeleye bir bütün açısından bakıp devlet-millet bütünleşmesine dair katkı vermekti. Bu hususta da buraya siz de kendinizi ifade vermeye gelmiş gibi hissederseniz bundan üzülürüz biz. Sadece daha iyiyi, daha doğruyu milletimiz, devletimiz adına bulma hususunda bir davettir sizlere yapılan. Buna da böyle bakmanızı rica ediyorum çünkü duruşunuzda, bakışınızda, gerginliğinizde "Biz canımızı veriyoruz buralarda, hesap mı veriyoruz burada?" gibi bir duygu gördüm; bu bizi üzer öyle olursa, tamam.