KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, dün biliyorsunuz, Nursel Aydoğan'ın durumundan dolayı burayı terk edip bir değerlendirme toplantısı yapmıştık. Müsaade ederseniz geneli üzerinde biraz görüşlerimi belirteceğim öncelikle.

Sayın Bakan, geçen yıl bu vergi affı kanununu görüşürken size şundan bahsetmiştim: "Teknik rakamlardan bahsediyoruz ama burada yaptığımız her şey siyasidir ve niye buraya geldiğimize bakmadığımız zaman -'bakmazsak' demiştim geçen sene- gelecek yıl bir vergi affı yasası daha görüşebiliriz." demiştim. Ve maalesef ki bir yıl geçmeden üzerinden bir vergi affı yasası daha görüşüyoruz. Şimdi, eğer bugün de niçin bugüne geldiğimize bakmazsak gelecek yıl bir vergi affı yasası daha görüşebiliriz, Allah korusun, umarım görüşmeyiz. Ben o zaman size şunu önermiştim Sayın Bakan: Bir tek teknik insanlarla çalışmayın, sosyal bilimcilerle de çalışın diye önermiştim, Hükûmet olarak sosyal bilimcilerle de çalışın. Niye ülkemiz bu noktaya geldi, niye bu çatışmalı iklim var, nasıl çözeriz? Niye Tüketici Güven Endeksi bu noktalarda, ekonomi ile Tüketici Güven Endeksi bu noktalarda? Bunları nasıl iyileştirebiliriz? Siyaseti tekrar nasıl hâkim kılabiliriz? Buralarda bir yerde aramamız lazım. Bunu da sosyal bilimciler ancak çözebilir.

Ama maalesef, bugün geldiğimiz noktada bir öz eleştiri verme durumunuz var Sayın Bakan, Hükûmet olarak. Ciddi anlamda bir öz eleştiri vermelisiniz çünkü bir rekor kırdınız. Türkiye Cumhuriyeti devleti tarihinde on ay içinde ikinci bir vergi affı yasası getiren başka bir hükûmet yok, ilk kez, siz bir rekor kırdınız Maliye Bakanı olarak çünkü genelde aralıklar iki yıldan aşağı hiç düşmemişti, ilk kez on ay sonra bir af yasası daha görüşüyoruz. Bu anlamda da bir öz eleştiri... Tabii ki şartları biliyorum ama biz o gün de sizi uyardık Sayın Bakan. "Bir dinamik devrede." dedik Sayın Bakan, "Bir darbe dinamiği devrede ve hepimizi bir dehlize doğru çekiyor ve gelin bu noktada tedbirlerimizi alalım." dedik. Ama siz maalesef, yalnızca af yasası çıkaralım, piyasaya para pompalayalım. Eyvallah, bunlar da gerekliydi, maliye politikaları gerekliydi, hatta para politikasında tedbir alın diye makro önerilerimizi de sunduk. Hayır... Şöyle oldu: Sayın Cumhurbaşkanımız "Faizi asla yükseltmem." deyince ülkeye maliyetinin nerelere geldiği belli. Ta dolar 3,94'e çıktıktan sonra para politikası devreye geçebildi ama ne büyük hasarlara yol açtı. Elbette ki rasyonel aklı ekonomide rakamlarla koyacağız ama siyaseti de devreye sokmamız lazım.

Bu açıdan geçen yıl ne olduğunu bir daha hatırlatmak istiyorum size. Az önce Nursel Hanım'la ilgili bir iki şey söyledim ama ne durumdaydık, o af yasasını çıkarırken neleri görüşmeliydik, neyi görüştük, ona bir bakalım arkadaşlar. Af yasası çıkarken toplum ciddi bir kaosun içindeydi. Her gün bombalar patlıyordu, siyasetçiler yine tutuklanmaya başlanmıştı, davalar devredeydi ve o günleri hatırladığımızda barış sürecini manipüle etmeye çalışan bir aygıt devredeydi Sayın Bakan. Hep o sembol vurguyu yapıyorum, iki polisimizi öldüren aygıta, mekanizmaya vurgu yapıyorum, hâlâ Hükûmetiniz olarak oraya bakmadınız, hani öz eleştiri vermek için hatalara bakmak gerekir. O iki polisimizi öldüren kişilerin FETÖ'cü olduğu ortaya çıktı, dört kişiyi tutuklayan savcı ve hâkimlerin FETÖ'cü olduğu ortaya çıktı ve hâlâ siz oraya bakmadınız ve Davutoğlu ona istihbaratı veren FETÖ'cüler tarafından o gün Kandil'i bombalama emrini verdiğini... Hâlâ bununla ilgili bir öz eleştiri yapılamadı. Davutoğlu dedi ya "Bana istihbarat geldi, iki polisimizi öldürenlere Kandil'den emir gelmiş." diye, hâlbuki o istihbaratçılar da bugün FETÖ'den tutuklular ve o günden beri binlerce insanımızı kaybettik, huzurumuzu kaybettik, barışımızı kaybettik. Buna rağmen buna bakmamayı tercih ediyorsunuz. Yaşınız müsait Sayın Bakanım, 12 Eylülle ilgili Demirel'in çok önemli bir lafı vardır "Ya, kardeşim, 11 Eylül günü sıkıyönetim vardı değil mi? Vardı. Ordu yine devredeydi, her gün ortalama yirmi-otuz insanımız ölüyordu. 11 Eylülde otuz insan ölürken 13 Eylülde bütün bu suçlar nasıl durdu?" dedi. Değil mi, bir anda bıçak gibi kesildi o suçlar, durdu. O gün de darbe dinamiği devredeydi, 2007'de de devredeydi, maalesef, 15 Temmuz öncesi de devredeydi ve Hükûmet olarak bununla ilgili bir öz eleştiri yapmadınız. Bütün patlayan bombalar, bakın, Suruç'ta öldürülen insanlarımız, gencecik fidanlarımız, Ankara Garı'nda öldürülen insanlarımız, Atatürk Havalimanı ve bütün havalimanı saldırılarında öldürülen insanlarımız, hepsine bir el yol vermişti, hepsine ve o ele siz hâlâ bakmamayı tercih ediyorsunuz, o elle ilgili bir öz eleştiri yapmıyorsunuz ve bizi getirdiği noktada o tüketici güven endeksleri darbede düşmemişti biliyorsunuz, darbeden önce ikinci çeyrekte büyüme rakamları düşmeye başlamıştı, ikinci çeyrekte her şey kötüye gitmeye başlamıştı. O yüzden, esnaf, sanayici ödemede zorlanmaya başladı, piyasa kilitlenmeye başladı ve darbe sonrası da bu devam etti; ikinci çeyrekte küçülmeye başladık, büyüme iyice sıfıra yaklaşmıştı, üçüncü çeyrekte küçüldük ve ondan sonra siz maliye politikalarını genişletmeye başladınız, af yasaları devredeydi ama yetmedi. Bakın, bugün geldik, yine ciddi bir birikim var, yine af beklentisi var sizden, af baskısı var ve yaptınız. Eğer ki siyaseti devreye sokmazsak, Allah korusun diyorum, gelecek sene bir tane daha mecbur kalabilirsiniz. Şimdiden o beklenti var. Nasıl olsa 2019'da, 2018'de seçim var, Hükûmet bir yıl sonra bir af yasası daha çıkarır. Ama bakın Sayın Bakan, bunun olmayacağını siz söyleyebilirsiniz -bu önemli bir düzenleme- ama Hükûmetin siyasete dönmesini talep ediyorum, çözüme dönmesini talep ediyorum, demokrasiye dönmesini talep ediyorum ama her gün yaptığınız her uygulamayla demokrasiye darbe vuruyorsunuz. Demokrasi olmadığı sürece, bakın, bir Pakistan olabiliriz. Siz çok kızmıştınız Pakistan örneğini verdiğimde ama dünyada maalesef algımızda -ben her gün yurt dışına gidiyorum- dört yıl önceye göre çok kötü bir noktadayız. Tekrar birinci lige oynayan bir demokrasiyle ancak ekonomimizin iyi olacağını sizler de çok iyi biliyorsunuz. Esnaf çalışırsa, kazanırsa, ciro yaparsa vergi ödemekte sıkıntı çekmez, ben de esnaflık yaptım, biliyorum. Hiç gözümüze gelmezdi iş olduğu zaman vergi ödenmek. Ne zaman gelir? Piyasa kilitlendiği zaman, ülkede güven olmadığı zaman "Aman bir bekleyeyim bakalım, harcama yapmayalım." dediği zaman vatandaşlar, tüketici güveninin kötü olduğu zaman olur. Bunu biliyorsunuz. O açıdan sosyal bilimcilerle çalışın, siyasetle çalışın, HDP'yle çalışın, CHP'yle çalışın, uzlaşıya bakın. Toplum uzlaştığımızı görsün, siyaset kurumunun devrede olduğunu görsün, milletvekili itibarının devrede olduğunu görsün, kucaklaştığımızı görsün toplum; bakın o zaman ekonomi nasıl canlı işliyor, bakın o zaman bir daha affa gerek kalıyor mu, bakın o zaman bir daha bu rakamlar birikiyor mu Sayın Bakan. Gelin bunu yapalım. O zaman, emin olun, bir daha -zaten bu önemli bir düzenleme, ben katılıyorum size, eleştirilerimi de bir sonraki konuşmamda söyleyeceğim- ne bu rakamlar birikir, vergi ahlakı konusunda bu gerileme durur. O açıdan sizden istirhamım, Hükûmetinize buradan... Tabii ki sınırlı sayıda bakanla temas kurabiliyoruz. Sizler bu teknik konulardan ziyade siyaset yapın Sayın Bakan. Siz bir zamanlar teknik bir insandınız yalnızca, şimdi siyasetçisiniz. Siyasetçinin görevi siyaset yürütmektir, topluma huzur, barış vadetmektir.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Siyaset yapıyorum.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Vallahi, Sayın Bakan, hep teknik duyuyoruz, yok TÜFE'ymiş, ÜFE'ymiş, yüzde 1,3'müş, 2,4'müş.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Siyaset yapıyorum "Niye siyaset yapıyorsun?", siyaset yapmıyorum, "Niye siyaset yapmıyorsun?" Bir karar verin artık.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama o zaman niçin buraya geldiğimize dair bir öz eleştiri yapın. Niye on ay sonra bir vergi affı yasası daha getirdiniz önümüze Sayın Bakan, bir öz eleştiri yapın.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Çağrıda bulunacağınıza bir öz eleştiriyi sizden alalım, hadi bakalım.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Haydi hep beraber, eyvallah; başlayın ben arkasını getireceğim.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Niye ben başlıyorum?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Çünkü siz yetki makamındasınız, siz yürütmesiniz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir öz eleştiri yapın bakayım, silahları söyleyin, çukurları söyleyin...

BAŞKAN - Sayın Bakanım...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Siz yürütmesiniz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - ...o bölgede yaptıklarınızı söyleyin.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ben anlatayım, anlatayım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Haydi bir öz eleştiri alayım senden, bir öz eleştiri alayım ya.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Anlatayım elbette, eyvallah.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Samimi bir öz eleştiri alayım.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Eyvallah.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - "Nerede hata yaptık?" diye bir anlatın bakalım.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Biz o günlerde Cizre'den...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ya, bir anlatın. Ya, bana öz eleştiri çağrısı yapabilmek için önce sizin öz eleştiri yapmanız lazım.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Siz yürütme makamısınız Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Allah Allah ya, önce bir örnek ol bakalım, örnek ol. Silahlar niye çıktı? Silahlar nereden çıktı?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ben söyleyeyim. İki polisimiz...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Neden bu ülkenin huzuru bozuldu? Onları anlatın bakalım bir.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Kim bozdu, kim bozdu?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Çukurları kim kazdı ya? Kim geldi, uzaydan mı geldiler çukurları kazanlar?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ben anlatayım, onu da anlatayım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Anlat bakalım. Öz eleştiri bekliyorum, öz eleştiri.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ben söylüyorum, elbette...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Önce bir kere günahlarınızı temizleyin.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Siz yürütme makamısınız Sayın Bakan.

BAŞKAN - Sayın Paylan...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - O bölgedeki belediyelerin teröre yardım ve yataklık ettiğinin hesabını verin.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bir tane belge gösterin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bin tane belge var.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ya, bir tanesini gösterin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bin tane var ya, bir tane değil, bin taneden fazla belge var ya.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ben söyleyeyim size Sayın Bakan...

BAŞKAN - Sayın Paylan...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Oradaki dozerleri, o greyderleri...

BAŞKAN - Sayın Paylan...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bakana söyleyin, söz bende.

BAŞKAN - Tamam sizde de siz benim uyarıma cevap vermiyorsunuz, "Sayın Paylan" diyorum.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama Sayın Bakan benim sözümü kesti.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Terör örgütü belediyelerden ihaleyle mi bu greyderleri aldı, bu çukurları kazan belediyenin araçları terör örgütüne bunu ihaleyle mi verdi?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan, beni uyardınız, Sayın Bakanı uyarmıyorsunuz, Allah'ınızı severseniz...

BAŞKAN - Sayın Paylan, konuşmanızda Bakan Bey'e soru yöneltiyorsunuz, onun cevap vermesine...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Benim işim bu.

BAŞKAN - Müsaade eder misiniz. Ama bakın, benim bile sözümü kesiyorsunuz.

Sayın Bakana soru soruyorsunuz, cevap vermeye başladığı zaman siz diyorsunuz ki "Lafım kesildi."

GARO PAYLAN (İstanbul) - Evet.

BAŞKAN - Lütfen sözünüzü tamamlayın.

Buyurun.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Allah Allah, ben soru sorarım.

BAŞKAN - Ama sorulara sonuçta cevap verecek zaten.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Evet ama lafımı kesiyor, siz onu uyarmıyorsunuz. Allah'ınızı severseniz nasıl Başkanlık bu ya?

BAŞKAN - Olur mu efendim?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Söz bende değil mi yani?

BAŞKAN - Efendim, sözlerinizi lütfen toparlayın.

Buyurun söz sizde.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakanı da uyarır mısınız lütfen yani.

BAŞKAN - Efendim, ben Sayın Bakanı uyardım, siz o kadar hararetliydiniz ki o uyarıyı duymadınız.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam, neyse; eyvallah.

Sayın Bakan, onu da söyleyeyim, bakın, ben size şunu anlattım: İki polisimizin öldürülmesiyle başlayan dinamikte...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Paylan...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Anlatayım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sürekli bize soru soracağınıza...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Siz yürütmesiniz.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, karşılıklı yapmayalım, isterseniz Sayın Paylan konuşmasını bitirsin, hepsini beraber cevaplayalım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Burada bir kanun görüşüyoruz, yeniden yapılandırma kanunu görüşüyoruz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam, niye buraya geldiğimizi anlatıyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hiç alakası yok.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Çok alakası var.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hiç alakası yok.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ya, on ay sonra vergi affı getirmişsin bakın, yapmayın yani, on ay sonra getirmişsiniz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Şimdi, bak, geriye dönerim...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Dönün.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - ...o dönemdeki yeniden yapılandırma kanunlarını da konuşurum. Tutarlı olun, tutarlı olun.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam, dönün.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sorduğunuz soruda tutarlı olun.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, soruları alalım...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir tutarlılığı sağlayalım bakayım, ne anlama geliyor sorduğunuz soru? Yani yeniden yapılandırma kanununu neyle ilişkilendirdiğinize dikkat çekin.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Niye? On ay sonra yeniden yapılandırma getirmişsiniz, ben "Getireceksiniz." dedim, siz getirdiniz. Siz "Yok, getirmeyiz." dediniz...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bakın, bir akıl tutulması içindesiniz. Bunları çok dinledik.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bakın, dinlemediniz, dinleseydiniz biz iki polisimizin öldürülmesiyle ilgili önergeler getirdik Meclise, "Gelin bu işe bir bakalım, bu işte bir iş var." dedik, sizin oylarınızla reddedildi.

BAŞKAN - Sayın Paylan, madde üzerinde görüşelim lütfen.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan, ben madde üzerinde görüşüyorum, niçin buraya geldiğimizi konuşuyorum.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili olmayan şeylerden bahsediyorsunuz ama.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, ben madde üzerinde görüşüyorum, niçin buraya geldiğimizi konuşuyorum; niçin buraya geldik?

BAŞKAN - O zaman lütfen sözünüzü tamamlayın.

Buyurun.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama müdahale ediyor Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yeniden yapılandırma kanunuyla ne alakası var?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Çok alakası var. Sosyal bilim meselesi Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sosyal bilimleri sizden mi öğreneceğiz? Yapmayın Allah aşkına ya.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Elbette benden öğreneceksiniz, yapmayın.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Siz sosyal bilimci misiniz?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Evet, ben sosyal bilimciyim.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - "Esnafım." demediniz mi?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Evet, esnafım ama uzmanlığım o Allah Allah!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Esnaf esnaflığını yapsın, sosyal bilimci de sosyal bilimciliğini yapsın.

BAŞKAN - Sayın Bakanım...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Esnafları aşağılamayın, esnaflar sosyal bilimci...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır canım, esnaf başımızın üstüne ama bakın, burada sürekli Hükûmete ve Bakan olarak bana...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bakın, yine sözümü kesiyor.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - ...birtakım böyle üst perdeden ifadeler kullanarak bir demagoji yapmayın, çok net söylüyorum.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Demagoji yapmıyorum, siyaset yapıyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Biz şu anda yeniden yapılandırma kanununu görüşüyoruz, bu kanunun...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Bakan, bir Anayasa değişikliği de yapın, "Milletvekillerinin konuşması yasaktır." deyin...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ya, Sayın Bekaroğlu, siz HDP'yle beraber mi çalışıyorsunuz?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "Milletvekillerinin konuşması yasaktır." deyin...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bırakın, ben milletvekilimizle görüşüyorum, siz niye karışıyorsunuz?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "Milletvekillerinin konuşması yasaktır." diye bir madde daha getirin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ya, bırakın, ben HDP'yle görüşüyorum, siz niye karışıyorsunuz?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Karışıyorum, karışırım; biraz sonra bana da aynı şeyleri söyleyeceksiniz. Hiçbir eleştiriye tahammülünüz yok.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Size gelince konuşursunuz, ben vekilimizle konuşuyorum. Size de mi cevap yetiştireyim ayrıca.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, lütfen tamamlar mısınız. Sayın Paylan'ın sözünü ben bitirmesini istiyorum; sorulara sonunda cevap verin.

Sayın Paylan, lütfen konuşmanızı tamamlayın. Süreniz zaten çok aştı, ben müdahale etmedim biliyorsunuz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ya, tamam, bitireceğim ama bir ithamda bulundu, cevap hakkı var, "Cevap verin." dedi, itham etti.

BAŞKAN - Tamam, buyurun.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, iki polisimizin öldürülmesiyle başlayan süreçte biz Meclise defalarca önergeler verdik, siz reddettiniz, o yüzden darbeyi yaşadık diyorum bakın. O yüzden de bugün vergi af yasasını görüşüyoruz. Cizre, Sur, Silopi bombalanırken oradaki komutanların FETÖ'cü olduğunu bizler söyledik, siz inanmadınız. Hepsini tutukladınız, hepsini tutukladınız.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu kadar olayları gelip de yeniden yapılandırma kanununa uyduruyorsan...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Eyvallah.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - ...bu konuşma siyasi bir konuşmadır, bu kadar basit yani.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Çatışma olunca...

Bakın, gene müdahale ediyor yani. Nasıl konuşacağım ben?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bana kalkıyorsunuz, 2 polis öldürüldü diye oradan başlıyorsunuz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Evet.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Ya, Sayın Bakan, olur mu hiç? Huzurun olmadığı yerde kim yatırım yapabilir ki?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ne kadar yanlış bir siyasi söylem bu ya?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ya, iyi de bırakın da...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Çukuru kim kazdı, çukuru?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Allah Allah, bakın, demagojiyi siz yapıyorsunuz. Bu, demagojidir. Çözüm nerede?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Kim kazdı? Belediyenin o araçlarının o çukurlarda ne işi var?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bu, demagojidir işte, demagoji budur.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yazık günah değil mi oradaki onca insana yaptıklarınız, yazık değil mi ya?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Demagoji budur.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Binlerce insan sizin yüzünüzden acı çekti o bölgede ya.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan...

Ya, müdahale eder misiniz ya? Beni konuşturacak mısınız?

BAŞKAN - Sayın Bakanım, müsaade eder misiniz?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bana burada hesap soruyorsunuz ya.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hesap soracağım tabii ki, siz yürütme makamındasınız, hesabı siz vereceksiniz, tarih önünde de hesap vereceksiniz, siz hesap vereceksiniz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Biz her zaman hesabımızı verdik, bundan sonra da veririz. Esas siz nasıl vereceksiniz? Öbür dünyayı düşünün ya!

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, bakın ben de size...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yazık değil mi, oradaki onca insan öldü, o kadar şehirler de harap oldu.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Evet, yürütme sizsiniz, siz emir verdiniz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Siz o bölgeyi terörize ettiniz, o bölgeleri yaktınız, yıktınız, perişan ettiniz.

BAŞKAN - Sayın Bakanım...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Utanın ya, yazık ya! Vicdanen geceleri uyuyabiliyor musunuz ya?

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Kim yaktı ya?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, eyvallah.

BAŞKAN - Sayın Paylan, şimdi, şu anda madde...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - O çukurların hesabını nasıl vereceksiniz ya? Yazık günah değil mi o insanlara ya? Sizin yüzünüzden o bölgedeki insanın huzuru kaçtı ya.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Siz kaçırdınız.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hiç vicdanen öz eleştiri yapıyor musunuz?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ya, bakın, ben size durumları söylüyorum, siz demagoji yapıyorsunuz.