KOMİSYON KONUŞMASI

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri; çok teşekkür ediyorum Sayın Bakanım, aslında tabi Sayın Başkan burada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bir temsilcisinin mutlaka olması ve konuyla ilgili Bakanlığın görüşünü bizim almamız gerekirdi, burada bir eksiklik var, bunu dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Maddeyle ilgili, özellikle bu düzenlemeyle ilgili, şimdi Komisyonda bulunan birçok arkadaşımız, sanayici ve iş adamı arkadaşımız, bunun, sanayici ve iş adamları açısından ne kadar doğru bir düzenleme olduğunu söyleyebilirler ama bir işçi olarak, uzun yıllar sendika yöneticiliği yapmış bir arkadaşınız olarak bu konuyla ilgili birkaç cümle etmek isterim.

Özellikle, bu kanun teklifinin 1'inci maddesiyle, 1924 yılında çıkarılmış olan 394 sayılı Hafta Tatili Hakkında Kanun tümüyle yürürlükten kaldırılmaktadır. Bilindiği gibi 394 sayılı Hafta Tatili Hakkında Kanun, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra işçilerin haklarını düzenlemek için çıkarılmış bir kanundur. Bu kanunla ilk defa Türkiye'de haftalık çalışmanın altı gün olacağı ve bir gün hafta tatili dinlenmesi verileceği düzenlenmiştir. Doğal olarak günümüze kadar bu kanunda sürekli değişiklikler olmuştur. Bu değişikliklerle, çalışma yaşamının gelişmesine bağlı olarak yasanın kapsamı önemli ölçüde daraltılmıştır. Yasadaki en son değişiklik 2008 yılında yapılmıştır. Şu anda görüşülen ve Hafta Tatili Kanunu'nu tümüyle yürürlükten kaldıran kanunun genel gerekçesine göre -metinde yazıyor- ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşması, yatırım ortamının iyileştirilmesi, bürokrasinin azaltılması, teşvik ve desteklerin kritik ve öncü teknolojilere yoğunlaşması, üretici üzerindeki mali yüklerin kaldırılması, planlı sanayileşmenin sağlanması, yerli yeşil ve yenilikçi üretime geçişin tamamlanması ve rekabet gücümüzü arttıracak düzenlemeler yapılmasına bağlıdır.

Ayrıca, yine, 394 sayılı Hafta Tatili Hakkında Kanun'u yürürlükten kaldıran 1'inci maddenin gerekçesinde de "Madde ile, sanayi işletmeleri üzerindeki mali yükün ve kısıtlamanın kaldırılması amacıyla söz konusu kanun yürürlükten kaldırılmaktadır." denilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu düzenleme son derece masum gözükse bile o kadar masum olmadığının altını çizmek isterim. Yasalar, temel hakları güvence altına alarak ve çalışanların yaşam düzeninin geliştirilmesini amaçlayarak yürürlüğe konulmalıdır. Bu çerçevede, yalnızca bürokratik bir işlem gibi görünerek işletmelerin toplumsal yararı da gözetecek şekilde çalışmasını öngören düzenlemelerin yürürlükten kaldırılması kabul edilemez. Bir toplum içinde gerek ekonomik gerekse sosyal etkinliklerin hiçbir denetim ve kurala bağlanmadan sürdürülmesi de kabul edilemez. Hükûmetinize, AKP iktidarına egemen olan serbest piyasacı anlayış üretim faaliyetlerinin hiçbir denetim olmaksızın yürütülmesini öngörürken temel haklara dayalı toplumsal ve siyasal faaliyetlerin sıkı bir biçimde denetimini esas alan bir anlayıştır. Bu anlayışla ülkemizde hukuk güvencesi altında ve demokratik bir ortamda yaşamak mümkün olmadığı gibi üretim faaliyetlerinin de topluma yarar sağlayacak bir çerçevede sürdürülmesi mümkün görünmemektedir. Nitekim bu yönetim anlayışıyla Türkiye tek adam eğilimi gösteren bir rejime sürüklenmekte, iş kazalarında ölen işçi sayısında Avrupa 1'inciliğini almakta, açlık sınırının altında bir asgari ücretle milyonlarca insanın çalıştığı bir ülke olarak varlığını sürdürmektedir.

1924 tarihli Hafta Tatili Kanunu'nun yürürlükten kaldırılması işletmeleri işçilere ve topluma karşı sorumlu olmaya yönelten bir uygulamanın yok edilmesi demektir. Böylece, yetersiz de olsa belediyelerin işletmeleri denetleme durumu tümüyle ortadan kaldırılmakta, ayrıca sanayinin topluma yaptığı bölgesel bir maddi katkı da yok edilmektedir.

Bu şekilde davranarak kısa dönemde belirli çevrelerden alkış almak mümkün olabilir ancak orta ve uzun dönemde gerek bölgesel gerek ulusal çapta büyük sorunların ortaya çıkmasının da yolu açılmış olacaktır. Bu anlayışın bir uzantısı olarak işçi sağlığı ve güvenliği, kayıt dışı işçilik, çevre kirliliği ve düşük ücret gibi alanlarda ortaya çıkacak olumsuz sonuçlar daha da yaygın hâle gelecektir. Yapılması gereken Hafta Tatili Hakkındaki Kanun'u yürürlükten kaldırmak değil, günün koşullarına, toplumun ihtiyaç ve dengelerine ve üretimin gereklerine göre yeniden düzenlemektir. Bu düzenlemenin temel yaklaşımı küçük ölçekte işletmelerin üzerindeki mali yükü kaldırma gerekçesiyle kısa dönemli adımlar atmak olamaz. Kamu kaynakları, tutarlı bir sanayileşme politikası çerçevesinde toplumsal yarar gözetilerek harcanmalıdır. Bu kaynaklar tüm yurttaşlardan alınan vergiler yanında işletmelerin ödediği katkıları da içermelidir. Bu anlamda, öngörülebilir olmak ve hukuk güvencesi altına almak koşuluyla sanayi işletmelerinin toplumsal gelişmeye katkı yapmasını beklemek bu toplumda yaşayan herkesin hakkıdır. Asıl önemli olan ise zor olanı başararak, sanayinin gelişmesi için önündeki engelleri kaldırırken, aynı zamanda gelişen sanayinin topluma katkı yapmasını sağlayacak bir kalkınma politikasının hayata geçirilmesidir.

Kısacası, bu düzenleme masum gibi gözükebilir ama pazar günü çalıştırmayla ilgili hem belediyenin gelirleri kaybolacak hem de pazar günü çalıştırmayla ilgili işçinin rızasını almak gerekirken bu düzenlemeyle beraber, artık işçinin rızası olmadan işverenler işçiyi pazar günleri çalıştırabilecektir. Dolayısıyla, burada bir hak gasbı söz konusudur. Bunu bilgilerinize sunuyorum ve sizlerle paylaşmak istedim.

Teşekkür ederim.